• Sonuç bulunamadı

Kaynak: http://www.museumsinflorence.com/musei/cathedral_of_florence.html

(erişim tarihi: 18.09.2018)

Duomo’nun katedralden ayrı duran Campanile di Giotto kulesi katedrale uyumlu bir şekilde inşa edilmiştir. Tarihi kent yönetimi Floransa’da koruma ve yaşatma anlayışıyla ilerlemeye başlayınca kulenin yüksekliğini aşacak başka bir yapının kent meydanına eklenmesine izin verilmemiştir.

Floransa’da günümüzde müzecilik anlayışını sürdürürken tarihi yapıları turizm odaklı kullanmaktadır. Ancak bu tarihi yapıları günlük hayatlarında da kullanmakta, yeni binaları kentin özgünlüğünü bozmadan tarihi alanla bütünleştirmektedirler. Tarihi kentin ikinci büyük meydanı Piazza della Signoria meydanıdır. XIII. yüzyılda kent yöneticilerinin toplandığı bu meydan, günümüzde de kentin belediye yapılarının işlevsel olduğu bir kentsel alandır. Kamusal binaların hala kullanılması, yaşamın içinde olduğu bir yapılaşmaya olanak sağlamaktadır (Aydın, 2014: 46).

Floransa kenti, tarihi bir kent merkezi oluşturmak için alandaki tüm yapıların korunması, yeni kullanım alanları yaratılması aynı zamanda bazı alanlardaki yapıların yıkılarak yeni alanlar açılması gibi çalışmalarla küresel kentlerin rekabetine dâhil olmuştur. Floransa’da da amaç tarihi kent alanlarının sürdürülebilir olmasıdır. Floransa Rönesans döneminin simgesidir. Tarihi kent

merkezi 1982 yılından bu yana UNESCO dünya miras listesindedir (Aydın, 2013: 46). Ancak bütüncül tarihi alan koruma çalışmalarının başlangıç tarihi çok eski değildir. Tarihi kent merkezi ile kent çeperlerinde kalan alanlarının bağlantılarının mekânsal ve sosyal açıdan bütüncül yaklaşımlar olmadığından dolayı zayıfladığı ifade edilmektedir. Floransa bölünmüş büyüme yaşamış, 1990’lardan sonra kentsel planlama ilkelerine göre yeniden canlandırma yöntemi uygulanmaya başlanmıştır. Kentsel yenileme kapsamında yeniden kullanıma açılan tarihi alanlar müze, sergi ve fuarların kullanımına açılmıştır. İlk kentsel yenileme çalışmaları 1865-1870 yılları arasında başlamıştır. Mimar Giuseppe Poggi’nin yaptığı Poggi planı iç, orta, dış surları düzenlemek için yapılmıştır. Çalışma kapsamında dış surlar yıkılmıştır. Kentin güneyinde yeni yerleşim alanları ile yenileme alanları açılarak oturma alanları arttırılmıştır. Ancak meydan ve gösterişli alanlarda yönetici sınıfın ikamet etmeye devam etmiştir. Böylece kiliseler ve kamusal yapılar canlılığını korumuştur. Floransa kentinin gelişimi turizm kenti olma yolunda ilerlemiştir.

Floransa kentinin tarihi yapıları sadece turizm ve müzecilik anlayışıyla korunmamaktadır. Örneğin tarihi özelliği olan sanayi alanları ve tren istasyonları da farklı işlevler için kullanılmaktadır. Floransa çoğu tarihi ve kültürel özelliklerini değerlendirmektedir. Kentsel yenileme stratejileri kapsamında kültürel aktiviteler için kullanılmaya başlayan eski sanayi yapıları kent kültürüne katkıda bulunan kentsel alan uygulamaları olmuştur. Sanayi mirası yaşayan mekâna dönüştürüldüğünde tarihi alanların sürdürülebilirliği artmaktadır. Bütüncül planlama kapsamında kent merkezlerinin yanı sıra kent çeperlerindeki tarihi sanayi alanları olan Eski Leopolda Tren İstasyonu, Fiat Belfiore, Fiat Novoli alanları kentsel yenileme alanı olarak belirlenmiştir. XIX. yüzyılda sanayileşmeyle birlikte surların dışına tren istasyonları ve küçük ölçekli sanayi üretim merkezleri kurulmuştur (Aydın, 2013: 48).

1950’li yıllarda yeni yerleşim yerleri ve sanayi alanları kent dışına taşınmış, zamanla kent merkezinde kalan sanayi kuruluşları da 1990’lı yıllarda kapanmıştır. Bu durum kent merkeziyle olan bağlantıyı kopararak çevresel ve sosyal koşulların

zayıflamasıyla kent merkezinin boşalmasına neden olmuştur. Ayrıca, XX. yüzyılda II. Dünya Savaşı yıkımları ve 1966 yılında yaşanan büyük sel felaketi müzeleri, sanat eserlerini büyük ölçüde tahrip etmiştir. Sonuçta, 2010 yılında anakent alanı zenginleştirmek için Florence 2010 stratejik kent planı oluşturulmuştur. Stratejinin amacı kentin sosyal ve çevresel olarak gelişmesini sağlamak ve yasalar doğrultusunda kentin tarihinle kent hayatını bütünleştirmektir. Bu kent planında kentsel gelişim ve kentsel projeler sürdürülebilirlik üzerine düzenlenmiştir. Stratejilerin amacı, yasaların ve yaşam alanlarının bütünleşmesidir. Kentin kimliğini yaşatırken, alanın korunması ve kent çeperleri ile kent merkezlerinin bağlantısının ulaşım yollarıyla bütünleştirilmesi kararları alınmıştır. Kentin etkin yönetimi, kent merkezindeki yaşam kalitesinin arttırılmasıyla sağlanmalıdır (Babalis, 2010: 53). Oluşturulan imar planlarının amaçları kenti kaliteli turizm yaparak müze kente dönüştürmek, kültürel mirasın tanıtılması, kentin uluslararası imajını her açıdan tanıtmak ve sanayi aktivitelerle zanaatları geliştirmek vardır (Florence, 2010). Stratejiler kent çevresine dağılan kentlileri kent merkezine geri çekmek için oluşturulmuştur. Aynı zamanda 2010 yılındaki planda tramvay hatları oluşturularak, trafik sıkışıklığı azaltılmak istenmiştir. Meydanlar trafiğe kapatılmış, yaya ve bisiklet yolları gibi kamusal ulaşım ağları arttırılmıştır.

Avrupa’da XIX. yüzyılın ilk yarısından itibaren tren istasyonları bilim, teknoloji ve sanatla ilişkili üretimin en belirgin sembolü olmuştur. İtalya Krallığı sonrası kapanan Leopolda tren istasyonu günümüzde sergi merkezi olarak yeniden kullanılmaya başlanmıştır. Kültürel mirasın korunması adına farklı işlev yüklenerek kentlinin kullanımına sunulmuştur. Eski Fiat Belfiore alanına ait yapıların hepsi uluslararası proje yarışması sonucunda yıkılmıştır. Alana bir hotel, konferans merkezi, otopark ve alışveriş merkezi yapılmıştır. Yeşil duvarlarla örülü bir iç avlu düşünülmüştür. Kentsel yenileme örneği olan alan farklı bir şekilde kente kazandırılmıştır. Eski Novoli alanında üretim yapılarının büyük bölümü yıkılıp kurtarma projesi hazırlanmıştır. Eski kazan dairesi koruma altına alınıp

müzeye dönüştürülmüştür (Aydın, 2012: 48-51). Türkiye’den bu tarz bir yenilemeye örnek olarak 2010 yılında müzeye dönüştürülen Ankara Ulucanlar Cezaevi verilebilmektedir.

Floransa’nın dönüşümü ticaret merkezi, kültür, mimari ve turizm kenti bakış açısıyla planlanmıştır. Sürdürülebilir tarihi kent imajıyla marka kentlerin arasında yer almıştır. Sur içi kent hala tarihi merkez olarak önemini korumaktadır. Çekirdeğin çevresinde büyüme olmuş ve yayılma lekelerinin arası dolmuştur (Tezer, 2013: 104). Kentsel koruma yönetiminde de tarihi alanları turizm sektörüne katmaktan ziyade, koruma, kültür ve yaşatma işleviyle tutma çabası gösterilmektedir. Ancak kentin çevresinin düzenlenmesinde eski yapıları farklı işlevlerle kullanırken yaya yollarının bağlantısının arttırılması, yeşil stratejisinin uygulanmasının yanında olumlu çalışmalar yapılırken yapıların civarlarına dükkân kafe gibi farklı yeni yapılar katmak özgünlüğü bozabileceği gibi, kullanım değerini düşürebilmektedir.

3.2.3. İngiltere Tarihi Kent Dokusu ve Korunması

İngiltere’de kentsel yenileme çalışmaları 1959 yılında yeniden gelişim mantığıyla başlamıştır (Klemek, 2011: 139). 1990’lı yıllarda ise, sürdürülebilir mekân ve tarihi kenti koruma bilinci ile kentsel dönüşüm planlamaları oluşturulmuştur. 1700’lü yıllarda büyük yangınlar ve doğal yıkımlar sonucu tarihi eserler zarar gördükten sonra koruma anıt belgeleme süreci başlamıştır. 1882’de ilk eski anıtlar koruma yasası çıkarılmıştır. Bu yasayla kullanılmayan eski anıtlar devlet mülkiyetine alınmıştır. İngiltere’nin diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak doğal yapıları ve kıyılardaki arazileri de koruma altına almış olmasıdır. 1900’de ikinci yasa ile Orta Çağ yapıtları da koruma altına alınmış, yapılar izinsiz değiştirilmemiştir. Hatta eski eserlere zarar verenlere hapis cezası uygulanmıştır. 1967 yılında planlama yasalarına koruma kavramı resmi olarak girmiştir. İngiltere’nin Manchester kentindeki Castlefield bölgesi tarihi kent merkezi yenilemesi bölgesi olarak planlanmıştır. Dünyanın ilk sanayi bölgesi olan Manchester M.S 49 da yerleşim bölgesi olmuş, ancak M.S 411 yılında terk

edilmiştir. 18. yüzyılda sanayi devrimi ile önemi artmıştır. Kale çevresiyle beraber büyümüştür. Demiryolu, kömür madeni taşımacılığı için kanallar ve 1830 yılında ilk yolcu istasyonu yapımı bu bölgede yapılmıştır. 1960 yıllarında tekstil sanayisinde düşüş ve depolama teknolojilerinin değişmesiyle terk edilmiş sanayi alanları olarak atıl bir bölge halini almıştır. Fabrikaların kapatılması ve Roma dönemi kazılarıyla sanayi kalıntıları arkeolojik bölgesi olarak tekrar önem kazanmıştır. 1979 yılında kent konseyi, bölgeyi koruma alanı olarak belirlemiştir. Bu bağlamda, turizm ve yeni ekonomik yapılanmaya hizmet ederek 1983 yılında İngiltere’nin ilk kentsel miras parkı olmuş ve Eski Sanayi müzesi ve Yeni Sanayi Bilim Müzesi olarak işlevsel hale getirilmiştir. Bu kentsel yenileme örneği, sanayi mirasının çok olduğu İngiltere için farklı işlevler yüklenilerek kullanılan ve korunan tarihi alanlardan biridir (Yenice, 2011: 70-71).

Kent yaşamı içerisinde tarihi meydanların en büyüğü Londra’daki Piccadilly meydanıdır. Meydanda XVII. ve XVIII. yüzyıla ait tarihi yapılar yer almaktadır. Meydanın simgesi 1893 yılında meydana dikilen Eros Heykelidir (Özsoy, 2016). Meydan trafiğe kapandıktan sonra kentliler tarafından kullanım açısından odak noktası haline gelmiştir. Çünkü sadece tarihi özelliği ile değil, ticaret ve yaşam merkezi olma özelliğiyle de en kalabalık meydanlardan biridir. Piccadilly Meydanının planlanma süreci 1620 yıllarında başlamıştır. Meydanın adı, sert yakalar üreten terzilerin o alanda olmasıyla, yakaları kullananların üst sınıf olduğunu gösteren yaka adından kaynaklanmıştır. Piccadilly isimli yakaları yapan terzinin bu meydandaki yıpranan binaların çoğunu almasıyla meydanın tarihi değişmiştir. Planlamalarda XVII. ve XVIII. yüzyıllardaki yapıların çoğu korunarak günümüze gelmiştir. Meydan bir trafik kavşağıdır ve trafik her tarihi kentin problemidir. Planlamalar daha çok yoğunluğu ve trafik karmaşasını düzenlemek için yapılmaktadır. Ayrıca meydanlar trafiğe göre düzenlenmeye başlanmıştır. Sürekli bir planlama ve koruma politikası takibinde olan meydanda, trafik sorunu için, 1961 yılında dairesel olan kavşak düzenlemesi değiştirilmiştir. 1963 yılı kentsel koruma raporuna göre, kentteki trafik ve otomobil kalabalığı İngiltere’yi tehdit etmektedir. Hatta koruma raporunun sloganları arasında

“Yollardan önce evler”, “Motorları durdurun” gibi ifadeler bulunmaktadır (Klemek, 2011: 139). 1960 yılındaki Piccadilly Meydanı’nın teknoloji ve tarih ile birleşmesini gösteren fotoğraf ve planı çalışmanın devamındaki fotoğraf örneklerinde yer almaktadır.