• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. GÜNEY KORE KALKINMA MODELİ VE GÜNEY KORE KALKINMA MODELİNİN TÜRKİYE’YE KALKINMA MODELİNİN TÜRKİYE’YE

3.3. GÜNEY KORE DEVLETİ’NİN KALKINMADAKİ ROLÜ

3.3. GÜNEY KORE DEVLETİ’NİN KALKINMADAKİ ROLÜ

Geri kalmış bir ülkede güçlü bir devlet mekanizmasının ortaya çıkmasının beş koşulu olduğu savunulmaktadır: Toplumu sarsan veya yapısını zaafa uğratan büyük felaketlerin olması, dışarıdan büyük bir askeri tehdit, büyük ülkelerin, ülke içinde istikrarı sağlamak amacıyla gücün bir kaynakta toplanmasını desteklemeleri, toplumdan göreceli olarak izole ve daha iyi eğitilmiş bir sosyal grubun olması, güçlü bir devlet mekanizmasının kurulmasını savunan yetenekli liderlerin varlığı.155

Güney Kore’de 1961 yılındaki askeri darbeyle başlayan süreç, 1965 ortalarından itibaren güçlü bir devlet için yukarıda sayılan beş koşulun tümünün varlığını mümkün kılmıştır. Japon işgali, İkinci Dünya Savaşı ve ardından Kore savaşı ülkede büyük bir yıkıma neden olmuş ve topluma egemen olabilecek hiç bir güç odağı kalmamıştır.

Japonlar, Güney Koreli girişimcileri ve büyük sermayenin büyümesini sınırlamış, kendileri çekildikten sonra ülkeyi yönetebilecek güçlü adam bırakmamışlardır. İkinci Dünya savaşından sonra 25 milyon nüfusun, dört milyonu Japonya ve Mançurya’dan dönmüş, üç milyonu ise Kore savaşı sırasında yurtlarından olmuştur. 1949 yılındaki toprak reformu kırsal alandaki toprak ağalarını ortadan kaldırmıştır. Askeri darbe öncesi ülkeyi yöneten Rhee hükümeti zamanında güçlenen büyük sermayenin temsilcileri hapse atılmış, tüm finansal sistem devletleştirilmiş ve muhalefet tasfiye edilmiştir.156

154 TÜRKAY, M.; “Devlet Ulusal Kalkınma ve Kapitalizmin Dinamikleri”, İktisat Dergisi, Sayı 5, 2001, s: 158; KARABİBER, M.; a.g.e., s: 51.

155 YILDIZ, A. Y.; a.g.e., s: 87; MIGDAL, J.; Strong Societies And Weak States: State-Society Relations And State Capabilities In The Third World, Princeton University PRESS, 1990, s: 53.

156 SONG, B. E.; The Rise Of The Korean Economy, Oxfort University Press, Hong Kong 1990, s: 93;

YILDIZ, A. Y.; a.g.e., s: 101.

Kuzey Kore’nin büyük bir askeri tehdit oluşturması, devletin toplum üzerinde otorite kurmasını kolaylaştırmıştır. ABD, gerek komünizmi tecrit etme politikası, gerek ekonomik olarak istikrarlı bir Güney Kore yaratmak için devlette otoriter bir yapılanmayı desteklemiştir. Güney Kore Silahlı Kuvvetleri ise, o zamana kadarki yönetici sınıftan uzak durmuş olması nedeniyle, önceki hükümetlerin yolsuzluk ve kötü yönetim gibi menfi icraatlarından toplum önünde yıpranmamıştır. Bu nedenle, darbeden sonra hızla devlet otoritesini merkezi bir yapıda toplayabilmiş ve ekonomiyi yönetecek yetenekli bir kadro oluşturabilmiştir.157

Güney Kore’de güçlü bir devletin ortaya çıkması, alınan kararların uygulanabilmesini sağlamıştır. Ancak, daha da önemlisi, bu güçlü devletin kendi varlığını meşrulaştırmak ve toplumda bir uzlaşı oluşturabilmek için ekonomik büyümeyi varlığının temel nedeni olarak kabul etmesidir. Güney Kore ordusu ilk iş olarak Ekonomik Planlama Kurulu’nu oluşturmuş ve planlı bir biçimde kalkınma dönemini başlatmıştır. Planlarda belirtilen hedeflere varılması ve hatta geçilmesinde üç ana faktörün geçerli olduğu söylenmektedir: Devletin üst düzey desteği, ekonomideki önemli karar alıcıların planın oluşumuna dahil edilmeleri, planın uygulama aşamalarının yakın takibi ve kontrolü.158

Gösterilen performansın olağanüstü olduğu konusunda ekonomistler arasında görüş birliği olmasına karşılık, bunun arkasında yatan nedenler ve devletin rolü konusunda değişik yaklaşımlar vardır. Yaklaşımları 3 ana grupta toplamak mümkündür:159

Neoklasik yaklaşım,

Simule edilmiş serbest piyasa yaklaşımı,

Yönetilen piyasalar yaklaşımı.

157 LEE, H.; Korea: Time, Change And Administration, East-West Center Press, 1968, s: 29;

YILDIZ, A. Y.; a.g.e., s: 101-102.

158 YILDIZ, A. Y.; a.g.e., s: 107.

159 YOU, J. I.; Capital-Labor Relations of the Newly Industrializing Regime in South Korea. Past, Present and Future, Mimograf, Ekonomi Bölümü Harvard University, 1989, s: 40; YILDIZ, A. Y.;

a.g.e., s: 107.

3.3.1. Neoklasik Yaklaşım

Neoklasik yaklaşım başarının nedenini devletin ekonomiye sınırlı müdahalesi olarak görmektedir. Bu yaklaşıma göre devlet piyasaların işlemesine olanak tanıyarak kaynakların optimum biçimde dağılmasını sağlamıştır. Devletin ekonomiye müdahalesi yalnızca girişimciler için uygun bir makroekonomik ortam hazırlamak biçiminde olmuş, bunun ötesinde devlet müdahaleleri olumsuz sonuçlar vermiştir. Bu yaklaşım, ihracattaki büyük artışı ise devletin “nötr” bir dış ticaret politikası uygulamasına bağlamaktadır. Diğer bir deyişle, devlet, şirketler için yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda mal satmanın cazibesini, gerçekçi bir kur politikası ve teşviklerle eşitlemiştir. Ayrıca devlet, faktör piyasalarının da etkin biçimde işlemesini sağlayarak (pozitif faizler, ücretlerde serbestlik gibi) kaynakların optimum kullanımına olanak sağlamıştır.160

3.3.2. Simüle Edilmiş Serbest Piyasa Yaklaşımı

Simüle edilmiş serbest piyasa yaklaşımında devletin piyasalara aktif olarak müdahale etmiş olduğu kabul edilmekte, ancak bu müdahalelerin yalnızca piyasaların düzgün işlemesine engel olan unsurları ortadan kaldırmaya yönelik olduğu iddia edilmektedir. Bu müdahaleler, devlet tarafından bazı kurumların tesis edilerek fiyat mekanizmasının yerine geçirilmesinden, ithalat kontrolleri veya finansal piyasalardaki sapmaları nötralize edecek tedbirlerin alınmasına kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Yaklaşımı savunanlar devletin Güney Kore’de aktif rol oynadığını kabul etmekle beraber, bu rolün niteliği ve niceliği konusuna pek eğilmemişlerdir.161

3.3.3. Yönetilen Piyasalar Yaklaşımı

Yönetilen Piyasalar Yaklaşımı ise Güney Kore’nin kalkınma mucizesinde devletin rolünü en doğru ve kapsamlı biçimde inceleyerek, başarının aktif ve etkin devlet

160 YILDIZ, A. Y.; a.g.e., s: 108.

161 YOU, J. I.; Capital-Labor Relations of the Newly Industrializing Regime in South Korea. Past, Present and Future, Mimograf, Ekonomi Bölümü Harvard University, 1989, s: 41; YILDIZ, A. Y.;

a.g.e., s: 108.

müdahalelerine dayandığını savunmaktadır. Devlet, doğrudan veya dolaylı olarak piyasalardaki kaynak dağılımını ve kullanımını büyük ölçüde etkilemiştir. Kaynaklar, etkin işleyen bir teşvik sistemi ve bürokratik altyapı sayesinde, teknoloji yoğun sektörlerdeki yatırımlara kaydırılmış ve bu yatırımlar sonucu ortaya çıkan sanayilerin dünya pazarlarında rekabet edebilecek biçimde gelişmesi sağlanmıştır.162

Ayrıca bu yaklaşımda devlet ekonomiyi yönetebilecek ve değişen koşullara ayak uydurabilecek niteliklere sahip kurumsal altyapıyı oluşturmuş ve yapının rahat çalışabilmesi için gerekli ortamı hazırlamıştır. Devletin müdahalesi her zaman doğru olmamıştır. Devlet kendi güdümünde belirli ekonomik çıkar grupları oluşturmuş ve bunlara verdiği temsil etme tekeli karşılığında onların ekonomik faaliyetlerini kontrol etme ve yönetme hakkına sahip olmuştur. Böylece, iki taraf için de kazançlı bir ilişki kurulmuştur. Devlet kendinden istenecek talepleri biçimlendirme olanağına kavuşmuş, özel sektör ise devletin ekonomik politikaları çerçevesinde istenen alanlara yatırım yaparak sunulan cömert teşviklerden yararlanma olanağına kavuşmuştur.163

3.4. GÜNEY KORE MODELİNİN TÜRKİYE’YE