• Sonuç bulunamadı

16 Mayıs 1961 tarihinde beş bin Güney Kore askeri hükümet binaları ve ana haberleşme noktalarını işgal ederek Askeri Devrim Komite’sinin ülke yönetimine el koyduğunu açıklamışlardır. Bu askeri darbe ile Güney Kore tarihinde yeni bir sayfa açılmıştır.

29 JONES, L. P. And SAKONG, I.; a.g.e., s: 64; CUMMINGS, B.; a.g.e., s: 168;

30 CUMMINGS, B.; a.g.e., s: 168-169.

31 YILDIZ, A. Y.; a.g.e., s: 49.

Güney Kore ordusu kendine has bir kurumdur. Japonlar Kore’yi istila ettiklerinde o zamanki küçük Kore Ordusunu dağıtmışlardır. Güney Kore Ordusu Amerika’lılar tarafından Kore Savaşı sırasında tekrar kurulmuş ve daha sonra dünyanın büyük ve iyi eğitilmiş ordularından biri haline getirilmiştir. Aslında yoğun eğitim ve dış dünya ile yakın temas, bu kurumu Güney Kore’nin en “batılılaşmış” kurumlarından biri haline getirmiştir.32

Güney Kore Ordusu hiçbir zaman, (en üst düzeyi hariç), ülkedeki yönetici elit içinde yer almamıştır. Zaten, ordunun % 72’si kırsal bölgelerden gelmiş olup, elit olma statüsüne sahip değildir. Darbe büyük çapta albaylar ve teğmenler tarafından, Rhee hükümetinin yolsuzluklarına bulaşmış bir bölümü daha üst rütbedeki subaylara rağmen yapılmıştır.33

Yeni askeri yönetim tarz olarak devrimci ve çok milliyetçi görünüm sergilemektedir. Ancak, ideolojik olmaktan çok, pragmatik ve idareciliğe yatkındırlar.

Politik veya sosyal teorilere, otoriter yönetime yatkınlık haricinde, pek ilgi duymamaktadırlar. Rhee dönemini temsil eden Amerika’ya olan aşırı bağımlılık ve Kuzey Kore ile birleşme vaazlarını bir şekilde paylaşmakta ve ekonomik kalkınmayı ulusal bağımsızlığın bir anahtarı olarak görmektedirler.34

Darbe sonrası meydana gelen şiddetli öğrenci ayaklanmaları ve basının muhalefeti, askeri yönetimi elde ettiği gücü paylaşma konusunda toplumun diğer kesimleri ile uzlaşmaya itmiştir. Bu arada ekonomide belirgin bir canlanma olmuş ve gelişme ülkede çok olumlu karşılanmıştır. Böyle bir ortamda, askeri yönetim hem toplumun değişik kesimleri arasında bir konsensus sağlamak, hem de meşruiyetini sağlam bir temele oturtmak amacıyla, ekonomik büyümeyi siyasi varlığının temel nedeni olarak ortaya koymuştur.

General Park başkanlığını yaptığı askeri yönetimin meşruiyetini ülkenin ekonomik performansına dayandırırken, “insan hayatında ekonomi, siyaset ve kültürden önce

32 COLE, D. C. And LYMAN, P. N.; s: 71.

33 LUTHER, H. U.; Güney Kore Bir Model Olabilirmi, Belge Yayınları, İstanbul 1984, s: 72; COLE, D. C. And LYMAN, P. N.; s: 72.

34 COLE, D. C. And LYMAN, P. N.; s: 72-73.

gelir” demiş ve arkasından hemen şöyle devam etmiştir: Asya’da yaşayan insanların yaşam standartlarını yükseltmek için, demokratik olmayan tedbirler dahi alınabilir.

Bugün Asya’da yaşayan insanların, açlık ve sefaletten, totaliter bir rejimin baskısından daha çok korktukları yadsınamayacak bir gerçektir. Asya’lılar önce ekonomik eşitlik sağlamak istemekte ve daha sonra eşitlikçi bir politik sistem kurmak arzusundadırlar.

Parıltısı olmayan mücevher ne kadar anlamsızsa, sefalet ve umutsuzluk içinde kıvranan halk içinde demokrasi o kadar anlamsızdır.35

Ekonomik gelişmenin politik otoritenin meşruiyetinin temel nedeni olarak ortaya konması, ekonomik kalkınmanın “olmazsa olmaz” bir koşulunu yerine getirmiştir.

Siyasi otoritenin kararlılığı ekonomik gelişmenin alacağı şekil tek bir politik değişkene bağlıdır. Siyasi otoritenin ekonomik gelişme için duyduğu zorunluluk, genelde ekonomik gelişmenin önündeki en büyük engel, siyasi otoritenin toplumu ekonomik büyüme için seferber edememesidir.36

Burada üzerinde durulması gereken nokta, siyasi otoritenin ekonomik gelişmeyi hedefleyip hedeflemediğinden ziyade, siyasi gündem içerisinde ekonomik gelişmenin öncelik sırasıdır. General Park, hem kendi yönetimini meşrulaştırmak, hem de Amerika’dan olabildiğince yardım almadan varlığını sürdürebilecek bir Güney Kore kurmak için ekonomik kalkınmayı siyasi gündeminin en tepesine yerleştirmiştir. Bu vizyonunu önce bürokrasiye ve daha sonra da halka aktararak, topluma uzun vadeli bir yol gösterebilmiş ve umut verebilmiştir.37

Özet olarak, 1960’ların ortalarında çok iyi örgütlenmiş ve eğitilmiş Kore Silahlı Kuvvetleri, savaşlar ve çökmüş bir ekonomi sonucunda zayıflamış Güney Kore toplumu üzerinde, otoritesini kurmayı başarmıştır. Kuzey Kore’nin istila tehdidi devletin toplum üzerinde mutlak bir hakimiyet kurmasını kolaylaştırmıştır. Kırsal alanda, toprak reformu ve çiftçilere sağlanan cömert destekler ile istikrar sağlanmıştır. Sendika ve işçi hareketleri hemen hemen yok gibidir. Büyük sermaye yasa dışı servet tanzimi kanunu ve finansal piyasaların devletleştirilmesi sonucu hükümetin insafına kalmış, politik

35 PARK, C. H.; a.g.e., s: 132.

36 LEE, H.; Korea: Time, Change And Administration, East-West Center Press, 1968, s: 91.

37 KIM, L.; Imitation to Innovation: The Dynamics of Korea’s Technological Learning, Boston and Massachusetts: Harvard Business School Pres, 1997, s: 90; YILDIZ, A. Y.; a.g.e., s: 57.

muhalefet tasfiye edilmiştir. Bu durumda Güney Kore’deki askeri rejimi etkileyebilecek tek güç olan ABD ise politik olarak istikrarlı ve ekonomik olarak kendine yeterli bir Güney Kore istediği için olanları desteklemektedir.38

1.3. DEVLETİN EKONOMİDEKİ ETKİNLİĞİ 1.3.1. Devletin Yönetim Felsefesinde Değişim

Askeri yönetim iş başına geldiğinde ilk aldığı tedbirlerden biri, birinci 5 yıllık kalkınma planını hazırlatmaya başlatmak ve bu planı uygulamak için gerekli bürokratik altyapıyı oluşturmak olmuştur. Bu tedbirler, yeni rejimin sorunlara karşı ideolojik bir önyargıdan çok, pratik bir yönetici gibi yaklaşacağını göstermektedir. Askerlerin Güney Kore’deki bürokratik altyapıya en büyük katkıları “yönetimsel” bakış açısını getirmeleridir.39

En önemli kurumsal değişiklik, 1961 Haziranında ekonomik planlama kurulunun (EPK) oluşturulmasıdır. EPK, planlama yetkisini İmar Bakanlığından, Bütçe Genel Müdürlüğü’nü Maliye Bakanlığından ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nü de İçişleri Bakanlığından devralarak oluşturulmuştur. EPK’nın başkanına Başbakan Yardımcısı unvanı verilerek, bu kuruma yeni yönetimin ne derece önem verdiği ortaya konulmuştur. Bunlara ek olarak, Başbakanın başkanlığında Başbakan Yardımcısı ve ilgili tüm bakanların ve gerektiğinde dışardan uzmanların katıldığı bir merkezi ekonomik komite kurulmuştur. Cumhurbaşkanlığı Ekonomik Sekreterliği’de ekonomik karar alma sürecinde çok önemli bir rol oynamaktadır.40