• Sonuç bulunamadı

Baron-Cohen’e göre (2000) Zihin Kuramı gelişimsel yönden devam eden bir süreç içindedir ve birinci derece yanlış kanı atfı, ikinci derece yanlış kanı atfı, şakaları kavrama, ironi kavrama ve gaf yapma (faux pas) basamaklarını izler. Araştırmacılar bu becerileri değerlendirmek için farklı görevler kullanmıştır.

Şekil 1. Zihin Kuramı gelişimi

Erken çocukluk dönemindeki çocuklar, yanlış kanı atfı içeren gerçeğe uymayan zihinsel durumlarda insanların gerçeğe inanmasını ve öyle davranması gerektiğini anlayamazlar (Flavell, 1999). Üç, dört yaş itibariyle çocuk ortaya çıkan bağlamlarda kendisinin edindiği kanıların diğer kişilerin sahip olmadığını kavramaya başlar (Wimmer ve Perner, 1983). Wimmer ve Perner (1983) normal gelişim gösteren 4 yaş civarındaki çocukların, dünya hakkında insanların farklı görüşlere sahip olabileceğini anlamaya başladıklarını belirtmiştir. Baron-Cohen’e (2001) göre birinci derece yanlış kanı atfı becerileri aynı durum hakkında

Birinci Derece Yanlış Kanı Atfı

İkinci Derece Yanlış Kanı Atfı

Şakaları Kavrama

İroni Kavrama

insanların farklı kanılara sahip olabilmesinin anlaşılması durumudur. Birinci derece yanlış kanı atfı becerileri karşıdaki kişinin davranışlarının yordanmasını sağlar. Sadece tek bir kişinin zihinsel durumuna ilişkin çıkarımda bulunma amaçlandığı için bu beceriler birinci derece yanlış kanı atfı olarak ifade edilir (Baron-Cohen, 2001; Keçeli-Kaysılı, 2012). Bu beceriler çocukların diğer insanların yanlış kanılarını ölçmelerini amaçlayan yanlış kanı atfı testlerindeki başarılarıyla değerlendirilir. Standart birinci derece yanlış kanı atfı testinde çocuğun farklı bir yere taşındığını gördüğü objeyi, taşınan objenin yerini bilmeyen kişinin objeyi nerede arayacağını tahmin etmesini içerir (Wimmer ve Perner, 1983). Araştırmacılar birinci derece yanlış kanı atfını değerlendirmek için farklı yöntemler geliştirmiştir (Perner, Leekam ve Wimmer, 1987, Gopnik ve Astington, 1988). Birinci derece yanlış kanı atfının değerlendirilmesinde araştırmacılar daha çok görünüm gerçeklik, beklenmeyen içerik ve beklenmeyen yer değişikliği testlerini kullanmışlardır (Keçeli-Kaysılı, 2012).

Birinci derece yanlış kanıları değerlendirmek için yer değiştirme testleri kapsamında Wimmer ve Perner tarafından 1983 yılında yapılan ve Baron-Cohen vd. (1985) tarafından revize edilen Maxi testi en yaygın kullanılan testlerdendir (Yaşar, 2015). Araştırmacılar Maxi isimli karakterle normal gelişim gösteren çocukların Zihin Kuramı gelişimini ölçmüşlerdir (Atasoy, 2008). Hikâyenin ana karakteri Maxi, X dolabına bir çikolata koyar. Maxi'nin yokluğunda annesi X dolabında olan çikolatayı Y dolabına koyarak çikolatanın yerini değiştirir. Testin uygulandığı çocuklar Maxi döndüğü zaman çikolatayı arayacağı kutuyu göstermek durumundadırlar. Çocuklar Maxi'nin yanlış kanısını (Çikolata ilk konulduğu yer olan X dolabındadır.) kendilerinin bildiği durumdan (Çikolata son olarak Y dolabındadır.) ayırıp doğruca X dolabını işaret ederek gösterebilmesi koşuluyla testi başarıyla tamamlayabilirler. Bu yöntem deneklerin diğer kişilerin yanlış kanısını anlamada yeterliliklerinin ya da eksikliklerinin olup olmadığını test eder (Wimmer ve Perner, 1983). Baron Cohen’e (1985) göre birinci derece yanlış kanı atfı testlerinden Sally ve Anne testi de en yaygın olarak kullanılan testlerdendir. Normal gelişim gösteren 4 yaşındaki bir çocuk Sally ve Anne testi gibi yanlış kanı atfı testini geçebilir. Testte Sally ve Anne isimli iki oyuncak bebek vardır. İlk olarak Sally önündeki kutuya bir bilye koyar. Daha sonra ortamdan ayrılır. Anne bilyeyi Sally’nin kutusundan alır ve kendi kutusunda saklar. Sally geldiği zaman araştırmacı kritik kanı sorusunu sorar: “Sally bilyesini nerede arar?” Eğer çocuklar bilyenin yeni yerini gösterirlerse, oyuncak bebeğin düşüncesini dikkate almayarak soruyu cevaplamada başarısız olurlar. Bu sonuçlar iki kontrol sorusu doğru cevaplanarak

garanti altına alınır: “Bilye gerçekten nerede?” (Gerçeklik sorusu) “Bilye en başta neredeydi?” (Hafıza sorusu).

Şekil 2. Sally ve Anne testi. Theory of Mind: Mechanisms, Methods, and New Directions, Byom, L. J. ve Mutlu, B. 2013, Frontiers in Human Neuroscience,7,413.

Alanyazında görme yetersizliği olan çocukların birinci derece yanlış kanı atfı becerilerinin değerlendirildiği çalışmalar bulunmaktadır (Anghel, 2012; Brambring ve Asbrock, 2010; Catherine ve Roch-Levecq, 2006; Minter vd., 1988; Pijnacker vd., 2012; Roch-Levecq, 2006). Brambring ve Asbrock (2010) çalışmalarında, 45 görme yetersizliği olan çocuktan 14'ünün birinci derece yanlış kanı atfı becerilerini henüz edinemediklerini ve hiçbir çocuğun başkalarının yanlış kanılarını içeren testlerin gerektirdiği görevlerin yarısından fazlasını doğru cevaplayamadığını gözlemlemiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre görme yetersizliği olan çocukların 6 yaş civarında yanlış kanı atfı becerilerini edinmeye başladıkları görülmüştür. Ayrıca aynı görevleri içeren testlerde, gören çocukların test puanlarıyla görme yetersizliği olan çocukların puanları karşılaştırıldığı zaman görme yetersizliği olan çocuklarda gelişimsel bir gecikme yaşandığı görülmüştür.

Görme yetersizliği olan çocukların yanlış kanı atfı testlerinde gecikme yaşadığı saptanan bir başka araştırma (Catherine ve Roch-Levecq, 2006) sonucuna göre, 4-12 yaş arasında 20 görme yetersizliği olan çocuk, 20 gören akranına göre oldukça düşük seviyede performans

sergilemiştir. Minter vd. (1988) 5-9 yaş arasında toplamda 42 çocukla yaptıkları çalışmalarında ise görme yetersizliği olan çocukların zihinsel durumların doğası hakkında önemli anlama becerisi gerektiren kaynaklardan yoksun olduğu hipotezine ulaşmışlardır. Benzer zihinsel yaşa ve sözel yeteneğe sahip gören çocuklarla karşılaştırıldığı zaman, görme yetersizliği olan çocukların büyük çoğunluğu temsili durumları anlamada (örneğin: ben X'i düşündüm ama şimdi Y'yi düşünüyorum) ve Zihin Kuramı görevlerindeki yanlış kanı atıflarını deneyimlemelerinde zorlandıkları görülmüştür.

Türkiye’de yapılan görme yetersizliği olan çocuklar ile gören çocukların Zihin Kuramı becerilerini karşılaştıran araştırmaların sınırlı sayıda olduğu görülmektedir (Baştuğ, 2016; Şen, 2016). Şen (2016) Zihin Kuramı becerileri ile sosyal becerileri ve bu iki beceri arasındaki ilişkiyi görme yetersizliği olan çocuklar ile gören çocuklar üzerinde incelemiştir. Çalışmasında katılımcıları 4-6 yaş arasındaki 30 gören, 25 az gören ve 25 ağır düzeyde görme yetersizliği olan çocuk olmak üzere toplam 80 çocuk oluşturmuştur. Araştırmacı katılımcıların Zihin Kuramı becerilerini değerlendirmek amacıyla görünüm gerçeklik, beklenmedik içerik ve beklenmedik yer değişikliği testlerini, sosyal becerilerini değerlendirmek için ise Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği’ni (SBDÖ) kullanmıştır. Çalışma sonunda iki grubun da Zihin Kuramı ve sosyal beceri puanları arasındaki ilişkinin anlamlı olmadığı görülmüştür. Çalışmanın bulguları gören akranlarına göre görme yetersizliği olan çocukların Zihin Kuramı gelişiminde gecikme yaşadığını göstermiştir. Bu çalışmada SBDÖ’ni okulöncesi, özel eğitim öğretmeni ya da sınıf öğretmeni doldurmuştur. Ölçeği dolduran meslek elemanlarının alan farklılığı yaşaması nedeniyle değerlendirme sonuçlarının farklılaşabileceği, dolayısıyla değerlendirme sürecinin etkilenebileceği düşünülmektedir.

Zihin Kuramı gelişiminin yapısı, her gelişimsel seviyede değerlendirilerek ve sınırlı bir durum olduğu zaman gelişimin ne durumda olduğuna bakılarak ortaya konulabilir (Stone vd., 1998). Bu değerlendirme yöntemlerinden biri olan birinci derece yanlış kanı atfı testleri Zihin Kuramı gelişimi hakkında fikir edinilmesini sağlamaktadır. Gören çocuklarla yapılan araştırmalar kadar görme yetersizliği olan çocuklarla yapılan birinci derece yanlış kanı atfı araştırmaları, görme duyusunun bu gelişimdeki etkisinin gözlenmesine katkı sağlayabilir. Araştırmacılar görme yetersizliği olan çocuklarda birinci derece yanlış kanı atfı becerilerinde gösterdikleri yetersiz performanslara çeşitli açıklamalar getirmişlerdir. Görme yetersizliği olan çocukların Zihin Kuramı gelişimlerindeki gecikmenin görme yoksunluğundan dolayı olabileceği ve yer değiştirme gibi bakış açısı alma (perspective

taking) becerisi gerektiren durumların bu çocuklar üzerinde dezavantaj yarattığı belirtilmiştir. Ayrıca araştırmacılar sözel zekanın da Zihin Kuramı becerilerinde etkili olduğunu, yüksek sözel becerisi olan çocukların değerlendirmeler sırasında başarılı performans sergilediğini ifade etmişlerdir (Anghel, 2012; Green vd., 2004; Peterson, Peterson ve Webb, 2000).