• Sonuç bulunamadı

HADĠSLERĠN ġERHLERDE YORUMLANMASI

“Hadis alimleri hadis/sünnetin doğru anlaĢılması ve yorumlanmasına yönelik bazı kriterler zikretmiĢlerdir. ġüphesiz bu kriterler içinde Ģerh literatürü büyük bir önemi haizdir. Her ne kadar, bu konuda hadis/sünnetin doğru anlaĢılması ve doğru yorumlanmasını sağlayacak bir metod oluĢmamıĢsa da ancak Hz. Peygamberin gaye ve maksadını anlamaya olan müsbet katkıları hiç kimse inkar edemez.”492

Biz de burada konumuz olan hadislerle ilgili bazı hadis Ģarihlerinin yorumlarına geçmeden önce Cuma günün lugat manasına yer vereceğiz.

2.5.1. Cuma Kelimesinin Lugat anlamı:

Cuma, toplamak, farklı ve dağınık olan Ģeyleri bir araya getirmek anlamına gelen “cem” kökünden türemiĢtir. Hem cumu‟atu hem de cume‟atu Ģeklinde okunabilir. Yaygın okunuĢ cumu‟atu Ģeklinde olanıdır. Çoğulu cumu‟, cume‟u ve cumu‟ât Ģeklindedir. Haftanın Cuma gününü ve bugünde ifa edilen namazı ifade etmektedir. Muhtelif ayetlerde cem‟ kelimesi ve türevleri geçmektedir. Cuma olarak ise, Cuma suresinde geçmektedir.”493

“Ġslam‟dan önce cahiliyye devri Arapları, cuma gününü Yevmû‟l-Arûbe diye isimlendirmekteydiler. Arûbe, lügat olarak rahmet manasına gelmektedir. Bugüne cuma isminin ilk kez, ne zaman, hangi nedenle, kimin tarafından verildiği konusunda farklı görüĢler nakledilmektedir. Bu görüĢlerden birine göre, Arûbe gününe cuma

492Bkz. Görmez, Mehmet, Sünnet ve Hadisin AnlaĢılması ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu, TDV. Yay., Ankara, 2000, s. 31.

493 Ġbn Manzur, Lisanu’l-Arab, thk., Amır Ahmed Haydar, Daru‟l-Kutubi‟l-Ġlmiyye, Beyrut, 2013, V,

118

ismini ilk veren Ka‟b b. Lüey olmuĢtur. Çünkü o, bugünde kavmini toplar, onlara nasihat ederdi. Ġnsanlar da onun etrafında toplandığı için bugüne cuma ismini verenlerin ilki olarak kabul edilmiĢtir. Rivayet edildiğine göre Ebu Seleme Ģöyle demiĢtir: “Emma ba‟du‟ diyerek söze baĢlayanların ilki Ka‟b b. Lüey‟dir. O, Arûbe gününe cuma ismini verenlerin de ilki olmuĢtur.” Bugüne ilk olarak cuma ismini verenin Kusay b. Kilab olduğu da ileri sürülmüĢtür.”494

2.5.2. Hz. Adem (a.s)in Cuma Gününde Yaratılması, Cennet’e Sokulması, Çıkarılması, Tevbesinin kabul Olması ve Vefat Etmesi:

Hadislerde geçen bu ve bundan sonraki bölümü, Ebû Hüreyre Hz. Peygamber (s.a.v.) den mi veya Ka‟bu‟l-Ahbâr‟dan mı rivayet ettiği hususu ihtilaf konusu olmuĢtur. Ġbn Huzeyme es-Sahîh’inde bunun Ka‟b‟ın sözü olması ihtimalinin daha yakın olduğunu belirttikten sonra bir rivayette Ebû Hüreyre böyle bir Ģeyi Hz. Peygamber‟den duymadığını bunu Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın kendisine söylediğini ifade etmiĢtir.495

Ebû Davud Ģarihi Bedruddin el-Aynî, Cuma gününde Hz. Adem‟in yaratılmasından maksat bu günde ona ruh üfürüldüğü veya bu günde topraktan oluĢma süreci baĢlamıĢ baĢka bir Cuma da da ona ruh üfürülmüĢtür, Ģeklinde iki mananın muhtemel olduğunu söylemektedir. 496

Hadislerden anlaĢılan o ki, Hz. Adem (a.s.) Cennet‟in dıĢında bir yerde yaratılmıĢ ve daha sonra Cennete sokulmuĢtur. Hz. Adem‟le alakalı bu hadiseler bir Cuma‟da mı veya farklı Cumalarda mı meydana geldiği belli değildir. Ġkisi de ihtimal dahilindedir. Ayrıca bu hususların, Cuma günü için fazilet sayılıp sayılmayacağı da ihtilaf konusu olmuĢtur.

Kadı Iyaz, bunlar gerçekten bu günün faziletini anlatmak için sayılmamıĢtır. Çünkü Adem‟in Cennet‟ten çıkarılması, bugünde ölmesi ve Kiyametin bugünde kopması bir fazilet olarak sayılamaz. Bu söylenenler ancak bu günde gerçekleĢen

494 Bkz. Bülent Akay, Mezheblerin Cuma Namazının ġartıyla Ġlgili GörüĢleri ve Bu GörüĢlerin Dayandığı Deliller, Yüksek Lisans Tezi, ġanlıurfa, 2006, s.7-9.

495

Ġbn Huzeyme Sahih, thk Muhammed Mustafa el-A‟zami, el-Mektebu‟l-Ġslami, 1390, Beyrut, III, 116.

496el-Ayni Bedruddin, ġerhu Süneni Ebû Dâvud, thk., Ebu‟l-Munzir Halit, Mektebetu‟r-RüĢd,

119

veya gerçekleĢecek büyük iĢler ile ilgili açıklamalardır derken;497 Ebu Bekir b. el- Arabi ise bunların hepsinin fazilet olduğunu faziletler arasında sayıldığını belirtip Ģu açıklamada bulunmaktadır: Adem‟in Cennet‟ten çıkarılması ise soyundan gelenlerin ve bu muazzam neslin var olması, resullerin, salihlerin ve velilerin ortaya çıkmasına bir sebeptir. Ayrıca o Cennet‟ten kovularak çıkarılmamıĢtır. Aksine bir takım maksatların gerçekleĢmesi; sonra da tekrar oraya dönmesi için çıkarılmıĢtır. Kiyametin kopmasına gelince bu da nebilerin sıddıkların velilerin ve diğerlerinin mükafatlarının daha çabuk verilmesine bir sebeptir. Onların Ģan ve Ģereflerinin ortaya çıkmasına bir vesiledir.498

Kanaatimizce Kadı Ġyaz‟ın yorumu akla daha yatkın gelmektedir. Ġbnu‟l- Arabi‟ninki ise uzak bir yorum olup Tasavvuf ehlinin dile getirdikleri yorumdur. Ayrıca Ġbnu‟l-Arabi‟nin Hz. Adem‟le ilgili “O Cennet‟ten kovularak çıkarılmamıĢ, belki bazı maksatlar için çıkarılmıĢ”, Ģeklindeki yorumunun Kur‟an‟daki “Adem Rabbine isyan etti.” mealindeki ayetle uyuĢmadığını düĢünüyoruz. Zira bu yüce maksatlar için çıkarılsaydı bu ifade kullanılmazdı.

Hz. Adem (a.s.)‟in Cennet‟te geçirdiği zaman mikdarı, Cennet‟ten hangi yere indiği, Cennet‟ten maksadın malum Cennet mi yoksa herhangi bir bahçe mi olduğu, Hz. Adem‟in ne kadar yaĢadığı, kaç yaĢında öldüğü ve nerede öldüğü gibi meseleler hakkında hiçbir nass olmayıp bunlarla ilgili malumatlar alimlerin yorumları veya Ġsrailiyat kabilinden malumatlar olduğu kanaatindeyiz. Bundan dolayı Ģerhlerde geçen bu tür malumatlara burada yer vermeyeceğiz.

2.5.3. Cuma Gününde Kiyametin Kopması ve Ġnsan ve Cinler DıĢında Tüm Varlıkların Bundan Haberdar olmaları:

Kiyamet konusu değiĢik ifadelerle Kur‟an‟ın birçok ayetinde yer almaktadır.

499

Kur‟an, kıyâmetin kopacağını kesin olarak bildirmiĢ, Hz. Peygamber de kendisine

497

Kadı Iyaz, Ġkmalu’l-Mu’lim bi Fevaidi Müslim, thk., Muhammed Hasan- Ahmet Ferit, Daru‟l- Kutubi‟l-Ġlmiyye, Beyrut 2006 , III, 223.

498 Ebu Bekir b. el-Arabi, Âridetu’l-Ahvezi bi ġerhi Sahihi’t-Tirmizi, thk., ġeyh Cemal ,Daru‟l-

Kutubi‟l-Ġlmiyye, Beyrut, 2011, II, 231-232.

499

Örnek olarak bkz. Kur‟an-ı Kerim, 75/ 7-9. Âyetler. Bu ve benzeri âyetlerde, kıyâmet esnâsında vukû bulacak olan olağan üstü haller sıralanmıĢtır. Meselâ bu âyette, ayın burulmasından, ay ile güneĢin bir araya getirilmesinden bahsedilmektedir. Aynı içeriğe sahip olan 89 / 21. âyetlerde, yeryüzünün parça parça olup dağılacağından, 84 / 1-4. âyette göğün yarılacağından, yerin dümdüz

120

yöneltilen sorular üzerine kıyâmet hakkında bilgiler vermiĢtir. Ancak bu konuda gerek Kur‟an‟ın, gerek Hz. Peygamber‟in verdiği bilgiler, kıyâmetin kopacağı zamana netlik getirmek yerine, sadece bunun yakın olduğunu bildirmekten ibaret görünmektedir. Hatta bunun Allah‟a has bir bilgi olup Allah dıĢında hiç kimsenin bunu bilemeyeceğini Kur‟an ifade etmektedir.500

Cibril hadisinde Hz. Peygamber, Kiyametle ilgili soruya “Bu konuda soru sorulan soru sorandan daha bilgili değildir.”,cevabında bulunup bunun kendisi de dahil hiç kimsenin bilemeyeceği gaybî bir bilgi olduğunu hatırlatmıĢtır.501

Konumuz olan hadislerde ise Kiyametin Cuma gününde kopacağından söz edilmiĢ belli bir zaman dilimi zikredilmiĢtir. Ġbn Abdi‟l-Berr“Bu hadislerde her ne kadar Cuma günü zikredilmeĢ ise de bu Cuma‟nın hangisi olduğu belli olmadığı, mubhem olduğu için hadisler arasında veya hadisle ayet arasında bir çeliĢkinin veya muhalefetin bulunmadığını açıklamaktadır.502

Cinler ve insanlar hariç tüm canlı ve cansızların kiyametin kopmasından korkmaları endiĢeye kapılmalarının nedeni tüm canlı ve cansızların idrak edemiyeceğimiz bir Ģekil ile veya Allah tarafından ilham ile bunların bu günde kiyametin kopmasından haberdar olmalarıdır. Cinler ve insanlar bilmediklerinden değil aĢırı ğafletlerinden dolayı bu korkuyu duymazlar. 503

Daha önce belirttiğimiz gibi Ġbn Abdilberr‟in bu zorlama yorumu hadislerin zahirini kurtarma amacına yönelik görünmektedir.

2.5.4. Cuma Gününde Ġcabet Saati:

Cuma günündeki bu saat hakkında birçok rivayet mevcuttur. ġevkanî (ö. 1250/1834), icabet saatinin tayini hususundaki hadislerin birbiriyle çeliĢtiğini, bunun bir uzantısı olarak da Sahabe, Tabiun ve onlardan sonraki imamların konuyla ilgili görüĢlerinin farklılık arz ettiğini, hatta Hafız Ġbn Hacer‟in (ö. 852/1447) bu konuda

yapılıp, yerin içindekilerin dıĢarıya atılacağından, 82/ 1-5. âyetlerde, göğün yarılacağından, yıldızların saçılacağından, denizlerin kaynatılıp fıĢkırtılacağından bahsedilmektedir.

500

Bkz., A‟raf Suresi, 187. Ayet-i Kerime: “Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O, göklere de, yere de ağır basmıĢtır. O (kıyâmet), size ancak ansızın gelecektir.” Sanki senin ondan haberin varmıĢ gibi sana soruyorlar. De ki: “ Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.”

501

Müslim, Kitabu‟l-Ġman, 1,1, c. I, s. 4.

502Ġbn Abdi‟l-Berr, et-TemhÎd Lim Fi’l-Muvatta’, Mine’l-Maâni Ve’l-Âsâr, Mustafa b. Ahmet,

Müessesetü‟l-Kurtuba, tsz, XXIII, 40-41.

121 kırkı aĢkın görüĢ zikrettiğini kaydetmektedir.504

Ġbn Hacer, bu konuda en ziyade tercihe Ģayan olan hadislerin, Ebû Musa ve Abdullâh b. Selâm‟ın rivayet ettikleri hadis olduğunu söylemektedir.505

Ebû Musâ el-EĢari‟nin oğlu Ebû Bürde‟den Ģöyle rivayet olunmuĢtur: “Abdullâh b. Ömer, bana babanın icabet saati hakkında hadis rivayet ettiğiniduydun mu? diye sordu. Ben de evet onu Ģöyle derken iĢittim; Resulullah (sav)‟ı Ģöylederken iĢittim: Ġcabet saati imamın minbere oturmasından cuma namazı eda edilinceye kadardır.”506

Abdullâh b. Selâm‟dan yapılan rivayete göre icabet saati, ikindiden sonra güneĢ batıncaya kadardır. Nitekim Ebû Hüreyre bir gün Abdullâh b. Selâm‟a Ka‟bu‟l-Ahbâr‟la cuma günündeki icabet saati hakkındaki sohbetini anlatırken Abdullâh b. Selâm Ģöyle demiĢtir: “Ben icabet saatinin ne zaman olduğunu biliyorum. Ebû Hüreyre,„onu bana haber ver,‟ deyince, Abdullâh b. Selâm da „O vakit, cuma gününde son saattir,‟cevabını vermiĢtir. Ebû Hüreyre, “Ben, cuma gününün son saati nasıl olabilir! Hâlbuki Resulullah Müslüman bir kul namaz kıldığı halde o saate rastlarsa, buyurmuĢtur. O saatte ise namaz kılınmaz,” dedim. Abdullah b. Selam, Resulullah: „Kim bir mecliste namazı beklerse namaz kılıncaya kadar namazdadır‟ diye buyurmadı mı? ĠĢte bu, odur. dedi.”507

Ġbn Hacer‟in nakline göre, Taberi, (ö. 310/923) Ģöyle demektedir: “Bu konuda varid olan hadislerin en sahih olanı, Ebû Musâ‟nın hadisi ve sözlerin en doğrusu, Abdullâh b. Selâm‟ın sözüdür. Bunların dıĢındakiler bu ikisine veya birisine paralel veya isnadı zayıf hatta delile dayanmaksızın söyleyenin içtihadına dayanmaktadır.”508

Alimler bu iki görüĢten hangisinin tercih edilmesi gerektiği hususunda görüĢ ayrılığına düĢmüĢtür. Beyhaki Ġmam Müslim‟in Ģöyle dediğini nakletmiĢtir: “Ebû Musâ hadisi bu konudaki rivayetler içerisinde en sağlam ve en sahih olanıdır.” Ġmam Nevevî‟nin bu konu hakkındaki değerlendirmesi ise Ģöyledir: “Bu görüĢ konuyla ilgili en doğru ve en isabetli görüĢtür.” Ġmam Nevevi‟nin bu görüĢü kabul etmesinde söz konusu rivayetin Sahihayn‟dan birinde geçmesi ve merfu olması da etkili olmuĢtur.509

504Muhammed b. Ali b. Muhammed eĢ-ġevkani, Neylu’l-Evtar ġerhu Muntekâ’l-Ahyâr min Seyyidi’l-Ahyâr, Daru‟l-Marife, Beyrut, 2002, I, 646.

505 Ġbn Hacer, Fethu’l-Bârî, thk., Ahmet b. Ali, Daru‟k-Ma‟rife, Beyrut, 1379, II, 421. 506

Müslim, Kitabu‟l-Cumua, 4, 16, II, 584, (h. no 853). 507 Ebu Dâvud, 2, Kitabu‟s-Salat, 209, I, 404, (1048). 508 Ġbn Hacer, Fethu’l-Bari, II, 421-422.

122

Diğer bir grup Alim ise Abdullâh b. Selâm‟ın görüĢünü kabul etmiĢtir. et- Tirmizî Ġmam Ahmed‟in “Hadislerin çoğu bu görüĢü desteklemektedir” dediğini nakletmektedir.510

Ġbn Abdilberr ise, “Bu konudaki sabit olduğu bilinen en sağlam rivayet budur”, demiĢtir.511

Kanaatimizce bu saatin tayîni hususunda sahîh bir rivayet bulunmamaktadır. Bundan dolayı alimler ihtilâfa düĢmüĢtür. Ayrıca bu konuda sahih bir Ģey olsaydı Ebû Hüreyre bunu Abdullâh b. Selâm‟a sormazdı. Bu konuda delil olarak ileri sürülen ve hadislerin en sahih olduğu söylenen Ebû Musâ hadisinin inkita‟dan dolayı illetli olduğu tespit edilmiĢtir. ed-Darekutnî mevkûf olduğuna hükm etmiĢtir. Ġbn Hacer de Abdullâh b. Selâm‟ın rivayeti hakkında “mevkûf olması müreccehtir”, demektedir.512 Dolayısıyla her iki riyvayette de dile getirilenler Hz. Peygamber‟e ait değildir.