3.İRAN İLE YAPILAN SAVAŞLAR
3.16. Gani-zâde Nâdirî
“ ÚAäİDE-İ FETÓİYYE BERÂY-I äADRAèÔAM NAäUÓ PAŞA Nedür bu ùanùana-i câh u ùumùuraú-ı celâl
Ki berr ü baóre øiyâ ãaldı neyyir-i iúbâl
Zihî müsâèade-i devlet-i şehen-şâhî Òoşa muvafaúat-ı faøl-ı îzid-i müteèâl
İrişdi velvele-i kûs-ı nuãret eflâke Nüvîd-i emn ü emân itdi dehri mâlâ mâl
Fiten àunûlde sipâh u raèiyyet âsûde Zevâl-i daàdaàa-i cengden cihân òoş-óâl
èAdû bilince úıyâmın úıyâmet-i rezmüñ Kefen be-gerden olup itdi òâhiş-i efêâl
O kîne-ver ki úızılbaşa óâkim olduúda Mülûk-ı milket-i İrânı eyledi pâ-mâl
Kemâl-i èacz ile şimdi olup òarâc-ı güzâr Anuñla eyledi taòlîã-i cân u óıfô-ı èıyâl
132 Ki döndi tâc-ı òurûsa serinde efser-i âl
Úaøâ yürütmedi şâhîleri bu devr içre Çü anlaruñ úızılı çıúdı eyledi ibùâl
Cihânda úalmadı bir èazm-i rezm ider şâhî Meger ki şâhî-i pûlâd-ı ejdehâ timåâl
Şu deñlü cins-i úızılbaşa düşdi nekbet kim Feraóla dilde olan úanlu başa irdi zevâl
áamından oldı ser-i şâha âteşîn mısmâr O ùurfa efser-i óümret-nümâ-yı şemèa-miåâl (…)
Müşîr-i memleket-ârâ Naãûó paşa kim Süm-i semendine serkeşler eyledi rû-mâl
O nerre-şîr-i èadû-gîr-i pür-ãalâbet kim Peleng-i çaróa urur pençe âfitâb miåâl
Felek serâçe-i faølında óavø-ı òoş tedvir Güneş óadîúa-i èadlinde murà-ı zerrîn-bâl (…)
äufûf-ı òaãma çekilse duòân-ı ùop u tüfeng O târ u pûde olur çöb-i nîzesi minvâl
Şu deñlü maèdeleti eyledi øaèîfi úavî Ki oldı gerden-i şîre du-şâòa sümm-i àazâl
133 Dıraòt úadd-i èadû oldı bâr-ı derd ile dâl
Terâzuyile yürürse èaceb degül zer-tâb Ki hergiz itmeye devrinde kimseyi iêlâl
Nesîm-i èâùıfetinden irişse bir nefòa Ceóîmi gülşen iderdi óamîmi âb-ı zülâl (…) (K:26)” 107
Kaside, Sadrazam Nasuh Paşa’yı övmek için yazılmıştır. Şairin tasvirleri bir düğün yerini andırmaktadır. Şiirde bayram havası hâkimdir. Ortada büyük bir sevinç vardır. Bu sevinç hem Nasuh Paşa’nın sadrazam olması hem de İran’a karşı elde edilen üstünlüktür. 1611 yılıda Kuyucu Murat Paşa’nın vefatından sonra sadrazamlığa Nasuh Paşa getirilmiştir. Paşa aynı zamanda İran ile yapılacak barış için yetkilendirilmiştir. Nihayet 1612 yılında Nasuh Paşa Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı’nın aldığı yerler Osmanlıda kalacak, Safavîler her yıl Osmanlı’ya iki yüz ipeği vergi olarak verecektir. Nasuh Paşa bu antlaşma ile padişaha, “Şah sizin kölenizdir”, demiştir. 108
Şair, bu durumu Nasuh Paşa’nın başarısı olarak görmüştür. O’nu kutlamak için bu kasideyi yazmıştır. Nasuh Paşa’nın vasıflarının övüldüğü kasidede, Acem mülküne hükmedildiği ifade edilmektedir. Paşa askerleri ile Kızılbaş’a üstünlük kurmuştur. Düşman bu güce karşı koyamayacağını anlamıştır.
“ ÚAäİDE-İ DİGER FETÓİYYE-İ NAäUÓ PAŞA Meróaba ey ãadr-ı èâlî-úadr gerdûn-âsitân
Òayr-maúdem ey muôaffer âsaf-ı ãâòib-úırân
107 Numan Külekçi, Gani-zâde Nâdirî- Hayatı, Edeebî Kişiliği, Dîvânı ve Şeh-nâmesi’nin Tenkidli Metni, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Erzurum 1985, s.176-179.
108 Remzi Kılıç, “Osmanlılar ve Safavîler arasında Nasuh Paşa (1612) ve Serav Antlaşması (1618), s.124-134., (Erişim Tarihi: 28.03.2018), http://remzikilic.com/osmanlilar-ile-safeviler-arasinda.
134 Cünbiş-i raòşuñla lerzân oldı mihr-i òâveri
äanki cevlân-ı ãabâdan ditredi berk-i òazân
Na’ra-i kûsuñla ùâú-ı çaròa düşdi àulàle Nesr-i vâúiè ùâyir oldı Nesr-i ùâyir lâ-mekân
Şâh-ı taòt-ı Iãfahânı pây-mâl itdün diyü Òâk-ı râhuñ oldı çeşm-i câna kuhl-ı Iãfahân
Mâcerâ-yı Úayãer ü Pervîz üñ alduñ kinini Geldi emrüñle èAcemden Rûma Genc-i Şâyegân
äanma râhuñ pür şerâr-ı na’l idi vaút-ı raòîl Raòş-ı èazmüñ cünbişinden òâke düşdi kehkeşân
Ejdehâ-peyker èalem üzre per açdı şuúúası Virdi anlar pîçiş-i simurà u ejderden nişân
Döndi ol lîmûne kim òâk içre saúlarlar anı Gird-i òaylüñde şu resme âfitâb oldı nihân
Gökyüzin ùutdı hezârân bayraú-ı cünbiş-nümâ Gûyıyâ anlarla ebrî kâàıd oldı âsümân
(…)
äadr-ı èaôam server-i èâlem ser-efrâz-ı ümen Úâhir-i şâh-ı èAcem fermân-revâ-yı kâm-rân
Oldı çün nâmuñ Naãûó aèdâya virdüñ tevbeyi İtdi teblià-i naãîóat oldı şemşîrüñ zebân
135 Kân-ı luùfun gevherinden âfitâb eyler óicâb
Dest-i úahruñ òançerinden Úahramân ister emân
èAhd-ı mesèûduñ ãabâóü’l’ıyd òalú-ı rüzgâr Õât-ı maómûduñ ùırâz-ı dâmen-i aòır-zemân
Âsümân-âsâ dönerdi óaşre dek kûy-ı zemîn Ana ursañ fî’l-meåel úavs-ı úuzaódan ãavlecân
Bâb-ı èadlüñde olur bir sâ’il-i zencîr-keş Bâz-gûne tâcını keşkül idüp Nûşîrevân (…)
Úolçaàuñ gördi ucından òûn-ı düşmen aúmada Sînesin çâk itdi anuñ àayretinden nâvedân
Geçdi lâf-ı salùanatdan şehriyâr-ı surò-ser Oldı çün kim ãârım-ı raùbü’llisânuñ dermeyân
Beklesün şimden girü varsun çırâà-ı ceddini Türbesinde eylesün tâcın àılaf-ı şemèdân
Kelle-i düşmen degül alduñ firâvân òarbuza Òâk-ı ……… ocaúlarla olınca bostân
Tîà-i sîr-âbuñ ocaàına şu úoydı anlaruñ Lâcerem yir yir duòân-ı âh ile çıúdı fiàân
136 Luùf idüp şâh-ı cihâna eyle tafãîlin beyân
Bâ-òuãûã ehl-i kemâli òâke yeksân itdiler El-amân ehl-i fesâduñ fitnesinden el-amân (…) (K.27)” 109
Gani-zâde Nâdirî, Nasuh Paşa’nın başarısını kutlamak için kendisine bir kaside daha sunmuştur. Paşa zafer kazanmış birisidir. Doğu’nun güneşi atının hareketiyle titremiştir. Bu tıpkı hazan yaprağının sabâ rüzgarının değmesi ile titremesi gibidir. Fetih davulunun sesi feleğin kubbesine ulaşmıştır. Isfahan tahtının Şah’ı ayaklar altına alınmıştır. Tıpkı bir ejderha gibi kanat açılmış,Şah bu durum karşısında sararmış, limona dönmüştür. Binlerce bayrak gökyüzünde bir cümbüş oluşturmuş, sanki bir ebru sanatı icra edilmiştir.
Paşa’nın gelişi ile fesat ehli bozguna uğramıştır. Düşman askerine tövbe ettirilmiştir. Bu nasihatin dili ise kılıçla olmuştur. Paşa düşmana ne kadar sert ise mazluma o kadar yumuşaktır. Hatta öyle ki adalette ünlü hükümdar Nûşirevân’ı geçmiştir. Nûşirevân, İran’ın Sasâniyân sülalesinden adaleti ile ün salmış bir hükümdardır. Bağdat yakınlarında Medâyin adlı yerde bir saray yaptırmıştır. Bu sarayın içine bir çan astıran hükümdar, çanın ucuna zincir bağlamıştır. Adalet için saraya gelen halk bu zinciri çekip çanı çalmaktadır. Amaç ise Nuşîrevânı haberdar etmektir. 110
Nasuh Paşa bu şekilde dosta güven, düşmana korku salmaktadır. Mazluma karşı bu kadar adaletli davranırken, zalimin kanı kılıcından akmaktadır.
“ Óamdüli’llâh Muãùafa paşa-yı èâlî-menúıbet Óâkim-i Baàdâd olup Kisrâ-veş itdi èadl u dâd
Kişver-i Baàdâda virmişken zemâne iòtilâl Şâh-ı devrân itdi defe-i fitne vü refè-i fesâd
109 Numan Külekçi, a.g.t., s.179-182.
137 Ol müşîr-i müşteri-tedbîri vâlî eyleyüp
èAdlile Baàdâdı itdi àayret-i õât-ül-èimâd
Âb-ı faølından muùarra oldı serv-i maèdelet Bâd-ı èadlinden saèâdet àoncesi buldı küşâd
Ol emîn-i òalú u meèmûn-ı Òudâ óâkim olup Ôıll-i Yezdâna òılâfet úıldı ber-vefú-i murâd
Oldı çün ol memleket bâà-ı bahâr-ı maèdelet
Didiler târîò içün Baàdâda şimdi bâà-ı dâd Sene: 1012 (T.4)” 111
Çok şükür ki Mustafa Paşa, Bağdat hâkimi olmuştur. Böylelikle İran Şâh’ı döneminde boy gösteren fitne sona ermiştir. Paşa’nın buraya hâkim olması ile Bağdat mamur olmuştur. Mustafa Paşa, fazilet suyu ile adalet ağacı can bulmuş, adalet rüzgârıyla mutluluk goncacı açılmıştır. O’nun gelmesi ile memlekete bahar gelmiştir.
3.17.İsmetî
“ Târîò-i fetó-i Baàdâd
Óaú eyleye sulùân-ı cihân Òân Murâduñ Hemvâre çerâà-ı gül-i iúbâlini rûşen
Baàdâdı yine úuvvet ile eyledi tesòîr Ber-geşte olup úahrı ile devlet-i düşmen
æebt eylemege vaút-ı saèîdüñ bu cihâduñ
138 Feyø istedigüñ èİãmetiyâ faøl-ı Òudâdan
Tebrîk-i àazâ eyleyüp ol ôıll-ı ilaha
Hâùif dedi târîòini fetóiñ müteyemmen 1048 (T.2)” 112
Şair, duasında “Yüce Allah, Murat Hân’ın gelecek gülünün çırasını aydınlık etsin” demektedir. Çünkü Murat Hân Bağdat’ı yeniden kuvvet ile almıştır. Düşman askerini kahretmiştir. İsmetî, Bağdat’ın fethinden duyduğu mutluluğu ifade ederek, Sultan Murat’ı bu gazadan dolayı tebrik etmektedir.
“ Òudâ ièzâz edüp Sulùân Murâd-ı dâd-muètâdı
Semend-i devletine etdi pây-endâz Baàdâdı (Diğer şiirler:16)” 113
İsmetî tek beyitlik bu şiirinde yine Bağdat’ın alınışını haber etmektedir.