• Sonuç bulunamadı

1.6. Dedikodu ve Medya Arasındaki İlişki

1.6.2. Günlük Gazetelerde Dedikodu Haberleri

Aydemir’in çalışmasını kendi deyimi ile ele alarak dedikodunun günlük gazetelerde de ne kadar etkin olduğunu görebiliriz:

“En eski haber alma biçimlerinden olan söylentiler ve dedikodular halk arasında geleneksel yayılma biçimlerini hala sürdürmekle birlikte artık çok daha kuvvetli araçlara sahipler: günlük basın. Ben de, dedikoduyu halk edebiyatına ait diğer türlerden ayırmayarak günümüzde nasıl bir şekil almış olduğunu, ve de sözlü kültüre ait bir olgunun yazılı kültürde nasıl yaşadığını Gülin Ö. Eker’in öne sürmüş olduğu tezlerden yola çıkarak anlamaya çalıştım. Bahsettiğim konuyu anlamak için kullandığım malzeme Posta gazetesidir. Posta gazetesini seçmemin nedeni magazine geniş yer ayıran gazetelerden en çok satanı olmasıdır”.

“15 Nisan ve 1 Mayıs 2007 tarihleri arasındaki 2 haftalık süre zarfında Posta gazetesinde basılmış olan dedikoduları inceledim. Araştırmam, Türkiye’de birçok gazetenin de benimsediği sayfa düzenine göre söyleyecek olursak, “2. sayfa haberleri”ni ele almıştır.2. sayfalarda haberleri verilen kişilerin yelpazesi

televizyonlarda sıkça rastlanan ünlülerden adı popüler basında sık yer almayan zengin sınıfın (“sosyete”)üyelerine kadar uzanmaktadır”. Dedikodu sayfaları, sözel kültürün yazılı kültürde yaşama alanıdır. Yazılı kültüre ait nesnel cümleler ya da analitik sonuçlar yerine sözlü kültürdeki savruk ve aceleci konuşma tavrı tekrarlanmaktadır. dedikodu sayfaları kimi zaman, Gülin Ö. Eker’in halk edebiyatı ürünlerinin özelliklerini sayarken dikkat çektiği gibi “sosyal hayattaki beraberliğin, ortak değer yargılarındaki birliğin sağlanması” rollerini üstlenmektedir. Yalnız bu tür sayfaların televizyon yokken de var olduğunu, en azından (Haftalık gibi) dedikodu dergilerinde varlıklarını sürdürdüklerini, yani bunların tamamen televizyon kültürünün sonucu olmadığına dikkat çekmek gerekir. Bu yazıdaki devrik cümleler ya da konuşma diyaloğundan alınma gibi duran dedikodu cümleleri yazılı kültürden çok, sözlü kültüre aittir. Bu da, yazılı metinlerde görmeye alıştığımız nesnel üslubun yerini popüler basında şahsi bir üslubun almasından kaynaklanmaktadır. Colin Sparks popüler basının “güncel açıklamalar şahsi deneyime doğrudan hitap ederek gerçekleştirdiğini” söylemektedir Başka iyi bir örnek; Arkadaşları Çok Kızacak: Celal Çapa’nın eşi, iki çocuk annesi Şebnem Çapa her fırsatta şimdiye kadar hiç estetik yaptırmadığını, her yerinin orijinal olduğunu söyler. Şebnem Çapa bir röportajında “Botoksa şiddetle karşıyım. Çünkü botoks yaptıran kadınlar donuk ve ifadesiz bakıyor” demiş. Şebnem Hanım’ın arkadaşlarının birçoğu botokslu. Bakalım onlar bu sözlere ne diyecek? (Aydemir, 2007). Kapferer de, halkın “kendi donuk hayatlarında” yaşamalarına elverişli olmayan şeyleri yıldızlarda görmek istediğini ve özlemlerini böyle giderdiklerini belirtir. Dedikodu haberlerinde yer alan insanların harcamaları ve yüksek alım güçleriyle ön plana çıkmaları buna örnek olarak verilebilir. Bu haberlerde halk, kendisinin ulaşamayacağı bir evrenin, var olduğunu görerek oraya bir gün katılma umudunu yaşatabiliyorken, bir de bu tip özlemlerini gerçekleştirebilen birileri olduğunu görmektedir. Tüm bunların yanı sıra dedikodular “halka yakıştırılmayan”, yapılması “uygun” olmayan veya yapıldığı takdirde “ayıp” ya da “saygısızlık” addedilebilecek eylemleri gerçekleştiren bir zümreden halkı haberdar etmektedir. Bu tip durumlarda hakkında bahsedilen kişi, hayatının gazeteye yansıması bakımından anlatıcılardan “farklı” olduğu için ötekileştirilmekte ve ancak bu ötekileştirme sayesinde “anormal” olanı yapma hakkını elde edebilmektedir. Bu tür eylemlerin dile getirilmesi haber formatına (halkın alma ihtiyacı) uymadığı için (zaten halkta tam da bu amaç için yaşıyor olan) dedikodu formatına uydurulmaktadır. Bu açıdan bakılacak olursa haber ve

magazin arasındaki fark, normal konuşmada birisinden bahsetmek, onun başına gelen bir şeyi anlatmakla onun hakkında dedikodu yapmak arasındaki fark gibi içeriktense biçime yönelik bir farktır. Her tür ayıplama mekanizması bu haberde geçersiz kılınmakta; sunucu- oyuncu-şovmen “dünya”sı, halktan farklılaştırılmakta ve böylece halkın değerlerinden farklı değer yargılarına sahip bir zümre oluşturulmakta ve bu zümre halka gösterilmektedir. Bununla birlikte, bu zümrenin halk ile bağı da asla tamamen koparılmamaktadır. Sonuç olarak, Posta gazetesindeki dedikodu sayfaları, sözel alanda karşılaştığımız dedikodulardan çok büyük farklılıklar arz etmemektedir. Fakat yine de sözel ile yazınsalın birbirinden ayrıştırılması gerekmektedir (Ademir, 2007).

Bir başka araştırma da Türkiye'de Biri Bizi Gözetliyor adıyla yayınlanan “Big Brother” yarışma programında yarışmacıların stratejik olarak evde iyi ilişkiler geliştirmek ve izleyicilerin beğenisini (ve oylarını) kazanmak için dedikodu yaptıkları gösterilmiştir (Thornborrow ve Morris, 2004). Big Brother evindeki yarışmacıların konuşmalarını analiz eden araştırma, karşılıklılık ilkesi olmaması halinde dedikodunun yapılmadığını, tarafların birbirlerini onaylayarak dedikodu üretimine karşılıklı katıldıklarını göstermektedir. Televizyon programı çok sayıda kişi tarafından izlendiği için yarışmacıların bir takım stratejiler üzerinden hareket ettikleri ve dedikodu mekanizmasının da buna paralel işlediği görülmüştür. Ev içinde kimin nasıl davranması gerektiği, kimi ne gibi yargıların beklediği yapılan dedikodularla ifade edilmekte, taraflar kimi zaman yarışmayı kazanmalarını tehlikeye atacağını düşündükleri dedikodu konuşmasına dahil olmamayı seçmektedirler. Kadınlar üçüncü kişi hakkında konuşurken seslerini alçaltırlar, birbirlerine sorular sorarak konuşmanın sürekliliğini sağlarlar ve birbirleri ile büyük bir dayanışma ruhu içindedirler. Aynı zamanda dedikoduyu, üçüncü kişinin yanı sıra kendileri hakkında da bilgi verme aracı olarak kullanırlar. Kendi olumlu özelliklerini üçüncü kişinin olumsuz yönleri üzerinden anlatır, bunu da “ben asla onun yaptığı gibi yapmam” temelli ifadelerle aktarırlar. Özetle dedikodu Big Brother evinde hem erkek hem kadın yarışmacılar tarafından pozitif birer kimlik inşa etmek için kullanılır ve iki işlevli olarak tanımlanır: Birincisi sıradan gündelik hayat içerisinde herhangi bir toplumsal ortamda üretilen dedikodu, ikincisi ise televizyonda yapılan ve temel hedefi izleyici olan ve farklı pragmatik yönleri olan dedikodu. Bu iki işlev de yarışma programında yaratılan ev ortamında görülmektedir (Çaylı, 2008).

Hemen her gün okuduğumuz gazetelerin genellikle ikinci sayfaları bu tür dedikoduya yönelik haberlere ayrılmakta ve meraklılar tarafından ilgiyle okunmaktadır. Yine bazı gazetelin haftanın belli ünlerinde bu tür haberlere dayalı “ek sayfalar” çıkarttığı görülmektedir. Bu durum dedikodunun insanlara asrında kimi zaman aranan bir özelliğini olduğunun bizlere göstermektedir. Başkalarının hayatlarını merak eden ya da güncel dedikodu haberlerini takip eden bireylerin talebine bağlı olarak bu gazetelerin sayfa sayıları giderek artmakta ve dedikoduya yönelik haberler giderek yaygınlık kazanmaktadır.