• Sonuç bulunamadı

4. Kant ve Sonrası

1.3. MEAD’İN ZAMAN TEORİSİ

1.3.1. Zamanın Doğası

1.3.1.2. Gelecek

Mead’in zaman kuramı, geçmişin anlamının ve geleceğin inşa edildiği mahallin şimdi olduğunu söyler. Bireysel organizmanın kendisini içinde bulduğu mevcudiyet zemini olarak şimdi, uzak deneyimlerin ve temas deneyimlerinin toplamıdır. Uzak deneyimler mevcut durum içerisinde bir yanıyla geçmişe, bir yanıyla geleceğe dönüktür.

Bir uzak deneyimin temin edeceği olası temas deneyiminde, deneyimlenen şey belirli bir geçmişe ya da tarihe sahip olmak durumundadır. Bu husus aynı zamanda onun süreklilik yönüne işaret eder. Öte yandan eylemin bütünlüğü açısından düşünecek olursak uzak deneyim, bireyin içinde bulunduğu şimdinin içerisinde değil, uzak deneyimin temas deneyimini temin edeceği amaç nesnenin olduğu yerde (gelecekte) bulunması durumunda yaşayacak olduğu deneyimleri temsil eder.

Mead’in zamana dair açıklamaları onun sosyal psikolojisinin ilkelerinin anlaşılmasını kolaylaştırır. Yukarıda da ifade edildiği üzere zamanı belirleyen veya onu anlamamızı sağlayan husus, onun kendinde (ontolojik) yapısı değil, zamanın içerisinde

267 G. H. Mead, “The Nature of the Past”, s. 347.

268 G. H. Mead, “The Nature of the Past”, s. 351.

269 G. H. Mead, “The Nature of the Past”, s. 351.

gerçekleştirdiğimiz eylem aşamalarının ve bu aşamalara dahil olan her bir fiziksel ya da sosyal nesnenin birbirine göre durumu, diğer bir deyişle bunlar arasındaki bağlantılardır.

Eylemin başlangıcı için ne fiziksel bir nesne ne de organizmanın kendinde konumu esastır. Organizmanın görülebilir dışsal davranışlar sergilediği bir durum, eylemin başladığı duruma işaret etmez. Sözgelimi Mead’in sosyal psikolojisi başlığı altında belirttiğimiz yönleriyle Watson’un klasik etki-tepki prensibi nasıl Mead açısından kabul edilemez ise aynı şekilde Mead, bireyin davranışının sabit bir başlangıcı ve sabit bir bitişi olan kesik bir süreç olduğunu da kabul etmez. Eylemin niteliği kendinde pek çok aşamayı barındırması; bu aşamaların her birinde olası eylemlerin bulunması ve bu eylemlerin bir başka eylemler grubunun başlatıcısı olması anlamını taşır. Dolayısıyla, bir eylem bir başka eylemle iç içe geçmiş bir duruma sahip olabilir. Bunun yanı sıra bir eylemin tamamlanması organizma açısından o eylemi bir yanıyla orada ve var olan dünyanın bir parçası haline getirirken, diğer yanıyla bir başka eylemin de başlatıcısı ya da oluşturucu koşulu haline getirir. Bu yaklaşım bireyin bütün bir yaşam boyunca eylemde bulunduğu sonucuna işaret eder. Bu açıdan bakıldığında eylemin öncelikli niteliğinin varlığını sürdürebilme içgüdüsüne dayandığı söylenebilir. İçgüdüsel ihtiyacın temin edilmesi, varlığın devamı için gerekli olan beslenme, barınma, üreme vs.

ihtiyaçların karşılanmasıyla mümkündür. Bütün bunları gerçekleştirmenin organizma açısından yolu ise eylemde bulunmaktır. Hatırlanacağı üzere Mead açısından organizmanın gerçekleştirdiği her bir eylem uyarlanma eylemidir. Organizma sadece ve ancak bu uyarlanma eylemlerini gerçekleştirmek suretiyle çevre ile etkileşimini sürdürebilir ve kendi çevresinde varlığını devam ettirebilmek için gerekli koşulları yerine getirmiş olur. O, bu koşulları yerine getirmek suretiyle varlığını sürdürmek için gerçekleştirdiği eylemlerle aynı zamanda içinde bulunduğu çevreyi de değiştirir. Çünkü organizma, çevreden kendisine doğru gelen bütün uyarıları almak yerine seçicilik yoluyla belirli uyarıları alır ve belirli uyarılara cevap verir.

Bir organizmanın uyarılara maruz kaldığında bunlar arasında seçicilik yapması, aslında geleceğe referansla, gelecekteki durumunu esas alması anlamına gelir; bu çerçevede bir eylemin başlangıcı o eylemin sonucunu ya da tamamlanma aşamasını içerir. Bir örnekle açıklanacak olursa beslenme ihtiyacı olan bir organizmanın uzak algısında olan bir “av”, organizmanın o avın yakalanması için gerekli hazırlıkların yapılmasının yanı sıra, ele geçirildiğinde ve yendiğinde açlık ihtiyacının giderileceğine ve organizmanın homeostatik dengesine dönüşüne işaret eder. Bu husus bir organizmanın bir nesneyi, o nesneye gelecekte tepki göstereceği haliyle algıladığı anlamına gelir. Bir nesnenin, eylemin bir aşaması olarak algılanması, o nesnenin eylemin tamamlanması aşamasındaki durumda olduğu haliyle organizmanın imgesinde var olur. İmgenin varlığı yakın deneyimi temin edecek olan mesafe deneyimi, eylemin tamamlanmasına yönelik mevcutta gerçekleşen eylem aşamalarına işaret eder.270

Toparlayacak olursak, eylemin amacı, eylemde bulunulan şeyi (o şeyin duyumlanma, algılanma, anlamlandırılma vs. biçimlerini); eylemin daha sonraki aşamaları da daha önceki aşamalarını belirler. Geleceğin şimdiyi bu şekilde belirlemesi sadece insanlarla sınırlı olmayıp, ilkel düzeyde de olsa uyarlama eyleminde bulunan bütün organizmalar için bu belirlenim söz konusudur. Geleceğin mevcudu belirlediği hususu, doğrudan mevcutta yaşayan organizmayla, bu organizmanın gelecekte tamamlanacak olan eylemin içinde bulunma süreciyle ve onun eylemde bulunurken eylemin sonucunu imgeleme durumuyla ilgilidir. Mead, bu durumu canlı bir bireyin esasen gelecekte yaşayan bir birey olduğunu ifade ederek vurgular.271

Mead’in eylem kuramı bu perspektiften okunduğunda parçalı zaman kuramının kabul edilemez olduğuna işaret eder. Ancak bu husus, zaman birimlerinin, örneğin şimdinin dört boyutlu bir şekilde kendi içine dönüşlü olduğunu, ya da zamanın iç içe geçmiş birimlerden oluştuğu düşüncesini ifade etmez. Bunun yerine geçmiş, şimdi ve

270 G. H. Mead, The Philosophy of the Act, s. 131.

271 G. H. Mead, The Philosophy of the Act, s. 341.

gelecek arasında var olan bağlantıların, bu bağlantıları kendinde bulunduran eylemlerin ve bireyin bu eylemleri deneyimlemesinin zamanı oluşturduğu, bu yönüyle geçmiş şimdi ve gelecek arasında kesin çizgiler çizmenin zamanın yapısı, değişim, oluş ve yenilik açısından problemli olduğu, bu kavramları açıklayabilmenin yolunun zamanın bütünlüklü yapısını kavramaktan geçtiği ileri sürülebilir.

Bu yaklaşım, Mead açısından geçmişin de gelecek gibi hipotetik olduğu sonucunu seslendirir. Nitekim geçmiş, eylemin geride kalmış bir aşamasının daha sonraki aşamalarına referansla sahip olduğu durumu ifade eder. Gelecek ise bir olaya ilişkin önceden ifade edişleri, diğer bir ifadeyle tahminleri ya da öngörüleri içerir. Ancak onların hipotetik olmaları ve her daim yeni bir yönünün keşfedilmesi ve bütünün yeniden inşa edilmesi gerekliliği, gelecek kadar geçmişin de belirsizlikler içerdiğini göz ardı etmez.

Bu husus Mead’in özellikle klasik mekanikçi düşünce tarafından savunulan zamanın geçmişteki sonsuz bir noktadan gelecekteki sonsuz bir noktaya kadar süren ayrı ve sonsuz bir şimdiler dizisi olduğu şeklindeki zaman anlayışına karşı çıkmasını ifade eder. Düşünüre göre zaman geçmişteki sonsuz bir noktadan gelecekteki sonsuz bir noktaya kadar süren ayrı ve sayısız bir mevcutlar dizisini seslendirir. Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ilişki, geçmişin varlığının şimdinin içerisinde bulunması, geleceğin de şimdinin bir parçası olmasıdır. Şimdi, geçmiş tarafından devam ettirilirken gelecek tarafından kontrol edilir. Zamanın yönünü belirleyen şeyin ise eylemin amaçsallığı olduğu ifade edilebilir.272

272 C. De Waal, On Mead, s. 37.