• Sonuç bulunamadı

1.6. Teşviklerin Sınıflandırılması

1.6.3. Kullanılan Araçlara Göre Teşvikler

1.6.3.4. Garanti ve Kefaletler

Vergi teşvikleri başlıca; belirli bazı sektörler için düşük vergi oranlarının uygulanması, gelir ve kurumlar vergisinden yatırım indirimi sistemi, hızlandırılmış amortisman, vergi istisna ve muafiyetleri, vergiye tabi gelirden bazı indirimlerin (bağış, yardımlar, sağlık giderleri vb.) yapılmasına izin verilmesi, zarar mahsubu şekillerinde olabilir (Duran, 2002).

Vergi teşvikleri üç ana başlık altında sınıflandırılabilir. Bunlar; Gelir ve Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi, Gümrük Vergileridir (Duran, 2003:34).

- Gelir ve Kurumlar Vergisi

Teşvik belgeli işletmelerin, sektörel ve bölgesel ayrıma tabi tutularak yaptıkları yatırım sonrasında, işletmeye geçtikleri dönemde elde ettikleri gelir veya kurum kazancından alınan vergilerin yatırıma katkı payına ulaşıncaya kadar olan kısmından belirli oranlarla vazgeçilmektedir.

- Gümrük Vergisi İstisnası

Gümrük Vergisi, teşvik belgesi kapsamında bulunan ithal mallarının gümrükleme işlemleri sırasında ödenmesi gereken gümrük vergisinin ödenmemesi anlamını taşımaktadır. Özellikle gümrük duvarlarının yüksek olduğu dönemlerde önemli bir teşvik etkisine sahiptir.

- Katma Değer Vergisi İstisnası

Tüketim bazlı vergilerden sermaye malları üzerinden alınan KDV’ye uygulanmaktadır. Son dönemlerde, teşvik belgesi kapsamındaki ithal ve yerli makine ve teçhizat için KDV’nin ödenmemesi şeklinde uygulanmaktadır. Bu da yatırım aşamasında firmaların finansman giderlerinin azalması bakımından önemlidir.

1.6.3.4. Garanti ve Kefaletler

Devletin, belirli bazı sektörlerde veya üretim dallarında faaliyet gösteren işletmelere borç temini için garanti vermesi yani kefil olmasıdır. Kredi Garanti Fonu İşletme ve Araştırma Anonim Şirketi tarafından küçük ve orta ölçekli işletmelere finans kurumlarından aldıkları krediler için istenen teminat garantisi ya da kefaletleri hizmetinin sunulması, bir garanti ve kefalet teşviğidir.

20 1.6.3.5. Diğer Teşvikler

Devlet tarafından altyapı hazırlanması ve yatırım öncesi hizmetler (yatırım projesi hazırlama, pazar araştırması vb.) sunulması gibi teşviklerdir (Duran, 2003:27).

Tablo 2: Teşvik Araçlarının Çeşitleri

Ayni Teşvikler - Arazi-arsa tahsisi - Bina temini Nakdi Teşvikler Karşılıksız - Hibeler - Primler Karşılıklı

- Uygun koşullu krediler (düşük faizli, uzun vadeli)

Vergi Teşvikleri

Gelir ve Kurumlar Vergisi Teşvikleri

- Düşük oranlı gelir ve kurumlar vergisi - Vergi muafiyeti

- Zarar mahsubu

- Hızlandırılmış amortisman - Yatırım indirimi

- Bazı harcamaların vergiden düşülmesi (Sosyal güvenlik katkısı, İstihdamla ilgili harcamalar, Reklam, tanıtım ve pazarlama, Sağlık harcamaları vb.)

KDV Teşvikleri

- Sermaye mallarına KDV istisnası

- Gelişmemiş bölgelere ve/veya bazı ürünler düşük KDV oranı

Gümrük Vergisi Teşvikleri

- Makine-teçhizat, hammadde, parça ve yedek parça gibi sermaye mallarına gümrük muafiyeti

- Gümrük vergisi iadesi

Garanti ve Kefaletler

- Kredi garantileri

- Yüksek ticari risk taşıyan projelere kamu kaynaklı risk sermayesi katılımı

- Ekonomik ve ticari riskleri kapsayan ayrıcalıklı kamu sigortası (devalüasyon, politik karmaşa vb.)

Diğer Teşvikler

- Alt yapı hazırlanması - Ucuz enerji desteği

- Yatırım öncesi hizmetler; finansman kaynakları, yatırım projesi hazırlama ve yönetme, pazar araştırması, hammadde ve alt yapı durumu, üretim prosesi ve pazarlama teknikleri, eğitim, know-how veya kalite kontrol geliştirme teknikleri ile ilgili yardımlar

- Ayrıcalıklı kamusal anlaşmalar

21 1.7. Teşvik Sisteminin Etkinliği

Teşviklerin başarısı, sağladığı faydanın piyasa mekanizmasında yarattığı tahribattan fazla olmasını gerektirir. Çünkü kamu gücü kullanılarak toplanılan kaynakların, bazı amaçlar çerçevesinde öncelikli görülen alanlara transferi ile piyasa mekanizmasında bir sapma yaratılmaktadır. Bu kaynağın piyasa mekanizması dışı bir yöntem ile tahsisi, liberal ekonomik sistemin mantığı gereği kaynak kullanımında etkinliğin azalması anlamına gelmektedir. Buna karşılık piyasa mekanizmasının öngörmediği dışsal faydalar teşviklerin olumlu yönünü oluşturmaktadır (Çiloğlu, 2000:13).

Devlet kaynaklarından özel kesim kaynaklarına pozitif katkıları ifade eden teşvik sistemi aşağı yukarı tüm piyasa ekonomilerinde değişik biçimde uygulanmaktadır. Fakat teşvik sisteminin hangi seviyedeki ve sahalardaki yatırımlar için kullanılacağı ile ne miktarda bir pozitif net transferin gerçek manada teşvik sayılacağı tartışılmaktadır (Duran, 1998:19). Bu konuda “yatırımların teşvik esnekliği” adıyla bir kavram geliştirilmiştir. Bu kavrama göre, özel kesimi istenilen sahada bir yatırım yapmaya razı etmek için herhangi bir teşvik oranı yetmemekte, yatırımdan doğan riskleri karşılayacak ölçüde bir “telafi oranı” uygun teşvik sayılmaktadır. Tabii olarak burada yatırımlardaki riskin büyüklüğünü yatırımın türü, büyüklüğü, yapılacağı bölge ve ekonomik konjonktür tayin etmektedir (Duran, 2003:20).

Bir teşvik sisteminin uygulanmasındaki en kritik nokta, teşviğin hangi dönemde uygulanması gerektiğinin belirtilebilmesidir. Enflasyonist bir ekonomik ortamda yatırım dönemi veya yatırım öncesi dönemde teşvik vermek etkilidir. Çünkü enflasyonist bir ortamda yapılacak olan yatırım harcamasının bitirilinceye kadar ne olacağı bilinememektedir. Bu nedenle yatırım sonrası teşviklerin fazla bir cazibesi olmamaktadır.

Ekonomik ve siyasi istikrarsızlık, teşvik sisteminin etkinliğini, teşvikler hangi kademede uygulanırsa uygulansın kendilerinden beklenen performansın oluşmasına negatif etki yapar. Beklenen ideal sonuçların çıkma ihtimali azalır. Diğer bir konu ise, ekonomi politikalarının yeterli bir sürekliliğinin olmasıdır. Sürekli değiştirilen ekonomik politikalar, gerçek üretken yatırımları beslemekten aciz kalır ve yatırımcının yatırım konusunda hevesini kırar.

22

Teşviklerin etkinliğinde en önemli ilkelerden birincisi açıklık ilkesidir. Bu ilke teşviğin düzenlendiği mevzuatın, uygulamanın ve bu uygulamanın sonuçlarının açık olması yani; teşvik uygulamasının nasıl yapıldığı ya da yapılacağı, kime verildiği ve verilen destek miktarının boyutu hakkında fedakarlıkta bulunan vergi yükümlüleri ile kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir (Çiloğlu, 1997:3).

Teşvik mevzuatlarının kamu tarafından desteklenmesi öngörülen faaliyet konularında (veya alanlarında ) faaliyet gösteren tüm birimleri kapsamına alması ve bu birimleri eşit olarak desteklemesi yani genel nitelikli olması gerekmektedir. Yürürlüğe konulan teşvik mevzuatları yanında uygulamanın da genellik ilkesine uyması ve mevcut rekabet sistemini aksatmaması gerekmektedir (Çiloğlu, 1997:4).

Son bir nokta ise, bu harcamaların yerine ulaşıp ulaşmadığını belirleme çalışmalarıdır. Teşvikler kamu harcaması niteliğinde olup, kaynağı da bütçe olduğu için, pek tabidir ki yasal ve idari denetimlerden geçmektedir. Fakat günümüz kamu kesimi finansman problemleri de dikkate alındığında sadece yapılan harcamaları denetlemenin yeterli olmadığı, harcamaların etkinliğine yönelik araştırmaların da zorunlu olduğu hususu ortaya çıkmıştır. Desteklerin etkinlikleri ile ilgili yapılacak çalışmalar desteğin hedeflere ulaşıp ulaşmadığı yanında, teşvik enstrümanlarının daha etkin hale getirilmesi çalışmalarına da ışık tutmalıdır. Bu sayede teşvik enstrümanları arasında etkinlik yönünden karşılaştırma yapma imkanı olacaktır.

23