• Sonuç bulunamadı

Gümrük Birliğinden Sonraki Durum ve Yapılan Düzenlemeler

MARKA HAKKININ TÜKENMESİYLE İLGİLİ ULUSAL VE ULUSLARARASI DÜZENLEMELER

§ 2- TÜRK HUKUKUNDAKİ DURUM

II- Gümrük Birliğinden Sonraki Durum ve Yapılan Düzenlemeler

Marka hakkının tükenmesiyle ilgili düzenlemelerin başlangıcı, Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasında aşamalı olarak gümrük birliğinin sağlanması amacıyla imzalanan Ankara Anlaşması’dır100. Ankara Anlaşması’nın amacı 28. maddede Türkiye’nin Topluluğa Katılması olarak açıklanmıştır. Türkiye’nin Topluluğa tam üyeliğinden önce bir hazırlık101 ve geçiş102 dönemini geçirmesi gerektiği de Anlaşma’da belirtilmiştir.

Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasında ortaklık yaratan bu Anlaşma'nın, hazırlık döneminden sonra bir geçiş dönemi öngördüğü göz önünde bulundurularak gerekli çalışmalar başlatılmıştır. Bu anlamda, Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasındaki Ortaklık Anlaşmasının hedeflerine uygun olarak, hazırlık döneminin anlaşmanın tarafları arasında ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesine ve özellikle ticarî alışverişlerin gelişmesine büyük ölçüde katkıda bulunduğu görülmüştür.

Dolayısıyla, Türkiye’nin Avrupa Topluluğu’na üyeliği yolunda geçiş döneminin başlatılması için şartların bir araya geldiği kanısına varılmıştır. Buna göre, söz konusu geçiş döneminin gerçekleşme şartları, usulleri, sıra ve süreleri ile ilgili hükümlerinin bir katma protokol103 ile tespit edilmesi uygun görülmüştür.

100 Altı Batı Avrupa ülkesinin aralarında imzaladıkları Roma Antlaşması'nın 1958 yılında yürürlüğe girmesinin ardından, 15.07.1959 tarihinde Yunanistan, 31.07.1959 tarihinde de Türkiye Topluluğa katılmak için başvurmuştur. Ankara Anlaşması 12.09.1963'de imzalanarak ilgili ülkelerin parlamentolarında onaylandıktan sonra 1.12.1964'te yürürlüğe girmiştir. Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasında ortak üyelik statüsü kuran Ankara Anlaşması’nın temel amacı, Türkiye ile Topluluk arasında aşamalı bir biçimde gümrük birliğinin kurulmasıdır. Nihai amacın ise, Batı Avrupa ile hem ekonomik, hem de siyasal yönden bütünleşme olduğu ileri sürülebilir. Ankara Anlaşması, Türkiye’nin Topluluğa tam üye sıfatıyla katılabilmesi yolunu açık tutmakta ve yürürlük süresine ilişkin bir hüküm de taşımamaktadır. Bir diğer deyişle, Anlaşma’nın fesih hükmü yoktur. Bu nedenle, Anlaşma, amaçları gerçekleşene kadar yürürlükte kalacaktır. Ankara

Anlaşması ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz.

(http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.cfm?action=detay&yayinID=227&icerikID=327&dil=TR) (Ekim 2008). Anlaşma’nın metni için bkz. RG. 17.11.1964, S. 11858, s. 1-12.

101 Hazırlık döneminin süresi, Geçici Protokol'de öngörülen usullere uygun uzatma dışında, beş yıldır (Ankara Anlaşması m. 3/2) . Bu uzatma en fazla on yıl olabilir

102 Geçiş döneminin süresi, birlikte öngörülebilecek istisnalar saklı kalmak üzere, 12 yılı geçemez (istisnalarla bu süre 22 yıla çıkabilir). Bu istisnalar, gümrük birliğinin makûl bir süre içinde kurulup tamamlanmasına engel olamaz (Ankara Anlaşması m. 4/2) .

103 Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu Arasında Katma Protokol (23 Kasım 1970). Katma Protokol, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 5 Temmuz 1971, T.C. Senatosu’nda da, 22 Temmuz 1971 tarihinde onaylandıktan sonra, 1 Eylül 1971 tarihinde kanunlaştırılmış ve Ankara Anlaşması’nda olduğu gibi, 30 Eylül 1971’de GATT’a sunulmuştur. Sözü edilen Protokol üye ülke parlamentolarında da onaylandıktan sonra, 1 Ocak 1973’te yürürlüğe girmiştir (Ancak, Katma

Böylece, taraflar, geçiş dönemi süresince sözleşme taraflarının, karşılıklı ve dengeli yükümler esası üzerinden Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasında bir gümrük birliğinin gitgide yerleşmesini ve ortaklığın iyi işlemesini sağlamak amacıyla, Türkiye'nin ekonomik politikalarının Topluluğun politikalarına yaklaştırılmasını ve bunun için gerekli ortak eylemlerin geliştirilmesini sağlamayı taahhüt etmişlerdir104.

A- 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı

Ankara Anlaşması’nın tarafları arasındaki ortaklık ilişkisi çerçevesinde gümrük birliğinin105 siyasi ve ekonomik bakımdan önem taşıyan önemli bir aşama olduğunu dikkate alarak Avrupa Topluluğu - Türkiye Ortaklık Konseyi,106 6 Mart 1995'te Brüksel'de yaptığı toplantıda 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nı107 almıştır108. Böylece, 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren sanayi malları ile işlenmiş gıda ürünleri açısından Türkiye ile Avrupa Toplulukları arasında gümrük birliği tesis edilmiştir. Gümrük birliği, Türkiye ile Avrupa Toplulukları arasındaki ortaklık ilişkisinin öngördüğü geçiş döneminin sona ermesinin ve nihai dönemin başlamasının simgesidir. Buna göre gümrük birliği, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin kurumsallaştırılması sürecinde yaşanan en somut gelişmedir109.

Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasındaki Ankara Anlaşması ile onun devamı kabul edilen, Katma Protokol ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nda yer alan

Protokol’ün ticarî hükümleri "geçici anlaşma" ile 1.9.1971 tarihinde yürürlüğe konmuş ve Avrupa Topluluğu’nun yükümlülükleri bu tarih itibariyle başlatılmıştır).

104 Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu Arasında Katma Protokolün önsözü.

105 Gümrük birliği, ortak bir düzen altında oluşmuş gümrük bölgesidir. Gümrük birliğine dâhil ülkeler arasında gümrük duvarları kalkarken üçüncü ülkelere karşı ortak bir gümrük politikası yürütülür.

Buna karşılık serbest ticaret bölgeleri oluşturan anlaşmalar ile sadece bu anlaşmaya dâhil ülkeler arasında ticaret ilişikleri açısından karşılıklı gümrük duvarları kalkarken, üçüncü ülkelerle ilişkilerde, her ülke kendi bağımsız politikasını yürütür (PINAR, Gümrük Birliği, s. 704).

106 1964 Ankara Anlaşması’nın 6. maddesine uygun olarak; Avrupa Topluluğu ile aramızdaki ortaklık ilişkisinde sürekliliği sağlamak ve sorunların çözümüne uygun zeminlerin yaratılabilmesi için, karar alma organı olarak Avrupa Topluluğu - Türkiye Ortaklık Konseyi, oluşturulmuştur.

107 ATRG (Avrupa Topluluğu Resmi Gazetesinin) 13.02.1996 tarih ve L 35 sayılı nüshasında yayınlanmıştır. Anılan Kararın Türkçe’ye resmi çevirisi yapılmamıştır. Dış Ticaret Müsteşarlığının 1995’de yayımlanan 1/95 sayılı OKK’nın gayriresmî metni için bkz. (http://www.dtm.gov.tr/

dtmadmin/upload/AB/ABKurumsalDb/1-95.pdf) (Ekim 2008). Kararın İngilizce metni için bkz.

(http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=CELEX:21996D0213(01):EN:HTML) (Ekim 2008).

108 Bkz. Türkiye 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın önsözündeki açıklama.

109 ÜLGER, İrfan Kaya: Avrupa Birliği Rehberi, Kocaeli 2008, s. 180.

miktar sınırlamaları ve eş etkili tedbirlere ilişkin maddeler ile bu maddelerin uygulanmasına istisna getiren maddenin uygulanmasında ve yorumunda, Avrupa Topluluğunu Kuran Anlaşma’nın benzer maddelerinin uygulanmasından ve yorumundan faydalanılabilir110.

Türkiye 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile bazı yükümlülükler altına girmiştir. Buna göre, taraflar, fikrî ve sınaî haklarla ilgili olarak Ek 8 de belirlenen yükümlülükleri yerine getirmeyi taahhüt etmişlerdir (1/95 sayılı OKK m. 31).

Türkiye, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın Ek 8 in 1. maddesine göre, bu Kararın yürürlüğe girmesinden itibaren en geç üç yıl içinde TRIPS Anlaşması’nı uygulamaya koymayı taahhüt etmiştir. Esasen Türkiye, TRIPS’i 1994 yılında imzalamış ve 1995 yılında da yürürlüğe koymuştur111. Ayrıca, Konsey Kararı’nın Ek 8 in 1. maddesinin ikinci fıkrasına göre; bu Kararda hüküm bulunmayan hallerde, iki taraf arasında fikrî, sınaî ve ticarî mülkiyet haklarının kapsamı, koruma düzeyi ve uygulanması ile ilgili olarak TRIPS Anlaşması hükümleri, her iki taraf için de, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren uygulanır.

Ayrıca, Türkiye, Ek 8 in 3. maddesine göre, bu Kararın yürürlüğe girmesinden önce, fikrî, sınaî ve ticarî mülkiyet hakları ile ilgili aşağıda sayılan çok taraflı sözleşmelere katılacaktır:

Edebiyat ve sanat eserlerinin korunmasına ilişkin Bern Sözleşmesi'nin Paris Senedi (1971);

İcra sanatçıları, fonogram üreticileri ve yayın kuruluşlarının korunması hakkında Roma Sözleşmesi (1961 ) ;

Sınaî mülkiyet haklarının korunması hakkında Paris Anlaşması’nın Stockholm Senedi (1967) (1979'da değiştirilmiş şekliyle);

Markaların tescili amacıyla mal ve hizmetlerin uluslararası tasnifi hakkında Nis Anlaşması (1979'da değiştirilmiş şekliyle 1977 tarihli Cenevre Senedi) ve

110 TAYLAN, s. 75; STOTHERS, Parallel Trade, s. 430.

111 4067 sayılı “Dünya Ticaret Örgütünün Kuruluş Anlaşması’nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” (RG. 25.02.1995, S. 2213) ile yürürlüğe girmiştir.

Patent İşbirliği Antlaşması (1979'da değiştirilmiş ve 1984'te tadil edilmiş şekliyle Patent İşbirliği Antlaşması).

Türkiye Topluluk mevzuatına uyum sağlayabilmek amacıyla112, Kanun Hükmünde Kararnamelerle düzenlemeler yapmıştır. Fikrî haklar bakımından ilk defa tükenme konusu, bu Kanun Hükmünde Kararnamelerle113 açık olarak hüküm altına alınmıştır. Bunların yanı sıra, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (FSEK)114 değişiklikler yapılarak, tükenme konusu bu Kanunda da ele alınmıştır115. Türkiye yaptığı bu düzenlemelerle, Topluluk tarafından çıkarılan fikrî mülkiyet haklarıyla ilgili tüm yönergeleri kendi iç hukukuna aktarmıştır.

Ortaklık Konseyi Kararı Ek 8’in 8. maddesi uyarınca Türkiye, Ortaklık Konseyinin diğer çok taraflı anlaşmalarını veya fikrî mülkiyet hakları mevzuatını da 3 ve 7. maddeler anlamında değerlendirebilecektir. Buna göre, Avrupa Birliği’nde fikrî mülkiyet alanında kabul edilebilecek yeni yönerge ve tüzüklerin Türk hukukuna aktarılma süreci devam edecektir116.

112 Ortaklık Konseyi Kararı’nın Ek 8, 7. maddesin göre, Türkiye, bu Kararın yürürlüğe girmesinden itibaren en geç üç yıl içinde, Avrupa Topluluğu veya üye ülkeleri'nin taraf olmaları kaydıyla, fikrî, sınaî ve ticarî mülkiyet ile ilgili, Markaların uluslararası tescili ile ilgili Madrid Anlaşmasına ek Protokol (1989); Patent işlemleri amacıyla mikro-organizmaların saklanmasının uluslararası tanınması hakkında Budapeşte Anlaşması (1977; 1980'de değiştirilmiş biçimiyle) ve yeni bitki çeşitlerinin korunması hakkında Uluslararası Sözleşmeye (UPOV, Cenevre Senedi, 1991) katılacaktır.

Anılan hükmün, ikinci fıkrasında ise Topluluk mevzuatı ile uyum sağlamak üzere, Telif hakları ve komşu haklar alanında, 93/83/EEC sayılı Konsey Yönergesi'ne uygun olarak (OJ L 248, 06.10.1993) kablo ve uydu ile nakledilen ürünlere uygulanan telif hakları ve komşu haklar mevzuatı, veri tabanlarının korunması ve sınaî mülkiyet alanlarında; 87/54/EEC sayılı Konsey Yönergesi'ne (OJ L 24, 27.01.1987) uygun olarak yarı iletkenlerin topografyalarının korunması;

Üye Devletlerin know-how bilgileri ve ticarî sırların korunması konusundaki mevzuatlarına uygun mevzuatın kabulü; Bitki çeşitlerine ilişkin hakların korunması konularında iç hukukunda düzenlemeler yapmayı kabul etmiştir.

113 1995 tarihli 556 sayılı MarkKHK m. 13, 551 sayılı Patentlerin Korunmasına ilişkin Kanun Hükmünde Kararname m. 76, 554 sayılı Endüstriyel Tasarım Haklarının Korunmasına ilişkin Kanun Hükmünde Kararname m. 24, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunmasına ilişkin Kanun Hükmünde Kararname. Bunların yanı sıra, Birliğin yönergelerine uyumlu olarak çıkarılan 08.01.2004 tarih ve 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına ilişkin Kanunu ve 22.04.2004 tarih ve 5147 sayılı Entegre Devre Topografyalarının Korunmasına ilişkin Kanunu da sayabiliriz.

114 5846 sayılı, RG. 13.12.1951, 7981. Değişiklikler; 2936 sayılı yasayla değişik, RG. 3.11.1983, 18210; 4110 sayılı yasayla değişik, RG. 7.6.1995, 22306; 4630 sayılı yasayla değişik, RG.

3.3.2001, 24335(mük); 5101 sayılı yasayla değişik, RG. 30.3.2004, 25400.

115 FSEK m. 23/2.

116 ASLAN, s. 164.

Bütün bu düzenlemelerle Avrupa Topluluğu ile sağlanmaya çalışılan uyuma aykırı olarak, anılan 1/95 sayılı Kararda Ek 8’in 10.2. maddesinde fikrî mülkiyet haklarının tükenmesi konusu düzenlenmiştir. Anılan hüküm uyarınca Ortaklık Konseyi Kararı, tarafların ticarî ilişkilerindeki, fikrî, sınaî ve ticarî mülkiyet haklarının tükenmesi konularını kapsamaz. Başka bir deyişle, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ticarî ilişkilerde, fikrî, sınaî ve ticarî mülkiyet haklarının tükenmesinin söz konusu olmadığı açıkça belirtilmiştir117. Bu hüküm, 1/95 sayılı Kararın ve Ankara Anlaşması ile başlatılan Türkiye’nin Ortak Pazarla ve gümrük birliğiyle uyum sürecinin amacına ve ruhuna tamamen aykırıdır118.

Öğretide savunulan görüş uyarınca, Ortaklık Konseyi Kararı, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkileri düzenleyen birincil hukuk kaynağı olan Ankara Anlaşması’nın hükümlerini sınırlandıramaz. Dolayısıyla Ortaklık Konseyi Kararı’nın Ek 8’in 10.2. maddesi paralel ithalatı yasaklayan bir hüküm olarak kabul edilirse, Ortaklık Konseyi kendi yetki alanının sınırlarını aşmış olacaktır. Üst norm olan Ankara Anlaşması’na aykırı olduğu için Ortaklık Konseyi Kararı’nın Ek 8’in 10.2.

maddesi dikkate alınmamalıdır119.

Ortaklık Konseyi Kararı’nda Ek 8 in 10.2. maddesiyle getirilen bu düzenleme nedeniyle, Avrupa Birliği içerisinde ilk defa piyasaya sunulan mallar bakımından, Türkiye’deki fikrî mülkiyet hakkı sahibinin hakkı tükenmeyecektir. Bunun gibi, Avrupa Birliği’ndeki bir hak sahibinin hakkı da, malların ilk defa Türkiye’de piyasaya sunulması durumunda tükenmez. Dolayısıyla fikrî mülkiyet hakkı sahibi bu gibi durumlarda paralel ithalata engel olabilecektir.

1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın 5 ve 6. maddelerinde, malların serbest dolaşımının önündeki engellerin kaldırılması amacıyla ithalat ve ihracatta

117 Ortaklık Konseyi Kararı’nın Ek 8, 10.2. maddesinin bu çevirisinde Kararın İngilizce metni esas alınmıştır (aynı yönde bkz. PINAR, Hakların Tükenmesi, s. 894; TEKİNALP, Gümrük Birliği, s.

57). Anılan Kararın resmi çevirisi yapılmamıştır. Dış Ticaret Müsteşarlığının internet sitesindeki çeviride ise, tükenmeden hiç söz edilmemiştir. Bu çeviriye göre, 10.2. madde; “Bu Karar, tarafların ticaret ilişkilerine uygulanan fikrî, sınaî ve ticarî mülkiyet haklarının sadece bu Kararın hükümlerine tabi olacağı anlamına gelmez”. Bkz. (http://www.dtm.gov.tr/

dtmadmin/upload/AB/ABKurumsalDb/1-95.pdf) (Ekim 2008).

118 TAYLAN, s. 116.

119 PINAR, Gümrük Birliği, s. 707; ARAT, Tuğrul: “Avrupa Birliği ile Türkiye Arasındaki İlişkiler ve Gümrük Birliği’nin Yeri”, AÜHFD 1995, s. 603.

miktar sınırlamaları ve eş etkili tedbirler yasaklanmıştır. Ayrıca, 7. maddede sınaî ve ticarî mülkiyetin korunması gerekçesiyle malların ithalinin, ihracının veya transit geçişinin yasaklanmasının veya kısıtlanmasının engellenemeyeceği düzenlenmiştir.

Dolayısıyla bu hükümle serbest dolaşıma istisna getirilmiştir. Anılan 7. maddenin son fıkrasıyla da bu istisnanın sınırı gösterilmiştir. Buna göre, bu yasaklar ve kısıtlamalar taraflar arasındaki ticarette keyfi bir ayrım aracı veya örtülü bir kısıtlama oluşturamaz.

Açıkça görüldüğü üzere, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın yukarıda anılan, 5, 6 ve 7. maddeleri, Avrupa Topluluğunu Kuran Anlaşma’nın, 28, 29 ve 30.

maddelerinin birer yansıması gibidirler. Dolayısıyla, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın tükenme konusunda da bu hükümlere paralel bir düzenleme getirmesi gerekirdi. Zira, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerde, Ankara Anlaşması’nın başlattığı süreç içerisinde, gümrük birliğinin tesisi ile Türkiye’nin tam üyeliği yolunda geçiş dönemi sona ermiş, nihai döneme girilmiştir120. Buna göre, Ankara Anlaşması’nın 2. maddesinde gümrük birliğinin gittikçe gelişen şekilde kurulması öngörülmüştür. Söz konusu Anlaşma’nın 10. maddesine göre, 2. maddede belirtilen gümrük birliği, piyasalardaki mal alış verişlerinin tümünü kapsayacaktır.

Ayrıca anılan madde, Topluluk üyesi ülkelerle Türkiye arasında, ithalat ve ihracatta gümrük vergileriyle eş etkili resimlerin ve miktar kısıtlamalarının ve Anlaşma’nın hedeflerine aykırı bir koruma sağlamayı gözeten eş etkili diğer her türlü tedbirin yasaklanmasını öngörmüştür.

Ayrıca gümrük birliği, Türkiye'nin üçüncü ülkelerle ilişkilerinde Topluluğun ortak gümrük tarifesi'nin kabulünü ve Toplulukça dış ticaret konusunda uygulanan bütün diğer mevzuat bakımından da uyumun sağlanmasını kapsar (Ankara Anlaşması m. 10/son fıkra). Dolayısıyla bu hükümle, Türkiye’nin tam üyelik sürecinde hazırlık ve geçiş aşamasında, Avrupa Birliği ile bütünleşmesi için gerekli tüm yasak ve sınırların kaldırılması amaçlanmıştır. Böylece gümrük birliği ve ortak pazar hedefi ile sağlanmak istenen nihai sonuç, malların serbest dolaşımı ilkesinin sorunsuzca uygulanabilmesidir. Bütün bu hedeflerin, Ankara Anlaşması’nda ve 1/95 sayılı Konsey Kararı’nda açıklanmasına rağmen, tükenme ilkesi bakımından Türkiye

120 ÜLGER, s. 180.

ile Avrupa Birliği ülkelerinde farklı rejimlerin uygulanması mantıken ve hukuken açıklanamaz121.

Türkiye, Avrupa Birliği’ne tam üye olmadığı halde, gümrük birliğine dâhil tek ülkedir. Bu durum da Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerindeki çelişkinin önemli bir örneğidir. Türkiye’nin çıkarlarının korunabilmesi için, bu sorunun bir an önce çözülmesi gerekmektedir. Çünkü, Türkiye, Ankara Anlaşması ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile taahhüt ettiği uyumlaştırma çalışmalarını yerine getirmiştir. Bu anlamda Türkiye bu süreçte, sanki bir üye ülke gibi pek çok yükümlülükler yüklenmiş olmasına rağmen, bulunduğu konumun gerektirdiği imkânlardan yararlanamamaktadır122. Dolayısıyla, Türkiye’nin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmiş olmasına rağmen, tükenme ilkesinin Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ticarî ilişkilerde uygulanmayacağı yönündeki hükmün muhafaza edilmesinin yapılan Anlaşmalara aykırı olduğu açıktır123.

1- AB’nin Karşılıklı Serbest Ticaret Anlaşmaları Yaptığı Üçüncü Ülkelerle Arasındaki Tükenme Rejimi

Türkiye ile tesis ettiği gümrük birliğine benzemesi açısından, Avrupa Birliği’nin karşılıklı serbest ticaret anlaşmaları yaptığı diğer ülkelerle arasındaki ilişkilerini değerlendirmekte yarar vardır. Avrupa Birliği’nin serbest ticaret anlaşmaları yaptığı ülkelerle kurulan ilişiklerde uygulanacak tükenme rejimi konusundaki tavrı, çok net değildir. Buna göre, Portekiz’in Avrupa Topluluğu’na tam üye olmasından önce, Avrupa Toplulukları Mahkemesi’nin önüne gelen Polydor Ltd. v Harlequin Record124 davasında Mahkemenin verdiği karar dikkat çekicidir.

Buna göre, Avrupa Topluluğu ile Portekiz arasında, miktar kısıtlamalarını ve

121 Aynı yönde bkz. ARIKAN, A. Saadet: Fikrî - Sınaî Haklarda “Hakkın Tüketilmesi Doktrini”

Avrupa Birliği ve Türkiye, İKVD, Sa. 129, (Tükenme), s. 50-52; PINAR, Hakların Tükenmesi, s.

894, 895; TAYLAN, s. 116.

122 TAYLAN, s. 116. Türkiye’nin bulunduğu konumun imkanlarından yararlanamamasının nedeni, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile tesis edilen gümrük birliği konusuna temkinli yaklaşmasıdır. Buna göre, 16 Haziran 1997’de Avrupa Birliği’nin gelecek perspektifinin ortaya konulduğu “Gündem 2000” raporunda siyasi ve ekonomik sorunları öne sürülerek Türkiye genişlemeye dâhil edilmemiştir (ayrıntılı bilgi için bkz. ÜLGER, s. 181).

123 ARIKAN, Tükenme, s. 50-52; PINAR, Hakların Tükenmesi, s. 894, 895;

124 Polydor Ltd. v. Harlequin Record Shops Ltd, (C-270/80) [1982]. Ayrıca bu dava ile ilgili bkz.

ROTHNIE, Parallel Imports, s. 216-218, 384, 389.