• Sonuç bulunamadı

3.3. Barok Sanatın Biçime Yönelik Yenilikleri ve Öncü

3.3.1. Barok Resim

Barok Resim, 17. yüzyılda İtalya, Hollanda, Belçika, Fransa ve İspanya’da çok sayıda ressamın eser verdiği dönemdir. İtalyan Rönesans’ından etkilendikleri açıkça görülen bu ressamların çoğu, saray ve kilise ressamı olarak rahat ortamlarda çalışmış ve çok sayıda eser vermiştir.

Barok resim sanatı ülkelere göre farklılık gösterir. Resimlerde portreler, natürmortlar, mitoloji, günlük yaşamdan alınan sahneler ve dinî konular işlenmiş, manzaralara önem verilmiştir. Figürlü kompozisyonlarda belirli bir düzen yoktur. Havada uçuşan, savrulan figürlerin anlık görüntüleri, eğri bir çizgi oluşturacak biçimde resimde yer alır. Kuvvetli ışık, gölgeler oluşturarak duyguyu ve hareketli anlatımı güçlendirir. Figürlerin konturları gölge içinde kaybolmuş ve sınırlar eriyerek yok olmuştur. Kubbe ve tavanlardaki dekoratif amaçlı resimler sonsuzluk duygusu uyandırır, bu yönüyle mimariyi tamamlayan bir öğe durumundadır. Ayrıca çiçek ve meyvelerin belirli bir düzende yer aldığı natürmortlar, bu dönemde ortaya çıkmıştır.

Dönemin sanatçısı eserlerinde acayipliği, orjinalliği, yeniliği ve cüretli olanı seçmektedir. Tavan resimlerinde (Şekil 1) kullanılan göz alıcı ve göz aldatıcı resimler ile sonsuzluğa giden mekan tasviri sağlanıyordu. Gerçek olmayan mekanlar gerçek olana eklenerek hayal ile gerçek bütünleştiriliyordu.

17

Şekil 1. Andrea Pozzo S. Ignazio Kilisesi Barok tavan süslemesi ayrıntı wikipedia (2015a)

Barok resimde önemli tekniklerden biri, iç mekan duvarlarının gözü aldatacak biçimde süslenmesidir. Bu devrin sanatçıları sarayların ve kiliselerin duvarlarında ve özellikle tavanlarında, (Şekil 1) seyircide duvarlar ya da tavan sanki hiç yokmuş ya da en azından heyecan verici bir biçimde dışarıya açılıyormuş izlenimini uyandıracak büyük ve hareketli sahneler resmediyorlardı. İhtişam, hareket, coşkunluk, teknik beceri ve alışagelenden kurtulup sonsuzluk fikrini vermek için resmi yandan kısaltarak vermek gibi Barok devrin en çok dikkati çeken özelliklerinin hemen hepsini bu tür resimlerde bulmak mümkündür (Conti,1997, s. 36).

3.3.1.1.Caravaggio (1573-1610)

Asıl adı Michelangelo Merisi olan ama kısaca doğduğu Milano yakınlarındaki Caravaggio kasabasının adıyla anılan ve Barok üslubun babası sayılan ressam konularını günlük yaşamdan alır. Daha sonra dini konulara da girmiş ve insanı dinsel konular içinde kullanımındaki farklılıklar nedeniyle tepkiler görmüştür.

18

17. yüzyılda karşıt eğilimler Caravaggio tarafından temsil edilmiş, çarpıcı, gerçekçi bir üslubu yaratmıştır. Caravaggio’nun ışık, gölge kullanımı, dinsel konuları yorumlayış şekli bazen rahatsızlıklar bile yaratmıştır. Fakat maniyerist sanatın aşırı yapma genellemelerine karşı çıkan Caravaggio, büyük bir devrimciydi. (Tansuğ, 1992, s.181)

Şekil 2. Aziz Paul'un hristiyan oluşu 1600 / 237x 189 cm / ahşap üzeri yağlıboya

Bulunduğu yer: Özel koleksiyon/Roma-İtalya donemkostumu.blog. (t.y.a.)

Işığın, kompozisyonun önemli bir elemanı olarak kullanımı Barok resimle başlar. Barok resim aynı zamanda karanlığı da resimsel bir ifade biçimi olarak kullanmış, kullanılan renk kontrastlarından daha yoğun bir biçimde ışık-gölge kontrastlarına başvurmuştur. Barok sanatın en önemli temsilcisi haline gelmiş olan Caravaggio özellikle ışık-gölge kullanımıyla ön planda olan sanatçılardandır.

Aziz Paul’un Hristiyan Oluşu (Şekil 2) isimli resimde ışık kaynağı görünmeksizin sağ üst köşeden resme girerken oldukça karanlık olan sahneyi kısmen aydınlatmaktadır. Işığın güçlü kullanımı renklerin kontrastlığı ile birleşerek tensel etkiyi kuvvetlendirir. Onun resimlerinde bütün sahne değil kompozisyonda önemli olan bazı yerler ışıklandırılmıştır (Çetinkaya, 2007, s. 12).

Gombrich (1992, s.306) Caravaggio’ nun resimleri ile ilgili olarak şöyle devam eder; “…ışık – gölgeyi kullanış yöntemi Caravaggio’ nun resimlerin de amacına katkıda bulundu. Caravaggio’ nun ışığı vücuda zarafet ve yumuşaklık vermez; serttir ve derin gölgelerle yarattığı karşıtlıkta nerdeyse göz alır. Tüm sahneyi, çağdaşlarından pek azının

19

değerlendirdiği, ama sonraki sanatçıları kesinlikle etkileyen uzlaşmasız bir içtenlikle belirginleştirir”.

Şekil 3: Aziz Jerome 1606 orijinal ebadı: 112 x 157 cm tekniği: tuval üzeri yağlıboya/ Bulunduğu yer: Galleria Borghese / Roma - İtalya

wikipedia (2015b)

“Caravaggio’ya göre çirkinden korkmak, aşağılanması gereken bir güçsüzlüktü. Gerçeği arıyordu o, kendine nasıl görünürse öyle” (Gombrıch, 1992, s. 304). Resimlerinde daha çok güçlü kuvvetli köylüler, hancılar ve kumarbazlar görülür. Figürleri bazen aziz, havari ve Kilise büyükleri gibi giyinmiş olsalar da her zaman için en kaba ve acı yönüyle gerçeği yansıtırlar (Şekil 3). Güçlü ışık-gölge kullanımı ve resimsel düzenlemeyi dramatik bir açıdan ele alışıyla Barok sanatının en özgün uygulayıcılarından biri olmuştur.

Caravaggio’nun etkisi öncelikle İtalya olmakla birlikte tüm Avrupa’ya yayılmıştır. Caravaggio’nun bu üslubu büyük bir yankı uyandırmış, kendisinden sonraki kuşaklara ilham kaynağı olmuştur. Caravaggism adında bir üslup oluşmuş, bu üslubu kullanan sanatçılara Caravaggist denmiştir. Avrupalı sanatçılar, ustanın az sayıda yapıtını göremese de dört bir yana yayılan Caravaggist’ler onun üslubunu tanıtmışlardır.

3.3.1.2. Peter Paul Rubens (1577-1640)

Ressam, tasarımcı, eğitimci, diplomat ve İngiltere Kralı I. Charles’ın şövelyelik unvanı verdiği Rubens olağanüstü başarılı bir ressamdır. İtalya’ya giderek (1600-1608) Mantua’nın Gonzaga düklerine hizmet etmeden önce, Antwerp’ta ressamlık eğitimi

20

almıştır. Karmaşık pozları, güçlü, dinamik ve aynı zamanda uyumlu kompozisyonlara dönüştürme yeteneğini, birçok dinsel ve dinsel olmayan resimlerinde iyi biçimde kullanmıştır (Hollıngsworth, s. 334).

“...Gerçekçi Rubens tabloya birliğini, aydınlığını ve aynı zamanda uyumunu veren birkaç yönetici çizgiyi belirtmek ilkesine bağlı kalmıştır. Ama hareket yararına dengeyi bozarak onlara oynak bir durum vermekte gecikmemiştir. İtalya’da çok sevilen simetrinin dayanağı olan orta eksen yerine köşegeni, yükselen, sürükleyen ve dengeyi bozan verev biçimi koymuştur...”(Yetkin,1977, s. 99).

Şekil 4. Prenses, Marie de' Medici Dönemi Louvre, Paris wikipedia (2015c)

Rubens 1622’de Paris’e gitmiş ve oradaki Lüksemburg Sarayı için Marie de’ Medicis’nin yaşamını betimleyen bir dizi resim siparişi almıştır. Kraliçenin yüceltildiği bu resimler, Barok süslemeciliğinin üst düzeyde örnekleridir (Şekil 4). Rubens’in resimleri Barok sanatın ruhuna son derece uyumluydu, onun resimlerindeki kıvrak ve ihtişamlı görsel düzen, dönemin şaşalı ve parıldayan yapısına son drece uyuyordu. Rubens’in büyük boyutlu renk bakımından, zengin coşkulu, canlı güç ve kudret dolu kompozisyonları onu çok ünlü ve aranan bir ressam haline getirmişti (Uçar, Uçar, Kılıç, Orhon, Taşçıoğlu, 2011, s. 70-71).

21

Şekil 5. Aşk Bahçesi,1632; Prado, Madrid

wikipedia(2013d)

Rubens’in, Aşk Bahçesi tablosunda (Şekil 5) çok renkli ve gönül açan bir peyzaj içinde zengin giysili, seçkin kişiler görünmektedir (Kınay,1995, s. 98). Rengin kullanımı açısından bakıldığında ise “Rubens’te renkler, ruhsal bir taşkınlığın, doğmaca taslağımsı ve dışavurumcu işlenme tarzına karşı daima bir nesneye bağlıdır. Resmindeki en hassas görsel değerler bile, renklendirmenin dokunma duyusuna yönelik madde ve plastik biçime ilişkin nitelikleriyle desteklenmektedir” (Ergüven 1992, s. 73).

“Onun, sarayların debdebesine ve parlaklığına bunca uyan sanatı, yeryüzünün güçlülerini ülküselleştirme de öylesine işe yarıyordu ki, çevresinde bir tür tekel oluşturuyordu” (Gombrıch, 1980, s. 314).

22

Şekil 6. Rubens, ilk eşi İsabella Brant’la kendi portresi,1609, Alte Pinakothek, Münih wikipedia(2015e)

Rubens, aynı zamanda ünlü bir portre sanatçısıdır. Karısı ve çocuğuna ait portreler de çalışmıştır (Şekil 6) Modellerinde giysilerin ihtişamı ve süs unsuru üzerinde durmuştur. Mitolojik konulu resimlerinde çıplak figürler yer alır. Yaratıcı kompozisyonları ve birçok yeteneği bulunan, Kuzey Avrupa Barok sanatının en etkili isimlerinin başında gelen sanatçı binlerce yapıt vermiştir.

3.3.1.3. Diego Velazquez (1599 - 1660)

Barok dönemin diğer bir önemli ressamı da İspanyol asıllı Diego Velasquez’dir. Dönemin sanatında yaygın bir yaklaşım, kralların saray ressamları seçmesi ve bünyelerinde çalıştırıp, maaşlı olarak sarayın himayesinde görevlendirmeleriydi. Velazquez İspanya ve Portekiz Kralı IV. Felipe’nin himayesinde sanatını yürütmüştür Barok dönemin kendine özgü ressamlarından Velazquez İspanyol Kralına olan yakınlığı nedeniyle birçok soylunun ve saray yaşamının resimlerini yapmıştır. Resimlerinde ışık ve gölgeyi ustalıkla kullanmıştır. Kendi döneminde hakim olan sadece güzel olanı resmetmek geleneğini kırdığından ve doğal olan her şeyi resmeden ressamların ilkelerinden biri olduğundan “gerçeğin gerçek ressamı” olarak anılmaktadır (Uçar vd., 2011, s.72).

23

Şekil 7. Gümüşlü Giysileriyle IV. Felipe, 1631/32 tuval üzerine yağlı boya199,5x113cm The Trustees of the National Gallery Londra, wikipedia (2015f)

Velazquez 1623’te Madrid’de saray ressamlığına getirildiğinde başlıca görevi IV. Felipe’nin portrelerini yapmak olmuş (Şekil 7) ve bu görevin üstesinden başarıyla gelmiştir. Tuvale aktardığı krallar, prensler, elbette yine içinde bulundukları ayrıcalıklı sosyal sınıfın üyesi olarak betimleniyor ve törensi duruşlardan hiçbir şey kaybetmiyorlardı (Wolf, 2005, s. 29).

24

Şekil 8. Kraliçe Mariana 1652/53 tuval üzerine yağlı boya, 234 x 131,5 cm Museo Del Prado Madrid, wikiart (t.y.)

“Ressam Kraliçe Marianın portresini (Şekil 8) 1653’te bitirebildi. Kraliçeyi ayakta gösteren portrenin yapıldığı sırada genç kadın 19 yaşındaydı. Üzerinde gümüş şeritli siyah bir giysi var ve hiç kuşkusuz çok değerli mücevherlerle donanmış: Altın gerdanlıklar, altın bilezikler, yüzükler ve gövdesini sımsıkı saran korsajının üzerinde kocaman bir altın broş… Renk paleti bakımından tablo, siyahlarla kırmızıların uyumunu sergiliyor; daha kasvetli renkler ve kıvrımlara sahip perdeyi ise bir başkasının yaptığı anlaşılıyor. Aslında portreyi çevreleyen işlemeli ağır kadife elbise ve koskoca peruka, portrenin en önemli kısmıdır. Şatafatın her şeyden üstün tutulduğu o zamanki İspanya Sarayının hakiki sembolüydü bu resim” (Altuna, 1970, s. 208-209).

Şekil 9. Velazquez, Las Meninas (Nedimeler), 1656 / 57 tuval üzerine yağlı boya, 318 x 276 cm. Prado Müzesi, Madrid, wikipedia (2015g)

25

Nedimeler (Las Meninas) (Şekil 9) sanat tarihinin en muammalı tablolarından biridir. Sayısız biçimde yeniden ele alınıp, yorumlanmıştır. Bu tabloyla ilgili yüzyıllardır sorula gelen birçok temel soru vardır. Sözgelimi Velazguez’in tuval üzerine betimlediği, tabloya bakanların ise göremediği nedir? Oradakilerle birlikte kendisini de resimleyebilmek için Velazguez nerede duruyordu? Aynada yansıyan görüntünün kaynağı nedir- başka bir anlatımla, aynada böyle görünebilmek için kral ve kraliçe odanın neresinde duruyorlardı? Ve son olarak, ressamın gömleğinde Santiago Şövalyesi kırmızı haçının açıkça görülmesinin özel bir anlamı var mıdır? (Wolf, 2005, s. 81).

Ünlü İtalyan Barok ressamı Luca Giordano, Meninas’ı gördüğünde şöyle haykırmıştır:

“Bu, resim sanatının ilahiyatı!” ve ardından şöyle eklemiştir: “Nasıl ki ilahiyat bütün bilim dallarının üzerinde onların hepsini kapsıyorsa bu resim de resim sanatının tüm olanaklarını içinde barındırıyor!”. Mekân, malzeme, göz teması ve kişiler arasındaki ilişkiler, hayat ve hayatın yansıması; gerçekten de bu devasa resim bütün bu öğeleri bir araya getirmiştir” (Krausse, 2005, s.39).

Salt saray ve soyluların ressamı görünsede resimlerinde hırçın, deneysel, araştırıcı bir teknik ve gizemli birliktelikler gözlenir. Baş yapıtlarından biri olan ‘Las Meninas- Nedimeler’(Şekil 9) bu özelliklerin yoğunlukla ortaya çıktığı eserlerinin başında gelir. Resmin detaylarında, görkemli kumaş kıvrımları ve sarayın şaşalı hayatını yansıtan mücevher parlamalarının nasıl ustaca coşkulu ve doğaçlamacı bir tavırla resmedildiğinin kanıtlarını buluruz (Uçar vd., 2011, s.72).

3.3.1.4.Van Rijn Rembrandt (1606-1669)

“Rubens Barok sanatın, coşkun, gösterişli ve azametli yönünü temsil etmekteydi. Buna karşılık Hollandalı ünlü ressam Rembrandt ise, aynı sanatın eziyetli, içe dönük ve dramatik yönünü yansıtmıştı” (Conti, 1982, s. 26). Barok dönemin önemli sanatçılarından bir diğeri ise de Hollandalı ressam ve gravürcü Rembrandt Harmenz Fanrijn’dir. Etkilendiği en önemli etkenler Caravaggio’nun eserleri olmuştur. Barok resim üslubuna uygun, resimlerinde kahverengi ve koyu-açık gibi tonlarını kullanmıştır. Çok fazla tek grup portreler üzerinde çalışmaları vardır. Portre çalışmalarına ilk önce yaşlı insanları model kullanarak başlamıştır.

26

Şekil 10. Rembrandt (1606–1669), Minerva, 1631, yağlı boya, 60.5 x 49 cm, Gemälde Galerie Berlin, wikipedia (2015h)

Rembrandt yaklaşık 1631-32’de Amsterdam’a yerleşmiş ve burada portre ressamı olarak çalışmaya başlamıştır. … Gelişen ticaretin ortaya çıkardığı burjuva sınıfının kendini tüm topluma benimsetme yolundaki çabalarının başında, dönemin ünlü sanatçılarına portre siparişleri vermek geliyordu (Şekil 10). Bu yapıtlar aynı zamanda dönemin yaşantısını ve giyim biçimini vermeleri açısından tarihsel belge niteliği taşımaktadırlar (Eczacıbaşı III. 1997, s.1543-1544). Rembrandt’ın ressam gözleri, giysilerin parlaklığını, değerli kumaş üzerinde ışığın oyununu altın ve mücevher parıltısını göstermede bu giysilerin sunduğu olanağın büyüsüne kapılmıştır (Gombrich, 1992, s. 333).

27

Şekil 11. Dr. Tulp’un anatomi dersi, 1632 wikipedia(2014ı)

1632’de “Dr. Tulp’un Anatomi Dersi” (Şekil 11) eseri büyük bir ilgi toplamıştır. Birçok portreyi resimde bir araya getirmek için yapılan bu kompozisyonda profesörün eli, tablonun merkezini belirlemektedir. Resmin ortasında ölü renkli bir ceset ve çevresinde öğrenciler yer almaktadır. Figürlerde diyagonal bir düzenleme görülmektedir. Bütün figürlerin dikkati tek bir noktaya odaklanmıştır. Titiz ve ölçülü bu kompozisyonda Rembrandt, zamanın ressamlarının varamadığı bir açıklığa kavuşmuştur.

Kullandığı renklerdeki parlaklık, duygu dünyasındaki zenginlik, kendi çağını ve kendisinden sonra da bütün Avrupa’yı etkilemiştir. Resimlerinde insanı konu olarak seçmiş ve özellikle onun yalnızlığını işlemiştir. Altın parıltılı ışık ile bir arada kullandığı siyah ve kahverengi tonları sayesinde insanın yalnızlıktan kayboluşunu son derece canlı bir biçimde

betimlemiştir. Gençliğinden beri Sayıları 50’yi bulan kendi portrelerini yapmıştır. Resimlerinde kendini

arayan sanatçı, dönem dönem iç dünyasını tanımaya çalışmaktadır. Rembrandt derinlemesine kavradığı doğayı karakter analizci gözlemleriyle zenginleştirmiştir. Rembrandt Barok üslubun tüm özelliklerini taşımaktadır. Rembrandt bütün eşya ve canlıları fiziksel gerçekçilikleriyle çizip, daha sonra ışık gölge oyunları ile eşsiz tekniğini modern bir anlayışla sunmuştur. Resimlerinde Barok dönem özelliklerini taşıyan eşyalar da yer alır. “... Rembrandt’ın sonunda varmış olduğu formüllerin sırrı şudur: Nesneler çok basit gibi görünürler ama aslında harikuladedirler; hiçbir kesişme, hiçbir belirsizleşme

28

gerekmez; hatta sonunda tam cephesellikten ve bütünüyle olağan nesnel ışıktan yararlanarak, tek tek nesnelerle değil de, içinde nesnelerin kendiliklerinden aydınlandığı bir dünyayı ele aldığı izlenimini yaratır...”(Wolfflın,1985, s. 256).

Benzer Belgeler