• Sonuç bulunamadı

2.2. Görsel Sanatların Eğitime Katkısı

2.2.5. Görsel Sanatlar Eğitiminin Bireysel ve Toplumsal Katkısı

Sanatlı ister ürün vererek, isterse seyrederek, dinleyerek, okuyarak olsun ilgilenmek, sadece duyguları ve duyarlılığı harekete geçirmekle kalmamakta, biliĢsel ve duyuĢsal yönleriyle bütün zihinsel süreçleri canlı tutmaktadır. Canlandırabilme ve fikirlerini çeĢitli araçlarla sunabilme yeteneği hem sanatsal hem de değerli mesleklerdeki kiĢilerin eğitimsel baĢarılarına katkıda bulunmaktadır.

Eğitimi, hayal gücünü çalıĢtırarak, dramatize edip canlandırma, güçleri geliĢtirecek yaratıcı çabayı yönlendirmek için gereklidir. ÇağdaĢ sanat çağın koĢullarına uyar, yansıtır, geliĢtirir. Sanatçı; tarihsel bilinçle toplumsal eleĢtiri yaparak, toplumsal kültürün oluĢturduğu değerleri sorgulayıp, kültür hareketini ve dinamizmini sağlamalı, canlandırıcı alternatifler oluĢturmalı, oluĢturmak zorunda kalmalıdır. Yeniliklere açık olmalı, ileriye dönük çalıĢmaları yönlendirmeli, gelenek ve gelecek arasında sentez yapıp topluma çok yönlülük ve boyut kazandırmalıdır.

Sanatçı kendine coĢku veren her düĢünceyi ve biçimini araĢtırmakta özgür olarak bilimsel ve evrensel araĢtırmalar yapmalıdır. Yaratıcı, anlatmak istediğini vurgulamak için ne gerekiyorsa kullanmakta özgür olmalıdır. Sanatçıda olması gereken eleĢtirel tavır: çekicilikle, iticilikle, alaycılıkla, trajiklikle, parçalamalarla, değiĢtirmelerle, yabancılaĢtırmalarla, abartmalarla, eklemelerle, cesaretli, gözü pek ve gerçekçi olmalıdır.

ÇağdaĢ sanatçı, dünyayı donanımlı ve yetkin algılayan, yorumlayan, dönüĢtürmeye yönelen kiĢidir. Bilim, sanat ve felsefeyle özgün bir yaĢama sanatı da oluĢturabilmelidir.

Ġlköğretim ve orta öğretimde birer temel ders olarak görsel sanatların bulunmasının gerekçesi çizme, boyama, yeteneğinin geliĢtirilmesi amacından çok daha önemlidir. Görsel sanatlar eğitimi “ben kimim demektir”. Toplumsal kimliğin ifadesinin bir aracı olarak sanat bir lüks değil önce gelen ihtiyaçlardan bir tanesi olarak düĢünülmelidir. Harvard Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi ünlü düĢünür Nelson Goodman görsel sanatlar eğitiminin, eğitimin önemli bir parçası olarak görür ve “görsel sanatlar olmak zorundadır ve doğru bir eğitsel sürecin tamamlayıcı unsurudur” der (Hurwitz, 1995:28).

Sanat günlük hayatımızda en az fen ve sosyal bilimler ve diğer alanlar kadar önemlidir. Ne yazık ki eğitim politikamızda ve toplumumuzda, görsel sanatlar eğitimi çizme, boyama dersi olarak basit ve sınırlı algılanmasına sanat eğitimini en son düĢünülecek her Ģey olarak bakılmaktadır. Hâlbuki her bireyi yakından ilgilendiren görsel sanatlar nesnelerin nasıl görüldüğünü, uyumlu düzen ve kuruluĢun nasıl oluĢturulduğunu en güzel sergileyen alandır. Biliyoruz ki insanlar seçimlerinde sürekli estetik kararlar verirler, beğenilerini ortaya koyarlar.(Özsoy, 2003:53)

Reklamların, ambalaj kutu ve kapların, kumaĢların, mobilyaların, evlerin, sokakların ve parkların, kamuya ait ve ticari binaların tasarımından, giydiğimiz çeĢitli kıyafetlere ve yemek yediğimiz kap-kacağa kadar her Ģeyin estetik etkisini yansıttığı görsel sanattan günlük hayatımızın önemli bir parçasında oynadığı rolden çok az kiĢi haberdardır. Görsel sanatlar zengin ve renkli bir hayat oluĢturmak için bize önemli bir katkı yapan ve insan hayatının esas unsurudur.

Sanat eğitim, her yaĢtaki birey için gereklidir ve insan hayatında önemli bir yer tutar. Sanat eğitimi; bireyin yaratıcı güç ve potansiyellerini eğitmek, estetik düĢünce ve bilinci örgütlemek için gereklidir. Sanat, bireyin sosyal iliĢkilerini ayarlamasını, iĢbirliği ve yardımlaĢmayı, doğruyu seçme ve ifade edebilmeyi, bir iĢe baĢlayıp bitirme sevincini tatmayı, üretken olmayı sağladığı için gereklidir. Sanat eğitimi, gözlem yapma, orijinalite buluĢ ve kiĢisel yaklaĢımları destekler, pratik düĢünceyi geliĢtirir. Olayları, olmadan da beyninde gerçekleĢtirebilme gücünü artırır. Bireyin el becerisini geliĢtirir ve sentez yapmasına yardımcı olur.

Tarihte kalabilmenin, uygar bir toplumda yaĢayabilmenin koĢulu sanat, kültür olduğuna göre bu bağlamda eğitiminin de ne denli önemli olduğunu kabul etmek durumundayız. Kaldı ki vereceğim bir örnekte sanat eğitiminin salt kendi alanı içinde hapis

olmadığını, farklı alanlara da ne kadar katkısı olduğunu gösterecektir. Yale Üniversitesindeki Tıp Fakültesi öğrencileri bir tanıyı doğrulayan ayrıntıları sık sık gözden kaçırıyorlarmıĢ. Bu öğrencilere Güzel Sanatlar dersi verilmeye baĢlanmıĢ. Sonuçta bu dersi alan öğrencilerin tanı yetilerinin geliĢtiği görülmüĢ. Bakmayı öğrenme ve ayrıntıda gezinmek; algıyı, duyuları geliĢtirdiği kadar zihni yetileri de olumlu etkiler.

Ġnsan salt mantıkla örüntülü değil duyguyla da yüklüdür. O halde Bilim Eğitiminin yanında Sanat Eğitimi de gereklidir. Birey bilgisel açıdan donatılırken, paylaĢmayı baĢarmayı, kendi yeteneklerini sınamayı ve aĢmayı öğrenmek zorundadır. Sanat Eğitimi bir tasarımın gerçekleĢmesinde kullanılan yöntemler bütünüdür. Böylece bu, bireyin kendisini ifade etmesinin bir olanağıdır. Duyu ve duyguları ses, devinim, çizgi, renk, yazı vs. ile baĢkalarına ulaĢtırmak olan Sanat; Eğitimi, yönlendirme ve bilgilendirme bağlamında gereklidir. Sanat, yaĢamı değiĢtirmek adına yeniden tanımlarken, yeniyi keĢfetmektir. Bu arada duygular eğitilirken zihne dayalı yetiler de geliĢir. Bu da bu alanda edindiklerimizin baĢka alanlarda da kullanılabileceğini gösterir.

Bireye eğitimi için gerekli bilgileri vermek lazımdır ama bunların, yaĢamsal özellik taĢıması da gereklidir. Nasıl endüstri, Bauhaus gibi bir okulu beraberinde getirdiyse modern yaĢam da Sanat Eğitimini Bilim Eğitimi yanında gerekli kılmıĢ, ayrıca uygulamaya yönelik yöntemlerinde çağa uygunluk gerektirmiĢtir. Sanat eğitimi; bilgi verme, görme ve diğer yetileri geliĢtirme, duyguya yaĢam verme ve hayal dünyasının eylemini gerçekleĢtirmedir. Kısaca Sanat Eğitimi baĢkalarıyla buluĢma köprüsüdür.

ErasmuĢ, “Bir ulusun gerçek umudu, gençliğinin iyi eğitilmesinde yatar” demiĢtir. Yaratıcılık öğretim elemanının Ģablonlarıyla yok edilebiliyor. Hâlbuki geleceğin toplumunu oluĢturacak bireylere öncelikle özgür düĢünebilen, sorumluluk yüklenen, insana ve dünyaya saygılı olan ve yaratıcı bir nitelik kazandırılmalı. Bunlar için özgüven sağlanmalıdır. Bu da eğitimcinin baskın olmasıyla gerçekleĢemez.

Toplumun, sosyal, siyasal, bilim ve teknoloji alanındaki her türlü değiĢiminde sanatla olan etkileĢimi yadsınamaz. Benzer Ģekilde toplumsal kurumlardaki değiĢim sanata da yansıyıp sanatın yeniden yapılanmasına neden olmuĢtur. Sanat eğitimi gereklidir. Çünkü sanat eğitimi genel eğitimin temel unsurlarından birisidir.

-Sanat eğitimi sözsüz düĢünme yeteneği, algıyı, imgelemeyi ve imgeleri ger- çekleĢtirmeyi sağlar.

-Sanat eğitimi yaratmayı sağlar.

-Sanat eğitimi bireylerin kendi kendilerini disiplin altına almalarını sağlar.

-Sanat eğitimi estetik okuryazarlığı öğretir.

-Sanat eğitimi bireysel ifade ve olgunlaĢmayı sağlar.

-Sanat eğitimi toplumsal bilinci geliĢtirir (Özsoy, 2003:54).

Sanat eğitiminin yararlan konusunda Telli özetle Ģunları söylemektedir. "Sanat eğitimi çağdaĢ yaĢama, yaratıcı özgür düĢünme yoluna açıyor.

-Sanat eğitimi insana geniĢ bir açı içinde düĢünme yeteneğini kazandırıyor.

-Sanat eğitimi yaĢama biçimi veriyor.

-Sanat eğitimi, dünya barıĢının güvencesi oluyor.

-Sanat eğitimi bireyin özgürlük ve bağımsızlık duyularını duyuma ulaĢtırıyor.

Aynı zamanda insanı özgür bir ortamda tek taraflı düĢünceden monarĢik ve totaliter devlet düzeninden kalma doğmalardan da kurtarıp çağdaĢ bir düĢünceye ulaĢtırıyor."

Ülkemizde sanat eğitiminin gerekliliği ve toplumsal yaĢama kazandırdıktan konusundaki bilimsel çalıĢmalarda da hızlı bir artıĢ ve geliĢme görülmektedir. Bu konu da araĢtırma yapan Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 6-8 Mayıs 1991 tarihinde gerçekleĢtirilen" ülke kalkınmasında sanatın yeri" konulu 3. Ulusal Sanat sempozyumunda Ģu ortak sonuçlara varılmıĢtır.

Sanat, ülke kalkınmasının doğrudan etkilememekle birilikte, top yekûn kalkınmanın gerçekleĢebileceği uygun ortamı hazırlar.

Sanat topluma güzelliği, yaratıcılığı ve olgunluğu öğretirken bir yandan da; kiĢisel özgürlük, disiplin, sorumluluk gibi kavramlara uygun davranıĢ bekleyerek kiĢileri eğitir.

Ülke sanatının bugünkü durumu tek boyutlu bir bakıĢla ne haksız olanak verilmeli, nede gereksiz olarak yüceltilmelidir. Ġçinde bulunan sanat ortamı ve sahip olunan sanat potansiyeli çok boyutlu bir bakıĢ açısından ve temel bir felsefeden yola çıkılarak değerlendirilmeli ve ileriye yönelik atılacak adımlar ona göre atılmalıdır (Avcı, 2000: 24).

En önemlisi de sanat eğitimi çocuklarımıza önce kendisine, sonra çevresine saygı duymayı öğretir. Bu sebeplerden dolayıdır ki sanat eğitimi gereklidir.

“Öğretim; öğrencinin sanat araçlarını, olanaklarını ve sınırlamalarını anlamasına ifade Ģekline ve özel eğilimlerine en uygun araçları seçmesine yardım eder.”(Erbay, 1995: 35) Sanat Eğitiminde kendini gerçekleĢtirirken, öğrenci bireysel çalıĢmanın yanında grup çalıĢması da yapar. Ayrıca disiplinler arası çalıĢmalar da yaptırılmalıdır. Ancak bu, öğrenciye, onun kiĢiliğini yok edecek ve onu dolduracak Ģekilde değil besleyecek, ayıklayacak nitelikte yaptırılmalıdır. Bunda öğrencinin alt yapısı gözetilmeli, kitle eğitiminden kaçınılmalıdır. BaĢka alanlardan besleneceği bilgi, uygulama, görgüyü kendi alanıyla iliĢkilendirmesine olanak tanıyarak; disiplinler arası etkileĢim, sağlıklı hale getirilmelidir. Yoksa baĢka yerlerden transfer edilenler boĢlukta kalacak, böyle bir alt yapıya sahip olmayanlar da anlam bulmayacaktır.