• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: İSLAM TARİHİNE AİT BÖLÜMÜN TAHLİL ve DEĞERLENDİRMESİ

2.3. KUTSAL TOPRAKLARA HAÇLI SEFERLERİ

2.3.1.2. Fakirlerin ve Şövalyelerin Haçlı Seferleri

Papa’nın halkı etkilemek için yaptığı konuşmanın halka aktarılması, haçlıların yola çıkması, Yahudi’leri öldürmeleri ve yağmalamaları, şövalyelerin haçlı seferlerine çıkmaları ve Kudüs’e ulaşılmasına kadar geçen bazı olaylar anlatılmaktadır.

Hıristiyan vaizlerin Papa II. Urban’ın Fransız Clermontun’daki konuşmasını hızla etrafa yaydıkları anlatılmaktadır. Sıradan halk kitlesinin bile bu konuşmalardan çok etkilendikleri ve hemen yollara döküldükleri ifade edilmektedir. Papa’nın onlara eğer kazanırlarsa bol ganimet ve rahat bir hayat yaşayacaklarını vaat ettiği, şayet ölürlerse günahlarının bağışlanacağı müjdesini verdiği ifade edilmektedir. Sefere katılanların içerisindeki bazı haydutların (Rhein) Ren nehri yakınlarında bulunan şehirlerdeki Yahudi bölgelerini yağmaladıkları, yaktıkları ve şehir halklarını da katlettikleri anlatılmaktadır. Böylece Yahudileri öldürmekle İsâ’yı idam ettiren Yahudilerden onun intikamını aldıklarını umdukları ifade edilmektedir. Haçlı seferi yolcularının yağmalama hırslarının yanında intikam alma isteklerinin gerçekçi görünmediğine değinilmektedir. Yağmalama ve kanlı çatışmaların fakir haçlı seferlerinin durmadan daha devam edeceğinin işareti olduğu belirtilmektedir. Haçlıların İstanbul’u terk etmesiyle Bizans İmparatorunun rahatladığı belirtilmektedir

Haçlıların İznik’te Türk ordusu tarafından yenilgiye uğratıldıkları, şövalyelerin kendilerini özenle haçlı seferlerine hazırladıkları ifade edilmektedir. Bouillon’lu Gottfried, Flandern’li Robert, Toulouse’li Raimund, Tarent’li Boemund prenslerinin komutaları altındaki haçlı askerleriyle farklı yollardan Konstantiniye’ye gittikleri belirtilmektedir. Bizans İmparatorunu ele geçirecekleri toprakların efendisi olarak görmek istedikleri ve onun için ona övgüler yağdırdıkları anlaşılmaktadır. Haçlı

şövalyelerinin 1097 yılının haziran ayının başından itibaren Anadolu’yu ele geçirmeye başladıkları belirtilmektedir. Haçlıların şanslarından, duyduklarına göre Türk beyliklerinin birlikte savunma yapmadıkları anlatılmaktadır. Ve Türklerin fakir haçlı seferlerindeki tecrübelerine dayanarak şövalyeleri de küçümsedikleri belirtilmektedir.

Buna rağmen haçlı şövalyelerinin 15 Temmuz 1099’da Kudüs’e gidebildikleri ifade edilmektedir.

Değerlendirme

Hıristiyan vaizlerin Papa II. Urban’ın Fransız Clermontun’daki konuşmasını hızla etrafa yaydıkları ifadesi İslam tarihi kaynaklarında anlatılan bilgilerle örtüşmektedir. Vaizler Papa’nın konuşmasının yanında İncil’den aldıkları kahramanlık ve savaş hikâyeleriyle de halkın dini duygularını harekete geçirmeye çalışmışlardır (Demirkent, “Haçlılar”,

DİA, 1996, XIV: 526; Altınay, Haçlılar, 2007, 35–36 ).

Sıradan halk kitlesinin bile bu konuşmalardan çok etkilendikleri ve hemen yollara döküldükleri ifadesi İslam tarihi kaynaklarında verilen bilgilere uymaktadır. Her sınıftan insan bu haçlı seferine ilgi göstermiştir (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 527; Altınay, Haçlılar, 2007, 36).

Papa’nın onlara eğer kazanırlarsa bol ganimet ve rahat bir hayat yaşayacaklarını vaat ettiği, şayet ölürlerse günahlarının bağışlanacağı müjdesini verdiği ifadesi İslam tarihi kaynaklarında verilen bilgilerle uygunluk göstermektedir. Papa Haçlı seferlerine katılanların günahlarının bağışlanacağını, kazanınca sosyal ve ekonomik rahata kavuşacaklarını söylemiştir (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 526–527).

Sefere katılanların içerisindeki bazı haydutların (Rhein) Ren nehri yakınlarında bulunan

şehirlerdeki Yahudi bölgelerini yağmaladıkları, yaktıkları ve şehir halklarını da katlettikleri bilgisi İslam tarihi kaynaklarında verilen bilgilerle uyuşmakla birlikte, bu olayların bazı haydutlara yüklenmek istenmesi tatmin edici görünmemektedir.

Kendi ülkelerinde yaşayan Yahudilere karşı uyguladıkları katliam, tahribat ve yağmadan sonra, tahribat ve yağmalama Macar ve Bizans topraklarından da devam etmiş olması bunların bilinçli yapıldığını göstermektedir (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 527; Altınay, Haçlılar, 2007, 37; Kırpık, “Haçlıların Balkanlardaki Faaliyetleri ve Tesirleri”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl:13, Sayı: 39, (Bahar) 2009, S:354).

Yahudi şehir halklarını öldürmekle Yahudiler tarafından öldürüldüğüne inandıkları

İsa’nın intikamını aldıklarını umdukları ifadesi İslam tarihi kaynaklarındaki bilgilere uymaktadır. Papa’nın intikam alma çağrısı Türklerden önce Avrupa’daki Yahudilere uygulanmış ve İsâ’yı çarmıha gerdiklerine inandıkları Yahudileri katletmişlerdir (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 527; Kırpık, “Haçlıların Balkanlardaki Faaliyetleri ve Tesirleri”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl:13, Sayı: 39, (Bahar) 2009, S:354).

Haçlı seferi yolcularının yağmalama hırslarının yanında intikam alma isteklerinin gerçekçi görünmediği bilgisi İslam tarihi kaynaklarındaki bilgilere uygunluk göstermemektedir. Bazı Hıristiyan tarihçiler katliamın mal hırsıyla yapıldığını söyleseler de, döneme ait İbrânî kayıtlarındaki birçok belgenin Hıristiyanlardaki hâkim olan duygunun intikam hırsı olduğu yönündedir (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 527; Altınay, Haçlılar, 2007, 37; Kırpık, “Haçlıların Balkanlardaki Faaliyetleri ve Tesirleri”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl:13, Sayı: 39, (Bahar) 2009, S:354).

Yağmalama ve kanlı çatışmaların fakir haçlı seferlerinin daha fazla devam edeceğinin işareti olduğu ifadesi İslam tarihi kaynaklarında aktarılan bilgilere uymaktadır. Papa fakirlere sefaletten kurtulmak için Haçlı seferlerine katılma çağrısı yapmış, fakirler de oluşturdukları Haçlı ordusuyla yağma ve tahrip yaparak doğuya doğru ilerlemişlerdir (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 527; Kırpık, “Haçlıların Balkanlardaki Faaliyetleri ve Tesirleri”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl:13, Sayı: 39, (Bahar) 2009, S:353).

Haçlı seferi ordularının İstanbul’u terk etmesiyle Bizans İmparatorunun rahat bir nefes aldığı ifadesi İslam tarihi kaynaklarında yer alan bilgilerle uyuşmaktadır. Papa’nın çağrısına katılan binlerce düzensiz ve disiplinsiz Haçlı ordusu Pierre I’Ermite komutasında İstanbul’a girmiş, fakat disiplinsiz olan bu ordu İstanbul’da sürekli hırsızlık ve yağma yapınca İmparator bunların Anadolu yakasına geçmelerini sağlamıştır (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 527; Altınay, Haçlılar, 2007, 43; Kırpık, “Haçlıların Balkanlardaki Faaliyetleri ve Tesirleri”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl:13, Sayı: 39, (Bahar) 2009, S:355).

İznik’e geçen fakirlerden oluşan haçlı ordularının burada Türk ordusu tarafından yenilgiye uğratıldıkları ifadesi İslam tarihi kaynaklarında verilen bilgilere uygunluk göstermektedir. Sultan I. Kılıcarslan komutasındaki Türk birlikleri, önce Haçlıların işgal

ettikleri İznik kalesini almış ve daha sonra 20.000’den fazla askeri olan Haçlı ordusunu ağır yenilgiye uğratmıştır (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 527; Kırpık, “Haçlıların Balkanlardaki Faaliyetleri ve Tesirleri”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl:13, Sayı: 39, (Bahar) 2009, S:354).

Şövalyelerin kendilerini haçlı seferlerine özenle hazırladıkları ifadesi İslam tarihi kaynaklarında geçen bilgilere uymaktadır. Pierre I’Ermite’nin ordusundan sonra

şövalyeler (asiller) büyük ordular hazırlayarak yola çıkmıştır (Demirkent, “Haçlılar”,

DİA, 1996, XIV: 528).

Bouilon’lu Gottfried, Flandern’li Robert, Toulouse’li Raimund, Tarent’li Boemund prenslerinin emirleri altındaki haçlı askerleriyle farklı yollardan Konstantiniye’ye gittikleri bilgisi İslam tarihi kaynaklarında verilen bilgilere uygunluk göstermektedir. Avrupa krallarının yakınları komutalarındaki ordularla akın akın İstanbul’a gitmişlerdir (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 528; Altınay, Haçlılar, 2007, 40; Kırpık, “Haçlıların Balkanlardaki Faaliyetleri ve Tesirleri”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl:13, Sayı: 39, (Bahar) 2009, S:352).

Bizans İmparatoruna övgüler yağdırarak, onu ele geçirecekleri toprakların efendisi olarak gördüklerini ifade ettikleri bilgisi İslam tarihi kaynaklarında verilen bilgilerle uyuşmamaktadır. İstanbul’a gelen Haçlı şövalyelerinden Bizans İmparatoru Batı adetlerine göre yemin etmelerini istedi, onların çoğunluğu yemin etmeye razı oldu, bu isteğe uymayanlarla çatışmalar yaşandı ve sonunda yemin etmeye razı oldular. Buna göre Haçlılar Türklerden geri alacakları devlet arazilerini Bizans’a teslim edecekler ve Bizans topraklarının ötesinde kuracakları Haçlı devletleri Bizans İmparatorunu yüksek otorite olarak tanıyacaktı. Parçada ifade edildiği gibi şövalyeler kendiliklerinden

İmparatora övgü yağdırmamışlardır (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 528; Altınay, Haçlılar, 2007, 42-43; Kırpık, “Haçlıların Balkanlardaki Faaliyetleri ve Tesirleri”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl:13, Sayı: 39, (Bahar) 2009, S:35-356).

Haçlı şövalyelerinin 1097 yılının haziran ayının başından itibaren Anadolu’yu ele geçirmeye başladıkları bilgisi İslam tarihi kaynaklarında verilen bilgilere uygunluk göstermektedir. Bizans topraklarından Anadolu’ya geçen Haçlı şövalye orduları 1097 yılı Haziran ayı başından itibaren Anadolu Selçuklu Devleti’nin başşehri olan İznik’i

kuşatmaya başlamışlardır (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 528; Altınay,

Haçlılar, 2007, 43-44).

Haçlıların şanslarından, duyduklarına göre Türk beyliklerinin birlikte savunma yapmadıkları ve Türklerin fakir haçlı seferlerindeki tecrübelerine dayanarak şövalyeleri de küçümsedikleri bilgisi İslam tarihi kaynaklarında verilen bilgilere uymaktadır. Bu sırada Malatya’nın fethiyle meşgul olan I. Kılıcarslan, daha önce Pierre I’Ermite’ye karşı elde ettiği başarı dolayısıyla Haçlılar’ın gücü hususunda yanılgıya düşmüştür (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 528).

Buna rağmen haçlı şövalyelerinin 15 Temmuz 1099 da Kudüs’e saldırabildikleri ifadesi

İslam tarihi kaynaklarında aktarılan bilgilerle örtüşmektedir. 15 Temmuz 1099 günü Goefroi’nin adamları çiçek (Herodes) kapısından içeri girerek sütunlar kapısını açmışlardır (Demirkent, “Haçlılar”, DİA, 1996, XIV: 530; Altınay, Haçlılar, 2007, 53).