• Sonuç bulunamadı

3. ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

3.2. Dedikodu Yapma Eğilimi

3.2.2. Dedikodudaki Hedef Kişilerin Belirlenmesi

Dedikodu yapmak için bireylerin birbirini tanımasının gerekliliğinden daha önce bahsedildi. Yine bunun gibi dedikodusu yapılan bireyin de tanınması gerekir. Çünkü tanımadığımız birey hakkında yapılan konuşmaların doğruluğunun daha tartışılır olmakta ve hatta bu konuşmalar bazen iftira olarak da kabul edilebilmektedir. Çünkü iftirada doğru olmayan konuşmalara yer verilmekte ve kişinin adını kötüye çıkarma çabası kendini göstermektedir.

Ancak dedikoduda taraflar her zaman tanıdığı kişiler hakkında konuşmamakta, hiç tanımadığı hatta ilk defa gördüğü birinin bile dedikodusunu yapabilmektedirler. Kimi zaman yolda yürürken karşımıza çıkan herhangi biri, kimi zaman televizyonda ilk defa gördüğümüz biri, kimi zaman düğün, nişan, sünnet, cenaze, mezuniyet…vb. toplu bir mekandan çıktıktan sonra hayatımızda ilk defa gördüğümüz ancak dikkatimizi çeken herhangi biri hakkında konuşabilmekteyiz.

Araştırmada, Genelde kimin hakkında dedikodu yaparsınız? şeklindeki soruya 37 yaşındaki ev hanımı S.T.; “Genelde aile üyelerim hakkında dedikodu yaparım çünkü onları tanırım ve yanlışlarını da doğrularını da bilirim. Yabancılar hakkında dedikodu yapmam çünkü onları tanımadığım için bu iftiraya girer diye düşünürüm” diye cevap vererek dedikoduda tarafların birbirlerini tanımalarının, konuşmanın içeriği ve amacında bir takım ifade değişikliğine neden olabileceğini dile getirmektedir. Hiç tanımadığımız biri hakkında konuşurken amacımız belki onu eleştirmek belki de onun ile ilgili beğendiğimiz bir durumu dile getirmek iken tanıdığımız bir kişi hakkında ise daha farklı bir yaklaşımımız olabilmektedir. S.T. ‘nin de belirttiği üzere tanıdığımız birinin doğrularını yanlışlarını ve konulara bakış açısını biliyor veya en azından tahmin edebilecek kapasitede olabileceğimiz için onların dedikodu ile hiç tanımadığımız sadece anlık durumları ile değerlendireceğimiz kişilerin dedikodusu amacından sapabilmekte ve anlatılanların doğruluğuna şüpheli çıkarımlarda bulunulabilmektedir.

Dedikodunun ile ilgili yapılan çalışmalarda dedikodusu yapılan bireylerin çevreleri tarafından kıskanıldığı, kimi zaman da sevilmediği dile getirilebilmektedir. Buna paralel olarak sorulan soruya 30 yaşındaki ev hanımı T.G’ün ; ”Ben tanıdığım ama çok yakın olmadığım kişiler hakkında konuşurum. Genelde de bu kişiler pek sevmediğim kişilerdir. Sevdiğim insanlar hakkında dedikodu yapmam. Canımı yakanlar hakkında dedikodu yaptığımı söyleyebilirim” şeklindeki cevabı bize dedikoduda seçilen kişilerin belli bir amaca göre seçilebileceğini göstermektedir. Çünkü kişiler bazen kızgın ve kırgın oldukları kişilerden intikam almak ya da en azından içini rahatlatmaya çalışmak için onların herkesin yanında dedikodusunu yapabilmekte ve bu şekilde karşıdaki kişiden intikam almak ya da onları küçük düşürmek için dedikodu yapabilmektedirler. Bu yaklaşıma bakarak dedikodunun her zaman kötü bir amaç için yapıldığı ve her zaman zarar verebilen bir özelliğe sahip olduğu şeklindeki genel yoruma varmak yanlış olacaktır. Dedikoduda her zaman bir art niyetin olmayacağı hem

yapılan diğer çalışmalarda hem de bu çalışmamızda görüşülen kişilerden ortak olarak çıkarılabilecek bir yargıdır.

Yine genelde “Kimler hakkında dedikodu yaparsınız?” şeklindeki soruya 38 yaşındaki ev hanımı M.B. şu cevabı vermektedir; “Genelde aile üyelerim hakkında dedikodu yaparım nedeni de onlarda hata görmeye tahammül edemediğim içindir. Ancak hata yapıldığı zaman dedikodu yaparım”.

Ayrıca dedikoduya hedef olarak seçilecek bireyin genel olarak en yakınımızda olan ve sosyal konumumuza bağlı olarak belirlenebileceğini bize 24 yaşındaki memur K.A. şu ifadeler ile belirtmektedir; ” Evli çalışanlar kayın valideleri hakkında dedikodu yaparken çalışan bekar bayanlar ise genellikle patronları ve iş arkadaşları hakkında yaparlar. Mesela ben bekar olduğum için genelde iş yerimdeki arkadaşlarım ve patronum hakkında dedikodu yaparım ama evli arkadaşlarımız ise bir araya geldiğimizde genellikle kayın valideleri hakkında dedikodu yapar”. Bireyin çalışıp çalışmaması, aile ilişkilerinin boyutu ve sosyal konumu onun dedikodusunda da etkili olmaktadır. Evli bayanların tarihsel süreçte bakıldığında en büyük problemleri kaynanaları ile yaşadığını hemen herkesten duyabilmekteyiz. Bu problemler bazen gelin bazen de kaynanan tarafından bir başkasının yanında diğerini şikayet edercesine dile getirilmekte herkesçe bilinen gelin-kaynana çatışması dedikoduyla kendini göstermektedir.

Dedikoduyu kimi zaman değerli ve kişiler için eğlenceli kılan herkes tarafından bilinmeyen ve önemli olabilecek bilgilerden oluşmasıdır. Yeni üretilip piyasaya yeni sürülen bir eşyaya gibi, başkaları ile paylaşılmayan sözler gibi ağızda tutulamayacak konuşmalar bireyleri cezbeden bir yapı sergileyebilmektedir. Böylece dedikodu yapılır ve yayılır, anlatılanlar ile ilgili yorumlar denize atılan bir taşın etrafında oluşan daireler gibi gittikçe büyüyecektir. İnsanlar için duyulan bir konu hakkında kafa yormadan ona inanmak ve yorumunu yapmak kolay gelmekte ve bu da dedikodunun etkinliğini arttırabilmektedir.

Dedikodusu yapılanlar genelde çevrelerinde sivrilmiş olanlardır. Ünlüler, siyasetçiler, müzisyenler dedikodu kazanına düşen kişiler arasında yer almaktadırlar. Dedikodu ile ilgili çalışan bazı sosyologlara göre, yaşamlarına bir yön vermekte zorlanan kişiler başkalarının hayatlarıyla yakından ilgilenirler. Onların başarılarından ve mutluluklarından rahatsız olurlar. Fırsat buldukça da o kişileri eleştirmeye başlarlar. Bazıları da aşırı derece meraklıdırlar. İşte dedikodunun en zararlı türleri bunlardırlar.

Dedikoduya maruz kalan bireylerin genel olarak aile üyeleri, yakın arkadaşlar, komşular, çalışılan yerdeki iş arkadaşları, rakip görülen kişiler, kıskanılan bireyler, işyerindeki üst yönetim üyeleri..vb kişiler sayılabilmekle birlikte bazen hiç tanınmayan ve sadece bir defa görülen kişilerin bile dedikodu kurbanı olabileceğini unutmadan söylemek gerekir. Bu fikri 30 yaşındaki avukat A.Ö.; “Toplu bir ortamdan sonra dedikodu yaparım yani mesela düğün gibi çok malzeme elde ettiğim toplu ortamlardan sonra dedikodu yapmak çok zevkli, çünkü konuşacak çok şey var. Aslında kişi hakkında seçici değilim. O kişi herhangi biri de olabilir. İlgimi çekmesi yeterli” şeklinde yaklaşarak dile getirmektedir. Özellikle toplu mekanlar kişilere konuşulacak çok malzeme, hakkında yorum yapılabilecek pek çok bilgi sağladığı için bu mekanlarda dedikodunun arttığı gündelik yaşantılarımızda deneyimlediğimiz ve şahit olduğumuz bir gerçektir.

Çalışma daha sonra kişilere, Genel olarak hangi konularda dedikodu yaparsınız? şeklinde sorulan soru ile devam edilmiştir. Bu soruya 34 yaşındaki ev hanımı B.G.; “ Dedikodu her konuda yapılabilir ama ben bir ev hanımı olduğum için mesela daha çok ev temizliği ve ev işleri hakkında dedikodu yaparım. Yani bu kişinin evi temizdi, bunun yaptığı yemek şöyleydi ya da kıyafeti güzel-çirkindi şeklindeki konularda dedikodu yapıyoruz. Mesela birinin evine gidip pasta yedikten sonra bunun pastası hiç iyi değildi, tam pişmemişti, yok işte yemeği çok tuzluydu falan diyoruz. Nerede kadın orda dedikodu var diyebilirim, Allah bizi ıslah etsin diyorum, ne diyim!” şeklindeki şikayetvari yaklaşımı dedikoduda konuların içeriğinin kişinin sosyo-ekonomik konumuna göre değişebileceğini açıklar niteliktedir. Ev hanımları daha çok ev işleri, komşunun evinin düzeni, yakın akrabası, arkadaşı, eşi veya komşusu hakkında dedikodu yapma eğilimde iken çalışan bayanlar ise genellikle iş yerindeki kişiler hakkında dedikodu yapmaktadır. Değişen tek şey o kişilerin sosyo-ekonomik açıdan çevresel konumudur ancak dedikodunun oluşum ve yayılımı hemen hemen aynı içeriklere sahip olmaktadır.

Dedikodu ile ilgili yapılan çalışmalarda, sosyologlar dedikodunun en yaygın türleri olarak başkasının özel hayatı, ailevi problemleri, geliri, giyim-kuşamı, tanıdıkları kişilerin evleri ve futbol olarak sıralamaktadır. Yapıp edilenler, giyilenler, yiyip- içilenler yani sıradan kabul edilebilecek her şey bile dedikodunun malzemesi olabilmektedir. Yine 24 yaşındaki eczacı B.G.; “ Bence herkes her konuda dedikodu yapabilir. Yani o kişinin söylediği laf, yediği yemek, aldığı şey, sattığı şey, kullandığı araba, ettiği hareket, giydiği kıyafet kısacası her şey dedikoduya malzeme olabilir.

Konu ayrımı yok” şeklinde yaklaşarak dedikoduda konu seçiminde pek de seçici davranılmadığı bu konuşmaların her an, herkes tarafından ve herhangi bir konuda yapılabileceğini ileri sürer niteliktedir.