• Sonuç bulunamadı

Giyim Modasında Barok Sanat Etkileri ve Postmodern

Moda, çağlar boyu insanları etkisine almış, insanların değişiklik tutkusundan doğan ve toplumun yaşantısını etkileyerek yaşama hareket getiren geçici yeniliklerdir (Megep, 2008, s.8). Moda toplumların, geleneklerin, olayların büyülü bir aynasıdır. Savaşlar, barışlar, buluşlar, sanat olayları modayı her açıdan etkilemiştir (Altınay ve Yüceer, 1992, s. 29). Kendi kurallarını belirlemesi nedeniyle sanata benzetilen moda, öncelikle insan vücuduna dair yeni fikirlerin yaratılmasını konu alan sanat biçimleri olarak ortaya çıkar ve devamlı olarak zamana uygun yeni giyim stilleri üretir. Giysi tasarımında birincil değerdeki renk, çizgi ve biçimin dışında, oran, denge, uyum, vurgu, siluet, desen ve doku gibi temel tasarım prensipleri tasarımcının yaratıcılığı ile birleşerek görsel ve fonksiyonel bir değere, ürüne dönüşmektedir (Mete, 2004, s. 9).

Moda tasarımcılarının, sanattan, özellikle ressam ve heykeltıraşların yapıtlarından, renk ve çizgilerinden oldukça fazla yararlandıkları bilinen bir gerçektir (Givry,1999, s. 12). Belirli dönemler de gündeme gelen sanat akımları ve bu akımların başında gelen sanatçılar moda için her zaman yönlendirici olmuşlardır (Pamuk, 2009, s.38).

Tarih boyunca sanattaki dönemler ve akımlar, dönemin giysi modasını da doğrudan etkilemiştir. Toplumda yeni bakış açılarının şekillendiği (1050-1200) Romanesk Dönemde Haçlıların zırhlar, zincirler ve tuniklerden oluşan giysileri dönemin giysilerine de ilham vermiş, bol aksesuarların kullanıldığı tunik ve cübbe havasında giysilerin tasarlandığı görülmüştür. (1250-1500) Gotik dönemde sivri ve dikey hatlarla kendini gösteren mimari detaylar, dönemin kostümlerini etkilemiştir. Daha iddialı ve yenilikçi siluetler gotik mimari ile büyük bir uyum sergilemiştir (Dereboy 2004, s. 25-50). 15. ve 16. yüzyıllarda Rönesans

50

döneminde toplumsal bütün değişimleri ve bütün sanat dallarını içine alan yenilikler yaşanmıştır. Bu dönemde estetik değerler daha çok öne çıkarak yaratıcılık ve yenilik kaygısı doğmuş, bu görüşler modaya da yansımıştır. Ardından gelen 1580-1750 yılları arasında hüküm süren Barok Dönemi’nde mimari ve dekorasyonlardaki gösteriş, dönemin giysilerinde de kendini göstermiş parlak, göz alıcı, aşırıya kaçan giysiler tasarlanmıştır. 18. yüzyılın ortalarına kadar etkili olmuş Rokoko dönemi ise toplumsal hareketlere paralel giyim-kuşamda radikal değişiklerin yaşandığı bir dönemdir (Aktepe, 2012, s.56).

Ortak yönlere sahip moda ve sanat, modern moda olgusunun ortaya çıktığı 19. yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadar birçok çalışmaya konu olmuştur. Moda tasarımcıları kimi zaman kendilerini diğer zanaatla uğraşan kişilerden ve terzilerden ayırarak kendilerini sanatçı olarak sunmuşlar; zanaatla ilgili olan tecimsel bir dünya yerine yüksek sanat dünyasına ait olduklarını iddia etmişler; kimi zaman da sanat akımlarının içinde yer alıp bu akımların ilke ve dinamiklerine bağlı kalarak giyim ürünleri üretmişlerdir (Özüdoğru, 2013, s. 1).

Günümüzde sanat akımlarından etkilenerek tasarım yapan moda tasarımcıları son zamanlarda, güç ve ihtişamdan beslenerek bugün hayranlık duyduğumuz eserler bırakan Barok sanata yönelmişlerdir. Gombrich’in “eski sanatın süslendirilmiş biçimi” (Gombrich, 1992, s.302) şeklinde özetlediği Barok dönem, tüm zenginliğiyle günümüzde birçok moda tasarımcısının koleksiyonlarına ilham kaynağı olmuştur.

Şekil 31. Tarihi Fransız Şatosu Versailles Sarayı’ndan bir görünüm Emlakansiklopedisi (t.y.)

51

Moda tasarımcıları, Barok dönemin zengin gösterişli mimarisini, tarihi belge niteliğinde, dönemin yaşayış tarzı ve kostümleri hakkında bilgi veren ünlü ressamların tablolarını ve heykel sanatının karakteristik özelliklerini kendi yorumlarıyla sentezleyerek giyim modasına yansıtmışlardır. Mimari anlamda kendi dönemi ve günümüzde modaya yön veren Versay Sarayı buna en iyi örnektir (Şekil 31-32).

Şekil 32.Versailles Sarayı Aynalar Galerisi wikipedia (2015s)

17. Yüzyıl Avrupa’sında zenginliğin, gösterişin, gücün, aşırılığın hakim olduğu Barok dönem (Hollıngsworth, s. 301) sanatı yüzyıllar sonra birçok modacıya ilham olmuştur. Bu akım kimi zaman kreasyonlarda tek başına kendini gösterirken bazı kreasyonlarda ise modern sanat ve diğer akımlarla harmanlanarak kendini göstermektedir. Bu konuda verebileceğimiz en yakın örnek, en basit şekliyle modernizmin eleştirisi olarak tanımlanan ve 60’lı yıllarla başlayıp günümüze kadar birçok alanda (siyasal, ekonomik, düşünsel, kültürel) ve giyim modasında etkisini gösteren postmodernizmdir. Burada postmodernizmin 2000-2014 yılları arasında Barok giyim modası alanında modernizme eleştirel yaklaşımları var mıdır? Sorusu açıklığa kavuşturulacaktır.

Modernizmin sonuçlarının tartışıldığı, sorgulandığı ve eleştirildiği 1960’lardan bugünlere uzanan zaman diliminde yaşanan değişimler olarak tanımlananan postmodernizm süreçte dünyada siyasal, ekonomik, düşünsel ve kültürel alanlarda önemli ve farklı değişiklikler yaşanmıştır.

52

Artık dünya, sürekli “şimdi” zaman parçacığında tekrar eden postmodern zamanlar olarak, benzeşimci, kodların karıştığı, ironin öne çıktığı, her seyin iç içe (eklektik), yan yana (pastiş), üst üste (kolaj) olduğu komleks bir fenomonle karşı karşıya bir durum yaşamaktadır. Bu fenomen postmodernizmin kendisidir (Pektaş, 2006, s.4).

Moda alanında modernist beden korse ve süsten kurtarılmış ama aynı zamanda diyet ve egzersiz yoluyla bedenine sürekli dikkat göstermek zorunda kalan, 1920’lilerin ince ve işlevsel kadın figüründe postmodernizme doğru gidiş için öngörülebilecek biçim kuşkusuz süse, dekorasyona ve tarz eklektizmine bir dönüş olmuştur. Gerçekten de 1950’li yıllarda yeniden Viktorya döneminin kabarık etekleri kısa bir biçimde karşımıza çıkarken, 1960’lardan sonraki refah yıllarından ortaya çıkan tarz bolluğunda ve modanın hızlanan ritminde bunu görmek mümkündür. Çaşdaş moda “yüzey, yenilik ve tarz için takıntısı” ile kendini gösteren “parçalı duyarlık” ile Postmodernist parça estetiği arasında belli bir uyum görülmektedir (Connor, 2001, s. 281). Denilebilir ki postmodernizm ile çoğulculuğa kapı açıldı, tarih içeri alındı, gelenek içeri alındı, retorik, renk, konvansiyon, heykel, hatta o pek korkulan süsleme içeri alındı. Postmodern bakış açısı bilgiye yönelik heterojen görüşlerin çoğulculuğunu kabul ettigi için bu yaklaşımda bilginin ayrıcalıklı bir yeri yoktur (Giddews,1994, s. 10, Demir, 1997, s. 38).

Benzer Belgeler