• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: HAK DİNİ KUR’AN DİLİ TEFİSİRİ’NDE MANEVİ HUZUR

3.4. Manevi Huzura Kavuşmanın Yolları

3.4.3. Şükür ve Hamd

Şükür ve hamd kavramları ayrı ayrı değerlendirilebilse de dilimizde yakın anlamda kullanılması ve manevi huzur bağlamında hedeflediğimiz amaçta ortak paydada bulunması sebebiyle bu iki kavramı tek başlık altında ele aldık.

Hamd, Allah’ın verdi, verecek gibi geçmiş ile gelecek arasında dolaşan bir sevinç durumu; şükür ise işte verdi şeklinde gerçekleşmiş bir nimete ulaşma zevkinden hâsıl olan mutluluğu ilan etmedir.492 Elmalılı, şükrün dille, bedenle olmasının yanında kalp ile yapılan bir iş olduğunu söylemektedir. O, şükür ve hamdi yakın anlamlı olarak zikretmekle birlikte, hamdin, şükre göre daha kapsamlı olduğunu da izah eder. Buna göre kısaca hamd, bir iyilikten sonra olur yani ortada bir minnettarlık vardır ve bütün övgü manalarını da içine alır. Fakat bu iyiliğin hamd eden kişiye ulaşmış olması zorunlu değildir. Diğerinde ise bu şart bulunmaktadır. İkisinde de hak ve hakikat sevgisi ile gönlün sevinçle dolması ve bundan dolayı bir ahlaklanma olması ile beraber, hamdde

491 Elmalılı, c. III, s. 1808.

102

sevinç ve arzu manası, şükürde ise içten bağlılık manası vardır. Ayrıca bunlara ek olarak hamd ve şükürde asıl gayenin nimeti veren Allah olduğunu vurgulayan Elmalılı, şükrün (minnettarlık) gerçekleşmiş ve geçmişi ululama hatırası olduğundan dolayı daha zor ve yapanlarının daha az olduğunu söylemektedir. Bunun sebebini ise insanın geçmişe değil geleceğe meyli olmasına bağlamaktadır. Sebepler zincirine korku ve ahiret düşüncesini de ekleyen müfessir, fizyolojik açıdan da gözlerin ileriyi görebilmek için ön tarafa yerleştirildiğini ancak geriye dönebilmek için boynun, gerektiğinde gözleri çevirebildiğini söyleyerek zor olanın imkânsız olmadığını izah eder. Bununla beraber hamdde saygı ve değer verme anlamı daha yüksek olduğundan, herkesin ermek istediği fakat pek az kimsenin erebildiği yüksek bir olgunluk gayesi olduğunu belirtir. Çünkü Elmalılı’ya göre insanlık açısından bütün mutluluklar şu iki şey ile özetlenebilir. Bunlar: nimet ile bolluk içinde bulunma ve nimet vermedir.493 Bununla ilgili olarak Fatiha Suresi’nde hamdin alemlerin Rabbi’ne ait olduğu bildirilmiştir.

“Hamd, o âlemlerin Rabbi’nin(dir).”494

Hamd etmenin derin bir zevki meydana getirdiğini495 söyleyen Elmalılı’nın açıklamasına göre nimet ve bolluk içinde bulunanlar hamd ederler çünkü mutluluk bundadır. İnsan ne zaman mutlu olursa hamd eder. Nimet verme makamında bulunanların mutluluğu da, yalnızca nimet vermiş olmada değil, verilen nimetin doğru yani layık yere ulaşmış olmasındadır.

Elmalılı, hamd etmeye layık olana hamd etmenin nimeti arttıracağını, dolayısıyla bunun da daha fazla hamd edilmeye sebep olacağını belirtmektedir. Bu şekilde refah içinde bulunan huzurlu kimsenin hamdine devam etmesi, onun da hamd edilme makamına yükselmesine vesile olmaktadır. “Andolsun şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım.”496 buyurulması da bu sebepledir.497 Allah’a hamd etmenin geçtiği Neml Suresi 93. ayette ise müfessir, Türkiye’den de örnekler verir. Hamd etmenin zafere ve huzura

493 Elmalılı, c. I, s. 57-58.

494 Fatiha, 1/2.

495 Elmalılı, c. V, s. 3663.

496 İbrahim, 14/7.

497 Elmalılı, daha sonra bu kısımda hamd etme mertebelerini yukarıya doğru sırasıyla hamidiyet,

mahmudiyet, hamidiyet ve mahmudiyet, mahmudiyet ve hamidiyet olmak üzere açıklamaktadır. Fakat biz burada konudan uzaklaşmamak için değinmeyeceğiz.

103

ulaştırmasının kanıtı olarak Çanakkale, Sakarya, İnönü gibi zaferleri, Türk milletinin hamdine bağlar.498

Hamd etme hususunda Elmalılı’nın dikkat çektiği diğer bir husus, Fatiha Suresi’nin dolayısıyla Kur’an’ın hamd ile başlamasının bize mutlulukları, olgunluk hedeflerini öğretmesidir. Yine onun ifadesine göre “Elhamdülillah” (Allah’a hamd olsun) denildiği zaman duyulan derin gönül ferahlığı da bu aşk ve şevkin dile getirilmesidir.499

Elmalılı, insan fıtratını da gözden kaçırmadan Bakara Suresi 61. ayette geçen İsrailoğulları’nın nankörlükleri üzerinden de şükrün nasıl olması gerektiğine kısaca şöyle yer vermektedir:

Tekdüzelik, insan üzerinde sıkıcılık meydana getirebilir. Buna karşılık çeşitli isteklerde bulunmada da bir beis yoktur. Fakat bunu yaparken, bir taraftan eldeki nimetin yokluğu zamanında çekilen sıkıntıları unutmamak, diğer taraftan da yüce bir ruh haliyle ve temiz bir kalple hareket edip şükrü arttırmak ve daha önemlisi bedeni isteklere takılmayıp terbiye sınırlarının dışına çıkmadan hareket etmek gerekmektedir.500 Karşılaşılan duruma bu nazarla bakabilmek nimetlerin artmasıyla birlikte huzuru da beraberinde getirebilir. Şükrün manevi açıdan önemini belirten bir diğer ayet de şöyle der:

“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin, eğer siz yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’na şükredin.”501

Bu ayeti kerimede, Allah’ın kullarına verdiği nimetlerden, helal ve temiz olanlarından yemeleri emredilmektedir. Elmalılı, bu verilen rızıkların, maddi ve manevi olarak temiz olması gerektiğini vurgulamaktadır. Çünkü yaratılışta haramı da var helali de; pisi de var temizi de. Ona göre insan bu titizlikle yaklaşarak hem hayvanlar gibi olmaktan imtina etmiş olmakta hem de güzel şeylerden kendini mahrum etmemiş olmaktadır.

Genel itibariyle mutasavvıflar gibi şükrü; dil, kalp ve organ ile yapılmak üzere üçe ayıran müfessir bunların her birini örnek vererek açıklamıştır. Kısaca Abdülkadir Geylânî’den (ö. 561/1165-66) alıntı yaptığı anlatımında nimetin yalnızca Allah’tan geldiğini kabul

498 Elmalılı, c. V, s. 3712.

499 Elmalılı, c. I, s. 60-61. 500 Elmalılı, c. I, s. 368.

104

etmek ve nimeti yaratıklara isnat etmemek dil ile şükür, bu nimetlerin açık ve gizlide Allah’tan olduğuna sağlam bir şekilde bağlanmak kalp ile şükür, organları Allah’a itaatte kullanmak da onların şükrünü yerine getirmektir.502

Elmalılı, vücudun organlarının her birinin bir hikmetle yaratıldığını, buna göre de her birinin kendi gayesine uygun olarak kullanılması gerektiğini, bunun da bir şükür olduğunu söylemektedir. Ona göre, temiz rızıkla beslenen vücut ve organlar, yaratılış gayesine göre kullanılmış olmaktadır. Çünkü şükrün tam anlamıyla eda edilebilmesi için, nimeti verene bu şekilde saygı gösterilmesi gerekmektedir. Müfessir, gıda ve beslenme konusunda maneviyata vurgu yapmakta, hayvan ile insanın ayrışmasında bu hususa belirgin bir rol vermektedir. Ona göre insanlığın kıymetini bilmeyerek temiz şeylerden yemeyenler, helale dikkat etmeyenler; nimete karşı nankörlük ettikleri gibi maddi ve manevi pislikten de kurtulamazlar. Birinden korunsalar bile mutlaka diğerine bulaşırlar.503 Şükür ile maddi-manevi temiz olmak arasında irtibat kuran Elmalılı, şu ayetle de düşüncelerini desteklemektedir:

“… (Allah) ancak sizi temiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetlerini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.”504

Ona göre ayette belirtilen temizlik maddi ve manevi temizliktir. Böyle dışı ve içi temizlenen insan, nimetlerin zevkini tadar. Abdest ile yorumlanan bu ayette, abdestin hikmeti maddi manevi parlaklık ve temiz olmaktır. Elmalılı’ya göre güzel ve temiz şeyler temiz insanlar için olduğundan, temizlik saadetin tamamlanmasına sebeptir. Bu da şükretmenin sebebidir.505 Temizliğin maddi ve manevi olmasına işaret eden bir diğer ayet de Müddesir Suresi 4. ayettir. Bu ayette temiz tutulması emrolunan “elbise” ifadesi ile ilgili Kurtubî sekiz görüş nakletmiştir. Bunlar amel, kalp, nefis, beden, aile, insan, din ve elbisedir.506 Elmalılı tefsirinde بايث kelimesinin hem elbise hem de kalp olabileceğini söylemektedir. Fakat ekseriyetle tercih edilen görüşün manevi bir temizlik olduğuna katılmaktadır.507 Buna göre müfessirin, ayetlerin hakiki anlamlarının yanı sıra kinayeli

502 Elmalılı, c. VI, s. 4026. 503 Elmalılı, c. I, s. 589. 504 Maide, 5/6. 505 Elmalılı, c. III, s. 1590. 506 Kurtubî, c. X, s. 62-64. 507 Elmalılı, c. VIII, s. 5450.

105

olan ikinci anlamlarına da değinmeyi ihmal etmeyerek derin anlamlar çıkardığına şahit olmaktayız.

İnsana nimet verilmesi bir şükür sebebi olduğu gibi mutluluk vesilesidir de denilebilir. Bakara Suresi’nde geçmekte olan “O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra (kendine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi gök olarak yaratıp düzenledi (tanzim etti). O, her şeyi hakkıyla bilendir.”508 ayetinde ve müellifin yorumlarında bunu görmek mümkündür.

Elmalılı yerde yaratılmış şeyleri, yani ayetin metninde geçmekte olan “ام”yı; denizler, karalar, dereler, dağlar, ovalar, çöller, ormanlar, ırmaklar, pınarlar, madenler, ağaçlar, çiçekler ve meyveler, hayvanlar, kuşlar ve daha niceleri şeklinde örnekler vererek açıklamaktadır. İşte bunların hepsi, insanın yaratıldıktan sonra mutlu mesut yaşayabilmesi için yaratılmış ve hepsi de insana çekici kılınmıştır.509 Ayrıca şükrün yalnızca nimetin zevkine varmak olmadığı, aynı zamanda yaratıcıyı da tanımak demek olduğuna da belirtmektedir.510

Sonuç olarak Elmalılı, insanın manevi yönüne, onun temizliğine dikkat çekerek şükür konusunu ele almıştır. Kanaatimize göre burada Elmalılı’nın ayetleri hem yiyecek, hem giyecek, hem organları vesair şeyleri kazanma ve harcama hususunda, Allah’ın irade ettiği şekilde kullanmakla insan olmayı şükür konusuna bağlaması, insanların hayatının her alanındaki temizliğin kalp temizliğini sağladığını anlatmak istemesindendir.