• Sonuç bulunamadı

•Dardağan-zâcieler'e dair tespit edebildiğim jen ealo tjik bilgilerden sonra, şimdi de sayın okuyucularıma, Ger»

m iyanoğullan’na dair tespit edebildiğim jenealojik ve ilki gibi orijinal, başka bir yerde çıkmamış bilgileri su­

nuyorum. Genniyanoğullan, Sâdeddin Arel'in eşinin aile­

sidir.

Kütahyalı Germiyanoğullan, Batı Anadolu'nun bü­

yük Türkmen beyliklerinden birinin torunlarıdır (13).

Germiyanoğullan'nın sonunculan olan XV. asır başla- nndaki beylere şecereyi bağlamak mümkün olmamıştır.

Ancak bu hânedandan indikleri ve asırlarca Kütahya eşrâfı olduklan gerçektir. Bana göre, kız tarafından Ger- sniyanoğullan’ndan inmişlerdir.

Germiyan-zâde îzzet Ahmed Paşa (ölm, Hotin, 10.10.1782), Kütahya'da doğup İstanbul’a geldi. Teşrîfât- çı Mehmet Akif Bey (u) dairesinde tahsil edip

efendisi-*İ3) 1260?-1S90 + 1402-1429'da Kütahya re 1381’den sonra Kula merkez olmak üzere saltanat süren Avşar boyıı beylerinden Germiyanoğullan hânedânınin şeceresi İçin bk Büyük Tür*

kiye Tarihi, n , 24-5.

■*<44) Ebû-BekJr Paşa oğlu (mîrmîrân). Bâb-ı Alî’ye girerek zar manla teşrlfâtçı, 1743’te azil, sürgün, küçük evkaf muhase­

becisi (11.1745), 2. def’a teşrlfâtçı (1755), ilâveten çavuşbaşı (1762), bunlara ilâveten süvârl mukaabelecisi (1763 sonlan), 10.1766’da azil. I9.4.1768’de Öldü. Ülküdar’a gömüklü. Sala­

cakta mescid yaptırdı. Bir târihin ynzandhr (Slefil-f

Os-.55

nin iltimasıyla teşrifâtî kalemine girdi, bu kalemde ha­

lîfe ve sonra hâcegân rütbesiyle yerine teşrîfâtçı, çavuş- başı (10.1764), sadâret kethudâsı (iç işleri bakanı) (12.1764), defter emini (6.4.1765) oldu ve bir ayını dol­

durmadan Limni'ye sürüldü. 1765'te affedilerek başmu- hâsebeci, tersâne emîni (6.1766), tophâne emîni (1.1767) olup görevle Mısır’a gönderildikten sonra 2. kere sadâ­

ret kethudâsı (12.1770), buradan vezîr (mareşal) rütbe­

siyle Rusçuk cephesi seraskeri (kumandanı) (22.2.1771), buradan Vidin cephesi seraskeri (2.1772), Vidin valisi, Kars valisi (1774), Aydın mutasarrıfı, Mısır valisi (1775),

şa, İstanbul'a gelerek kapıcıbaşı, müsellim, mîrmîrânlık ve paşa unvanıyla Bozok (Yozgat) mutasarrıfı (10.1843), nacı-zâde olup Germiyanoğullan ile bir ilgileri yoktur.

36

rizor valisi (10.1851), 2. kere Şâm (Suriye) valisi (12.1857), Cidde (Hicâz ve Habeş) valisi (1.1859-10.1861), Rûmeli vali vekili (8.1862), Trabzon valisi (8.1865), Ankara va­

lisi (6.1867), Haleb valisi (6.1872), Kastamonu valisi (8.1873), Konya valisi (8.1875), emekli (4.1876) oldu ve Kütahya'ya yerleşip 3 yıl, 4 ay sonra öldü. 29,5 yıl vezîr rütbesi taşıdı. Halveti idi. Eşi, defter kethudâsı Osman Efendi kızı Penbe Hanım'dır (16). Tanzîmât'm kudretli eyâlet valilerinden biri idi. Kastamonu'da cami, Kütah­

ya'da mescit yaptırdı ki burada gömülüdür.

1803 Ağustosunda Kütahya mütesellimi olan Germi- yan-zâde Mehmed Ağa ile 1810 Temmuzuna kadar Kü­

tahya mütesellimliği yapan Germiyan-zâde Hacı Süley­

man Ağa, gene bu ailedendir. Hacı Ali Paşa'nm önce oğlu Abdurrahman Paşa, sonra ardarda şu 3 kızı dün­

yaya g e ld i:

1) Havvâ Hanım (Kütahya 1839? - İstanbul 1927?

= 88?), amcasının oğlu Germiyan-zâde Süleyman Bey'le evlendi. İlk 8 çocuğu küçük yaşlarda, 9. olan Âsaf Bey ise 1900 yılından önce 22 yaşında öldü.

2) Zübeyde Hanım, Dr. Mazhar Paşa ile evlendi ve Cemîle Hanım adlı kızları 1930'dan önce 76 yaşında öldü.

3) Ümmühân Hanım, Ankara mektupçusu Mevlânâ- zâde Abdullah Şevket Bey'le evlendi. Ümmühân Hanım'ın oğlu: Mahmud Zarîf Selçuk (İstanbul, 21.6.1871 - Süley- maniye/İstanbul, 7.8.1941), Mülkiye 7.1894 mezunu, 5 al­

tın aylıkla dayısı Sadrâzam Abdurrahman Paşa Edirne valisi iken vilâyet maiyyet memuru, 14.3.1903'te Edebi­

yat Fakültesi müdür (dekan) muavini (16 altın maaş), (16) Sicili, III, 575-6; Kütahya Şehrî. 21S-9.

37

I4.i0.1903'te Meclis-i Maârif (talim ve terbiye kuruiu>

üyesi, 24.6.1913'te Edebiyat Fakültesi müdîri (dekanı);

17.7.1917’de Dârülfünûn (İstanbul Üniversitesi) rektör vekili, İ0.7.1918'de 45 altın aylıkla Edebiyat Fakültesi dekanı, 8.1926'da emekli. 1909'da ûlâ rütbesi ve 1907'de tanbul, 17.6.1928) evlendi ki, dâhiliye nezâreti muhâsebe kalemi müdîri Münir Bey'le Nazîme Hanım'ın oğlu* diplomat, 1912-19’da başmâbeynci, Hukuk’ta devletler hıt»

kuku müderrisidir.

m

üse rütbesi ile Âmedî Odası 2. sınıf halîfesi oldu, .m, manla ûlâ rütbesine (korgenerale eşit mülkî rütbe) yük­

selip 3. Osmânî ve 2. Mecîdî nişanları aldı, Bâb-l Âli müdevvenât-ı kaanûniyye ve Takvîm-i Vekaayî* müdürü (1.8.1922 - 4.11.1922), Edebiyat Fakültesi Fars edebiyatı müderrisi (ord. prof.) (10.1924) ve ilâveten îlâhiyat Fa kültesinde aynı kürsü müderrisi oldu, şairdir, Karaca- ahmed'de gömülüdür. Bu Nûreddin Bey'le baba tarafın­

dan Mevlânâ sülâlesinden, ana tarafından Germiyanoğul

^arından olan Hanîfe Hanım'm çocukları (yaş sırasıyle):

7.8.1912 = 77). Babasının vali olduğu eyâletleri dolaşarak yetişti. Babasının kethüdası ve dîvân kâtibi (1853-61), mîrülümerâ payesiyle paşa (11.3.1854), 60 altın aylıkla Dobruca maliye müfettişi (13.3.1861), 3 ay bu görevden sonra 100 altın aylıkla İzmir âşâr memuru (6.8.1861), 4 ay bu görevi yapıp rüsûmat meclisi üyesi, birkaç ay bu görevi yapıp 50 altın aylıkla Şumnu mutasarrıfı (24.3.1863), 125 altınla Varna mutasarrıfı (10.1.1865) (bu sırada Tuna valisi Midhat Faşa), mîraıîrân rütbesi sahibi (18.9.1865), 3. Mecîdî nişâm hâmili (1.1866), 150 altınla Niş mutasarrıfı (12.5.1867), Rûmeli beylerbeyisi pâyesi sahibi (20.3.1868), 2. Mecîdî nişâm hâmili (16.4.1871), 300 altın aylıkla ve vezîr pâyesiyle (mareşale eşit en yüksek sivil mülkiye rütbesi) Prizrin (Kosova) eyâlet valisi (14.8.1872), 400 altın aylıkla Tuna (Bulgaristan) eyâlet valisi (19.4.1873), 300 altınla Ankara valisi (5.1874),

i. Mecîdî nişâm hâmili (25.1.1875), 300 altınla Bağdâd (Irak) valisi (18.7.1875), 250 altınla Diyâr-ı Bekr valisi (4.4.1877), 350 altınla 2. kere Bağdâd valisi (17.2.1879), 75 altınla mâzûl (5.11.1880), 100 altınla umûr-i nâfia ko­

misyonu üyesi (25.9.1881), 1. Osmânî nişâm hâmili (22.10.1881), 250 altın ve «başvekil» unvâniyle sadrâzam (2.5.1882 -11.7.1882 — 2 ay, 10 gün P ) , istifası üzerine 150 altın aylıkla mâzûl, 250 altın aylıkla ve 8 yıl, 9 ay, 26 gün müddetle Kastamonu eyâlet valisi (14.12.1882- 9.1o7l891), buradan 250 altınla Aydın (İzmir) valisi, mu­

rassa Osmânî nişâm hâmili (31.10.1891), 250 altın ve murassâ Mecîdî nişâm ile Edirne valisi (6.5.1893), mu- rassâ îmtiyâz (31.12.1893) ve bir müddet sonra impara­

torluğun en yüksek nişâm olan murassâ İftihâr nişan­

lan hâmili, 400 altın maaşla 13 yıl müddetle adliye nâ­

(22) Î.H . Dânişmend, Kronoloji, IV, 515; Î.M.K. înal, Son S*â- râsamîajr, 1.3204.5.

zın, Halil Rif'at Paşa'nın hastalığında sadrâzam vekili olarak hükümet başkanı, onun ölümü üzerine pâdişâhın teklif ettiği 2. def'a sadâreti kabûl etmemesi üzerine adliye nâzırlığında berdevam, Meşrutiyet'in ilânında meclis-i vükelâya memur (yani devlet nâzın), isteği üzerine 294 altın aylıkla emekli (2.8.1908) (2 ay sonra emekli maaşı 75 altına indirildi ve konak düzenini muhafaza edeme­

yerek sıkıntıya uğradı) oldu. Bu suretle babası gibi hiç açıkta kalmayarak 72 yaşına kadar devlet görevlerinde bulundu. 19 yaşında paşa, 37 yaşında vezir, 47 yaşında sadrâzam oldu. Tam 40 yıl vezir pâyesi taşıdı. 1908 so­

nunda senatörlüğü kabûl etmedi. Çok başanlı Tanzîmât eyâlet valilerinden biri olarak parladı. İkinci Abdülha- mîd devri adliyesini ömek^ şekilde düzenleyerek büyük şöhret yaptı. Yargıya hiçbir politik tesiri kabûl etmedi.

Abdurrahman Paşa, Osmanlı devletinin son büvük ve­

zirlerinden ve yöneticilerinden biri olarak bilinir. Fatih Camii'ne gömüldü. Satranç ustalığı da ünlüdür. Arapça, Farsça, Fransızca, İngilizce biliyordu. Eşleri sırasıyla Ab­

dullah Bey kızı Emîne Fevziye Hanım (ilk 2 çocuğunun Ali Fevzi Germiyanoğlu, Kaahire'ye yerleşen Abdurrah­

man Nâfiz Bey ve evlenip ayrılan Cemile Münîre Ha- nım'dır.

2) Rızâ Bey, İstanbul'da 1867'de doğup küçük yaş­

ta öldü.

3) Dâmâd Ârif Hikmet Paşa (Prizrin, 16.12.1872*

Beyrut, 23.4.1942 = 69) f23), Mülkiye mezunu (5.11J 891), İzmir maiyyet memuru (10.1.1892), Şûrây-ı Devlet Tanzî­

mât Dâiresi üyesi (9.1.1893), bâlâ (1899) ve sonra vezir (21.3.1905) rütbeleri sahibi, Tanzîmât Dâiresi \reisî (9.5.1906), Dâhiliye Dâiresi üyesi (5.8.1908), 2 ay, 25 gün adliye nâzın (29.10.1912) oldu. Dâmâd Şerif Paşa ile be­

raber Selânik'e gidip Loreley vapuru ile İkinci Abdül- hamîd'i buradan İstanbul'a getirdi. Senatör (10.12.1918),

2. ve 3. kere adliye nâzın (13.1.1919, 21.10.1920) oldu, 4.11.1922'de nâzırlıktan ve senatörlükten ayrıldı. 1924 Martında Türkiye'den çıkıp Şâm, Kudüs, Kaahire de kı­

sa müddetler oturup Beyrut'a yerleşti. 18 yıllık sürgün- den sonra orada ölüp Şâm'da Yavuz Sultan Selim Ca- mii'ndeki Osmanoğullan kabristanına gömüldü. Bir ar»

maârif nâzın da oldu. Çocuğu olmadı. 1. Mecîdî (1901), 1. Osmânî (1902), murassâ Osmânî (1905), murassâ Me cîdî (1907), en yüksek imparatorluk nişanı olan muras*

sâ İftihâr (1908) nişanlarını aldı. Son devrin en seçkin, yüksek kültürlü, yetenekli vezirlerinden biri olarak bi­

linmektedir. 27.2.1905'te Kuruçeşme Sarayı'nda İkinci Abdülhamîd'in 3. kızı Nâile Sultan (1.1.1884 - Erenköyü/

İstanbul, 25.10.1957 = 74) ile evlendi. Bu izdivaç paşa­

nın ölümüne kadar 37 yıldan az fazla sürdü. Ârif Hik­

met Paşa, dâmâd olduğu için Türkiye'den çıkmaya mec­

bur kaldı, ölüm ünden sonra Sultan, Beyrut’ta yaşama­

ya devam etti ve son yıllarda İstanbul'a döndü, Lon>

bardi Bey'in öğrencisi, piyanist, arpist ve violonist îdi, Kuruçeşme’de sarayı vardı.

4) Mehmed Nâci Bey (İstanbul 1874 - İstanbul 1890'lar).

(23) Mülkiye TariM. HI. 490-2 (IÎI, 1.199).

5) Feyzi Dâim Germiyanoğlu (Kastamonu 1885- Ânkara 1941 = 56), Ankara’da gömülüdür. İstanbul’da asliye ceza mahkemesi reisi, sonra Ankara’da Maliye ve­

kâleti baş hukuk müşaviri oldu.

6) Ahmed Âsim Ruhsel (Kastamonu 1885 - Kanlıca/

İstanbul, 16.2.1958 = 73), Feyzi Dâim Bey'le ikizdir. İkiz kardeşi gibi bunun da çocuğu olmadı. İstanbul ağır ceza üyeliğinden emekli oldu.

7) Mehmed Ali Bey (İstanbul 1887), genç yaşmda öldü.

8) Fatma Pâkîze Arel (İstanbul 1891), babasının Kuruçeşme'de büyük koru (Abdurrahman Paşa Komşu) içindeki yalısında doğdu. Bu yalıda 14 Haziran 1907’de, 16 yaşmda, kendisinden 11 yaş büyük olan Sâdeddin Arel le evlendi. Bu izdivaç Arel’in ölümüne kadar 48 se­

ne devam etti. Sâdeddin ve Pâkîze Arel’in tek çocukları Mâciye Keskinoğlu 1910’da aynı yalıda doğdu. Prag kon­

servatuarı piyano kısmını bitirdi. 1934’te Necil Kâzım Akses’le evlenip ayrıldı, 1941'de o sırada Sümerbank ge­

nel sekreteri, az sonra Etibank İstanbul şubesi müdürü olan Suad Keskinoğlu ile evlendi. İlk evlenmeden do­

ğan Sevil Ülgür (İstanbul 1935), 1953'te İstanbul'da Vâ­

sıf Ülgür oğlu bankacı Alparslan Ülgür'le evlendi. Nâci- ye Hanım’m ikinci evlenmesinden de İrvem Keskinoğlu doğdu (İstanbul 9.5.1944) (24).

f24) Necil Kâzım Akses (îstabul, 6.5.1908)f tanınmış kompozitör dür (G. Oransay, 66 Türk Bağdar, s. 44-7. no. 83).

43

rv