• Sonuç bulunamadı

Hırs ve Dünya Sevgisi

BÖLÜM 3: HAK DİNİ KUR’AN DİLİ TEFİSİRİ’NDE MANEVİ HUZUR

3.5. Manevi Huzurun Bozulması

3.5.6. Hırs ve Dünya Sevgisi

Dünya, ahiret için bir köprüdür ve ihmal edilmemelidir. Fakat dünyevileşmek ve bunun için hırs duyguları beslemek bir hastalıktır ve hem dünya hayatında huzursuzluğa hem de ahiret hayatını kaybetmeye sebep olur. Ancak Allah’ın bunca teşrii ve kevni ayetleri varken buna karşılık “İnsanlardan bazıları Allah’tan başkasını Allah’a denk tanrılar edinir de onları Allah’ı sevmiş gibi severler…”685

Elmalılı mabudun esasının ne olursa olsun son derece sevilen şeyler olduğunu ifade etmektedir. Sevginin de itaati gerektirdiğini ekleyen müfessir, insanlığın en büyük yarasını bu şirk koşulan dünyevi şeylerin oluşturduğunu söylemektedir.686

Hayatı sadece dünya hayatından ibaret sanan insanlar dünya hayatının bir oyun ve eğlence olduğunu,687 aldatıcı bir zevkten (meta-ı gurur) başka bir şey olmadığını688

kavramalıdırlar.

Elmalılı, bu dünya hayatının “meta-ı gurur” şeklindeki ifadesine açıklık getirmektedir. Metanın Türkçede az çok gerekli olan şey anlamında kullanılan “matah” olduğunu; ğururun ise hem aldanmak hem de aldatıcılar demek olabileceğini söyler. Tamlama halini ise şöyle açıklar: “Müşteriyi kandırmak için allanıp pullanarak güzel gösterilen ve alındıktan sonra da bir aşağılık şey olduğu anlaşılan meta (sermaye/mal) demektir.” Elmalılı bunun alıcısı konumunda olanları, bu dünya hayatına ümit ve saadetlerini bağlayanları da aldanmış olmakla uyarmaktadır. Bu ayetle Müslümanların dünyada çektikleri sıkıntılar için de bir teselli ve nasihate işaret edildiğini düşünen müellif, dolayısıyla Müslümanların zayıf ve güçsüzlüğe, ümitsizliğe düşmeyip geleceğe hazırlanmaları gerektiğini de vurgulamaktadır. Ona göre dünya sevgisinin ilacı takvadır. Akıllı insan, takvaya sarılıp gaflete dalmamalıdır. Hayatı sadece dünya hayatından ibaret sananlar ve en büyük zevki, lezzeti boş şeylerle eğlenmekte bulanlar, sadece vakit

685 Bakara, 2/165.

686 Elmalılı, c. I, s.572

687 Bkz: En’am, 6/32.

146

öldürmüş olmaktadırlar.689 Çünkü Allah’ı anmaktan gafil olup dünya sevgisi ile mağrur olanlar “ َنو ر ساَخْلا م ه َك ئٰلو اَف”690 ayeti gereğince hüsrana uğrayanlardır.

Mevdûdi ve Ateş ise dünya ve ahiret hayatını kıyas etmişlerdir. Buna göre yukarıda bahsedilen En’am Suresi’nde anlatılmak istenen aslında ahiret hayatının azametidir.691

Er-Râzî ise insanın oyun ve eğlenceden zevk aldığını, bundan uzak kaldığında huzursuz hissedildiğini belirtir. Dünya hayatının da böyle olduğunu, çabucak geçiverdiğini, başka bir hayata hazırlık yapılmadı ise ancak pişmanlık duyulacağını ifade eder. Çünkü dünya hayatı sadece yaşanıldığı süre içerisinde zevk verecektir, ahiret hayatı ise kalıcıdır.692

Elmalılı, dünya hayatı ve içindekilerin değersiz olduğu ve dünyaya bağlılığı terk etmenin nasıl mümkün olduğu ile ilgili izahlar yapmaktadır. Müellif, Tevbe Suresi 15. ayette geçen “ ءاَشَي ْنَم ىٰلَع هاللّٰ بو تَي َو ” ifadesini “Allah dilediğine tevbeyi nasip eder” şeklinde çevirmiştir. Burada tevbeyi bazı âlimlerin çeşitli yönlerden ele aldığı yorumlarına yer vererek sonuncu olarak sözü dünyadan yüz çevirmeye getirmektedir. Bunu açıklarken müfessir insanın nefsani meyillerinden bahseder. Söz konusu insan dünya lezzetlerine aşırı düşkünlük gösterir hatta bazı durumlarda عنم ام ىلع صيرح سانلا (insanlar yasaklandıkları şeye karşı aşırı düşkünlük gösterirler) kaidesi gereğince mahrumiyetler insanda daha çok istek uyandırır. Buna karşın insan dünya nimet ve lezzetlerinin ne kadar aşağılık olduğunu anlayabilirse o zaman dünya gözünde küçülür, dünyalıkları önemli gösteren meyiller söner. Bunun sonucunda da nefis ve kalp dünyadan yüz çevirip yüce duygulara yönelir. Elmalılı asıl mülkün bu manada olduğunu benimseyerek, dünyanın bütünüyle bir hiç olduğunu, içindeki lezzetlerin de faydasız olduğunu belirtmektedir. Tevbe etmenin ve dünyadan yüz çevirmenin bir nasip işi olduğuna yine insan karakteri üzerinden devam eden müfessir, şükürsüzlüğü ve nankörlüğü huy haline getirenlerin özellikle darlıktan bolluğa geçişte kendilerini kaybederek şan ve şöhretin kendilerini azdırmasının kaçınılmaz olduğunu belirtir. Elmalılı’nın katıldığı düşünce, refah ve bolluğun artmasının çoğu zaman dünyaya daldırdığı, gururu arttırdığı, hakkı unutturduğu, batağa saplandırarak boğduğudur.693

689 Elmalılı, c. II, s. 1246; c. III, s. 1911.

690 Münâfikûn, 63/9.

691 Mevdûdî, c. I, s. 564; Ateş, c. III, s. 136.

692 er-Râzî, c. XII, s. 165.

147

İnsan tabiatında dünya sevgisinin var olduğunu belirten Elmalılı, aklını kullanan insanların bundan uzak olabileceğini ve Allah’ın bunu insana nasip edeceğini söylemektedir. Bununla beraber dünyalık şeylerin kendisine verilmesi ile zevk duyan insanların da boş bir aldatmaca içinde olduğunu hatırlatmaktadır. Bahsi geçen ayetin tefsirinde birçok müfessirin savaşın şartları ve hukukundan söz ettiğini694 ancak sadece Elmalılı’nın bunlara ek olarak dünya sevgisi ve insanın dünyaya hırsına da değindiğini müşahede ettik.

Alçak bir hayata aldananlar, Allah her şeyi affeder diyerek günahlarında ısrar edenler sonuç olarak kötüyü iyi, batılı hak olarak görürler ve dünya sevgisi onları sarhoş eder.695

Elmalılı hırsın insanın hem kendisini hem de çoluk çocuğunu ve toplumu felakete sürüklediğini söyleyerek cömert ve asil olma nasihati verir.696 O’na göre mal sevgisi ve hırs, ahireti hesaba katmamaktan kaynaklanmaktadır.697

Yaşam hırsını ihtiras olarak ifade eden Elmalılı, herkesin aklına gelebilecek muhtemel bir bahaneyi zikrederek bertaraf etmektedir. Şöyle ki: “Ölümlü olan dünyaya bir defa gelmiş olmanın verdiği düşünce ile hareket edenler ‘Madem bir daha gelecek değiliz, keyfimiz için ne yapabilirsek yapalım’ demekten kendini geri alamaz. Evet, belki bir zevktir fakat ne bedbaht bir zevktir! Fakat bu zevklerden meşru bir şekilde yararlanılsaydı hem Allah’ın rızasına ulaşılırdı hem de kapsamlı faydaları görülürdü.”698

Yaşama hırsıyla birlikte mal hırsı da insan onurunu düşüren bir duygudur. İniş sebebinde mal hırsı yüzünden savaşa gitmek istemeyenlere bir hatırlatma ve uyarı olarak “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.”699 ayetinde Elmalılı’nın da dikkat çektiği nokta para kazanma ve rahat yaşama isteğinin aslında insana esir hayatı yaşattığı ve bu büyük tehlikenin önüne geçmenin tek çaresinin de ancak Allah için harp etmek olduğudur.700

Ayrıca mal hırsını “kalp zayıflığı” olarak da tefsir etmektedir.701

694 Örneğin bkz: Sâbûnî, c. I, s. 448; Bilmen, c. III, s. 1237; Bayraklı, c. VIII, s. 147-149;

695 Elmalılı, c. VI, s. 3978. 696 Elmalılı, c. VII, s. 5038. 697 Elmalılı, c. VIII, s. 5810. 698 Elmalılı, c. I, s. 286. 699 Bakara, 2/195. 700 Elmalılı, c. II, s. 701. 701 Elmalılı, c. II, s. 1199.

148

Elmalılı yine insanı, meyillerini dikkate alarak dünyevi zevklerini meşru kullanmaya yöneltmektedir. Çünkü zevklere körü körüne düşkünlük bedbahtlıktır. İnsana yerleştirilmiş olan duygular ya bizzat iyidir yahut da sonuçları itibariyle iyidir. Müfessir de aşırı isteklerin kontrol altına alınarak eğitilmesi gerektiğinin altını çizmekte, ahireti ve davranışların sonuçlarına katlanmayı hatırlatmaktadır. Bizce de mal hırsının sonu olmadığından daha çok şeye sahip olma duygusu huzursuzluk verir. Böyle insanlar daha çok kazanabilmek için her yolu mubah görmekte ve hataya düşmektedirler. Çünkü insan ihtiyaçları sınırsızdır ve fıtratta var olan bu hırs aile ve çevrenin de etkisiyle artarak devam etmektedir.