• Sonuç bulunamadı

Gümrükler ve Tarifeler Genel Anlaşması (GATT)

3. ARAŞTIRMANIN BULGULARI ve TARTIŞMA

3.2. Uluslararası Ticareti İyileştirici Çabalar

3.2.2. Gümrükler ve Tarifeler Genel Anlaşması (GATT)

v*

j

p*

j-

a

ij

p

*i

Son olarak payı ve paydayı dünya nihai mal fiyatı olan p*j bölelim ve θij de serbest ticaret fiyatında nihai çıktının dolar değerindeki ara malların payını sembolize etsin. Bu durumda θij, aijp*i/p*j olur. Böylelikle sağlanan nihai malın etkin koruma oranı:

t

j-

θ

ij

t

i

1

-

θ

ij

olarak elde edilir. Sayısal örneğimizde tj 0.40dı. ti=0.10ve θij 0.40’dır. Cari oran % 40 olmasına rağmen etkin tarife oranı % 60’dır.

Dünya Bankası’ndan Bela Balassa’nın yaptığı son çalışmada gelişmekte olan yedi ülkede nominal ve etkin tarife oranları seçilmiş sanayi grupları için hesaplanmıştır. Hesaplardan bazıları şaşırtıcıdır. Örneğin Şili’de 1961de işlenmiş gıdada nominal vergi oranı % 82’ydi. Bu kulağa oldukça yüksek geliyor. Fakat hesaplanan etkin oranla karşılaştırıldığında ise durum farklılaşıyor. Bu oran % 2,884’dür. Etkin oranların hesaplanmasında tarife çizelgeleri müzakere edilirken pazarlık süreci kullanıldı. Yerel üretim aktivitelerine özellikle koruma oranları bakımından ayrıcalık verildiğinin bilinmesi bütün taraflar için yararlı olacaktır. Bu bilginin sağlanmasında nominal oranlar, etkin oranlardan daha az yardımcıdır.

3.2.2. Gümrükler ve Tarifeler Genel Anlaşması (GATT)

1930’lu yıllarda yaşanan ekonomik bunalımın ardından ülkeler kendi içlerine kapanmayı, bireysel davranarak büyük bunalımın getirdiği sorunlara yönelmeyi tercih etmişlerdir. Bu da dünya ticaretinde işbirliğinden uzaklaşılmasına neden olmuştur. Ülkeler, kendi sanayilerini korumak ve dış ödemeler dengesi problemlerini çözmek için gümrük tarifelerini yükseltme yoluna gitmişlerdir. Ancak aynı dönemde sanayisi yeni yeni gelişmekte olan batılı ülkeler, dış ticaretteki durgunluktan büyük ölçüde rahatsızlık

duymuşlardır. 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin öncülüğünde uluslararası ekonomik, sosyal ve siyasi yapılanma hedefi çerçevesinde önce Birleşmiş Milletler (BM) Örgütü, ardından dünya ekonomisinde piyasa koşullarının işleyişini sağlamak üzere Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (IBRD) kurulmuş, uluslararası ticaretin serbestleşmesi hedefine yönelik olarak da Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (General Agreement on Tariffs and Trade-GATT) imzalanmıştır (www.kktcsanayiodasi.or g/uploads/d en20.pdf+GA TT&hl=tr&lr=lang_tr).

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, dünyada barışı sürekli kılmak amacıyla, uluslararası ekonomik işbirliğinin tesis edilmesinin gerekliliği düşüncesi genel kabul görmüştür. Bu çerçevede, ülkelerin kalkınma çabalarına yardımcı olmak, uluslararası likidite ve mali güven gibi ihtiyaçlara cevap vermek ve uluslararası ticareti serbestleştirip artırmak amacıyla yeni kurumların oluşturulması yoluna gidilmiştir. IMF, Dünya Bankası gibi “Bretton Woods” kurumları bu çabaların sonucunda ortaya çıkmıştır. Uluslararası Para Fonu, ( International Monetary Fund- IMF) Dünya Bankası ile birlikte Bretton Woods konferanslarında kurulmuş ve 1946 yılında faaliyete geçmiştir. Başlıca amacı uluslararası parasal ilişkilerin düzenli biçimde yürütülmesini sağlamak ve üye ülkelerin dış ödeme güçlüklerinin çözümüne yardımcı olmaktır (Seyidoğlu, 1994:26).

IMF sabit kurlu Bretton Woods Sistemi’nin işleyişinden sorumlu olarak ortaya çıkmıştır. Ama bu sistemin yıkılışından sonra da mali düzeni sağlama görevlerini sürdürmektedir. Bugün IMF üyelerinin sayısı 180 dolayındadır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan ve Yugoslavya’dan ayrılan ülkelerin üyeliğe kabul edilmesi Fonun üye sayısını hızla artırmıştır. IMF üyeliğine kabul edilen bir ülke otomatik olarak dünya bankasına da üye olur (Seyidoğlu, 1994:26).

Uluslararası mali alanda sağlanan işbirliğinin yanı sıra, uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi yönünde de benzer bir işbirliğine ihtiyaç duyulması sonucunda, 50 kadar ülkenin temsilcisi tarafından “Uluslararası Ticaret Örgütü” (International Trade Organisation - ITO) adı verilen bir uluslararası örgütün kurulması amaçlanmıştır. Öte yandan, ITO’nun kuruluş müzakereleri devam ederken, belirli mallar üzerinde tarife indirimlerinde bulunmak ve ITO’nun ülkelerce onaylanmasına kadar geçecek sürede bu

indirimleri uygulamaya koymak amacıyla, 23 ülke Ekim 1947'de Cenevre'de “geçici” olarak nitelendirilen Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasını (GATT) imzalamışlardır. ITO’nun kurulamaması üzerine, “geçici” olma özelliğine rağmen, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması 1948-1994 yılları arasında uygulanmış dünya ticaretinde genel kabul gören bir çerçeve oluşturmuştur. 1948 yılından bu yana, uluslararası kural ve disiplinlerin daha da iyileştirilmesi ve güçlendirilmesi amacıyla sekiz çok taraflı müzakere turu gerçekleştirilmiştir (http://www.dtm.gov. tr/anl/DTO/GATT-ILKE.htm).

Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’nın (GATT) imzaladığı ve kurulduğu 1947 yılından günümüzde değin dünya ticaretinde serbestleşme yönünde çok önemli mesafeler kaydedilmiştir. GATT çerçevesinde yapılan çok taraflı ticaret anlaşmaları ile tarife oranları zaman içerisinde azaltılmıştır. GATT’a üye olan ülkeler arasında ilk tur görüşmeler 1947 yılında Cenevre’de yapılmıştır. Bu yıl içinde ortalama % 40’a yakın olan tarife oranları, 1962 yılında yine İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan 6. tur Kennedy Müzakereleri sonucunda % 15’ler düzeyine indirilebilmiştir. Bu durum şekil 11’de açıklanmıştır. Kennedy müzakereleri sonucunda gümrük vergilerinde ortalama % 36 oranında bir indirim gerçekleştirilmiştir. En son 8. tur Uruguay Müzakereleri sonucunda da gümrük tarifelerinin indirilmesi yönünde önemli başarılar elde edilmiş ve bu görüşmeler çerçevesinde 15 Nisan 1994 Nihai Senet imzalanmıştır. Bu senetle GATT’ın yerine, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) kurulmuştur (Aktan, 1999: www.dtm.gov.tr/ead/DTDERGI/ocak99/global.htm).

Şekil 11: Yıllar İtibarı ile Tarife Oranları

Kaynak : World Trade Organization, Trading Into the Future, 1997, s.5. (nakleden Aktan 1999: www.dtm.gov.tr/ead/DTDERGI/ocak99/global.htm 12.10.2003)

İkinci Dünya Savaşı öncesinde dünya ticaretindeki uygulamalar, ülkelerin ticarette yoğun olarak korumacı politikalar izledikleri bir dönem olmakla birlikte bu dönemde ticarette haksız rekabet şartlarının yaşandığı da görülmektedir.Ticari alanda çıkarılan engeller karşısında sanayileşmiş ülkeler, dünya pazarlarında rekabetçi bir ortam oluşturarak dünya ticaretinin geliştirilmesi amacıyla GATT kurallarını uygulamaya koymuşlardır. GATT’ın amacı; üye devletlerin adil ve tam rekabet şartlarında ticaret yapabilecekleri serbest ve açık bir ticaret sistemi oluşturmaktır. Bu çerçevede hedef, tarifelerin ve tarife dışı engellerin azaltılmasını sağlamaktır. GATT anlaşmaları, dört temel ilkeye dayanmaktadır (http://www.foreigntrade.gov.tr /ead/DT DERGI/ekim2001/engell .htm):

Yerli endüstrinin korunması:

GATT, üye ülkelerin ulusal sanayilerinin dış rekabete karşı korunabileceğini kabul eder.

Tarife taahhütleri:

Üyeler, yukarıda bahsedilen tarifeleri, mümkünse kaldırmalıdırlar.

En çok kayırılan ülke:

Bir ülkeye uygulanan tarifelerin diğer ülkelere de uygulanmasıdır. Bunun istisnası vardır.

Milli muamele ilkesi:

Gümrük vergisi ödenerek ülkeye giren ithal bir ürüne yerli bir üründen daha yüksek vergiler uygulanmasının engellenmesidir.

GATT’ın kuruluşundan 1994’e kadar sekiz round (çok taraflı ticaret müzakereleri) yapılmış ve iki dünya savaşı arasındaki dönemde dünya genelinde yükselmiş olan gümrük vergileri, gerçekten de önemli ölçüde azaltılmıştır. 1947’de, sanayileşmiş ülkelerde % 40 olan gümrük oranlarının ortalama düzeyi 1990’ların başında % 5’e düşmüştür. 1960’larda yapılan Kennedy Roundu’nda gümrük vergilerini azaltmada etkili bir sonuç alınmıştır. 1970’lerde gerçekleştirilen Tokyo Roundu’nda ise bu durum başarı ile devam ettirilmiştir. Ancak, GATT’a bağlı olarak gümrük vergileri azaltılırken, özellikle gelişmiş ülkelerce, rekabet gücü yüksek olan ürünlerin ithalatını kısıtlamak amacıyla GATT’ın istisna oluşturan hükümlerine dayandırılan tarife dışı engel uygulamalarında da artış görülmüştür.

Çizelge 7’de GATT müzakereleri sürecinde yıllar itibarı ile elde edilen tarife indirimleri ve dış ticaret serbestleştirilmesi ile ilgili düzenlemeler görülmektedir.

Çizelge 7: GATT Müzakere Turları

Yıl Müzakere Turu Katılımcı Sayısı Sonuç Tarife İndirimi (%) 1947 Geneva 23 Tarifeler 35,0 1949 Annecy 13 Tarifeler 35,1 1951 Torquay 38 Tarifeler 26,0 1956 Geneva 26 Tarifeler 15,6 1960-61 Dillon 26 Tarifeler 12,0

1964-67 Kennedy 62 Tarifeler, Anti-damping tedbirleri 45,5 1973-79 Tokyo 102 Tarifeler, Tarife dışı engeller, Ticarî

ilişkiler için çerçeve anlaşmaların tesisi

33,0 1986-94 Uruguay 125 Tarifeler, Tarife dışı engeller, Tarım,

Tekstil ve Konfeksiyon, Hizmetler, Fikrî mülkiyet haklarının korunması, GATT sisteminin işler hâle gelmesi

Kaynak: http://www.foreigntrade.gov.tr/ead/DTDERGI/temmuz2004/gelismekte1.htm

Dünya Bankası 1996 yılında yayınladığı Global Ekonomik Öngörüler ve Gelişmekte Olan Ekonomiler (Global Economic Prospects and the Developing Economies) başlığını taşıyan raporda bir endeks geliştirerek global ekonomik entegrasyon yönünden ülkelerin durumlarını tespit etmeye çalışmıştır. Uluslararası ticaret hacminin GSYH’ya oranı, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının GSYH’ya oranı, ülkenin kredibilite durumu gibi ölçütler esas alınarak Global Ekonomik Entegrasyon Endeks (GEEii) değeri tesbit edilmiştir. Söz konusu araştırmaya göre, dünyada 1980-1995 yılları arasında global ekonomik entegrasyon yönünden en başarılı olan ülkelerin başında Singapur, Mauritius, Hong Kong, Tayland gibi ülkeler gelmektedir. Çizelge 8’de görüldüğü gibi Türkiye 1,87 GEE puanı ile global ekonomik entegrasyon yönünden başarılı ülkeler arasında yer almaktadır (Aktan, 1999: www.dtm.gov.tr/ead/DTDERGI/ocak99/global.htm).

ii Global Ekonomik Entegrasyon (GEE) Endeks değerleri başlıca dört kriter için hesaplanan değerlerin ortalamasıdır. Kriterler şunlardır:

1. Ticaret hacminin GSYH’ye oranındaki değişim oranı (1980-83’ten 1990-93’e)

2. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının GSYH’ya oranındaki değişim yüzdesi (1983-85’ten 1993-95’e)

3. İhracat içerisinde imalat sektörünün payındaki değişim oranı (1981-83’den 1991-93’e) 4. Institutional Investor kredibilite sıralamasında değişiklik yüzdesi (1983-85’den 1993-95’e).

Çizelge 8: Çeşitli Ülkelerde Global Ekonomik Entegrasyon Endeks (GEE) Değerleri ( 1980-1995 )

Ülke Adı GEE Puanı

Singapur 3.52 Mauritius 2.35 Hong Kong 2.29 Tayland 2.12 Portekiz 1.89 TÜRKİYE 1.87 Malezya 1.80 Meksika 1.44 Hollanda 1.14 Filipinler 0.99 Macaristan 0.95 Endonezya 0.81 Tayvan 0.77 Kosta Rika 0.73 Güney Kore 0.63 Kolombiya -0.54 Peru -0.95 Cezayir -1.51 Irak -1.68 Bulgaristan -1.73 Nijerya -1.87 Rusya -2.23 S.Arabistan -3.40

Kaynak : World Bank ; World Economic Prospects and Developing Economies, 1996. (aktaran: Aktan, 1999: www.dtm.gov.tr/ead/DTDERGI/ocak99/global.htm)

3.2.3 Bölgesel iktisadi birleşmeler