• Sonuç bulunamadı

1.1. Savaş Kavramı ile İlgili Kelimeler

1.1.2. Feth

Arapçada açma, yol gösterme, hüküm verme, galibiyet ve zafere ulaştırma anlamlarına gelen fetih, terim olarak İslâm’da meşru görülen savaşlar hakkında cihat kelimesine benzer şekilde, Müslümanların gayrimüslimlerden elde ettikleri toprak kazançlarını, tarihte ve günümüzde bilinen diğer istilâ ve sömürü savaşlarından ayırmak amacıyla kullanılmıştır.57

Savaşı bir gerekçeye dayandırma adına dinin büyük bir rol üstlendiği vakidir. Bilhassa semavi dinlerin getirmiş olduğu buyruklar, insanlar arasında kaçınılmaz bir husus boyutuna gelmiş olan savaşın kendilerince haklı gerekçelerini aradıkları yer olmuştur. Bir savaşı kutsal savaş haline getiren iki önemli unsur vardır. Biri, kutsal ve kutsanmış savaş algısında dini bir amacın güdülmesi ve bu savaşta Tanrı’nın özel bir koruması olduğu inancıdır. Diğeri ise savaşa katılanlar için manevi hediyelerin

22

bulunması hususudur.58 İslamî perspektiften bakıldığında fetih mantığı savaşın meşruiyetini sağlama adına itici bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.

İslamî terminolojide meşru savaşlar için cihat tabiri kullanılırken bu savaşın bir sömürü savaşı olmadığını vurgulamak için feth tabirinin kullanıldığı görülür. Osmanlı’da da toprak genişlemeleri fetih adı altında yapılmış ve hatta bu savaşlardan zaferle çıkıldığı takdirde fetihnameler yazılmıştır. Fetih hükümdarın nüfuzunu ve otoritesini güçlendirdiği gibi, fetihnamenin kimin adına yazıldığı hususu tahtın sahibine de işaret etmektedir. Nitekim Varna Savaşı’ndan sonra Fatih adına fetihnamelerin yazılması, hem hükümdarın başarısını onanması hem de fethin öneminin gösterilmesini sağlamak adına dikate değer bir girişimdir.59 Nihai hedef olarak bu tür mücadelenin istila etmek, sömürmek ve yakıp yıkmaktan farklı bir amacının olduğunu vurgulaması açısından, bir savaş türü olarak kabul edilebilir.

Osmanlı’nın Şii dünyaya karşılık Sünni İslam’ın koruyucusu olarak ortaya çıkması Doğu’ya yönelik seferler yapmasına sebep olmuştur. Hem kendi topraklarının emniyeti hem de ideolojik yapı farklılığı sebebiyle dini propaganda yönünden Anadolu’daki Türkmen boyları üzerinde ciddi etkiler oluşturan Safevîlere yönelik bir hareketin kaçınılmaz hale gelmesi tarihte Irakeyn Seferi olarak adlandırılan bir savaşın başlangıcına sebep olmuştur.60 Dinin siyasi emellere âlet edilişi ve bu farklılığın Osmanlı’nın kendi sınırları içinde ve dışında ciddi problemlere yol açması her ne kadar Müslüman olsalar da Sünni cemaat dışı bir oluşum olarak Şia, Osmanlılarca dalalet içinde ve kâfir olarak kabul edilmiş ve hatta dönemin tarih kitaplarına da bu şekilde yansımıştır.

Peçevi Tarihi’nde bu savaştan bahsedilirken Osmanlı askerinin İslam askeri

olarak vasıflandırılması61 da bu durumun açık bir örneğidir. Beyitte de Tebrîz ve Bağdat’a yönelik hareketin fetih olarak adlandırılması Muhibbî’nin de kendisini İslam, karşı tarafı ise dalalete düşmüş olarak kabul ettiğini göstermektedir.

58 Mürsel Özalp, “Semavi Dinlerde Kutsal Savaş Tasavvuru”, Savaş ve Kültür Sempozyumu, ed. Nazan

Kahraman ve diğer., Ankara: Kıbrıs Balkanlar Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu, 2017, s. 428, 429.

59 Halil İnalcık, Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar I, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1987, s. 77. 60 M. Feridun Emecen, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600), İstanbul:

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2015, s. 261.

23

Feth idüp Tebrîz’i geçdük çünki Sultâniyyeden

Tâze düşdi bir heves feth itmege Bagdâd içün (G2752/2)

Beyitte kilise ehli denilerek gayrimüslim kimselerden bahsedilmiş ve altın ve gümüş söz konusu olduğunda acılarının geçeceği ifade edilmiştir. Şair onların fetih isteklerinin hep mal mülk edinmek üzerine olduğunu dile getirmek suretiyle kendi amacının bu olmadığını da üstü kapalı olarak ifade etmiş olur.

Sîm ü zer anılsa gider gussası dehr ehlinün

Feth-i matlab gibi bunlar sanki mâl üstindedür (G907/2)

Klasik Türk şiirinde hem gerçek hem de mecaz anlamları ile kullanılan feth kelimesi Muhibbî divanında da bir yeri fethetme anlamı yanında gönüllerin fethedilmesi manasında da kullanılmıştır. İdealize edilmiş bir kurgu içerisinde sürekli dert ve tasa çeken aşığın gönlü bir ülke varsayılır. Bu ülkenin askeri olan gam savaş davulunu duyunca merkeze gelir ve bayrağı olan ahını göklere savurarak sevgilinin gönlünü almaya çalışır.

Tabl itdi dögüp sînemi gam leşkeri benzer

Dil fethin ider önce çeküp âhum ʿalem-vâr (G526/2)62

Aşk savaşının bir diğer kahramanı olan sevgili ise gözleri ile can alıp aşığın gönül evini harap etmektedir. Şiirde bu çok olağan gösterilmiştir; nitekim sevgili aşk ülkesinin padişahıdır ve nihayet padişahların işi sürekli fetih üzere olmaktır. Kırk altı yıl Osmanlı Devleti’ni yöneten ve devletin sınırlarını oldukça genişleten bir şair-padişah olan Muhibbî, sevgiliyi de daima fetihler yapan bir padişah olarak nitelendirmiştir. Burada açmak anlamından dolayı fetih kapı anlamındaki bâb ile tamlama halinde kullanılmış ve mecazen de bu kapıların açılması isteği ifade edilmiştir.

Çeşmi yârun cân alup itse ne gam gönli harâb

Pâdişehdür hâlî olmaz feth-i bâb üstindedür (G531/2)63

Beyitte sevgilinin ayva tüyü ve zülüflerinin sevgilinin yanakları üzerinde belirmesi, Rum ülkesine asker çekmek olarak düşünülmüştür. Fethin bir nişanesi olarak

62 Benzer kullanımlar: G1806/5, G2176/1.

24

fethedilen yerlere bayrak dikme anlayışına binaen şair bu endişesini askerlerin bayrağının ulaştığını haber vererek ifade etmiş ve yardım dilemiştir.

Hat u zülfün çeküpdür Rûm’a leşker Meded fethe karîb oldı livâsı (G3498/4)

Osmanlı şiirinde âşığın ahı birçok benzetmeye malzeme olmuştur. Ateşler içerisinden siyah dumanlar halinde yükselen ah, ateşlenip fırlatıldıktan sonra ardında duman bırakan top gibi düşünülmüştür. Beyitte hüsn-i talil yoluyla aşığın ızdıraptan dolayı yükselen ahına sebep olarak gökyüzünün kalesini fethetmeye çalışması gösterilmiştir.

Âh topını hevâya kaçan atsam pertâb

Feth idem gibi gelür kalʿasını gerdûnun (G1876/2)

Hikemi tarzda işlenmiş olan bu beyitte, âşığın muhabbet kapılarını feth etse dahi bir o kadar da üzüntü ve dert kapılarının açılacağı ifade edilmiştir. Padişah zaviyesinden bakıldığında ise, bu durum onun için de söz konusu olmaktadır. Zaferlerle sonuçlanan fetihler her ne kadar sevinç sebebi olsa da sonuçları bakımından da birçok sıkıntıyı beraberinde getirmektedir. Zira hayatta salt mutluluk verici bir şey bulunmamaktadır.

Her kaçan ʿâşıka feth ola mahabbet kapusı Niçe yirden açıla üstine mihnet kapusı (G3409/1)