• Sonuç bulunamadı

1. ALTAY TÜRKÇESĠNDE ĠSĠM KATEGORĠSĠ

1.3.1. Görev ve Anlamları Bakımından Zarflar

1.3.1.1. Zaman Zarfları (Öyin Körgüzer Kubulbastar)

Zaman zarfları bir oluş ve kılışın zaman içindeki yerini bildiren, daha açık bir anlatımla fiillerin, sıfat-fiillerin ve zarf-fiillerin anlamlarını zaman açısından belirleyen, sınırlandıran veya kesinleştiren sözlerdir (Korkmaz, 2003: 495).

Altay Türkçesinde zaman ifade eden zarflar kaçan? ―ne zaman?‖ sorusuna cevap veren kelimelerdir (Surazakova, 2001: 90).

Ak maldıñ südin eñirde tışkarı uzak tutpaytan. ―Ak malın sütü geceleyin dışarıda çok uzun bekletilmez.‖ [11]

Onçozı bir beş ças kirede işteñ canarı kereginde keçe caandarla kuuçındajıp salgan. ―Hepsi saat beşte işten dönme konusunda dün amirleriyle konuşmuşlardı.‖ [54]

Ada, men bügün, bayla, Karaga colıgıp, tanıştım oşkoş. ―Baba, ben bugün, galiba, Kara’yla karşılaşıp tanıştım.‖ [76]

Erten bararım dep turgan edi. ―Yarın giderim diyordu.‖ [84]

Maaday ertezinde taygadañ tüşti. ―Maaday, ertesi gün taygadan indi.‖ [126]

Ötkön ayda men cüs bejen salkovoy iştep aldım. ―Geçen ay ben çalışıp yüz elli

salkovoy aldım.‖ [71]

Emdi katap la onçozı sagışka ebelip keldi. ―ġimdi hepsi kaç kere aklına gelmişti.‖

79

Makar Soprokoviç işke atanardañ ozo, Karala kojo ajanala, onı kolınañ cedinip alıp, şkolgo aparıp koyor. ―Makar Soprokoviç, işe gitmeden önce Kara ile birlikte kahvaltı ettikten sonra onu elinden tutup okula götürürdü.‖ [112]

Ayılda caan-caan işterdi edip salgan kiyninde Kara Urlu-Aspak caar atandı. ―Evdeki büyük işleri bitirdikten sonra Kara, Urlu-Aspak’a gitti.‖ [153]

Tañ erten Torkoçı uydı sayla, çay azıp, kursak beletep turarda, Kara turup keldi.

―Seher vakti Torkoçı inekleri sağdıktan sonra çay demleyip yiyecek hazırlarken Kara kalkıp geldi.‖ [140]

Bu la bistiñ Ceti-Codonı uksaar, cuun bolor – car, kandıy cedimder bar – erten

tura emeze oroy eñirde aydıp cadar. ―Bu bizim Ceti-Codo’yu dinleseniz, toplantı olur,

karar, nasıl memnuniyetler var, sabah veya akĢam radyo merkezi söyler.‖ [164]

Kün tal-tüşte izidip turganı korkıştu. ―Güneş, öğle vakti korkunç derecede yakıcıydı.‖ [126]

Ce künniñ çogındıy, kijiniñ közine küydürze le körüner elektroot Ceti-Cotodo

tüni-tüji küyüp cat. ―Güneş ışıkları gibi insanın gözünü yaksa da elektrik Ceti-Codo’da gece

gündüz yanıyordu.‖ [163]

1.3.1.2. Yer ve Yön Zarfları (Cerin Körgüzer Kubulbastar)

Yer ve yön zarfları fiildeki oluş ve kılışın yerini ve yönünü belirleyen zarflardır. Ya yer ve yön gösteren adların zarf olarak kullanılmalarından ya da yer ve yön gösteren kelimelerin bazı ad çekimi ekleri alarak zarflaşmasından oluşmuştur (Korkmaz, 2003: 498).

Altay Türkçesin yer ve yön gösteren zarflar kayda? ―nerede?‖, kaydañ? ―nereden?‖, kaydaar? ―nereye?‖ sorularına cevap veren kelimelerdir (Surazakova, 2001: 90).

80

Atkaktu çedenniñ arı canına turup, biske baştangan. ―Dikenli telin öte yanında durup bize yöneldi.‖ [18]

Erte cada kalganınañ beri öy udap la barattı. ―Erte’nin ölümünden beri zaman geçti gitti.‖ [36]

Pis’monı poçtal’on üy kijige berele, poçtadañ çıgıp, örö-tömön acıktap, kaydaar bararın bilbey turdı. ―Mektubu postacı kadına verdikten sonra postaneden çıkıp aĢağı yukarı göz atıp nereye gideceğini bilemedi.‖ [71]

Kara tışkarı da çıksa, Kıpçak kojo. ―Kara dıĢarı çıktığında Kıpçak da onunla beraber çıkıyordu.‖ [109]

Onoñ ol ottu turundı içkeri cıldırıp, bala oygonzo, onı umçılaytan süttü otko cuuk turguzıp koydı. ―Sonra o, ateşi ökse ile içeri ittirip çocuk uyandığında ona vereceği sütü ateşe yakın koydu.‖ [31]

1.3.1.3. Durum Zarfları (Edilgenin Aayın Körgüzer Kubulbastar)

Bunlar hal ve tavır ifade eden zarflardır. Hal ve tavır ifade her isim durum zarfı olarak kullanılabilir. Hal ve tavır bildiren isimlerin yanında birçok isimler de eşitlik ve instrumental eki alarak durum zarfı olabilir (Ergin, 2003: 261).

Altay Türkçesinde durum zarfları kanayda? ―nasıl?, ne şekilde‖, kanayıp? ―nasıl?, ne durumda?‖ sorularına cevap verirler (Surazakova, 2001: 90).

Mınayıp cañıs la cuuk kiji köziniñ cajın ıçkınar. ―Bu şekilde sadece en yakın kimse

gözyaşı dökerdi.‖ [106]

Ciit kiji mınayda açık-carık aydarın curtsovettiñ predsedateli sakıbagan. ―Delikanlının böyle açık açık konuşmasını köy meclisinin başkanı beklemiyordu.‖ [132]

81

Ança-mınça öy ötti. ―Öyle böyle zaman geçti.‖[142]

Em anayıp la sananıp, korodop oturgan kiji turbayıñ – dep, Maaday üyine aydala, kañza azıp, tañkılay berdi. ―Maaday, karısına ―Şimdi böyle düşünüp üzülmeyesin.‖ diyerek pipo hazırlayıp içti.‖ [9]

Maaday üyiniñ anayda aytkanına süüne bergendiy, ol lo tarıyın külümzirengen. ―Maaday karısının böyle demesine sevinmiş gibi o vakit gülümsedi.‖ [10]

Torkoçı Maadaydıñ ciit tujın, onıñ kol-budınıñ küçin cakşı biler emey. ―Torkoçı, Maaday’ın gençlik zamanlarındaki elinin kolunun gücünü elbette iyi bilirdi.‖ [6]

E-e, onoñ do arı caman aydıjatan. ―E,e, ondan da kötü söylerler. [67]

Sütti kapşay ekeliger. ―Sütü çabucak getirin.‖ [11]

Öy kandıy türgen ödüp cat. ―Zaman nasıl da çabuk geçiyor.‖ [122]

Salda araay ündendi. ―Salda yavaĢça seslendi.‖ [23]

1.3.1.4. Miktar Zarfları (Kemcüzin Körgüzer Kubulbastar)

Miktar zarfları bir sıfatın, bir zarfın veya fiildeki oluş ve kılışın miktarını, ölçüsünü ve derecesini belirleyen zarflardır (Korkmaz, 2003: 517).

Miktar zarfları eşitlik, üstünlük, en üstünlük ve aşırılık ifade edebilirler. Altay Türkçesinde eşitlik derecesi için Eski Türkçedeki ―teg‖ (Gabain, 2007: 105) edatının ekleşmiş şekli olan +D2I2y ve +çA4 eki kullanılır. Üstünlük ifadesi için süreen, sürekey, sırañay, tıñ, korkıştu zarfları kullanılır. En üstünlük ifadesi ise eñ zarfı ile yapılır. Aşırılık ifade eden zarflar da köp, emeş, as, bir emeş gibi zarflardır.

Altay Türkçesinde sayılara çıkma hali eki getirilip tekrarlanmasıyla da miktar zarfları yapılır (Güner Dilek, 2007a: 1042).

82

Onı da uuldar çala as körünzin dep eptep, cañı şañdalardıñ aldı caar sugup salgandar. ―Onu da gençler biraz az görünsün diye ustalıkla yapıp yeni akağaçlardan alt tarafına soktular.‖ [54]

Ce, balam, sen em Kara kereginde köp kuuçındaba – dep, adazı suraar. ―Babası, ―Tamam, oğlum, sen şimdi Kara hakkında çok konuşma.‖ diye rica etti.‖ [65]

Şofer ol boyınça neme surabay, maşinazınıñ cürüjin emeş tıñıdıp iydi. ―Şoför yol boyunca başka bir şey sormadı, arabanın hızını biraz arttırdı.‖ [24]

Maaday sürekey kaykagan. ―Maaday çok şaşırdı.‖ [12]

Bis seniñ pis’moñdı alıp, cetirgen solunıña tıñ süündis. ―Biz senin mektubunu aldık, verdiğin habere çok sevindik.‖ [80]

Zvenovodtorgo añılu cakılta: brigadadañ ulustı bir-ekideñ le bojodor, onçozın boş salza, tekşi iş artıp kalbay. ―Ekiplere özel emir: ekiplerdeki insanları birer ikiĢer bırakın, hepsini bırakırsanız bütün iş bitmez.‖ [156]

1.3.1.5. Soru Zarfları (Suraktu Kubulbastar)

Soru zarfları fiildeki oluş ve kılışı çeşitli yönlerden soru yoluyla belirleyen zarflardır (Korkmaz, 2003: 523). Altay Türkçesinde soru zarfları neniñ uçun? ―niçin‖, kandıy? ―nasıl?‖, kança? ―ne kadar?‖, kaçan? ―ne zaman?‖ gibi kelimelerdir (Güner Dilek, 2007a: 1042).

Bu Torkoçı neniñ uçun baldardı mınayda başkalap, añılap cat. ―Torkoçı niçin bu çocuğu böyle yabancı sayıyor, farklı görüyor?‖ [9]

Kojoñdor kandıy deyziñ? ―Şarkılar nasıl dersin?‖ [159]

Ayla, ayıldıñ ijin kança la işte, bojobozı ne deyziñ. ―Sonra, ev işini ne kadar çalışsa da bitirememesine ne dersin.‖ [26]

83

A Maaday torboktorına kaçan baratkan? ―Maaday boğalarına ne zaman gidecek?‖ [84]