• Sonuç bulunamadı

3. ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

3.10. Dedikodu ve Din İlişkisi

3.10.1.Dedikoduya Yönelik İslam Dininin Bakışı

Dedikodu İslam dini açısından tehlikeli bir eylem olarak görülmekte ve bunun her türlüsü yasak kabul edilmektedir. Ayrıca dedikodu büyük günahlar arasında kabul edilmektedir. Dedikodu İslam dininde “gıybet” olarak geçmekte ve bunun yasaklığı pek çok ayette belirtilmektedir. İslam dininde de dedikodu en çok kaçınılan ancak “kul” ların bundan kendini tamamen çekemediği bir eylem olmaktadır. İslam dininde gerçek mümin din kardeşinin arkasından dedikodu yapmak yerine gidip onun yüzüne onu kırmadan problemini anlatmalı ve çözüme kavuşturmalıdır. Arkasından konuşarak ayetlerde de belirtildiği gibi ancak ölü kardeşinin etini yemiş sayılmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de genel olarak kadınlardan ve onlar ile ilgili bir takım özel ve önemli durumlardan bahseden Nisa Süresinde dedikodunun, Allah(c.c) tarafından sevilmediği ve günah olduğu belirtilmektedir. İbn Arabi, “Her hak sözü, her doğru sözü

gelişi güzel söylemekle yükümlü değiliz. Buna ne şeriat, ne yasa ne de örf izin verir” diyerek, dedikodunun İslam dininde nasıl ele alındığı hakkında fikir vermektedir. İbn Arabi başkalarına ve ilişkilere zarar verecek her türlü sözün “fuzuli kelam” (lüzumsuz söz) olduğunu belirtir. İslam dininin dedikoduyu günah olarak görmesi ve yasaklamasının nedeni; dedikodunun bir toplumdaki dirlik ve düzeni bozması, insanlar arasındaki birlik ve beraberliği zedelemesi ve din kardeşliğinin zedelenmesidir. Bu konuda çalışmanın teorik kısmında daha ayrıntılı açıklamalar olmak ile birlikte bu bölümde daha çok görüşülen kişilerin görüşlerine yer verilecektir.

Tarhan(2013:335) kitabında kadınların dine daha yatkın olduğunu söylemekte ve şunları belirmektedir; Kadınların erkeğe göre güçsüzlüğü, fiziksel olarak kendilerini zayıf hissetmeleri ve olaylar karşısında korkuya dirençlerinin az olması, kontrol duygularını çabuk zayıflatır. “Karşılıksız sevgi” olarak bilinen şefkat duygusu, kadınlarda dinin önerdiği merhamet duygusuyla örtüştüğü için kadınların psikolojik doğası dindarlığa daha yatkındır. Zorluklarla mücadele, direnme güçlerinin az oluşu, onların kendilerine kolayca kontrolsüz ve güçsüz hissetmelerine sebep olur. Bunun için kadında “aşkın” bir güce, bir otoriteye sığınma duygusu oluşur. Bu duygu sebebiyle, kadınların dindarlaşma eğilimleri fazladır. Özellikle yaşlı kadınların inançları daha saf ve temizdir. Din duygusunun psikolojik ihtiyacını daha çok hissettikleri için, kadınların daha dindar oldukları söylenebilir. Çaresiz kaldıklarında bir otoriteye sığınma ihtiyacı onları mutlu ettiğinden, dini konular kadınlar için daha çekicidir. Fakat erkeklerin egolarına fazla güvenme sınırsız ve sorumsuz davranma eğilimleri, onları hesap verme ve kontrol edilme açısından rahatsız ve huzursuz etmektedir.

Kişilerin İslam dini açısından dedikodunun ne ifade ettiğini konusunda bilgilerinin olup olmadığın öğrenmek amacıyla “ İslam dininin dedikoduya nasıl baktığı konusunda bir bilginiz var mı? Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?” şeklindeki soru soruldu. Bu soruya eski öğretmen M.B.(38) şu şekilde yaklaşmaktadır; “İslam dinine göre dedikodu haramdır ve en büyük günahlardan biridir. Kişi dedikodusunu yaptığı kişiden helallik istemedikçe bu günahı affedilmez. Din burada bence caydırıcıdır. Çevremde sırf dedikodu günah olduğu için yapmayanlar hatta yapmayın deyip yanındakileri engelleyenler bile var.” Yine ve hanımı T.G.(30)’un yaklaşımı da buna paralel olarak; “Dedikodu çok çok günah çünkü dedikodu yapmak din kardeşimizin çiğ etini yemek oluyor. Mesela bir rivayete göre peygamber efendimiz diğer dünyada namaz kılan ümmetinden bazılarının çiğ insan etini yediklerini görünce bunun nedenini

sormuş ve anlamış ki bu kişiler dedikodu yaptıkları için bunu yapıyorlarmış.” şeklindedir.

Görüştüğümüz kişiler genel olarak M.B. ve T.G.’ ün anlattıklarına benzer bilgilere sahip olduklarını belirterek dedikodunun dini açıdan ne anlam ifade ettiği konusunda bilgi sahibi olduklarını ifade ettiler. Ve İslam dinini bu yaklaşımını haklı bulduklarını çünkü dedikodunun faydalarının yanında zararlarının da olduğunu ve bunun insan ilişkilerine zarar verebileceğini belirttiler. Ancak bunun günah olduğunu bilmeleri ne yazık ki dedikoduyu engellemekte ve bu durum bireylerde psikolojik açıdan bir rahatsızlığa yol açmaktadır. Çünkü günah olan bir şeyi bile bile yapmak onlara suçluluk duygusunu hissettirmenin yanında ayrıca günahın verdiği bir ağırlık hissettirmektedir.

3.10.2. Dedikoduda Dinin Caydırıcı Olup-Olmaması

Kişilere İslam dininin dedikoduya bakışı hakkında ne ölçüde bilgi sahibi olduklarını sorduktan sonra, İslam dininin dedikodu yapma eyleminde ne derece etkili olduğu soruldu. Yani dinin dedikodu yapmakta caydırıcı olup olmadığı sorularak bu konudaki bilinçlilik düzeyi ölçülmeye çalışıldı. Bu nedenle de görüşmecilere “ Sizce dini inanç dedikoduyu engelleyebilmekte midir? Yani dedikodu yapmada din caydırıcı olmakta mıdır, yani buna dikkat ediliyor mu? Yoksa günah olduğu bile bile dedikodu yapılmaya devam ediliyor mu?” sorusu soruldu.

Bu soruya bir partinin yönetim kurulu başkanlığını yapan A.Ö.(47) şu şekilde yaklaşmaktadır; “Hayır maalesef din caydırıcı değil. Çünkü biz insanlarda iman zayıflığı var. Şimdi her şey bile bile dedikodu yapılıyor. Yani günah olduğunu bile bile insanlar dedikodu yapmaya devam ediyor. Eskiden sadece az insan hacca gidebiliyordu ve eve dönünce de her şeylerine dikkat ediyorlardı. Ama şimdi küçük bir çocuk bile hacca gidebiliyor. İnsanlar Harput’a ziyarete gider gibi Umreye, Hacca gidebiliyor ama bu sadece ziyaret ile kalıyor. Dönünce her şeyi unutuyorlar. Tekrar dedikodu yaparak günah işleyebiliyorlar. Yani din caydırıcı olamıyor maalesef.” A.Ö.’ in cevabına baktığımızda İslam dünyası açısında önemli bir ibadet olarak görülen haccın dedikoduyu engelleyemediği kişilerin yaptıkları ibadetleri unutarak tekrar dedikodu yapmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi Müslümanlar için hac veya umre ziyaretleri son derece önemli birer ibadetler olmakta ve oraları ziyaret eden kişiler döndükten sonra günah işleme konusunda daha dikkatli davranmaktadırlar ancak

dedikodunun günlük hayattaki aktifliği bunun günah olduğu bilinmesine rağmen yok edilmekte ve kişiler her şeyi bilmelerine rağmen dedikodu yapmaya devam edebilmektedirler. Bu konuda özellikle memur K.A.(24)’ün dedikleri oldukça ilgi çekici olmakta ve dedikodunun bu tehlikeli boyutuna dikkat çekmektedir. K.A.’ a göre; “Din kısmen caydırıcı ama çok da değil çünkü birinin kuyruğuna basın, günah olduğunu bilse de dedikodu yapar. Yani insanlar günah olduğunu bile bile dedikodu yapar yeter ki siz onların kuyruğuna basın.” Terzi aynı zamanda ev hanımı M.G.(36) ise şunu söyleyerek dedikoduda dinin pek caydırıcı olmayacağı ve günah olduğu biline biline devam edileceğini belirtmektedir. M.G.; ” Günah olduğunu bile bile yapıyoruz. Çünkü “dilin kemiği yok” ve nefsimize sahip çıkamıyoruz.”

Soruya ev hanımı S.A.(48)’ın cevap olarak verdiği örnek oldukça ilgi çekicidir; “Dedikodunun günah olduğunu bile bile dedikodu yapıyoruz. Ölümün ne kadar gerçek olduğunu bilmemize rağmen bu hiç yokmuş gibi davranabiliyorsak dedikodunun günah olduğunu bilmemize rağmen dedikodu yapmak çok normal. Bunun temelinde de bence dini açının zayıflığıdır.”

Ancak soruya hemşire G.K.(45)’in yaklaşımı ise farlıdır. G.K’ a göre; “En büyük günah, din engelliyor. Ben hacıyım bu bana yakışmaz derler. Ben namaz kılıyorum bu bana yakışmaz deyip kendime engel olabiliyorum bazen.” Yine ev hanımı N.G.(37) bu görüşle aynı doğrultuda düşündüğünü şu ifadeler ile göstermektedir; “Bence dini inanç dedikoduyu engellemekte. Ben inancımdan dolayı dedikodu yapmamaya yani kendimi frenlemeye çalışıyorum. Çünkü çok günah olduğunu biliyorum ve bu da benim dedikoduyu çok yapmamı engelliyor.

Dinin dedikoduyu caydırıcı olup-olmadığı konusunda bilgi sahibi olmak maksadıyla sorduğumuz soruya kişilerin verdikleri cevaplara genel olarak bakıldığında dedikodunun pek caydırıcı olmadığı bunun dini boyutu bilinmesine ve günah olmasına rağmen devam edildiği anlaşılmaktadır. Ancak çok az kişi tarafından dedikoduda dini faktörün göz önüne alındığı ve dinin dedikoduda caydırıcı olabileceği gözlenmiştir.