• Sonuç bulunamadı

2.3. Çalışma Belleği

2.3.1. Görme Yetersizliği ve Çalışma Belleği

Alanyazın incelendiği zaman görme yetersizliği ve çalışma belleğinin ele alındığı farklı çalışmalara ulaşılmaktadır (Argyropoulos vd., 2017; Bliss vd., 2004; Burton, Sinclair ve Dixit, 2010; Cattaneo vd., 2008; Cohen vd., 2011; Cornoldi, Cortesi ve Preti, 1991; Eladd, Segev ve Tobin, 1998; Swanson ve Luxenberg, 2004; Withagen vd., 2013). Ulaşılan bu çalışmalarda görme yetersizliği olan katılımcılarda çalışma belleğinin okuma becerileri, harf tanıma, dokunsal bilgiyi duyusal işlemleme ve kısa süreli bellek gibi değişkenler ile ilişkisine bakılmıştır (Argyropoulos vd., 2017; Bliss vd., 2004; Cohen vd., 2011; Withagen vd., 2013).

Çalışma belleği kapasitesindeki bireysel farklılıklar çocukların yeni beceri ve bilgi edinmelerinde önemli bir etkiye sahiptir (Alloway, Gathercole, Adams ve Willis, 2005). Swanson ve Luxenberg (2004) görme yetersizliği olan çocuklar ile normal gelişim gösteren çocukların sözel çalışma belleklerini bireysel farklılıkları göz önüne alarak değerlendirmiştir. Katılımcılar cinsiyet, kronolojik yaş, sözel zekâ, kısa süreli bellek ve çalışma belleği açısından karşılaştırılmıştır. Çalışma iki ayrı oturum olarak yürütülmüştür. İlk olarak katılımcılara Wisc-R (The Wechsler Intelligence Scale for Children- Revised, Wechsler, 1974), WASI (Adult Scale of Intelligence Wechsler, Wechsler, 1991a) ve WAIS- III (Wechsler Adult Intelligence Scale Wechsler, 1991b) testinin sözel kısmı uygulanarak katılımcıların sözel zeka puanları belirlenmiştir. Daha sonra cümle, kelime ve rakam tekrarına dayanan kısa süreli bellek testleri uygulanmıştır. Son olarak da işitsel sayı dizileri, şemantik bütünlük, öykü anlatma testlerini içeren çalışma belleği testleri uygulanmıştır.

Çalışmaya 17 görme yetersizliği olan, 19 normal gelişim gösteren çocuk katılmıştır. Çalışmanın ilk oturum sonuçlarına göre görme yetersizliği olan grubun sözel kısa süreli bellek puanları normal gelişim gösteren grup ile karşılaştırıldığı zaman daha yüksek çıkmıştır ancak çalışma belleği performansları yüksek çıkmamıştır. Bulgular görme yetersizliği olan grubun yürütücü sistemlerden ziyade fonolojik döngü sisteminde daha iyi performans sergilediğini göstermektedir. Çalışmanın ikinci oturumu ilk oturumdaki görme yetersizliği olan çocuklarla gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara sözel bellek değerlendirmesi için ileri ve geri sayı dizisi testleri, kafiyeli kelime, cümle dinleme testleri uygulanmıştır. İkinci oturuma 17 görme yetersizliği olan, 25 normal gelişim gösteren çocuk katılmıştır. Sonuçlar ilk oturumdakine benzer çıkarak görme yetersizliği olan çocukların merkezi yönetici sistem performansları ile karşılaştırıldığı zaman fonolojik döngü performanslarının daha iyi olduğunu göstermiştir.

Bazı çalışmalardan elde edilen bulgulara göre görme yetersizliği olan çocuklar gören akranlarına göre daha iyi bellek performansı sergilemiştir (Raz vd., 2007). Görme yetersizliği olan ve gören katılımcıların kısa süreli bellek ve çalışma belleklerini karşılaştıran Withagen vd. (2013) çalışmaya 10 yaşındaki çocukları dâhil etmiştir. Görme yetersizliği olan grup 14, gören grup 13 olmak üzere toplam 29 katılımcı çalışmada yer almıştır. Kısa süreli belleği değerlendirmek için sayı dizisi testi, Çocuklar için 15 Kelime Testi (15 Words Test for Children, Kingma ve van der Burg, 1999) ve isimleri öğrenme testi uygulanmıştır. Çalışma belleğini değerlendirmek için süreli dinleme testi, geriye rakam hatırlama testi kullanılmıştır. Araştırmacılar çalışma sonunda görme yetersizliği olan grubun kısa süreli bellek ve çalışma belleğini içeren tüm bellek testlerinde daha başarılı olduklarını görmüşlerdir. Bulgular Raz vd. (2007) tarafından yapılan çalışmanın bulguları ile uyuşmaktadır.

Monoküler görmesi olan, az gören ve ağır görme yetersizliği olan kişilerde özellikle imgeleme (imagery) sürecini içeren bilişsel işlevleri değerlendirmeyi amaçlayan Cattaneo vd. (2008) alanyazındaki güncel çalışmaları incelemişlerdir. Çalışmalar incelediği zaman ulaşılan bulgular doğrultusunda ağır görme yetersizliği olan kişilerin gören kişilere göre farklı bilişsel mekanizmalara başvurduğu gözlenmiştir. Duyusal girdilerin zihinsel işlemlerin organizasyonunda etkili olduğu sonucu ile birlikte görme yetersizliği olan kişilerdeki zihinsel imgeleme ve duyusal algılamanın işlevsel organizasyon sistemini biçimlendirebildiği görülmüştür. Görme yetersizliği olan kişilerin duyusal sınırlılığı, bilginin ardışık olarak işlenmesine olanak sağlayan işitme ve dokunma yoluyla gelişen

bilişsel mekanizmalar aracılığı ile ileri seviye işlemler gerektirebilir. Bu bağlamda yapılan araştırmalar incelendiği zaman ağır görme yetersizliği ve diğer görme yetersizliklerinin diğer duyu kanallarından iletilen bilginin işlenmesi için görme korteksini etkilediği görülmüştür.

Görme yetersizliği durumunda bilgi edinmede en etkili olan kanallardan birisi dokunmadır (Withagen vd., 2013). Görme yetersizliği olan çocukların çalışma belleklerinin işitsel olarak değerlendirilmesinin yanında dokunsal olarak değerlendirildiği çeşitli araştırmalar da bulunmaktadır (Bliss vd., 2004; Bonino vd., 2008; Cornoldi, Cortesi ve Preti, 1991; Ricciardi, Gentili, Sani, Pietrini ve Vecchi, 2006; Röder ve Rösler, 2003; Vecchi, 2003). Bu araştırmalardan birini gerçekleştiren Bliss vd. (2004) 21 görme yetersizliği olan bireyi 16 gören akranıyla karşılaştırmıştır. Çalışmada katılımcılara kabartılmış harfler ve Braille harflerinin yer aldığı bir dizi test uygulanmıştır. Testler görme yetersizliği olan grup için dokunsal olarak sunulurken, gören grup için hem dokunsal hem de bilgisayar ekranından görsel olarak sunulmuştur. Araştırma sonuçları araştırmacıların değerlendirme öncesi ortaya koydukları hipotezi doğrulayarak görme yetersizliği olan gurubun kabartılmış harf testlerinde, gören katılımcılardan daha iyi performans sergilediklerini göstermiştir. Görme yetersizliğine daha erken yaşlarda maruz kalmış katılımcıların kabartılmış harf testlerinden ziyade Braille harf testlerinde daha iyi oldukları görülmüştür. Bu durum görme yetersizliğine daha erken yaşlarda maruz kalmış katılımcıların Braille deneyiminin daha uzun olması ve standart alfabedeki harflerle yaşanılan deneyimin az olması ile açıklanmaktadır.

Dokunsal duyarlılık ve becerilerde yapılan çalışmaların dokunsal becerileri geliştirdiğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır (Bliss vd., 2004). Görme yetersizliği Cornoldi vd. (1991) 30 ağır görme yetersizliği olan, 30 görenlerden oluşan iki grubu 25 ahşap bloktan oluşan (5x5) iki farklı matrisle beyin görüntüleme ile kayıt altına alarak değerlendirmiştir. Materyal içerdiği her bloğun rahatça tanınmasını sağlayacak 1 cm.’lik boşluklar içermektedir. Matris A pürüzsüz iken, Matris B pürüzlü bir yüzeye sahiptir. Katılımcılar her iki matrisi zihinsel temsil oluşturuncaya dek elleriyle incelemişlerdir. Değerlendirme sırasında katılımcılardan uygulayıcının sözel olarak söylediği yolu takip etmeleri istenmiştir. Katılımcılardan beklenen, takip edilmesi gereken yolların sonundaki matrisin final pozisyonun ve izledikleri tüm yolların hatırlanması olmuştur. Çalışmanın sonunda her iki grubunda görevleri yerine getirirken sözel ve karışık stratejiler içeren uzamsal-zihinsel imgelemeyi kullandıkları görülmüştür. İki grubun da benzer sözel strateji performanslarına sahip olmalarına karşın görme yetersizliği olan grubun uzamsal-zihinsel imgeleme stratejisi kullanırken daha zayıf

olduğu gözlenmiştir. Araştırmacılar bazı zihinsel imgeleme görevlerinin farklı stratejilerden faydalanılarak gerçekleştirildiğini ve bu tür görevlerdeki görme yetersizliği olan ve olmayan kişiler arasındaki benzerliklerin ve farklılıkların, kullanılan özel bilişsel stratejiler dikkate alınmadan iyi anlaşılamayacağını belirtmişlerdir.

Görme yetersizliği olan çocukların gören akranlarına göre farklı çalışma belleği performansı sergilemesinin nedenlerine araştırmacılar çeşitli açıklamalar getirmeye çalışmışlardır. Çalışma belleğinin bazı çocuklar için kısa süreli bellek olarak işlevini sürdürdüğü ve diğerleri için yürütücü sistem olarak işlevini sürdürdüğünü ileri süren araştırmacılar bulunmaktadır. Ayrıca görme yetersizliği olan ve olmayan çocukların çalışma belleklerine bağlı olarak bu sistemdeki işlevselliği farklı yapılara ağırlık vererek yerine getirdiği de düşünülmektedir. Böylece görme yetersizliği olan grup için kısa süreli bellek olan sistem gören grup için çalışma belleği sistemi olabilmektedir (Swanson ve Luxenberg, 2004; Vecchi, 2001).

Araştırmaların sonuçları görme yetersizliği olan bireylerin, görsel bilgiye ulaşamama durumunun etkilerini en aza indirmek için bir dizi stratejiyle bellek becerilerinde yüksek performans sağladıklarını göstermektedir. Bu kişilerin görsel bilgiye ulaşamadıklarında geliştirdikleri stratejiler yüksek oranda belleğe bağlı olmaktadır (Raz vd., 2007). Çalışma belleği gibi ileri derece zihinsel işlemler görme yetersizliği olan kişilerin bilgi ediniminde ardışık işlemler olarak görülmektedir (Cattaneo vd., 2008). Görme yetersizliği olan bireyler, alternatif kodlama ve bellek stratejilerine dayanarak eş zamanlı uzamsal deneyimlerin eksikliğini telafi edebilirler. Bu bağlamda çalışma belleği bilginin depolanıp işlenmesinde aktif bir rol oynarken, dinleyicinin dinledikten sonra verilen bilgiler üzerinden zihninde imgeleme süreci oluşturması gereken Zihin Kuramı ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir (Just ve Carpenter, 1992). Bu kapsamda görme yetersizliği olan bireylerin çalışma belleği becerilerinin ve Zihin Kuramı gelişimlerinin ilişkisinin incelenmesinin bu nedenle önem taşıdığı düşünülmektedir.