• Sonuç bulunamadı

1. ALTAY TÜRKÇESĠNDE ĠSĠM KATEGORĠSĠ

1.1.2. Yapıları Bakımından Ġsimler

1.1.2.2. TüremiĢ Ġsim

1.1.2.2.2 Fiilden Ġsim Türeten Ekler

+(A4)A4çI2: Meslek ve uğraşma isimleri, vasıf ismi ve kalıcı isimler17 yapar. Ekin ilk hecesindeki uzun ünlü bazı yerlerde kısa da yazılabilmektedir (Güner Dilek, 2007a: 1022).

Tokto, Çinçey!.. Seni, mındıy teskeri kılıktu balanı, komsomolgo kem alatan? – dep, klass başkaraaçı onı adılgan. ―Sınıf baĢkanı, ―Dur Çinçey! Seni, böyle ters huylu çocuğu Komünist Gençlik Birliğine kim alır?‖ diye ona söylenmişti.‖ [66] (başkar-: yönetmek)

Kıçıraaçılar onı undıbagan emey. ―Okurlar bunu elbette unutmadı.‖ [131] (kıçır-:

okumak)

17 Metinde kalıcı isim yapan örneğe rastlanmamıştır. Örnek: ajaaçı ―dağ‖ (aş-: aşmak, geçmek), cabınaaçı ―kıyafet‖ (cabın-: örtünmek) vb.

27

Biste onçozı bar. Kerek cok – dep, baldar alaaçı kelin, eki alakanın cayıp, külümzirenip aytkan. ―Çocuk bakıcısı kadın, iki elinin ayasını açıp gülümseyerek ―O-oy, siz ne yapıyorsunuz? Bizde hepsi var. Gerek yok.‖ dedi.‖ [37]

+A4, +y: Ünlüyle biten fiillere +y, ünsüzle biten fiillere ise +A4 şeklinde eklenen ek, işlek olarak kullanılır. Kalıcı isimler ve sıfat yapar (Güner Dilek, 2007a: 1022).

Ol lo cıl küskide turaga agaş kezip baştagan. ―O yıl sonbaharda ev için ağaç kesmeye başladı.‖ [14] (tur-: durmak, yaşamak)

Kerek deze ebirede kuştardıñ üni de ugulbay bardı oşkoş. ―Hatta etrafta kuşların sesi de duyulmuyor gibiydi.‖ [18] (ebir-: çevresinden dolaşmak, çevrelemek)

-Cok, ada-enem ol canınañ ermek aytpagan edi – dep, ciit koştoy turgan kızına külümzirenip, calakay ündü aytkan. ―Delikanlı yanında duran sevgilisine gülümseyip yumuşak bir sesle ―Hayır, annem babam o konuda bir şey söylemediler.‖ dedi.‖ [75] (koşto-: eklemek, ilave etmek)

+A4k: Çok işlek olmayan ek, eşya ismi, vasıf ismi18 ve isimleri kalıcı isimler yapar (Güner Dilek, 2007a: 1022).

Caman tüş tüjelbezin dep, kurç mistü bıçaktı castıgınıñ canına salar. ―Kötü rüya görmesin diye yastığının yanına keskin bıçak koyarlardı‖. [112] (bıç-: biçmek, kesmek, doğramak)

Ogo koştoy kelgeli carım ay bolgon Kara kerek deze ayılga sanaazıla ten bir de

kuçak odın kiydirbegen. ―Bunun yanında geleli yarım ay olmuştu ama Kara kendi isteğiyle

eve tek bir kucak odun getirmemişti.‖ [109] (kuç-: kucaklamak)

Maaday taygaga ceti konok torboktorın kabırgan. ―Maaday, taygada yedi gün boğaları otlatmıştı.‖ [76] (kon-: konmak, yerleşmek, gecelemek)

18 Metinde vasıf ismi yapan örneğe rastlanmamıştır. Örnek: tutak ―tutuk, yetersiz, kekeme: engel‖ (tut-: tutmak, yakalamak)

28

+B2A4s: Bir sıfat-fiil eki olan +B2A4s bu fonksiyonuyla oldukça işlektir. Bazı kelimelerde ise kalıplaşmış ve adeta bir yapım eki fonksiyonu üstlenmiştir. Vasıf isimi yapar (Güner Dilek, 2007a: 1022).

Aldırbas, emdi olordıñ azırap, çıdadıp algan uulı baza Urlu-Aspaktañ kiji alıp cat.

―Önemli değil, şimdi onların besleyip büyüttükleri oğulları da Urlu-Aspak’tan bir kızla evleniyordu.‖ [152] (aldır-: çağırmak, davet etmek, aldırmak)

Cok, mındıy kerek carabas. ―Hayır, böyle iş uygunsuz.‖ [94] (cara-: hoşlanmak, gitmek, uymak, beğenmek, içine sinmek)

+çI2: Pek işlek olmayan ek, eşya ismi, madde ismi19, soyut isim ve terim20 yapar (Güner Dilek, 2007a: 1023).

Ezin ü-ü, ü-ü dep tıñıda sogup, cabınçını kalıradıp, tabıştanıp turdı. ―Rüzgâr ü-ü, ü-ü diye hızla çatıya vurup uğulduyordu.‖ [169] (çabın-: kapanmak)

Süünçiniñ uçı cok. ―Sevincin sonu yoktu.‖ [111] (süün-: sevinmek)

+çA2ñ: Meyil ve düşkünlük ifade eden vasıf isimleri yapar21

(Güner Dilek, 2007a: 1023).

+çA4k: İşlek bir fiilden isim yapma ekidir. Eşya ve alet ismi, vasıf ve organ isimleri yapar (Güner Dilek, 2007a: 1023).

Mekeş, bu sen caan kiji, baldardıñ akazı, ook caş üren çilep, ne cürediñ. Bu muzıkalu kayırçaktı ayrı koldoñ bojotpoy kanayıp üzügi cok cırgalga kirgen kiji? – dep, köp künder ödö bererde, bir kün Torkoçı ogo ayttı. “Günler geçince bir gün Torkoçı, Mekeş’e ―Mekeş, sen büyüksün, çocukların ağabeyisin, ufacık çocuklar gibi bu müzikli

19 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: tamçı ―damla‖ (tam-: damlamak) 20 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: bölüçi ―mat. bölen‖

21 Metinde örneğine ratlanmamıştır. Örnek: kerişçeñ ―kavgacı‖ (keriş-: tartışmak, kavga etmek): kıyışçañ ―inatçı‖ (kıyış-: karşı gelmek, direnmek)

29

kutuyu elinden bırakmadan aralıksız eğlenip ne yapıyorsun?‖ dedi.‖ [109] (kayır-: geriye eğmek)

Kerek deze açınçak. ―Hatta öfkeliydi.‖ [66] (açın-: acımak, merhamet etmek; öfkelenmek)

Kajızı keberkek, kajızınıñ kılıgı cakşı, kemziniñ ene-adazı katu, arbançak. ―Bazısı güzel, bazısının huyu iyi, kimisinin ana babası sert, küfürbazdı.‖ [88] (arban-: küfretmek, azarlamak)

Emçekteriniñ topçıları aray la cerge tiybey turgan emtir. ―Memeleri yere değecek

kadar sütle dolu.‖ [19] (em-: emmek)

+çık: Meyil ifade eden vasıf isimleri yapar (Güner Dilek, 2007a: 1023).

Erte barıp catkan maşina, Kadınnıñ bu canında coldogı burılçıktardıñ birüzinde avariya etken emtir… ―Sabah giden araba Kadın Nehrinin bu tarafında, yoldaki dönemeçlerden birinde kaza yapmış…‖ [23] (burıl-: dönmek)

+G2A4: Alet, eşya, nesne, hayvan isimleri22 ve terim23 yapar (Güner Dilek, 2007a: 1023).

+G2A4k: Pek işlek olmayan ek; alet, eşya, madde24 ve nitelik ismi yapar (Güner Dilek, 2007a: 1023).

Men, çın da, ol tuşta cüülgek bolgom. ―Ben, gerçekten de, o zaman delirmiş gibiydim. [168] (cüül-: aklını yitirmek)

22 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: ködürge ―kaldıraç‖ (ködür-: kaldırmak), tutka ―kapı, çaydanlık, bıçak gibi eşyaların kolu, sapı: kabza‖ (tut-: tutmak, yakalamak), tomırtka ―ağaçkakan‖ (tomırt-: kesmek, parçalamak)

23 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: çeçilge ―çözüm, çözülme‖ (çeçil-: çözülmek), bodolgo ―tahmin, varsayım‖ (bodol-: tahmin etmek, varsaymak)

24 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: emiskek ―emzik, biberon‖ (emis-: emzirmek), cayılgak ―çiçek‖ (cayıl-: çiçeklenmek, çiçek açmak)

30

+G2A4n: +G2A4n eki, Altay Türkçesinde işlek bir sıfat-fiil ekidir. Bunun yanında bazı kelimelerde bir yapım eki gibi kullanılmakta ve kalıcı isim yapmaktadır (Güner Dilek, 2007a: 1024).

Artkan nökörlör andıy sezimge tüşti ta cok. ―Diğer arkadaşlarının öyle hissetmeye

vakitleri yoktu.‖ [23] (art-: artmak, fazla, geriye kalmak)

Üstine olor kargan ulus. ―Üstelik onlar yaĢlı insanlardı.‖ [105] (karı-: yaşlanmak)

+G2I4: Alet isimleri yapar25 (Güner Dilek, 2007a: 1024).

+G2I4n: Vasıf isimleri ve kalıcı isimler yapar (Güner Dilek, 2007a: 1024).

Bistiñ baldardı baskınga, terbezenge üretpe. ―Bizim çocukları gezmeye, dilenciliğe alıştırma.‖ [130] (bas-: basmak, adım atmak, yürümek)

Sütti caan kara kazanga urala, üstin, carımday da bolzo, tobrak-toozın tıñ la tüşpezin dep, eskinle caap saldı. ―Sütü büyük, kara kazana döktü, üstünü, yarım da olsa, toz toprak düşmesin diye elekle kapattı.‖ [26] (es-: esmek, serpmek)

+G2I4r: Vasıf isimleri yapar (Güner Dilek, 2007a: 1024).

Segizinçi klassta ürenip turarda, onı komsomolgo alarga sanangandar, ce istoriyadañ bilgiri koomoy uçun, onı anayda la albagandar. ―Sekizinci sınıftayken onu Komünist Gençler Birliği’ne almayı düşünmüşler ama tarih bilgisi kötü olduğu için almamışlardı.‖ [66]

Bala-barka tanıjıp, alıjıp, curt tözöp catkanı, olordı azıragan ene-adalarga ırıs emes pe! – dep, seskir er kiji kuuçındı baştadı. ―Dünürlerden sezgili adam, ―Çocuklarının tanışıp evlenip yuva kurmaları, onları büyüten anne babaları için mutluluk değil midir?‖ diye konuşmayı başlattı.‖ [166]

25 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: sibirgi ―süpürge‖ (sibir-: süpürmek), tartkı ―kaşağı‖ (tart-: çekmek)

31

+G2I4Ģ: Alet ve eşya isimleri yapar (Güner Dilek, 2007a: 1024).

Üyi turala, ayaksalgıştıñ üstineñ pis’monı Maadayga alıp berdi. ―Karısı kalkıp rafın üstünden mektubu alıp Maaday’a verdi.‖ [77] (sal-: koymak)

Cañıs la budı sınık eki oturgıştı cazap koygon. ―Sadece ayağı kırık iki sandalyeyi tamir etmişti.‖ [109]

+(I4)k: İşlek bir fiilden isim yapma ekidir. Soyut isimler, eşya ve alet isimleri26, vasıf isimleri yapar (Güner Dilek, 2007a: 1024).

Coloy ciit kiji, şofer, Maadaydañ köp tö surak surabadı. ―Genç şoför yolda Maaday’a çok soru sormadı.‖ [45] (sura-: sormak; rica etmek)

Eskide catkan la köçüp kelgen cerdiñ ortozı ıraak la. ―Daha önce yaşadığı yer ile yeni geldiği yerin arası da uzaktı.‖ [14] (ıraa-: uzaklaşmak)

+l: Soyut ve somut isimler yapar (Güner Dilek, 2007a: 1025).

A kolhozto turalar tudup catkanı kaykal emes pe? ―Ya kolhozda evler yapılması ilginç değil miydi?‖ [163] (kayka-: hayret etmek, şaşırmak)

<<Kızıl maanı>> kolhozko kirgeli, caygı öydö ölöñ çabında, kışkıda deze ol lo mal-aşka azıral tartar işterde turujatan. ―Kızıl Maanı kolhozuna geldiğinden beri yazın ot biçme, kışın ise hayvanlara yem çekme işlerine bakardı.‖ [14] (azıra-: doyurmak)

+ltA2: Soyut isimler yapar (Güner Dilek, 2007a: 1025).

Andıy ok şüülteni kojo iştegen Cazu da aytkan. ―Birlikte çalıştığı Cazu da aynı düĢünceyi dile getirdi.‖ [27] (şüü-: düşünmek)

26 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: elgek ―elek‖ (elge-: elemek), cölök ―baston‖ (cölö-: bir şeye yaslanmak)

32

Uulçaktar ol cakıltadañ çıkpaytan. ―Gençler onun emrinden çıkmazlardı.‖ [29] (cakı-: sipariş vermek; emretmek)

+(I4)m: Oldukça işlek bir fiilden isim yapma ekidir. Soyut isimler, ölçü ve nicelik isimleri, eşya ve nesne isimleri yapar (Güner Dilek, 2007a: 1025).

Onıñ cürümi olorgo ne kerek. ―Onun hayatı onlara ne gerekti?‖ [37] (cür-: yaşamak, bulunmak)

Magazinneñ balıktar ekelip, baza bir ayakka çokkon, bazardañ sadıp algan kakaydıñ tuzap koygon cuuzınañ bir çaynamga kelişkediy edip kiçinek-kiçinek etire ekçeley kezele, caan emes tarelkege caraştıra cergeley-cergeley cattırgıza salıp iydi. ―Pazardan satın aldığı yaban domuzu etini tuzlayıp yağından bir piĢirimlik ayırıp küçük küçük doğradıktan sonra küçük bir tabağa güzelce dizdi.‖ [150] (çayna-: çiğnemek)

Er de kiji bolzo, ogo emdi baldardıñ kiyimin cunar kerek. ―Erkek de olsa çocukların giysilerini yıkaması gerekiyordu.‖ [26] (kiy-: giymek)

+mA4: Kalıcı isimler yapar (Güner Dilek, 2007a: 1025).

Ce carmanı eceñ etkey. ―Arpa yarmasını ablan yapar.‖ [91] (car-: yarmak, kesmek)

Kolhoztıñ eñ taldama işçileri. ―Kolhozun en seçkin işçileri.‖ [22] (talda-: seçmek)

+mA4l: Soyut isimler yapar (Güner Dilek, 2007a: 1025).

Bistiñ albatınıñ oos çümdemelinde onoñ do artık kojoñdor bar emey. ―Elbette bizim halkımızın sözlü eserlerinde ondan da değerli şarkılar var.‖ [100] (çümde-: sanat eseri yapmak)

Ol uluska bir-eki le saar uydañ, bir attañ arttırala, slerge onoñ köp mal tudarga carabas dep, cartamaldu kuuçın aydıp, kança kire kobı-cik keçpegen, al-kamık suular

33

keçpegen. ―İnsanlara bir iki sağmal inek, birer at bırakıp ―Sizler için bundan fazla hayvan yetiştirmek yasak.‖ diye açıklama yapıp çok dağlar, akarsular geçtiler.‖ [63] (carta-: açıklamak, izah etmek)

+(I4)n: Kalıcı isimler yapar (Güner Dilek, 2007a: 1025).

Bu canınañ cadın-cürümdi sen baza cakşı bileriñ. ―Bu yönüyle, hayatı sen de iyi bilirsin.‖ [9] (cat-: yatmak, yaşamak)

Cerimniñ agaş-tajı, agın suuları, añ-kujı közimniñ aldınça eeçiy-deeçiy ödüp le turdı… ―Vatanımın ağaçları, taşları, akarsuları, hayvanı, kuşu gözümün önünden arka arkaya geçmeye başladı…‖ [21]

+ntI2: Madde, kavram, nesne ve yer adları yapar (Güner Dilek, 2007a: 1025).

Bu aydılganı – onıñ ulantızı. ―Bu anlatılan onun devamıdır.‖ [131] (ula-: eklemek, birleştirmek)

Mariya kabay-orınnañ orınga bazıp, çuu-orontıda catkan baldardı körüp, kajızına la içi açıgan. ―Mariya beşikten beşiğe yürüyüp bezlere sarılmış çocuklara bakıp hepsine içi acıdı.‖ [103] (oro-: sarmak, dolamak)

+ñ: Nitelik ismi yapar27, pek işlek değildir (Güner Dilek, 2007a: 1026).

+ñkA2y: Meyil ifade eden işlek bir yapım ekidir, vasıf isimleri yapar. Bu ekte bulunan ―ñ‖ sesi, bazı yerlerde ―n‖ şeklinde geçmektedir (Güner Dilek, 2007a: 1026).

Ol tegin de terleñkey. ―Sürekli terliydi.‖ [16] (terle-: terlemek)

27 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: iriñ ―irin‖ (iri-: ekşimek; çürümek), örtöñ ―sarı, kavrulmuş, yanık rengi‖ (örtö-: yanmak, alevlenmek)

34

Çinçey ol canınañ biçiirde, onıñ balazak, kileñkey sezimi cañıdañ oygongon bolgon. ―Çinçey bu konuda mektup yazınca onun çocuk sevgisiyle dolu, endiĢeli duyguları yeniden uyanmıştı.‖ [89] (kile-: endişelenmek, tedirgin olmak)

+pA4k, +mA4k: Alet, eşya ve yiyecek isimleri yapar (Güner Dilek, 2007a: 1026).

İlmekke tabıştırgan tonın ulustıñ uçı caar alala, üürelerile kojo obşçejitiezine

uulangan. ―Askıya astığı montunu insanların sonuna doğru alıp arkadaşları ile beraber yurda yöneldi.‖ [74] (il-: takmak, asmak)

Ayıldaş uul toy et cat dejip, pirogtor, teertpekter bıjırar bolup kuuçındaştılar. ―Komşunun oğlu düğün yapıyor deyip börekler, simitler pişirip konuşuyorlardı.‖ [152] (teert-: dönmek, dolaşmak)

+(A4, I4)r: Ek, Altay Türkçesinde işlek bir sıfat-fiil ekidir. Bazı kelimelerde kalıplaşmış ve bir yapım eki fonksiyonunu üstlenmiştir. Kalıcı isim yapan ekin bu kullanımı pek işlek değildir28

(Güner Dilek, 2007a: 1026).

+(I4)Ģ: oldukça işlek bir fiilden isim yapma ekidir. Hareket ismi, soyut isim ve alet isimleri29 yapar (Güner Dilek, 2007a: 1026).

Soguşta Salda ceñülü çıkkan. ―Kavgadan Salda zaferle çıktı.‖ [30] (sok-: vurmak)

Mıltıktardıñ, puşkalardıñ adıştarında toktodu cok. ―Tüfeklerin, topların atıĢlarında durmak yoktu.‖ [96]

Ugarga da caraş. ―Dinlemesi de güzel.‖ [92] (cara-: beğenmek)

+t: Hareket isimleri yapar (Güner Dilek, 2007a: 1026).

28 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: caykanar ―kalbur‖ (cayka-: sallanmak), keziner ―balta‖ (kezin-: kesmek)

29

35

Sen meniñ baldarımdı bazıtka ürederge turuñ!.. ―Sen benim çocuklarımı gezmeye alıştırıyorsun!‖ [143]

+U2: Soyut isimler, kalıcı isimler, alet ve eşya isimleri yapar. Bugünkü Altay Türkçesinde oldukça işlek olan ek, Eski Türkçede, fiilden isim yapma eki –g/-ġ’nin erimesi sonucu ortaya çıkmıştır. Altay Türkçesinde geniş ünlüyle biten fiiller, bu eki aldığında son hecedeki geniş ünlüler daralarak dar-yuvarlak ünlüye dönüşür (Güner Dilek, 2007a: 1027).

Soguşta Salda ceñülü çıkkan. ―Kavgadan Salda zaferle çıktı.‖ [30] (ceñ-: yenmek)

Maaday amaduzın çike ayttı. ―Maaday amacını açıkça söyledi‖[45] (amada-: nişan almak; niyeti olmak)

Tüñey le karuulda, kurçuuda. ―Hep nöbette, halka içinde tuttular.‖ [94] (kurça-: sarmak, kuşatmak)

İşlek olmayan diğer fiilden isim yapma ekleri:

+U2l: Soyut isim yapar (Güner Dilek, 2007a: 1027).

-Men, men… Ce kiriger – dep, üngür le cart aydıp, kıbınıñ ejigin açıp, direktor

utkuuldu ayttı. – Baş bolzın, kiriger, oturıgar, ne cürgeneerdi aydıgar. ―Müdür, ―Benim.

Tamam, giriniz.‖ diye gür ve açık bir sesle konuşup, odasının kapısını açıp, ―Hoş geldiniz, giriniz, oturunuz, isteğiniz nedir?‖ diye sorarak Maaday’a selam verdi.‖ [33] (utku-/utkı-: karşılamak)

+ U2r: Kalıcı isim yapar30 (Güner Dilek, 2007a: 1027).

+UĢ: Alet ve vasıf isimleri yapar (Güner Dilek, 2007a: 1027).

30

36

Kerek deze tırmuuştarın da apargan. ―Hatta tırmıkları da götürmüştü.‖ [156] (tırma-: kaşımak, tırnaklamak)

+agan: Nitelik ismi yapar31 ( Güner Dilek, 2007a: 1027).

+A2n: Bazı örneklerde uzun ünlülü olduğu görülmüştür (Güner Dilek, 2007a: 1027).

Kijiniñ balazı kijige karu, cılannıñ balazı cılanga karu. ―İnsanın yavrusu insana değerli, yılanın yavrusu yılana değerlidir.‖ [80] (cıl-: hareket etmek, kayakla kaymak)

+daçı: Kalıcı isimler yapar32

(Güner Dilek, 2007a: 1027).

+dık: oydık ―Altay Türklerinin keçeden yaptığı çadır evin ortasına ateş yakmak için açtıkları çukur, oyuk‖ (oy-: oymak) (Güner Dilek, 2007a: 1027).

+kI4l: Karanıñ keleri cañıs ta Kaydarovtordıñ ortozında emes, ce bütkül curtka carlana bergeni ertezinde ile boldı. ―Kara’nın geleceği, ertesi gün yalnız Kaydarovlar arasında değil bütün köyde yayılmıştı.‖ [122] (büt-: tamamlamak, bitmek)

+kıt: Eşya ismi yapar: askıt ―Altayların çadır evinde yer ateşinin üstüne kurut kurutmak için asılan kafes şeklindeki tahta levha‖ (as-: yiyecek hazırlamak, yemek pişirmek) (Güner Dilek, 2007a: 1026).

+L3I4k: Alet ismi yapar33 (Güner Dilek, 2007a: 1026).

+maç: Kalıcı isimler yapar34

(Güner Dilek, 2007a: 1026).

+(I2)mcI2: Soyut isimler yapar (Güner Dilek, 2007a: 1026).

31 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: çabagan ―at binmeyi seven‖ (çap-: hızla, dörtnala koşmak) 32 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: aldaçı ―mit. ölüm perisi‖ (al-: almak)

33 Metinde örneğine rastlanmamıştır. Örnek: kestik ―bıçak‖ (kes-: kesmek) 34

37

Cerinde onoñ cüzün le işke iştep, uçı-uçında ulus ortodo toomcılu deyle, pravlenie onı ozo baştap polevodko tutkan. ―Köyünde çok çeşitli işlerde çalıştıktan sonra yönetim, insanlar arasında saygı görüyor diye onu tarım uzmanı olarak görevlendirdi.‖ [119] (too-: saymak)

+mI4Ģ: Eşya ismi yapar35

(Güner Dilek, 2007a: 1026).