• Sonuç bulunamadı

Geçici konutlaşma, depremden sonra acil barınma adı altında çadır yerleşiminden sonra, kalıcı konutlaşma uygulamaları tamamlana kadar; barınma, beslenme, su, elektrik, hizmetleri gibi geçici çözüm oluşturan birimlerdir. Geçici konutların bir araya gelerek oluşturdukları geçici kamp bölgelerinde; sağlık, okul, güvenlik bölgeleri, çocuklar için oyun alanları da bulunduğu söylenebilir.

Konutlar tek bir birimden meydana gelmektedir. İçinde genel olarak, yaşama, uyku, yeme ve ıslak hacim birimleri bulunmaktadır. Çekirdek aile için tasarlanan birimler; afetin büyüklüğüne ve depremzedelerin sayısına göre farklılık gösterdiği görülmektedir. Konut yapımında sökülüp-takılabilme, uygulanabilirlik, kısa sürede inşa özellikleri dikkate alınarak genelde prefabrik ve ahşap malzemeler tercih edilmektedir. Bu malzemelerin

depremi yaşayan ülke sınırları içerisinde kolay erişilebilir ve ekonomik olması önem taşımaktadır.

Geçici konutlar konusunda ülkelerde genel olarak üç yaklaşım benimsenmektedir;

1. Deprem bölgesi dışında geçici yerleşim: Bu yaklaşımda depremzedeler deprem bölgesi haricinde başka şehirlerdeki kamu yapıları ya da boş konutlarda barınmaktadır.

Depremzedeleri bir anda yabancı bir bölgeye getirilmeleri, sosyal ve psikolojik olarak olumsuz yönden etkilemektedir. Bunun yanında ailelerin mahrem gözetmeksizin toplu yaşamak zorunda kalmaları diğer olumsuz bir özelliktir. Bu alternatife, genelde kalıcı konut inşasının kısa süreceği durumlarda başvurulabilir.

2. Deprem bölgesi içinde geçici yerleşim: Deprem bölgesi civarında ulaşabilirliği kolay olan geçici yerleşimler kurulmaktadır. Kamp bölgelerinde her aile için bir bölüm bulunmaktadır. Bu yaklaşım sayesinde birinci durumdaki ortaya çıkan sorunlar ortadan kalkmaktadır.

3.Geçici konutlaşma: Bu yaklaşımda barınma ihtiyacını karşılamak için, her aileye bir konut temin edilmektedir. Bu konutlar, depremin olduğu bölgede yıkılan konutların yanına kurulmaktadır. Bölgedeki var olan deprem yıkıntılarının temizlenme sıkıntısı, altyapı eksikliği gibi negatif durumlar nedeniyle konutlaşmada bu yöntem tercih edilmemektedir.

Deprem bölgesi dışında geçici yerleşim, deprem bölgesi içinde geçici yerleşim ve geçici konutlaşma alternatiflerinden diğerlerine göre uygulanabilir, ekonomik, ulaşabilirlik ve sosyallik konusunda deprem bölgesi içinde geçici yerleşim olduğu söylenebilir. Bu yaklaşımla depremzedelerim bölgeye olan bağlılıkları, sosyal faaliyetleri önem taşımaktadır.

Depremin hemen sonrasında geçici konutlarda barınma devam ederken; yıkılan bölgenin yerine minimum aynı standartlarda yaşam koşulları için kalıcı konut çalışmaları başlar. Kalıcı konut, deprem sonrasında, barınma ihtiyacı için geçici konutlaşma evresinden sonra zemin etüdü yapılarak deprem riski düşük olan bölgelerde ortalama 2-4

katlı inşa edilen fiziksel, ekonomik, psikolojik ve sosyal bütünlüğü yeniden sağlayan, depremzedelerin çağdaş standartlarda barınma, uyku, yemek, wc-banyo gibi temel ihtiyaçları için yeterli büyüklükte olan toplu konutlardır (Altınışık, 2007).

Geçici konuttan kalıcı konut geçiş süresi, depremin meydana geldiği ülkenin gelişmişlik seviyesine göre değişkenlik gösterebilir. Süreyi belirlemede; kalıcı konut için yer seçimi, kentsel plan, çevre düzeni, konut tipleri ve plan şemasının hazırlanması etkili olduğu söylenebilir. Konut tasarımından kentsel ölçekteki planlamaya kadar; barınma amacının yanında sosyal, ekonomik, kültürel yönden tatmin edici kararlar öngörülmelidir.

Bu konuda kalıcı konutlar ve kentsel planlamanın genel olarak sahip olması gereken standartlar altı maddede özetlenmektedir (Altınışık, 2007);

1. Kentsel çevre oluşturmada mimari bütünlükle birlikte görsel tasarımların elde edilmesi,

2. Yeni kalıcı konutlarda depremzedelerim beklentilerini karşılayacak konut tiplerinin tercih edilmesi,

3. İnsani ölçekler dikkate alınarak açık-kapalı mekân orantısını sağlayan ortak alanların oluşturulması,

4. Kalıcı konutların yanında kullanıcıların sosyal çevre oluşturması ve sosyal faaliyetler düzenlemesine olanak sağlayan mekânların tasarlanması,

5.Kentsel tasarım uygulamalarında donatı ve kent mobilyaları için sayı, tip ve malzeme gibi özelliklerin standartlaştırılması,

6. Kalıcı konutların altyapı ve peyzaj düzenlemesini birlikte ele alarak kentsel bütünlük sağlanması önerilebilir.

Literatür araştırması kapsamında 'geçici konut' ve 'kalıcı konut' kavramları üzerinden kapsamlı bir araştırma yapılmıştır. Bu doğrultuda öne çıkan kaynaklar ise şöyledir;

Tüzün (2002), çalışma kapsamında öncelikle barınma kavramına değinmiştir.

Deprem sonrasında en önemli ihtiyaçlardan olan barınma ihtiyacını geçici ve kalıcı konut örnekleri ile açıklamıştır. Geçici konutta olması gereken kullanıcı gereksinimlerini tartışarak kendin kur adında geçici konut önerisinde bulunmuştur. Tez, deprem sonrası

geçici konutlaşma evresindeki barınma birimlerinin tasarımına farklı bir bakış açısı sunduğu söylenebilir.

Karaduman (2002), Marmara depremi sonrası kalıcı konut üretimi üzerinde çalışmalarda bulunmuştur. Bunun yanında diğer ülkelerdeki deprem sonrası üretilen kalıcı konutlar incelenmiş, Türkiye'deki deprem konutu yaklaşımı konusunda genel bir değerlendirmede bulunulmuştur. Kullanıcı katılımı ile kalıcı konut bölgesi olan Gölyaka ve Gün doğdu bölgeleri için anket çalışması yapılmıştır. Elde edilen bilgiler kapsamında afet sonrası üretilecek yeni yerleşimler için veri sağlanması hedeflenmiştir.

Baş (2011), Marmara depremi sonrası Kocaeli şehrinde inşa edilen geçici konutların tüm evrelerini araştırmıştır. Çalışma metninde geçici konutların imar planı, yerleşim düzeni, içinde bulunan sosyal faaliyetler, mimari tasarım özellikleri, mekân çeşitliliği ve uygulama esaslarına kadar birçok faktör ele alınmıştır. Tez sonucunda deprem sonrası barınma birimlerinin belgelendirmesine dayanarak gelecekteki çalışmalara yol göstermesini amaçlamaktadır.

Tanberken (2004), Marmara depremi sonrası kurulan geçici konutlarda 5 yıldan fazla ikamet eden depremzedeler üzerinden çalışmalar yapmıştır. Bunun yanında mekân ve mekana bağlılık ilişkilerini inceleyen yazar, geçici konutlarda yaşanan evlere olan bağlılıkları ve çevresel etkileri araştırmıştır. Araştırma kapsamında, geçici konut bölgesinde yapılan alan çalışmasıyla yazılı ve sözlü verilerle mekân-bağlılık ilişkisi değerlendirmiştir.

Kaya (2001), Marmara depremi sonrasından yeniden yapılaşma kapsamında inşa edilen kalıcı konut projelerinin uygulamaları ve toplu konut modeline uygunluğu incelenmiştir. Bu kapsamda çalışmada, konutların yapımı esnasında yaşanan idari, siyasi, teknik, maddi ve sosyal sorunlara değinilmiştir. Örnek teşkil etmesi için Kocaeli-Bahçecik kalıcı konutlarının uygulama detayları tartışılmıştır. Tez, afet sonrası kalıcı konut üretimi için öneriler içermektedir.

Johnson (2007), Marmara depremi sonrasında barınma için kurulan prefabrik geçici konutları analiz etmiştir. Tez kapsamında geçici konutların; deprem öncesinden hazırlanan

finansal kaynaklar ile depremden sonra barınma ihtiyacının hızlanması gerektiği savunulmuştur. Yerel olarak üretilen hammaddelerle konutların yapımı önerilmektedir.

Yapılacak olan geçici kamp alanı, deprem öncesindeki hayat standartlarında olmalıdır.

Çoğu afetzedenin bu konutlardan ayrılmak yerine 5 yıl boyunca kalıcı konut şeklinde kullandığı tespit edildiği için; geçici konutların kullanım süresini beklenen barınma süresinden üst aylarda olacak şekilde tasarlanmalıdır. Ayrıca geçici konut ihtiyacı bittiğinde alanın ve ham maddenin tekrar kullanılabilecek şekilde olmasına özen gösterilmesi gerektiğini savunmaktadır.

Viola (2013), enerji verimliliği kapsamında sürdürülebilir olan üç farklı geçici konut birimlerinin (ahşap kabuklu tipoloji, plastik kabuklu tiploji, metal kabuklu tipoloji) Türkiye'deki üç farklı bölgede simülasyon yardımı ile uygulanabilirliğini analiz etmiştir.

Tez kapsamında Türkiye'nin seçilmesinin sebebi; ülkenin deprem kuşağı üzerinde konumlanmasından kaynaklanmaktadır. Geçici konut birimlerinden; ahşap kabuklu tipoloji, 2009 Sumatra depreminde, plastik kabuklu tipoloji 2010 Haiti depreminde ve metal kabuklu tipoloji 2011 Van depremlerinde kullanılmıştır. Bu konutların sürdürebilirlik dereceleri için; yer seçimi, malzeme, enerji verimliliği, su verimliliği ve iç mekan konforu ölçütleri kullanılmıştır. Yapılan simülasyonlar sonucunda; metal kabuklu barınağın, plastik barınağa göre daha az enerji tüketimi olsa da; hiçbir konut tipoloji örneği mevcut haliyle çözüm niteliğinde değildir. Olası deprem karşısında yapılacak olan geçici konutların; tez kapsamında çıkan sonuçlara dikkat edilerek yapılması öngörülmektedir.

Literatür araştırması sonucunda; yapılan çalışmaların deprem sonrası geçici konut ve kalıcı konut kavramları özelinde kaldığı ve uluslararası bazda ülkelerin deprem sonrası yeniden yapılaşma kriterlerinin değerlendirildiği çalışmaların zayıf olduğu görülmektedir.

Literatürdeki eksikliklerden olan deprem sonrası yeniden yapılaşma stratejileri çerçevesinde araştırmalar yapılmıştır. Çalışma metni içerisinde; dünyadaki deprem verileri incelenerek, belirli kriterler etrafında tercih edilen Çin, Şili ve Türkiye ülkelerinin deprem sonrası yeniden yapılaşma örneklemi tartışılmıştır. Bununla birlikte olası deprem sonrasında geçici ve kalıcı konutlaşma ve kentsel tasarım için önerilere yer verilmesi amaçlanmıştır. Bir sonraki bölümde, seçilen ülkelerin deprem sonrası yeniden yapılaşma evreleri ayrıntılı bir biçimde ele alınacaktır.

4. DÜNYA ÜLKELERİNİN DEPREM YÖNETİMİ STRATEJİLERİ VE DEPREM