• Sonuç bulunamadı

1. ALTAY TÜRKÇESĠNDE ĠSĠM KATEGORĠSĠ

1.1.2. Yapıları Bakımından Ġsimler

1.1.3.4 Hâl Ekleri (KubultkıĢ Kojultaları)

İsimler, kelime grupları ve cümleler içinde diğer kelimelerle ilişkileri sırasında ilişkinin cinsine göre çeşitli hallerde bulunurlar. Her hal, her durum bir çeşit ilişki ifade eder, her ilişki ifadesi için isim bir halde, bir durumda bulunur. İsim bu ilişkileri bazen eksiz, fakat çok defa da ek alarak ifade eder. İsimleri çeşitli ilişkiler için çeşitli hallere sokan bu eklere hal ekleri adı verilir (Ergin, 2003: 226).

44

1.1.3.4.1. Yalın/Nominatif Hâl (Tözööçi KubultkıĢ)

İsimlerin başka bir unsura bağlı olmayan normal teklik, çokluk ve iyelik şekilleri yalın halleridir (Ergin, 2003: 227). Altay Türkçesinde yalın hal eki yoktur. Yalın halde bulunan kelimeler, cümlede özne görevinde kullanılır ve ―kim, ne; kimler, neler‖ sorularına cevap verirler (Güner Dilek, 2007a: 1037).

Erten turagı key ap-aru. ―Sabahki hava tertemiz.‖ [15] Üstim döön suu urgulayt. ―Üstüme su döküyorlardı.‖ [21]

Kaa-jaa la bulut biyik tuulardıñ üstinde körünet. ―Ara sıra yüksek dağların üstünde bulut görünüyordu.‖ [18]

1.1.3.4.2. Ġlgi/Genitif Hâli (Ençileeçi KubultkıĢ)

İlgi hali ismin bir isimle ilgisi olduğunu, kendisinden sonra gelen bir isme tabi bulunduğunu gösterir. İlgi eki ismi esas itibariyle isme bazen de fiile bağlar (Ergin, 2003: 228). Altay Türkçesinde ilgi hali eki +nıñ, +niñ; +dıñ, +diñ; +tıñ, +tiñ şeklindedir (Surazakova, 2001: 68).

Onıñ ejiginde ulus köp emtir. ―Onun kapısında insanlar çokmuş.‖ [47]

Bu neniñ şırazı… neniñ buruzı boloton. ―Bu neyin acısı… neyin günahıydı.‖ [24]

Maadaydıñ kulaktarına coldıñ canında koyu öskön cıraalardañ kuştardıñ üni ugulat. ―Maaday’ın kulaklarında yolun yanındaki sık çalılardan gelen kuş sesleri uğulduyordu.‖ [32]

Kök ölöñniñ le cüzün çeçekterdiñ tatu cıdı kijiniñ su-kadıgına sürekey le kerektü nemediy. ―Yeşil otlarla her çeşit çiçeklerin tatlı kokusu insanın sağlığına ne kadar gerekli şeylerdi.‖ [39]

45

Kelele, ejiktiñ canında bir kança kire oturgan. ―Gelip kapının yanında biraz oturdu.‖ [45]

Attıñ eerin alıp, sanandı. ―Atın eyerini alıp düşündü.‖ [76]

1.1.3.4.3. Yükleme/Akuzatif Hâli (Köstööçi KubultkıĢ)

Yükleme hali, ismin geçişli fiillerin doğrudan doğruya tesiri altında olduğunu ifade eden halidir. Yükleme hali ekleri ismi fiile bağlayan eklerdir (Ergin, 2003: 228). Altay Türkçesinde yükleme hali eki +nı, +ni; +dı, +di; +tı, +ti şeklindedir (Surazakova, 2001: 68).

Bu balanı alarga turum. ―Bu çocuğu almak istiyorum.‖ [104]

Kezigi kijini sonırkadıp ta iyer. ―Bazısı insanı hayrete düşürür.‖ [5]

Eki kolı boş emes kiji kanayıp uydı saap turgan? ―İki eli de boş olmayan biri ineği nasıl sağdı?‖ [12]

Künniñ çogı keydi tam la cılıdıp keletti. ―Güneşin sıcağı havayı iyice ısıtmıştı.‖ [15]

Dvordo ulustı eki tün tutkan. ―İnsanları avluda iki gün tuttular.‖ [17]

Kaargan etti cip körgöm. ―Pişmiş eti yedim.‖ [84]

1.1.3.4.4. YaklaĢma/Datif Hâli (Bereeçi KubultkıĢ)

Yaklaşma hali ismin kendisine yaklaşma ifade eden fiillere bağlanmak için girdiği haldir. Yaklaşma hali eki ismi fiile bağlayan ektir (Ergin, 2003: 228). Altay Türkçesinde yaklaşma hali eki +ga, +ge, +go, +gö; +ka, +ke, +ko, +kö şeklindedir (Surazakova, 2001: 68).

46

A sen, Torkoçı, kajı da tuuga tüñey emeziñ… ―Ya sen Torkoçı, hangi dağa benziyorsun?‖ [42]

Onıñ kıp-kızıl çedirgenderi keyge tarap-tarkap öçkön. ―Onun kıpkızıl kıvılcımları havaya yayılıp dağılıp sönüyordu.‖ [55]

Çinçey karındajın üydejerge Kuykala kojo colgo baza çıkkan. ―Çinçey kardeşini yolcu etmek için Kuyka’yla beraber yola çıktı.‖ [145]

Bu öygö cetire ol kayda bolgon? ―Bu zamana kadar neredeydi?‖ [6]

Caan ulustıñ aytkanın cançıkka sal. ―Büyük insanların söylediklerini torbaya koy.‖ [27]

Uyuktaalazın la, işke barar emes. ―Uyusunlar, işe gidecek değiller.‖ [55]

Beş bala – törtkö cuuk, bir bala – cokko cuuk. ―Beş çocuk, dörde yakın; bir çocuk yoka yakın.‖ [161]

Ek, birinci, ikinci ve üçüncü teklik şahıs iyelik eklerinden sonra +a, +e, +o, +ö şeklinde eklenir. Yalnızca üçüncü teklik şahıs iyelik ekinden sonra iyelik ekiyle yaklaşma hali eki arasına ―+n‖ (zamir n’si) girmektedir (Güner Dilek, 2007a: 1037-1038).

Em mını ne, aylıña çanakla aparatañ ba? ―Şimdi bunu nasıl, evine kızakla mı götüreceksin?‖ [82]

Ta mılçaga, ta aylına. ―Ya mılçaya ya evine.‖[83]

Meniñ uçama teep, uy kabır dep sürüp iydi. ―Sırtıma tekme atıp ―İnek otlat.‖ deyip beni kovdu.‖ [95]

47

1.1.3.4.5. Bulunma/Lokatif Hâli (Cerleeçi KubultkıĢ)

Bulunma hali ismin kendisinde bulunma ifade eden fiillerle ilişkide olduğunu gösteren halidir. Bulunma hali eki de ismi fiile bağlayan bir hal ekidir (Ergin, 2003: 228). Altay Türkçesinde bulunma hali eki +da, +de, +do, +dö; +ta, +te, +to, +tö şeklindedir (Surazakova, 2001: 68).

Maaday taygadañ kelze, Kara ayılda cok. ―Maaday, taygadan geldiğinde Kara evde değildi.‖ [117]

Ol kün Kara bu cürümde boyı kereginde baştap la sanangan. ―O gün Kara, bu hayatta kendisi hakkında ilk defa düşündü.‖ [138]

Ceti-Cododo kaa-caa la orustar bar. ―Ceti-Codo’da seyrek olarak Ruslar var.‖ [59]

Çöldö em sook mınañ tıñ ine. ―Şimdi çölde soğuk buradakinden de fazladır.‖ [77] Körzöñ, ol curtta bisle kojo catpas. ―Görürsün, o köyde bizimle birlikte yaşamaz.‖ [9]

Bu işte Salda on tört cıl solıntazı cok. ―Salda bu işte on dört yıl değişmeden çalıştı.‖ [119]

Kuda-ay, ol mındıy sookto kanayıp bargay ne? ―Tanrım, o bu soğukta nasıl gidecek?‖ [77]

48

1.1.3.4.6. Çıkma/Ablatif Hâli (Çıgıttu KubultkıĢ)

Çıkma hali ismin kendisinden uzaklaşma ifade eden fiillerle ilişkisini gösteren halidir. Çıkma hali eki de ismi fiile bağlayan bir hal ekidir (Ergin, 2003: 228). Altay Türkçesinde çıkma hali eki +dañ, +deñ, +doñ, +döñ; +tañ, +teñ, +toñ, +töñ; +nañ, +neñ, +noñ, +nöñ şeklindedir (Surazakova, 2001: 68).

Maaday kalgançı öylördö caş balala ayıldañ da çıkpay bargan. ―Maaday son zamanlarda küçük çocukla evden de çıkmamaya başlamıştı.‖ [27]

Kirpiçterdeñ etken. ―Kerpiçlerden yapılmış.‖ [33]

Anayıp Cododoñ köp ciitterle kojo col ijine Torkoçı da cürgen. ―Böylece Ceti-Codo’dan birçok genç adamla beraber Torkoçı da yol işine gitmişti.‖ [57]

Çöldöñ kança kire salam tartılgan, uma cok kombikorm ekelgenis kayda? ―Çölden kaç defa saman çekip fabrikadan yem getirdik.‖ [78]

Maadayga on segis le caş tolordo, ene-adazı sagalı cañı la karara özüp keletken uulına koştoy turgan curttañ baza la on segis caştu erte dep balanı alıp bergender. ―Maaday on sekiz yaşını doldurduğunda, annesiyle babası sakalı yeni yeni kararıp uzamaya başlayan oğullarını yakınlardaki bir köyden yine on sekiz yaşında Erte diye bir kızla evlendirdiler.‖ [10]

Açınala, ejikteñ atkan oktıy çıga bergen. ―Sinirlenip kapıdan yayından fırlamış ok gibi çıkmıştı.‖ [66]

Baldardıñ süünçizi tıñ: çek le bu la oçoktoñ ködürilip, badışpay tündükteñ barıp çıgıp catkan ışka tüñey. ―Çocukların sevinci tamdı; aynı ocaktan yükselip bacadan çıkan dumana benziyordu.‖ [126]

Özöktöñ çıkkan kölötkö kırdıñ bajına cuuktap keletti. ―Vadiden çıkan gölge dağların başına yaklaştı.‖ [52]

49

Torkoçı aylınañ çıkkan boyınça, poçtaga kelgen. ―Torkoçı, evinden çıktıktan sonra postaneye geldi.‖ [72]

Kara cerineñ kıymık ta etpedi. ―Kara yerinden kımıldamadı.‖ [131]

Eerin alıp, attı çedenge kiydirip, boş salıp, tünile ciyten ölöñnöñ çogup berdi. ―Eyerini alıp atı çite başıboş salıp atın gece yiyeceği ottan toplayıp verdi.‖ [82]

1.1.3.4.7. Vasıta/Ġnstrumental Hâli (Ömölööçi KubultkıĢ)

Vasıta hali ismin fiile bir vasıta olduğunu ifade etmek için girdiği haldir. Vasıta hali eki de ismi fiile bağlayan bir hal ekidir (Ergin, 2003: 228). Altay Türkçesinde vasıta hali eki +la, +le, +lo, +lö şeklindedir (Surazakova, 2001: 68).

Bu ten kudaydıñ bolujıla artkan bala bolboy. ―Bu çocuk Tanrı’nın yardımıyla hayatta kaldı.‖ [25]

Közimle körgöm. ―Gözümle gördüm.‖ [16]

1.1.3.4.8. EĢitlik/Ekvatif Hâli (TüñdeĢtirü kubultkıĢ)

Eşitlik hali ismin eşitlik, benzerlik, gibilik ifade eden halidir. Eşitlik eki de ismi fiile bağlar (Ergin, 2003: 228). Altay Türkçesinde eşitlik eki olarak Eski Türkçedeki ―teg‖ edatının ekleşen şekli olan +dıy, +diy; +tıy, +tiy ve daha da az olarak +ça, +çe, +ço, +çö kullanılmaktadır (Güner Dilek, 2007a: 1038).

Ünin uksañ, şılırap akkan kojogonıñ ünindiy. ―Sesini dinlediğinde kaynayıp akan şarkının sesi gibiydi.‖ [10]

Onıñ al-sanaazı, çek le uyazınañ çıgıp, kıymırap turgan adarulardıy, bajında tüymey berdi. ―Onun kafasında karanlık düşünceler, yuvalarından çıkıp kaynaşan arılar gibi kargaşa içindeydi.‖ [24]

50

Açınala, ejikteñ atkan oktıy çıga bergen. ―Sinirlenip kapıdan yayından fırlamış ok gibi çıkmıştı.‖ [66]

Çırayları caskı çeçektiy baldar köstöri surkurap, cañıs la Maadaydı acıktagılayt.

―Yüzleri bahar çiçekleri gibi olan çocuklar gözleri parlayarak Maaday’a baktılar.‖ [92]

Bu mınça kire çaazın cuup koygon, pensiyaga çıgarga. ―Emeklilik için bunca belgeyi topladın.‖ [58]

Sagıjıñ cetkençe saa. ―Aklın yettiğince sağ.‖ [20]

1.1.3.4.9. Yön Gösterme/Direktif Hâli

Bu hal ismin yön gösteren, cihet ifade eden halidir. Yön eki de ismi fiile bağlar (Ergin, 2003: 228). Altay Türkçesi ile ilgili yazılmış gramerlerde hal ekleri bahsinde ―yön hali‖ başlığında bir bölüm yoktur. Fakat bazı isimlerde Eski Türkçeden gelen +garı, +geri; +karı, +keri ekleri arkaik bir şekilde kullanılmaktadır. Ayrıca ―caar ve töön//döön‖ yön bildiren edatlardır. Her kelimeden sonra tıpkı yönelme hali eki gibi kullanılabilmektedir (Güner Dilek, 2007a: 1038).

Kara tışkarı da çıksa, Kıpçak kojo. ―Kara dıĢarı çıktığında Kıpçak da onunla beraber çıkıyordu.‖ [109]

Onoñ ol ottu turundı içkeri cıldırıp, bala oygonzo, onı umçılaytan süttü otko cuuk turguzıp koydı. ―Sonra o, ateşi ökse ile içeri ittirip çocuk uyandığında ona vereceği sütü ateşe yakın koydu.‖ [31]

Direktor uur üşkürele, bajın köznök caar burıy soktı. ―Müdür derin bir nefes alıp başını pencereye doğru çevirdi.‖ [35]

51

Maaday köstörin cumala, möş töön baştanıp cadıp aldı. ―Maaday gözlerini yumup çama doğru yönelip yattı.‖ [165]