• Sonuç bulunamadı

4. GENEL DEĞERLENDİRME

Dosyaların, küresel krizin Türkiye’deki etkileri de göz önünde bulundurularak ele alındığı 2008 yılı, Rekabet Kurumu için çok yoğun bir dönem olmuştur. 2008 yılı faaliyetleri incelendiğinde, 1 Ocak-31 Aralık dönemi itibariyle 4054 sayılı Kanun’un 4. ve 6. maddeleri kapsamında toplam 132 dosyanın nihai karara bağlandığı görülmektedir.

Aynı dönem içinde sonuçlanan menfi tespit/muafiyet kararı sayısı 57, birleşme/devralma karar sayısı ise 255 olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılı içinde tamamlanan soruşturmalar kapsamında yaklaşık 21,5 milyon YTL idari para cezasına hükmedilmiştir.

Yıl bazlı rakamlar incelendiğinde, sonuçlandırılan dosya sayısında bir artış eğilimi kendini göstermektedir. Nitekim sonuçlandırılan toplam dosya sayısı 1999 yılından günümüze kararlı bir artış göstermiş, 2008 yılı itibariyle 452 rakamına ulaşmıştır. Bu rakam bir önceki yıl olan 2007 yılında nihayetlendirilen dosya sayısından yaklaşık %10 fazladır. Toplam dosya sayısı alt bölümler bazında ele alındığında en yüksek oranlı artış birleşme/devralma dosyalarında ortaya çıkmaktadır. Öte yandan muafiyet/menfi tespit dosyalarında bir önceki yıla oranla ciddi bir artış görülmektedir. Söz konusu dosyalar yaklaşık %50 oranında artmıştır. Bu, esasında beklenen bir gelişmedir. Zira, dikey anlaşmalara ilişkin grup muafiyeti tebliğinde yapılan değişikliklerin ardından bireysel muafiyet incelemelerinde ciddi artışlar olmuştur. 2008 yılında 26’sı koşulsuz, 9’u koşullu, 4’ü grup muafiyeti ile birlikte ve 2’si de geri alınan olmak üzere toplam 41 bireysel muafiyet incelemesi yapılmıştır. Bu rakam 2007 yılında yapılan toplam muafiyet/menfi tespit dosya sayısından fazladır. Ayrıca, 2008 yılı muafiyet/menfi tespit dosyalarının da yaklaşık % 72’sini oluşturmaktadır.

Kurum faaliyetleri içinde ayrıcalıklı bir yer teşkil eden rekabet ihlallerine ilişkin istatistikler incelendiğinde, bir önceki yıla göre sonuçlandırılan dosya sayısında azalış göze çarpmaktadır. Bu azalış 4. madde ve 6. madde kapsamındaki dosyalar bakımından sırasıyla

%15 ve %21’dir. Ancak, bu düşüşte henüz sonuçlandırılmayan dosyaların sayısının fazlalığı önemli etkendir. 2008 yılında incelemeye alınan rekabet ihlali dosyalarından 2009 yılında da devam eden birçok dosya bu yıl içinde nihayetlendirilecektir. Bu rakamların da 2009 faaliyet dönemine yansıması beklenmektedir. 4. madde kapsamındaki rekabet ihlallerine yönelik sonuçlandırılan incelemeler arasında bir önceki yıla oranla dikey anlaşmalar artan bir seyir izlemiştir. Buna göre dikeyden incelenen ve nihayetlendirilen dosya sayısı %37 artmıştır. Yatay anlaşmalarda ise %24’lük bir azalış söz konusudur.

4. ve 6. maddelerin bir arada değerlendirildiği rekabet ihlali dosyalarında ise %21 oranında, yüksek sayılabilecek artışlar gözlenmektedir.

Nihai karara bağlanan rekabet ihlali incelemeleri ile elde edilen sektörel istatistiklerin gerek ülkemizin rekabet haritası gerekse ekonomik aktörlerin davranış motiflerine yönelik değerlendirmeler bakımından önemli ipuçları vereceği düşünülmektedir. Bu çerçevede rekabet ihlali incelemelerinin yoğunlaştığı sektörler inceleme sayısına göre; ulaştırma;

telekomünikasyon-posta, gıda ürünleri ve içecekler; basın ve yayın, plak, kaset çoğaltılması ve kimya ve kimyasal ürünler (hızlı tüketim malları’na konu olanlar hariç), beşeri ilaç olarak sıralanmaktadır. Söz konusu sektör grupları bakımından dikkat çeken nokta, ilk üç sektörün 2007 yılında da başlarda yer aldığıdır. Buradan hareketle, bu sektörlerin en çok şikâyete konu sektörler olduğu söylenebilir. Ancak, söz konusu dosyaların incelenmesi sonucunda verilen nihai kararlarda rekabet ihlali tespiti sınırlı sayıda dosyada yapılmıştır.

Telekomünikasyon, sağlık, tıbbi araç ve gereçler sektörleri ise hem geçen 7 yılda şikâyete en çok konu olan hem de ihlal tespiti yapılan sektörler olarak dikkat çekmektedir. Bu

itibarla, yukarıdaki verilerden de hareketle, Rekabet Kurumunun incelemelerine ve bu incelemelere istinaden alınan tedbirlere karşın sürekli olarak rekabet ihlalleri gözlenen ya da şikâyete konu olan sektörlere yönelik alınacak yapısal tedbirler konusunda kanun koyucu ve anılan sektörlerin düzenlenmesinden sorumlu kamu otoriteleri arasında işbirliği mekanizmalarının tesisine ihtiyaç duyulmaktadır.

Kurumun, 2008 yılı itibarıyla, üzerinde durulması gereken en önemli faaliyeti, onbir yıllık deneyimin ardından hazırlanan ve 4054 sayılı Kanun’da önemli değişiklikler öngören Kanun Tasarısı Taslağı çalışmasıdır. Kanun değişikliği ile ortaya konulan temel hedefler;

Düzenleyici etki analizi ilkeleri ekseninde, Kanunun daha açık ve anlaşılır hale getirilmesi amacıyla muafiyetle ilgili hükümlerin toplulaştırılması,

Yoğunlaşma işlemleri kapsamında ortak girişimlerin hukuki durumunun netleştirilmesi,

Yoğunlaşma işlemlerinin kontrolünde etkinliğin sağlanması ve AB’ye paralel şekilde

“rekabetin önemli ölçüde azaltılması” testinin uygulanması,

Yoğunlaşma işlemleri bakımından soruşturma usulünün takibi uygulamasına son verilmesi,

Önaraştırma ve soruşturmalarda dosyaya giriş hakkının kimler tarafından hangi aşamalarda ve kapsamda kullanılabileceğinin düzenlenmesi,

Piyasada etki yaratma potansiyeline sahip olmayan rekabet ihlallerinin De-minimis yaklaşımıyla kapsam dışı tutulması,

AB uygulamasında önemli bir yer edinen taahhüt mekanizmasına hukuki zemin kazandırılması

olarak sıralanması mümkündür.

2008 yılında gerçekleşen mevzuat çalışmaları arasında, 15.02.2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Pişmanlık Yönetmeliği ve Para Cezası Yönetmeliği için yapılan çalışmalar önemli bir yere sahiptir. Her iki yönetmelikle birlikte rekabet hukukunun etkinliğinin artması beklenmektedir. Teşebbüsler için belirliliğin artmasına ve caydırıcılığın sağlanmasına yönelik olarak hazırlanan Para Cezası Yönetmeliği ve kartellerin ortaya çıkarılmasında yardımcı olacak Pişmanlık Yönetmeliği birbirini tamamlar ve destekler niteliktedir. Yönetmeliklerin çıkarıldığı yeni dönemde rekabet hukukunda yaşanacak gelişmelerin 2009 yılı faaliyetlerini yakından etkileyeceğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Günümüzde, gerek AB gerek ABD gibi gelişmiş ekonomilerde rekabet otoritelerine yüklenen bir önemli işlev de, piyasaların yapısını şekillendiren hukuki ve idari düzenlemelerin hazırlanması ve/veya uygulanması aşamalarında, teşebbüs davranışlarından kaynaklanan piyasa aksaklıklarını en az düzeye indirecek yapının ortaya çıkarılabilmesi amacıyla hükümetlere danışmanlık hizmetinin sunulmasıdır. Rekabet danışmanlığı ya da rekabet savunuculuğu olarak adlandırılan bu görev kapsamında mikro ölçekte piyasanın yapısı rekabet otoritelerinin önerileri doğrultusunda şekillendirilmekte, böylece sonradan ortaya çıkması muhtemel aksaklıkların önüne geçilerek ekonomik etkinlik teminat altına alınmaktadır. Bu çerçevede, 2008 yılında diğer kurum ve kuruluşlara çeşitli konularla ilgili görüşler verilmiştir. Söz konusu görüşler; bankacılık, enerji piyasası ve ilaç sektörü gibi ekonomik faaliyetler içinde önemli yeri bulunan ve bir kısmı şebeke endüstrisi niteliğine sahip alanlara yönelik olması bakımından önem taşımaktadır. Özellikle akaryakıt sektörüne yönelik yapılan incelemenin ardından kamuoyuyla da paylaşılan görüş, sektörün mevcut

durumu ve olması gereken durum arasında karşılaştırma yaparak önemli noktalara temas etmiştir. Bu kapsamda, OECD ve AB tarafından, piyasa ekonomisinin sağlıklı bir biçimde işlemesi amacına yönelik olarak Kurumun rekabet savunuculuğu işlevine daha sık başvurulması gerektiğinin ifade edildiğini de vurgulamak gerekmektedir. Türkiye’de yeni bir dönem olarak kabul edilebilecek Düzenleyici Etki Analizi uygulamalarının yaygınlaşması ve hukuk sistemine tanıtılması ile birlikte düzenlemeler yapılırken rekabet savunuculuğu bağlamında rekabet değerlendirmesi yapılması önemlidir. Düzenleme yapacak kurum ya da kuruluşların etki analizi çerçevesinde Rekabet Kurumu ile işbirliği yapması bu noktada daha iyi düzenleme için faydalı olacaktır.

2008 yılında, önceki yıllarda olduğu gibi AB, OECD, ICN ve UNCTAD ile ilişkiler aynı yoğunlukta sürdürülmüştür. Söz konusu örgütlerin toplantılarında yazılı ve sözlü olarak sağlanan katkılar Kurum uygulamasının uluslararası düzeyde değerlendirilmesine imkan sağlamıştır. Uluslararası ilişkiler bağlamında elde edilen önemli bir kazanım, Kurumun ICN bünyesinde yürütülen çalışmalara sağladığı önemli katkıların sonucu olarak bu organizasyonun 2010 yılında yapılacak yıllık toplantısına ev sahipliği yapacak olmasıdır.

Büyük katılımın beklendiği ICN 2010 toplantısının en iyi şekilde yapılmasını teminen 2009 yılında hazırlıklar yapılacaktır. İkili ilişkiler bağlamında ise Portekiz ve Romanya Rekabet Kurumları ile imzalanan işbirliği protokolü çerçevesinde her iki ülkeye çalışma ziyaretlerinde bulunulmuş ve rekabet hukuku ve politikası alanında bilgi ve tecrübe değişimi için zemin hazırlanmıştır.

Son olarak, Kurum tarafından özel önem atfedilen eğitim faaliyetlerine de değinmek gerekmektedir. 2008 yılı içinde Kurum personeline yönelik eğitim programlarının yanı sıra Kurumun tanıtımına yönelik eğitim faaliyetlerinin yoğunluğu göze çarpmaktadır. Ayrıca, üniversitelerde verilen rekabet hukuku ve politikasına yönelik derslere destek sağlanmış, çeşitli barolarda avukatlara sunuşlar yapılmış, staj programı kapsamında 135 üniversite öğrencisi kapsamlı bir eğitim programına tabi tutulmuştur. Söz konusu faaliyetlerin bundan sonraki dönemde de artan şekilde devam etmesi öngörülmektedir.

Netice itibariyle, Kurumun 2008 yılı faaliyetleri incelendiğinde gerek mesleki konular, gerekse meslek dışı yardımcı hizmet faaliyetleri kapsamında üretilen işin hem nitelik hem de nicelik olarak artma eğilimini muhafaza ettiği görülmektedir. Kurumsal kapasite, bu sürecin önümüzdeki yıllarda kesintiye uğramaksızın sürdürülmesi hedefinin teminatıdır.

.