• Sonuç bulunamadı

Çalkantılı bir çevredeki işletmelerin rekabetçiliğini koruyabilmeleri için sürekli yenilik yapmaları gerekmektedir (Herbert ve Brazeal, 1999). Ancak yeniliğin nasıl olduğuyla beraber, kendini nasıl ifade ettiği de önemlidir. Yeni pazarlar yaratan, rekabeti yönlendiren, ürün yaşam sürelerini kısaltan yenilik aktiviteleri kendini ürün

ve hizmetler şeklinde ifade ederken, işletme yapıları açısından ise yenilik kendini fiili olarak girişimci işletme formunda gösterir. Girişimci işletmeler, girişimciliğin sahip olduğu boyutlarla birlikte genel olarak, yeni girişim, yeni iş alanları, yenilikçilik, yenilenme, risk alma, proaktiflik ve agresif rekabetçilik boyutlarını gerçekleştirerek, Kurumsal Girişimcilik kavramına işlerlik kazandırırlar.

Girişimcilik, yapılan araştırmalar incelendiğinde yeni ortaya çıkan boyutlarıyla giderek gelişmektedir. Girişimcilik araştırmaları sınırlarını yenilikçilik, yeni girişim yaratma ve/veya büyütme ve bireysel girişimciler ve de girişimci işletmelerin özelliklerinin ortaya konması ve yapılan deneysel çalışmalarla geliştirmiştir.

Girişimcilik araştırması üç temel alanda gelişmiştir. Birinci alanın temelinde bireysel iç girişimci vardır. Temelde iç girişimcinin bireysel özelliklerine vurgu yapmaktadır. Girişimcilerin belirlenmesi ve desteklenmesi de bu alanın bir parçasıdır. İkinci alanın odağında, kurumsal girişimlerinin oluşturulması vardır. Kurumsal girişim çeşitlerinin birbirinden ayrılması ve işletme içi-dışı çevresel fırsatların değerlendirilmesine vurgu yapar. Üçüncü alan ise girişimci organizasyonların özelliklerine vurgu yapmaktadır.

Kurumsal Girişimcilik kavramını ve mevcut tanımlamaları tartışmadan önce, girişimcilik kavramına kısaca bakmak gerekmektedir. Girişimcilik literatürü incelendiğinde, yazarların girişimciyi ve girişimciliği, girişimcilik tarihi üzerine açıklamalarda bulunarak başladıkları görülmektedir. Buna göre, girişimciliğin izleri Ortaçağa kadar dayanmaktadır (Volkmann vd., 2010: 2). Hisrich ve Peters’e (2002) göre Ortaçağın ilk girişimcileri kiliselerin ve kalelerin inşası gibi büyük projeleri, sadece kişisel risk alarak gerçekleştiren din adamlarıdır.

Girişimcilik farklı araştırmacılar tarafından farklı şekillerde ifade edilmiştir. Terimin ilk referansı Richard Cantillon’un (1734) çalışmasına uzanmaktadır (McMullan ve Long, 1990).

Genel referans olarak kabul edilen girişimciliğin bahsedildiği yetkili ilk kitabı 1720-1734 yılında yazılan ve İrlandalı ekonomist Richard Cantillon’un ölümünden sonra yayınlanan “Essai sur la Nature du Commerce en General” adlı

teorik çalışmasıdır. Cantillon’a göre girişimci; sonucu bilinmeyen bir şekilde, kendi kendine iş sağlamaktır (McMullan ve Long, 1990). Girişimci ürünleri belirli bir fiyattan satın alarak, belirsiz bir fiyattan satan, kâr elde etmekten, arbitraja kadar bir dizi imkânların arayışında olan ve bu bağlamda risk üstlenen bir spekülatördür (Hamilton ve Harper, 1994; Volkmann vd., 2010:2). Girişimciler böyle bir riske, belirsiz bir fiyattan ürünleri satarak, elde etmeyi umdukları kârdan dolayı katlanmaktadırlar.

Frank H. Knight’a (1885-1972) göre girişimci, kazanç ve kar elde etme beklentisiyle belirsizliği (veya güvensizliği) ve riski üstlenen kişidir (Gifford, 2003). Girişimci, her zaman bir değişim arayan, bulduğunda bir tepki gösteren ve bundan bir fırsat olarak yararlanan kişidir (Drucker, 2004:25).

Gartner’in (1990) ifade ettiğine göre, akademik çalışmalar incelendiğinde, girişimciliğin anlamı üzerine iki ana düşünce kümesi belirmiştir. Bu düşünce kümelerinden ilki, girişimciliğin özellikleri üzerine yoğunlaşmışken (yenilik, büyüme, benzersiz olma, vb.) diğer küme ise, girişimciliğin sonucuna odaklanmıştır (değer yaratma gibi). Girişimciliğin özelliklerine göre tanımlanmasını uygun gören bilim adamları, Gartner’in (1990) araştırmasında % 79 ile en büyük grup olarak ortaya çıkmaktadır. Bu grubun üyeleri, çoğunlukla ya Schumpeter’in (1934) ya da Gartner’in (1988) yapmış oldukları iki tanımdan birisini kabul etmektedirler (Gartner, 1990).

Schumpeter’e (1934) göre girişimci, yeni ürünler, yeni üretim yöntemleri için yeni süreçler, yeni pazarlar ve yeni tedarik kaynakları oluşturan kişi iken girişimcilik ise bu hedefler için kaynaklardan yeni kombinasyonlar yaratma sürecidir. Girişimci ile ilgili üç temel yaklaşım söz konusudur. Her üç yaklaşım da, girişimcinin kim olduğunu tanımlama ve yeni girişim fırsatlarını kullanmasıyla ilgilidir. Bu yaklaşımlar aşağıdaki gibidir (Volkmann, 2010:8-9).

1. Fırsatları kollayan, keşfeden ve bunlardan yararlanma yeteneğinde özelliklere sahip olan kişidir. Özellikler Yaklaşımı da denilen bu yaklaşım

girişimcilerin psikolojik yapısı, tutumları ve girişimcilik motivasyonu gibi kişisel özellikleri üzerinde durmaktadır.

2. Girişimci, toplumda belirli bir rol almayı düşünen kişidir. Fırsatları gören, bunlardan yararlanan ve toplumsal kaynakların bölüşümünden payını alan kişidir. Fonksiyonel Yaklaşım adı verilen bu türde ekonomide, girişimcilerin rolü ve ortaya çıkışını sağlayan fonksiyonlar üzerinde durulmaktadır.

3. Mevcut iş faaliyetlerini yönetmek yerine, normal olan iş biçimlerinden farklı olan fırsatları süzmek ve bu fırsatlardan yararlanmak için yeni girişimler ortaya koyandır. Davranışçı Yaklaşım olarak bilinen bu girişimci türünde girişimcileri tanımlayan, gerçek davranışlar, girişimcinin doğasını neler oluşturduğu gibi konular etraflıca ele alınmaktadır.

Schumpeter’e (1934) göre girişimcilik mevcut ekonomik yapıyı yıkmaktır. Girişimci, mevcut ekonomik yapıda var olan sosyal ve kurumsal engelleri aşabilmek için içinde bulunduğu durumu zorlayarak yeniliği gerçekleştirir. Bu nedenle girişimcilik faaliyeti sonucu oluşan durum yaratıcı yıkımdır. Bu açıdan girişimciler, yeni bir ticari fikir etrafında yeni işler yaratıp, pazarın büyümesini ve çeşitlenmesini sağlayarak, yeni iş imkânları ve istihdamın artmasını sağlamaktadırlar (Volkmann vd., 2010:11). Bunun aksine Gartner (1990), girişimciliğin yeni bir örgüt yaratma olduğunu vurgulamış ve bunun girişimcinin kim olduğunun tanımı değil, girişimcinin ne yaptığına dair bir bakış açısına göre söylenmiş olduğuna dikkat çekmiştir. Dollinger (2003)’e göre girişimcilik kavramı hakkında yapılan çalışmalar ve ifade edilen birçok tanımlamalar aşağıda yer alan karakteristik unsurları içerir;

- Kimlik ve girişimcilik fırsatlarını kullanma,

- Yenilik ve yenilenme,

- Bir girişimin/bir organizasyonun oluşumu ve kaynakların korunması,

Tablo 2.5.’te farklı bakış açılarıyla, tarihsel gelişim sırası itibariyle yapılan araştırmalarda yer alan girişimcilik tanımları ve bu tanımlara kaynaklık edenler yer almaktadır.

Tablo 2.5. Girişimcilik Tanımları

Kaynak Girişimciliğin Tanımı

Cantillon (1755)

Belirsiz bir geri dönüş (kâr-kazanç) ile kendi kendini istihdam etme (serbest meslek).

Knight

(1921) Belirsizlik ve risk altında kar elde etmeye çalışmaktır. Schumpeter

(1934)

Yeni ürünler, yeni hizmetler, yeni hammadde kaynakları, yeni üretim yöntemleri, yeni pazarlar ve yeni

örgütlenme biçimleri için yeni faktör kombi- nasyonlarının gerçekleştirilmesi.

Casson (1982)

Girişimcilik kıt kaynakların koordinasyonu hakkında yargısal ka rarlar almaktır.

Hisrich/Brush (1985)

(2002’de tanım Hisrich/Brush tarafından geliştirilerek son haline getirilmiştir)

Girişimcilik, gerekli zamanı ve çabayı harcayarak değerli bir şey yaratmak için mali, psişik ve sosyal riskleri üstlenerek, parasal, kişisel tatmin ve bağımsızlık gibi ödülleri alma sürecidir. Hart, Stevenson & Dial

(1995)

Girişimcilik, girişimcinin kısıtlı seçenekleri ve sanayi ile ilgili önceki tecrübeleri ışığında, şu anda başkalarının kontrolü altındaki kaynaklara bakmaksızın fırsatların peşinden gitmesidir. Timmons

(1999)

Girişimcilik, fırsatlara karşı takıntılı bir biçimde hareket etme yaklaşımı ve bütüncül ve dengeli bir liderlik için düşünme ve akıl yürütme biçimidir.

Kaynak: Volkmann vd. 2010:4.

Tablo 2.5.’e göre girişimcilik çalışmalarının ilk adımını atan Cantillon (1755) girişimciliği, “Belirsiz bir geri dönüş ile kendi kendini istihdam etme” olarak ifade etmiştir. Knight (1921) girişimciliği, “Belirsizlik ve risk altında kar elde etmeye çalışmaktır” şeklinde ifade etmiş ve Cantillon (1755) ile belirsizlik ve kar elde etme unsurlarını benzer şekilde kullanmışlardır. Girişimcilik tanımlamalarında dönüşüm noktası ise Schumpeter (1934) ile yaşanmıştır. Ona göre girişimcilik yenilik ile özdeştir ve “yeni ürünler, yeni hizmetler, yeni hammadde kaynakları, yeni üretim yöntemleri, yeni pazarlar ve yeni örgütlenme biçimleri için yeni faktör kombinasyonlarının” gerçekleştirilmesidir.

Casson (1982) ise daha çok ekonomik bir bakış açısı ile girişimciliği “kıt kaynakların koordinasyonu hakkında yargısal kararlar almaktır” şeklinde tanımlamıştır. 1985’te yaptıkları çalışmayı 2002’de geliştiren Hisrich ve Brush

(2002) ise girişimciliği “gerekli zamanı ve çabayı harcayarak değerli bir şey yaratmak için mali, ruhsal ve sosyal riskleri üstlenerek, parasal, kişisel tatmin ve bağımsızlık gibi ödülleri alma sürecidir” şeklinde girişimcinin ve girişimciliğin unsurlarını da tanımlarında belirtmişlerdir.

Hart vd.’ne (1995) göre girişimcilik, “girişimcinin kısıtlı seçenekleri ve sanayi ile ilgili önceki tecrübeleri ışığında, şu anda başkalarının kontrolü altındaki kaynaklara bakmaksızın fırsatların peşinden gitmesidir”. 1999 yılında ise Timmons girişimciliği “fırsatlara karşı takıntılı bir biçimde hareket etme yaklaşımı ve bütüncül ve dengeli bir liderlik için düşünme ve akıl yürütme biçimidir” olarak tanımlamıştır. Girişimci ve girişimcilik çeşitli ekonomik olayları aşağıdaki belirlenmiş karakteristiklerle açıklayabilir (Lambing ve Kuehl, 1997:4):

- Girişimciler yeni bir işletme kuran aktörlerdir. Girişimcilik, yeni bir işletme yaratma ve kurma sürecidir.

- Girişimciler işletmeleri büyüten ve işleri genişleten aktörlerdir.

- Girişimciler bireysel inisiyatif temelinde mevcut tüketim ve üretim yapılarını değiştiren aktörlerdir.

- Girişimciler bazen geleneksel şirketlerden yenilikçilik ve rekabetçi avantaj oluşturma yetenekleriyle ayırt edilir. Girişimcilik yenilikle pazar başarısı arasında bağlantı kurar.

- Girişimcilik bir liderin tutku liderlik, takım oluşturma becerisi, kişisel katılım ve bağlılık gibi kişisel özellikleri tarafından belirlenir.

Girişimcilik düşüncesi ilk olarak bireysel olarak ortaya çıkmaktadır. Toplumsal başlıkları kapsamasına rağmen çevresel ve sosyal tercihler kişisel kaygılardan ortaya çıkmaktadır. Sürdürülebilir girişimci mesleki uzmanlık göstermektedir. Mesleki hayatını yaratıcı bir hareket olarak düşünmektedir. Kişisel amaçlarla elde edilen gerçek arasındaki farklar bir problem olarak değil katlanılması gereken zorluk olarak görülmektedir. Dahası sürdürülebilir girişimciler, şirketi kişisel amaçları ve tercihleriyle etkilemektedirler. Kendi amaç ve tercihlerini, şirketin amaçları haline

dönüştürmektedirler. Bu genellikle kuruluş aşamasındaki ve küçük şirketlerdeki durumdur (Wüstenhagen vd., 2008).

Pek çok işletme, sürdürülebilirlik konusu ile ilgilenmeden başarılı bir şekilde kurumsal girişimcilik inisiyatiflerinde bulunmaktadır. Ancak gelecekte rekabet avantajı yaratmak isteyen işletmeler için, sürdürülebilirlik konusu, baskın potansiyel uyarıcı olarak ortaya çıkar. Bu da işletmelerin hem rakiplerinin pazarlama stratejilerinden farklılık kılan, israfı ve maliyeti azaltan hem de çevreye duyarlı ve ekonomik olarak çekici olan hedef pazarlardaki kurumsal sosyal sorumlulukları daha iyi tatmin eden bir tavır takınmalarına neden olur (Miles vd., 2009).

Girişimci kelimesi Fransızca kökenlidir ve köprü (bağlantı) oluşturmak için inisiyatif alma olarak yorumlanabilir. Girişimciler para, insan, fikirler vb. bir araya getiren katalizörlerdir. Bütün girişimciler pazar yaratmak ve değiştirmek için tedarikçiler ve müşteriler arasında bir köprü oluşturmaya çalışırken, sürdürülebilir girişimciler, geleneksel girişimcilerden şu yönü ile ayrılır: Bu tür girişimciler çevresel ya da toplumsal ilerlemelerle pazar başarısı arasında bağlantı kurarlar (Wüstenhagen vd., 2008).

Sürdürülebilir girişimcilik iki içerik yani sürdürülebilirlik ve girişimcilik arasında bir köprü kurmaktadır. Sürdürülebilir girişimcilik, yönetim sistemlerine ya da teknik süreçlere daha az eğilimli, ancak çevresel ve toplumsal yeniliklerle pazar başarısını gerçekleştirmek için kişisel inisiyatif ve girişimci kişi ya da takımın becerilerine daha fazla odaklı girişimsel aktivitelerin bazı temel bakış açıları tarafından belirlenmektedir. Bahsedildiği üzere sosyal boyutlara odaklanan sürdürülebilir girişim sosyal girişimcilik olarak sınıflandırılabilir (Wüstenhagen vd., 2008).

Özellikle 1990’larda gelişen kurumsal anlayış, (i) ürüne karşı oluşması istenilen sosyal bağ, (ii) geliştirilmiş ürün ve pazarlama etkinliğini gösteren daha düşük bir maliyet yapısı, (iii) hem farklılaştırmaya dayalı çevresel pazarlama hem de maliyet avantajına odaklanma biçiminde ifade edilen üç maddeye dayanarak, kurumun ününü artırmak ve rekabet avantajı oluşturmak için çevresel, pazarlama ve

sürdürülebilir iş uygulamalarını nasıl geliştirebilecekleri düşüncesini ortaya çıkartmıştır (Miles, vd.,2009).

Sürdürülebilirliği hem işletme hem de hissedarları için çevresel yöneticilik, sosyal sorumluluk ve ekonomik zenginlik olarak tanımlamaktadır. Modern işletme stratejisine odaklanmış başarılı bir sürdürülebilirlikte aşağıdaki şekilde ifade edilen üç temel amaç birbiri ile ilişkilidir ve birbirini desteklemektedir. Bu üç maddeden hareketle, yöneticiler işletmelerinin ürün kalitesi, üretim yeterliliği ve sosyal, ekonomik ve ekolojik performans ününü geliştirirken aynı zamanda enerji, çevresel, sosyal, ticari mal maliyetlerini azaltma konusu ile daha fazla ilgilenmektedir (Miles vd.,2009).

Şekil 2.12. Sürdürülebilir Girişimcilik

Kaynak: Miles vd., 2009

Şekil 2.12. sürdürülebilir bir girişimciliğin merkezinde yenilik olmak kaydı ile ürün, süreç, strateji, iş modeli ve faaliyet alanlarının çevre yönetimine, sosyal sorumluluğa ve ekonomik performansı dikkate alması gerektiğini ifade etmektedir.