• Sonuç bulunamadı

"Kasîde Der Medh-i Merhum Vezîr-i A'zam Hazreti Fazıl Ahmed Paşâ Òoşâ úudûm-ı saèâdet rüsûm-ı ãadr-ı ãudûr

Ki maúdemiyle cihân òalúı oldular mesrûr

Òoşâ úudûm-ı memâlik-güşâ ôafer âyîn Ki ide tehniyetin úudsiyân-ı èâlem-i nûr (…)

Siyâh-mest-i kerem oldı cümle-i èâlem Cihânda úalmadı aãlâ ùabîèat-ı maòmûr

Zehî vezîr-i şecâèat-medâr-ı Rüstem òû Mûseòòar oldı aña kişver-i kemâl-ı ôuhûr

O deñlü kişver-i küffâr eyledi àâret Kim oldı nâmı añılmaz vaúâyiè-i Timur

20 Óasedle yandı dil-i zâr-ı düşmen-i maúhûr

Ne saèy u kûşiş olur böyle úalèa-i Saèbuñ Ki úırú günde ide fetóini Òüdâ maúdûr (…)

Hem eyledi Úanije úalèasını istiòlâã Yed-i teùâvül-i Mâcârdan yaúup vüzûr

Yeñi Óiãârı bir ay içre eyleyüb ber-bâd O ùâblarla ki andan nişânedir dem şûr

Olunca fetói müyesser yaúub òarâb itdi İçindeki kefere geçdi tîàdan cumhûr

Niçe úılâèı daòi itdi nâr ile iórâú Óisâbsız kefere itdiler caóîme èubûr

Bu iki yılda anuñ itdügin budur inãâf Ki niçe pâdişeh-i dehre olmadı maúdûr

Úırâl-ı Nemåeye olmuş cihâd-ı sâbıúda Ne iftiòâra münâsib ne àazve-i meşhûr

Niçe óiãâr-ı metîn u èasâkiri olmuş Òarâb-ı pey siper-i esb-i èasker-i manãur

Cenâb-ı Óaøret-i Bârî idüb aña yârî Bu ol àazâlara oldı muvaffaú u me’mûr

21 Ne itdi Rüstem u Zâl u ne eyledi Dârâ

Lisân-ı òalúda tâ yevm-i ãûr ola meõkûr

Kim eyledi iki yılda bu deñlü fetó u fütüó Kim oldı Nemåe ile iki yılda ãuló-ı umûr

Ne Rüstemâne reviş Ḳahramân-ı vâdîdür èAdû idi kefere cümle oldılar maúhûr

Pes an ki eyledi idrâk-ı úuvvetin çâsâr Úabâóatine olub nâdim ol ôalûm u kefûr

Recâ idüb olıcaú ãulóa ùâlib u râàıb Anuñ meramına oldı müsâèid ol destûr

Bu ãuló ile bu àanîmetle minnetu’lil-lâh Maúarr-ı devlete geldi yine o faòr-ı dühûr

Òulûã-i úalbile itdi duèâ cihân òalúı

Óuøûr-ı Şehde hem oldı muèazzez u manôûr (…)

Niçe åevâb-ı cezîl ide ãuló ile taóãîl

Niçe fütûó ile ola mübeşşer u mesrûr “ (K.5)23

Fazıl Ahmet Paşa’yı övmek için yazılan bu kaside de şair insanlara bir müjde vermektedir. Bu müjde Fazıl Ahmet Paşa’nın kendisidir. Ne hoş ki o gelmiştir ve insanalar sevince boğulmuştur. Onun zaferleri o kadar büyüktür ki herkes tarafından takdir edilmektedir ve buna fazlası ile layıktır. Devletin bekâsı için çaba sarfeden

23Halime Bektaş, Şeyh Mehmed Nazmî Dîvânı, Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sivas 2005, s.551-559.

22 Paşa, şaire göre başarılı olmştur. Onun devrinde bir rahatlama söz konusudur. Çünkü kendisi çok çalışan, çokça şükreden bir yöneticidir. Paşa’nın büyükte bir ordusu vardır, bu ordunun en büyük silahı ise duadır. O, aynı zamanda ilim sahibidir ve çok adildir, bu yüzden dokunduğu yerler imar olmuştur.

Bu övgülerden sonra şair düşmanla girişilen mücadeleyi anlatmaktadır. Buna göre mücadelenin sebebi, düşman askerinin Timur olayını aratmayacak derecede yağma, yakıp-yıkma işine girişmesidir. Bundan dolayı askerimiz düşmanın elinde Uyvar kalesini alır ve düşmanın içine bir ateş düşürür. Uyvar kalesinin alınması şairi heycanlandırmıştır ve bu azimle Allah kırk günde Sa’bun kalesi’nin fethinide nasip edecektir. Bunun yanısıra Kanije kalesi de Macar zulmünün elinden kurtarılmıştır. Bu uğraş esnasında kalenin surları toplarla dövülmüş ve düşman askeri kılıçtan geçirilmiştir. Savaş meydanını tasvire devam eden şair nice hisarların ateş ile yandığını ve sayısız kâfir askerin cehennemi yaşadığını söylemektedir.

Paşa, bunları iki yıl gibi bir sürede yapmıştır ve şaire göre nice padişah zamanında bu nasip olmamıştır. Nemse Kıralı bu savaşlardan hezimetle ayrılmıştır ve barışa zorlanmıştır. Allah, bu gazalarda Osmanlı’yı üstün kılmıştır. Elde edilen başarıda en büyük pay ise Fazıl Ahmet Paşa’nındır. Çünkü daha önce hiç kimse iki yıl gibi bir zaman diliminde Avusturya karşısında böyle başarı sağlayamamıştır. Kazanılan bu savaşlar sonucunda da hazineye ganimetler gelmiştir.

Bundan sonra şair şirini sonlandırırken devletin bekâsının daim olmasını ve yeni zaferler kazanılmasını ister, Allah’a dua eder.

"Berây-ı Feth-î Kal'a-i Uyvâr

O vezîr ibn-i vezîr-i aèôam âsaf tedbir èİlm u óikmetle Arisùoyı fazîlet-âåâr

äadr-ı aèlâda felek görmedi böyle destur Ki ola câmiè-i seyf u úalem-i maènâ-dâr

23 İtdi tekmîl mühimmât-ı fütûóât-ı celîl

Saèy kûşişde úuãûr eylemedi leyl ü nehâr

Viricek úalèayı küffâr didim târîòin

Naômiyâ Uyvârı Aómed Paşaya virdi Macar "(T:25/4)24

Vezir Fazıl Ahmet Paşa’nın ilmini onu Aristo’ya benzeterek ifade eden şair, Allah’ın yardımının kendisiyle olduğunu ifade eder. O, eskiden kalma büyük fetihlerin tamamlayıcısı olmuştur. Geçmişin zaferlerle dolu olduğunu hatırlatan şair, Paşa’nın büyük bir azimle, gece gündüz çalışarak ve hata yapmayarak bu başarıya ulaştığını anlatmaktadır. Son beyitte şair, bu uğraş sonucu kâfir düşman askerinin yenildiğini ve Macar’ın Uyvar Kalesi’ni Fazıl Ahmet Paşa’ya verdiğini söylemektedir.

2.10.Gevherî

“Gazi Hân Muhammed gazâ kasdına Cem’etti kulların bir divan oldu Hazırlanup herkes Nemçe üstüne Devr-i İskenderden bir nişan oldu

Çıkup tahta İslâmın pâdişâhı Derildi nücûm ve hurşîd ü mâhı Bay ü gedâ şâh ü mîr ve sipâhı Cümleye ihsan bî-giran oldu

Pâyitaht-ı adle pîr ü civanlar Hızır ve İlyas cümle ulu sultanlar Cem’ oldu dilîrler sâhib-kıranlar Hünkârım tahtında Süleyman oldu

24 Tîg-zenlik fârislik tîr-endâzlık

Cür’et-i salâbet hem tüfenk-bâzlık Hâsılı her kande bu ser-efrâzlık Meydân-ı halide râyegân oldu

Gevherî bu nazma kâmil bakınca Bilür ehl-i mâh-ı Sîni yakınca Bâb-ı Humâyun’a tuğlar çıkınca Âdûların aklı perişan oldu” (591.Şiir)25

Şâir ilk dörtlükte bize bir savaşın yakın olduğunu haber etmektedir. Padişah Gazi Mehmet Han gaza kasdıyla Avusturya üzerine sefer yapmak niyetindedir. Bu sebepten dolayı herkes toplanarak Avusturya üzerine yapılacak seferi ne kadar çok istediklerini göstermişlerdir. Şaire göre bu İskender’in devrine bir işarettir.

Tahta çıkan İslam Padişahı Mehmet Han yıldız,ay ve güneş gibi zengin fakir her şeyi ve herkesi etkisi altına almıştır. Şair Sultan Mehmet’in tahta geçişine ve Avusturya üzerine yapacağı sefere çok sevinmektedir. Padişahın vermiş olduğu bu sefer kararı ile şair onu Süleyman Peygambere benzetmiştir. Mehmet Han’ın kılıç kullanma ve ok atmadaki hünerini anlatan şair, padişahın sağlam bir cesarete sahip olduğunu ifade etmektedir. Nitekim her alandaki bu üstünlük kendini meydanda da göstermiştir. Son beyitte sanatını da öven şair, Padişah kapısında tuğların çıktığını gören düşmanın aklının perişan olduğunu söylemektedir.

2.11.Âşık Ömer

“Aç gözün Nemçe kralı Gâzi Sultândır varan Ser halâs olmaz elinden bir aç arslandır varan Dem çeker ejder gibi hem gâziler her subh u şâm

25 Şükrü Elçin, Gevherî Divânı- İnceleme, Metin, Dizin, Bibliyografya-, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, II.Baskı, Ankara 1998, s.423.

25 Niçe yüz bin kahramanla Âl-i Osmân’dır varan

Hey dîni kara münâfık durmadın sen ahdına Yürüdü asker-i İslâm hâzır ol sen vaktına Katline femân olundu Nemçe tâc u tahtına Ellerinde tîr ü kemân ol Tatar Han’dır varan

Lütf-ı Hak imdâd edicek alırız cephâneni Câmi ü mescid yaparız kilise vü meyhâneni Hutbe ezânlar okunup kıralar put-hâneni

Sancağ-ı şerîfte mestur hatm-i Kur’ân’dır varan

Yâ İlâhî kıl hidâyet hürmetiyçün ol Habîb Ol la’in-i bed-fiâli makhûr eyle an-karîb Der ki Ömer bu sene de umarız fethin nasîb

Hazret-i Sultân vekili Ahmed Han’dır varan” (1052.Şiir) 26

Şiir savaşı arzulayan bir çağrı ile başlamaktadır. Şair Avusturya kıralının gaflet uykusunda olduğunu “Aç gözünü, Ahmet Han geliyor” diye haber etmektedir. O pençesinden başların eksik olmadığı bir aslandır. Bu aslanın ise gece gündüz cengi arzulayan ejderleri vardır ki onlar nice yüz bin kahramanlı Osmanlı erleridir.

İkinci dörtlükte anlıyoruz ki Avusturya kralı var olan bir antlaşmayı bozmuştur. Kırala “dini kara münafık” diye seslenen şair, İslam askerinin sefere çıktığını ve hedefte kıralın tacının ve tahtının olduğunu anlatmaktadır. Katline verilen ferman ile Tatar Han elinde kılıç, meydana gelmektedir.

26 Yakup Karasoy ve Orhan Yavuz, Âşık Ömer Divanı, Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Konya 2015, s.707.