• Sonuç bulunamadı

Mehmet Adlî’nin Divanında yer alan beşinci kaside Sultan II. Mustafa’nın 1695 yılında çıktığı Avusturya seferinden dönüşünü üzerine kaleme alınmıştır.34

“Dîger sitâyiş-i cenâb-ı Sulùan MuãùafâÒân behcet-i avdet-i sefer-i hümâyûn Sefer mübârek ola ey şahenşeh-i devrân

Öñünce rehber ola Òıżr-ı ķudret-i Yezdân

Yed-i taãarrufa al tîġ-i òâhişi itsün Ser-i münâfıķıçevgân-ı himmetiñàalùân

Vezîr-i aèôam-ıãadr-ı güzîniñe emr it Nevâziş eylesün èibâd dergehüñ her ân

Kemân-ı saòt nevâziş görüp mülâyim olur Tamâmúabżada Rüstemlenür kemân-keşân

Saúîmi menzil oúı ile bir seg rû(?) olamaz Sihâm-ı râst olur cân-sitân-ı sem-peykân

O şaãta kim ola üstâd-ı himmetiñ maôhar Ki Rüstem itmedi ol terbiyetle saèy-i kemân

Miåâl-i çille ider murġ-peçe-i sûfâr

Ġıdâ-yı yek-deme ser-rişte-i èadûyı hemân

34 Seval Baltalı, Mehmed Adlî Divanı, Kırklareli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili Ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırklareli 2016, s.18.

37 Cemîè-i seng-i mezâr-ı gürûh-ı aèdâya

Raúam ider bunıòûn-ı cigerle kilk-i beyân

Bu deşti itdi bir üstâd Oú Meydânı

Bu rezmgâha dikildi bu deñlü seng-i nişân

Úoluna úuvvet eyâşâh-ı nâm-dâr-ı felek Kemânıñ eylediñâvîze-i revâú-ı cihân

Felekde úavs-ıúuzaà menziline óayrândır Kemân-ıúudreti èâlemde itmeyen iõèân

O burc kim ola necm-i sitâreñe maôhar Olur semâda serîr-i simâk ile yeksân

Olursa nâôır-ı necm-i sitâre-i baótuñ

Müneccime Şeref-i Şems olur o demde „ayân

Miåâl-i Rüstem olur her biri şecî-i hüner Ricâl-i òâhişe luùfuñ virirse şöhret ü şân

Úuvâ-yı devlet-i õî-úudretiñ iderse néola Kemîne mûrçe-i dehri Úahramân-ı zamân (…)

Miåâl-i mûr tehî-saèy-i pây-mâl oldum Gel eyle baña Süleymânlıú el-amân amân (…) (K.5)” 35

38 Şair, Sultan Mustafa’ya, seferin mübarek olsun ey zamanın ulu Padişahı, bu seferde Allah yardımcın olsun, diye seslenmektedir. Şaire göre padişahın bu seferde yapması gereken eline kılıcı arzu ile alıp münafık düşmanın kafası ile çevgân oynamaktır. Çevgân, Türkler’in oynamış olduğu bir oyunda kullanılan başı eğri sopadır. Gûy adı verilen bir topu çevgân marifetiyle hedefe sürüklemek, oyunun temel amacıdır. Bu oyun Avrupa’da “Polo” adıyla bilinmektedir ve günümüzde de oynanmaktadır. Divan şiirinde savaş sahnelerinde kullanıldığı zaman insan kafası topa, atların ayağıda çevgâna benzetilir.36Bu şekilde padişahın düşmana karşı sert bir tutum takınmasını isteyen şair, vezirlere verilecek emirle disiplini elden bırakmadan kesin bir zafer istemektedir. Bu savaş meydanında yiğitlerimiz kuvvetli olmalıdır. Zaten onların her biri Rüstem gibi marifetli erlerdir. Bu düstûr üzerine hareket eden ordumuz seferden başarı ile dönmüştür.

Sefer sonucu gelen başarıyı kutlayan şair daha sonra halini arz etmiştir. Padişah’a “Süleyman” diyen şair kendini karıncaya benzetmiş ve padişahtan lütûf beklemiştir. Şiirin sonunda ise devlet için dua etmiştir.

2.18.Vecdî

“Úasîde Der Vaãf-ı Serdâr-ı Ekrem Köprili Meómed Paşa vü Târiò-i Fetó-i Kalèa-i Yanova

Meróabâ Óimmet-i sulùân-ı memalik-ârâ Habbeõâ şevket-i şâhen-şeh-i iúlîm-güşâ

Bu ne óimmet bu ne şevket bu ne ãafvetdir kim Nâm-ı pâküñ işidüb cân virür oldı âèdâ

Ceddi bü-l-fetó ile etmişdi tekennî gerçi

36 İskender Pala, “Çevgân” Maddesi, Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü, Kapı Yayınları, 19.Basım, İstanbul 2010, s.102.

39 Bü-l-fütûóât gerekdir ki ola künyet aña

Bü-l-fütûóât dinilmez mi o şâhen-şehe kim Ger murâd eylese bir düşmene tertîb-i cezâ

Hareket eylemeden taòt-ı hümâyûnundan Bir işâretle eder emr-i şerifin icrâ

Oldı Erdel naôar-ı úahrına çünkim maôhar Etdi fermân ki saùvetî iècâz-nümâ

Rûm-ili Anaùolı èaskerini gönderdi Oldı serdârları haøret-i ãadr-ı vüzerâ

Nice ãadr-ı vüzerâ görmedi böyle devlet Âãaf-ı ãaf-şiken ü ãâóib-i sâhib-tuàrâ

Pîr-i Bistâm-ı èibâdât u Felâùûn-tedbîr

Bû-Bekir äıdú u èÖmer-àayret ü Óayder-heycâ

Nefesi öyle müéeååir ki kılıc gibi keser Reddolunmaz yine kim ãıdú ile eylerse duèâ

Yüridi èasker-i İslâmla dîn-i düşmenine Ederek nuãret içün Haøret-i Allah’a recâ

Yedi günde Tuna’nıñ üstine bir köpri úurub Şâh-râh oldı úamû èaskere rûy-ı deryâ

40 Fevc fevc andan èubûr eyleyüb ehl-i İslâm

Dâr-ı óarbe yüridi her yañadan mevc-âsâ

Yanova úalèası altına nüzûl itdikde Òayme-zâr oldı cevânibdeki kûh ü ãahrâ

Zîr ü bâlâ o úadar òayme ile ùoldı baúub äandı düşmen ùolıdur èasker ile arø u semâ

Meterisler úazılub úalèanıñ eùrâfında Düşmeniñ úazdı kökin yaèni dilîrân-ı veàa

Dizilüb ùoplaruñ cümlesi yirlü yirine Cebe-hâne dökilüb ùoldı ãanasın dünya

Ùoplar aàzın açub úalèaya gûyâ oldı Her biri âteş ile ùopùolu bir ejderhâ

Bu hücûmı vü bu tedbiri görünce küffâr Burc u bârûda hemân eylediler vâveylâ

Gerçi mustaókem idi kalèa vü aãlâ yoàidi Hiç mühimmât ü levâzımda kuãûrı amma

Böyle serdâr u bu èasker bu mühimmât-ı ôafer Kalèa nitsün buna pûlâddan olmış farøâ

Bîm-i cân ile amân diyü fiàân eylediler Gelmesün kimselerin başına bir böyle belâ

41 Çıúdılar ditreşerek berg-i òazân gibi edüb

Óaøret-i pâd-şehiñ devlet ü èömrine duèâ

Pâd-şâha vü vezire virecek èömr-i ùavîl İde dünyâyı musaòòar bi-haúın nûr-ı êuóâ

Kalèadan eylediler pâk çü levå-i küfri Kalèa vü anda olan cümle nevâóî vü úurâ

Oldı ey Vecdî şeh-i èâleme bu mülk-i cedîd Namına eylediler anda daòı òutbe edâ

Yazdılar defter-i emlâk-ı şehe târiòin

‘Mülk-i pâk-i Yanova fetó-i Muóammed Paşa’ (K.1)(1658) 1068” 37

Padişaha övgü ile başlayan şiirde, onun şehirleri süsleyen büyük bir hükümdar olduğundan bahsedilmektedir. Padişahın adını duyan düşman askeri korkudan can vermektedir. Ceddine yakışır şekilde fetihler yapan Sultan, şairin verdiği habere göre bunu tahtından ayrılmadan yapmaktadır. Yani padişahın bir emri ile fetihler gerçekleşmektedir. Yeni fetih noktası olarak Erdel’i göstermiştir ve bunun için Köprülü Mehmet Paşa görevlendirilmiştir.

Köprülü Mehmet Paşa büyük bir sadrazamdır. Paşa emri alınca Anadolu’dan topladığı askerlerle sefer çıkmıştır. Dilinde dua ile İslam askerine komuta edip din düşmanlarının üzerine yürümüştür. Paşa ilk olarak Tuna üzerine yedi günde bir köprü kurdurmuştur, bu sayede asker nehri kolaylıkla geçmiştir. Bu sefere her taraftan dalga dalga İslam askeri katılmıştır. Öyle ki Yanova kalesinin altına gelen askerlerin çöle ve dağa kurduğu çadırlar bir bahçe görüntüsü vermiştir. Ordumuz

37 Eşref Yanmaz, Vecdî- Hayatı, Edebî Kişiliği Ve Divânı’nın Karşılaştırmalı Metni, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzurum 1995, s.46-49.

42 buraya bir çadır bahçesi kurmuştur. Çadır bahçesini gören düşman askeri ise yeryüzünün tamamının askerimizle dolduğunu düşünmüştür. Kalenin etrafına siperler kazan askerlerimiz, topları da ateşlemek üzere yerlerine dizmiştir. Ateşlenen toplar bir ejderha gibi ateş saçmış, düşman askeri korkudan çığlıklar atmışlardır. Şaire göre bu ordu ve mühimmat karşısında, kale çelikten olsa dahi dayanması zordur.

Zorlu mücadele sonucu kale düşmüştür. Vecdî, dehşet veren bu savaşın boyutlarını, düşmanı dahi olsa kimsenin başına böyle bir bela gelmesin, sözleriyle anlatmıştır. Yanova, bundan sonra Osmanlı’nın yeni mülküdür. Yapılan ilk iş ise padişah adına hutbe okutulması olmuştur.

2.19.Sükkerî

“ Merḥabā ey ser-ber-i çāpüḳ-süvār-ı ṣaf-derān Merḥabā ey ḳaḥramān-ı şir-dil-i Rüstem-naẓîr

Mîr-i ṣaf-ārā-yı Bosnā olduġuñ gūş eyleyüp Bîm-i cāna düşdi küffār-ı cihān eyler nefîr

Âb-ı tîz-i tîġ-i ḫun-rîzüñ bilür aʿdā-yı dîn Şimdi urduñ maḳdemüñle onlara zehr-āb-ı tîr

Kâfir-i bî-dil nice ṭāḳat getürsüñ ḍarbuña Sende rezm-i ḳahramân u rūz u şâm-ı ceng-i şîr

Nitekim luṭfuñ dil-i aḥbâbı eylerse şikâr Dâʿimâ aʿdâ-yı dîn olsun rikâbuñda esîr

Böyle ilhâm itdi hâtif SÜKKERÎ târîḫini 'Devlet’ûñ pâyende olsun dil-nüvâz ol ey dilîr'

43 H. 1075 – M.1664 (T.2)” 38

Sükkerî, şiirinde adını vermediği bir paşayı sevinçle selamlamaktadır. Anlıyoruz ki bu paşa bir seferden dönmektedir.

İkinci beyitte bu sevincin sebebi açıklanmıştır. Bosna diyarının paşa tarafından, düşmandan temizlendiği ifade edilmektedir. Düşman, ecdadın su gibi kan saçan keskin kılıcını bilmektedir. Şimdi ise zehirli sular saçan o kılıç geri dönmüştür. Kâfir düşman yemiş olduğu darbelerle sindirilmiştir