• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ VE TEDARİKÇİ İLİŞKİLERİ

2.5. Alıcı-Tedarikçi İlişkileri

2.5.4. Alıcı-Tedarikçi İlişkilerinde İlişki Kalitesini Belirleyen Değişkenler

2.5.4.1. Güven

Güven kavramı, belirsizliklerin ve öngörülmezliğin giderek arttığı günümüz dünyasında toplumu bir arada tutan en önemli kavramlardan ve insani değerlerden biri olarak ifade edilmektedir (Çetinel, 2008: 17). Bununla birlikte güven konusunda yapılan çalışmalar, güvenin psikolojik bir olgu olduğu konusunda birleşmektedir (Yücel, 2006: 3). Esasında güven kavramı çok boyutlu bir kavram olup yalnızca psikoloji alanında ele alınmamıştır. Psikolojinin yanı sıra politik bilim, sosyoloji, ekonomi, antropoloji, tarih ve yönetim gibi sosyal bilimlerin pek çok disiplininin de araştırma konusu olmuştur (Tüzün, 2007: 95). Bu bağlamda Worchel güven kavramına yönelik bakış açılarını üç temel kategori altında toplamıştır. Bu kategorileri aşağıdaki şekilde açıklamak mümkündür (Çetinel, 2008: 5; Tüzün, 2007: 96):

Kişilik Teorisyenlerinin görüşüne göre güven, gelişimsel ve sosyal faktörlerin şekillendirdiği bireysel kişilik farklılıklarına göre oluşmaktadır. Bu bağlamda güven, bir inanç, beklenti veya kişiliğin derinliklerinde bulunan bireyin psikolojik gelişiminden kaynaklı bir histir.

Ekonomistler ve Sosyologlara göre güven, kurumsal bir olgudur. Bireylerin kurumlara yerleştirdiği hem kurum içinde hem de kurumlar arasında gerçekleşen bir olaydır.

Sosyal psikoloji alanında ise güven, bireyler arasında ya da grup düzeyinde güven duygusu yaratan ya da ona zarar veren, bireyler arasındaki hareketlerdir. Bu bağlamda sosyal psikologlar güven kavramını, diğer tarafın beklentisi olarak ifade etmektedirler.

116

İşletmecilik alanında güven kavramı yoğun olarak kullanılan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan güvenin işletmeler açısından çok yeni bir kavram olmadığını söylemek mümkündür. Demir ve Şahin (2002: 219), güven kavramının özellikle işletmeler arasındaki e-ticaret uygulamalarının artmasıyla birlikte eskiye nazaran daha fazla önem kazandığını belirtmektedir. Demir ve Şahin (2002: 219)’e göre, güven ticaretin temel taşlarından biridir ve işletmeler arası başarılı ilişkilerin kurulmasında ve sürdürülmesinde kilit bir öneme sahiptir. Nitekim, alıcı-tedarikçi ilişkisini inceleyen çalışmaların neredeyse tamamında “güven” boyutu işletmeler arasındaki ilişki kalitesini belirleyen en temel hususlardan birisi olarak ifade edilmiştir (Wray ve diğ., 1994; Doney ve Cannon, 1997; Jap ve diğ., 1999; Tektaş ve Kavak, 2010; Halis ve Türkay, 2010).

Kelime anlamı itibariyle güven, korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, itimat olarak ifade edilmektedir (TDK, 1998). İşletmecilik yazınında ise güven kavramının daha farklı şekillerde tanımlandığı görülmektedir. Morgan ve Hunt (1994: 21) güveni “Alıcı ile satıcı ilişkisindeki tarafların birbirlerinin güvenilirlik ve dürüstlüğüne inanmalarıdır.” şeklinde tanımlamıştır.

Diğer bir tanımda ise Anderson ve Weitz (1990: 312), güven kavramını, Alıcı ve satıcı ilişkisindeki tarafların birinin gereksinimlerini diğer tarafın gelecekte karşılayacağına ilişkin davranışları göstermesi ve gereksinim sahibinin onun bu davranışlarına inanmasıdır şeklinde açıklamıştır (akt. Demir ve Şahin, 2002: 220). Dwyer ve arkadaşları (1987) ise güvenin, alıcı ve satıcı ilişkisindeki tarafların birbirlerinin beklentilerini karşılayabileceklerini düşünerek aralarında bir uyum yaratmaları ve ilişki içinde sorumluluklarını yerine getirdiklerinde oluşabilecek durum olduğunu ifade etmişlerdir.

Ganesan (1994: 3) güvenle ilgili olarak yapılan tanımlardan hareketle güven kavramının temelde iki unsurdan meydana geldiğini belirtmektedir. Bu unsurlardan birincisi güvenilirliktir. Ganesan (1994: 3)’a göre güvenilirlik, alıcıların satıcılarla olan ilişkilerindeki söz konusu faaliyetlere yönelik gerekli uzmanlık ve performansı, işin etkin şekilde yürütülebilmesi için sağlayacaklarına olan inancı ifade etmektedir. Güven kavramının ikinci unsurunu ise Ganesan (1994: 3) yardımseverlik olarak açıklamaktadır. Yardımseverlik, alıcı işletmelerin satıcılarından ortaya çıkabilecek yeni

117

durumlar, koşullar ve fiyat artışları gibi hususlarda kendilerini motive edecek yönde desteklemeleri ve yardımcı olmalarına yönelik inancı ortaya koymaktadır.

Ganesan (1994), güven kavramının güvenilirlik ve yardımseverlik olmak üzere iki bileşenden meydana geldiğini ifade etmiştir. Demir ve Şahin (2002: 221) ise, güven tanımlarından yola çıkarak güvenin öğelerini aşağıdaki şekilde sıralamıştır:

• Güven, alıcı-satıcı ilişkisinde taraflardan birinin diğerinin işindeki uzmanlığa, güvenilirliğe ve iyi niyete dayalı olarak karşı taraftan bir beklenti düşüncesinde olmasıdır.

• Alıcı ve satıcı arasındaki güven ilişkisinin kurulmasında tarafların birbirlerine geçmişte ve halen gösterdikleri iyi davranışlar ilişkinin kolayca zedelenmesini engeller.

• Alıcı ve satıcılar arasında kaliteli bir ilişki kurulması için güven en temel hususlardan biridir.

• Alıcı ve satıcılardan her iki tarafın da birbirlerinin iyi niyetine, dürüstlüğüne ve yardımseverliğine inanması güven ilişkinin kurulması açısından önemli hususlardır.

Güven kavramı, esasında hem işletme içi hem de işletmeler arası bir olgudur. Bu bağlamda, işletme içinde güvenin takımlar, liderlik, amaç belirleme, performans değerlendirme ve pazarlık süreçlerinde önemli bir rolünün olduğu ifade edilmektedir. Bununla birlikte güven kavramı işletmeler arası ilişkilerde de oldukça önemli bir yere sahiptir. Özellikle ilişkilerin ilk aşamalarında önemli izler bırakması dolayısıyla ilişkinin sonraki evrelerinde de etkinliği süren bir kavram olması, güveni işletmeler açısından daha önemli hale getirmektedir. Bu açıdan güvenin tedarik zinciri yönetimi uygulamalarının başarısında anahtar bir rol oynadığı yazında oldukça fazla vurgulanmış ve alıcı tedarikçi ilişkilerindeki önemi tartışılmıştır. Nitekim alıcı-tedarikçi ilişkileri kapsamında güven unsurunun mübadele performansı üzerindeki olumlu etkisi göz önünde bulundurulduğunda, güvenin önemi açıkça ortaya çıkmaktadır (Şengün, 2007: 6-7).

Endüstriyel pazarlarda güvenin alıcıların tedarikçilerine karşı geliştirdikleri tutumlar üzerinde etkili olduğu ve taraflar için problemlerini tartışabilecekleri bir temel

118

oluşturduğu ayrıca, ilişkinin de istikrarını sağladığı belirtilmektedir (Tektaş ve Kavak, 2010: 55). Ganesan (1994: 3), uzun dönemli alıcı-satıcı ilişkilerinde güvenin üç şekilde etkili olduğunu ifade etmektedir:

• Satıcıların olası fırsatçı davranışlarına ilişkin alıcı firmalar tarafından algılanan riski azaltır.

• Alıcı ve satıcılar arasında oluşabilecek haksızlık veya adaletsizliklerin alıcılar nezdinde uzun zaman yerine kısa zamanda çözülebileceğine yönelik inançlarını artırır.

• Alım-satım ve işlem maliyetlerini azaltır.

Alıcı ve tedarikçiler arsında güvenin varlığı her iki taraf içinde ilişki içinde oldukları partnerlerini gözeterek, işbirlikçi yatırımlar yapma konusunda firmaları teşvik etmektedir. Bunun yanı sıra, güven düzeyinin yüksek olduğu alıcı-tedarikçi ilişkilerinde firmalar arası formel anlaşmalar yerini informel anlaşmalara bırakabilmektedir. Bu durum, hem işlem maliyetlerinin azalmasını sağlamakta hem de firmalara esneklik kazandırmaktadır (Wilson, 1997: 12).