• Sonuç bulunamadı

3. ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

3.2. Dedikodu Yapma Eğilimi

3.2.4. Günlere Katılma ve Dedikodu Arası İlişki

Bu başlık altında önemli bulduğumuz diğer bir konu da üzerinde önemle durulan ve görüşülen herkese sorulan önemli sorulardan biri de kişilerin günlere katılıp katılmamasıdır. Çünkü bu ortamlar iletişimin en açık şekilde gerçekleşebileceği ortamlardır. Hemen hemen aynı sosyo-ekonomik konuma sahip bireyler belli zaman aralıkları ile bir araya gelerek sohbet etme olanağını elde ettiği ortamlardır, günler. Buna halk arasında genelde “altın günleri” denir. Bu günlerde belli zaman aralıkları ile bir araya gelen bayanlar çeşitli yemekler yedikten sonra getirdikleri altınları ev sahibine

vermekte ve koyu bir sohbete başlamaktadırlar. Altın günü deyince ilk akla gelen ev hanımlarıdır. Ancak günümüzde altın günü olarak adlandırılmasına rağmen bu toplantılarda kimi zaman altın, kimi zaman para, kimi zaman da daha farklı hediyeler toplanmaktadır. Günün sonunda ev sahibi zengin olduğunu düşünür ve sevinir ancak evinde yapılan her şeyin doğru olup olmadığını tartışmaz bile. Çünkü bu günlerde sahip olunan altının haram olabileceğini hiç hesaba katmamaktadır. İslam dininin faiz ve harama, dedikoduya yaklaşımı olumsuz olmaktadır. Burada kimi zaman helal bir şekilde alınan altın, çeyrek, sohbet anında yapılan dedikodular, israf edilen yiyecekler birbirini kıskandırmak için söylenen onca sözler ve yalanlar ve getirilen hediyelerin ne şekilde kazanıldığının bilinmemesi ev sahibine daha çok zarar getirebilmektedir. Bu gün için yapılan hazırlıklar günler öncesinden stresli bir şekilde başlamaktadır. Bunun için evin her tarafı temizlenmektedir. Çünkü eve gelen misafirler evi köşe bucak dikkatli bir şekilde inceleyecek ve eksik ya da yanlış gördüğü bir durumu acımasızca eleştirebileceklerdir.

Beklenen gün geldiğinde evdeki telaş herkesi etkilemekte bunun için hatta evin erkekleri bile evden dışarı atılmakta ve akşama kadar eve gelmemeleri tembih edilmektedir. O gün evin her tarafını kaplayan pasta ve börek kokuları kulaklarda duyulan çay karıştırma ve kahkaha sesleri tüm gün boyunca devam etmektedir. Dedikodular yapılıp yemekler de yendikten sonra misafirler ev sahiplerine getirdikleri altınları vermeye başlarlar.

Günümüzde artık evlerde toplanmak yerine hanımların isteği üzerine ve sosyo- ekonomik yapılarına göre lokantalar, kafeler, oteller vb. mekanlar tercih edilmektedir. Gidilecek yerin ve gelecek kişilerin belirlenmesinde kişilerin de ifadelerine göre sosyo- ekonomik ve kültürel yapı önemli bir husus olmaktadır. Burada hemen her konu sohbet konusu olabilmekte bilgi sahibi oldukları bir olay hakkında konuşulabileceği gibi taraflar, karşılıklı olarak hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığı konularda bile yorum yapabilmektedirler.

Siz günlere katılıyor musunuz? Peki bu günlerde dedikodu ne derece aktif olmaktadır? şeklinde sorulan soruya 38 yaşındaki ev hanımı M.B.; “Evet katılırım ve bu günlerde daha çok dedikodu yapılır. Sokaktan geçen kişiler hakkında bile dedikodu yapılabiliyor yani herkes ve her şey hakkında dedikodu yapılıyor” şeklinde yaklaştı. Yine aynı soruya 24 yaşındaki memur K.A. buna paralel bir cevap vererek bu görüşü destekledi; “Evet biz iş arkadaşlarımızla her hafta gün şeklinde buluşuruz. Ve bu

günlerde daha çok dedikodu yapılıyor çünkü genelde samimi olduğum kişiler oldukları için bu kişiler ile passo dedikodu yapıyoruz diyebilirim”. Yakın arkadaş ve samimi grupların bir arada olması halinde hemen herkes her an dedikodu kazanına atılmakta orada olmayan herkes dedikodu kurbanı olabilmektedir. Bu tür grupların yaptığı dedikodu genellikle eğlence amaçlı ve vakit geçirmeye kimi zaman da merak gidermeye dayalı dedikodulardır. 42 yaşındaki ev hanımı T.G. ‘in cevabı da dedikodunun bu mekanlardaki amacını belirtir vaziyettedir; “ Ayda bir günümüz yapılıyor. Bu günlerde dedikodu yapılıyor. Çok olmasa da yapılabildiğini söyleyebilirim. Çünkü buradakiler genelde samimi olan kişilerdir ve bir araya geldiklerinde herkes her şeyi diğerleri ile paylaşabiliyor. Dedikodu burada daha tatlı oluyor”.

Bu günlerde toplumsal tabakalaşma ve dayanışmanın iyi bir örneğini görmek mümkündür. Buradaki bayanlar arasındaki sosyal yakınlık kişilerin gelirleri, kültürel seviyeleri ve eşlerinin meslekleri ile ilişkilidir. Çünkü eşleri yüksek kariyerleri olan bayanların anlattıkları dikkatle dinlenmekte ve çoğunlukla doğru kabul edildiği yapılan bazı çalışmalarda anlaşılmıştır. Ancak günlere katılımın devam edebilmesi için bireylerin bir takım özelliklerinin bilinmesi önemli olmaktadır. Örneğin önceki gün buluşulduğunda diğerlerinden farklı olan, sivrilen ve herkes tarafından dedikoducu olarak kabul edilen birini diğer toplantıda olması istenmez. Yine gruba katılmak isteyen bir başkasının olması durumunda öncelikle onun hakkında kısa bir araştırma yapılır ve eğer beğenilirse gruba alınır aksi halde onun kötü özellikleri öğrenildiğinde istenmez ve çeşitli gerekçelerle gruba dahil edilmez.

Ancak eskiden sadece samimi olan bireyler arasında ve merakla beklenen günlerin yanından günümüzde birbirini yeterince tanımayan, pek samimi olmayan sadece belli bir görevi yerine getirirmişcesine bir araya gelen ve çoğunlukla maddi kazancın ön planda olduğu günlere de rastlanmaktadır. Bu günlerde yeterince güven ve samimiyetin olmaması bireyler arası paylaşımı sınırlı kılmakta ve bireyler dedikodu yapma konusunda çekingen davranabilmektedirler. Sorulan aynı soruya 37 yaşındaki ev hanımı S.T.’nün ; “Evet ben de günlere katılırım ama buralardaki kişilere hiçbir şeyimi anlatmam. Pek dedikodu da yapılmaz bu mekanlarda çünkü yabancıya güvenemem ve zarar göreceğime inanırım. Bunun yerine aile üyelerim ile konuşmak daha doğru geliyor bana” şeklindeki yaklaşımı ve 57 yaşındaki ev hanımı H.A.un ; “Günlere katılırdım ama şu aralar pek katılamıyorum. Oralarda daha az dedikodu yapılır çünkü oradaki kişileri pek tanımadığınızdan hem konuşulacak ortak konular yok hem de

yabancılara çok güvenemediğinizden az yapılır. Zaten dedikodu genelde kendinize yakın hissettiğiniz ve samimim olduğunuz kişiler ile yapılır” şeklindeki cevabı bayanların tanımadığı ve yabancı olarak gördüğü kişiler ile bir şey paylaşma ve dedikodu yapma konusundaki çekingenliğini açıklar niteliktedir. Ayrıca bireylerin genellikle kendilerine yakın hissettiği kişilerle dedikodu yapmalarının yanında dedikou için ortak bir takım fikirlere sahip olan kişileri seçtikleri görülmektedir. H.A ‘ın cevabına baktığımızda birlikte dedikodu yapmak için seçilen bireylerin diğer kişi ile ortak konulara vakıf olması gerekliliğinin göz önünde tutulduğu anlaşılmaktadır. Çünkü dedikoduda her iki tarafın da anlatılan kişiyi tanıması gerekliliği daha önce de nedenleri ile beraber açıklanmıştı aksi halde gerçek bir paylaşımın olması ve iletişimin devam etmesi zorlaşabilmektedir.

Bayanların altın günlerine katılımı ve bunun kişilere sağlayabileceği yararlar konusunda çalışmaları olan Büyükokutan’ ın belirttiği gibi kadınlar, çalışma hayatının dışında kalan boş zamanını değerlendirmek, birbiriyle dertleşip rahatlamak, eğlenmek, aralarındaki sosyal dayanışmayı canlı tutmak, yakın çevrelerinde olup bitenlerden haberdar olmak amacıyla eskiden beri bir araya gelmektedir. Değişen toplumsal ve ekonomik yapı karşısında, söz konusu toplanmalara, bir miktar yatırım yapmak veya maddi ihtiyacı karşılamak amaçları da eklenmiştir. Bu noktada, “geleneksel altın günleri”, yaşanılan zamanın gerçekliği, birey ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda geleneksel olanın güncellenmesi ve sürekliliğin sağlanması işlevleriyle dikkat çekmektedir.

Bu anlatılanlara bakıldığında altın günlerinin tek amacının maddi kazanç sağlamak olmadığı ve halk arasında çokça kullanılan “kahve bahane muhabbet şahane!” şeklindeki sözün gerçekliği hissettirilmektedir. Çünkü bireyler bu günlerde bir araya gelerek etraflarında olup biten her şeyden, gelmeyen diğer kişilerin özel hayatlarından, gündemde olan haberlerden, televizyon dizilerinden, magazin haberlerinden ve bir takım kişisel problemlerinden bahsederek ortak bir paylaşım ve sosyalleşmeyi sağlamaya çalışmaktadırlar. Burada ayrıca kendileri ile aynı probleme sahip olan bir başka bireyin olması durumunda kişiler onu bir “dert arkadaşı” olarak görerek onlara içini dökmeye çalışmakta, problemlerine çözüm üretemeseler de bu paylaşım nedeniyle samimi ortamlar oluşturulabilmektedir. Bu günlerde dedikodunun artması veya hemen hiç olmaması da kişiler arası sosyal mesafe ve güvene bağlı olarak değişebilmektedir,

bu sonuca yapılan görüşmelerden elde edilen veriler dahilinde ulaşıldığını söylemek de burada mümkün olmaktadır.