• Sonuç bulunamadı

Faiz Oranları

Belgede Ticari iş ve sonuçları (sayfa 110-117)

E. TİCARÎ İŞLERDE FAİZİN ÖZELLİKLERİ

6. Faiz Oranları

a. Anapara Faizi Açısından

Ticarî işlerde anapara faizi açısından irade serbestisi ilkesi geçerlidir329. Ta- raflar herhangi bir sınırlama olmaksızın anapara faiz oranını serbestçe belirleyebilir- ler. Ticarî işlerde, adi işlerden farklı olarak herhangi bir faiz üst sınırı da bulunma- maktadır. Oysaki adi işlerde, sözleşme ile belirlenen faiz, 3095 sayılı Kanunda yer alan kanuni anapara faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz (TBK. m.88/2). Elbette ticarî işlerde de faiz oranı belirlenirken tarafların ahlâk kurallarına ve aşırı yararlan- ma (gabin) hakkındaki Türk Borçlar Kanunu hükümlerine riayet etmeleri şarttır330. Aksi hâlde, aşırı derecede yüksek oranda kararlaştırılan faiz oranı, tacirin ekonomik hayatını tehlikeye atacak nitelikteyse hâkim tarafından indirime tâbi tutulabilir. Bu- nun yanında, tacirlerin aşırı yararlanma hükümlerine dayanarak sözleşmeden kurtul- maları istisnai olarak kabul edilmiştir. Tacirler yalnızca zor durumda bulunmalarına (müzayaka) dayanarak aşırı yararlanma hükümlerinden faydalanabilirler331.

Fahiş faiz hâlinde, sözleşme hükmünün tamamen geçersiz sayılması taraf ira- delerinin ortadan kaldırılması sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle, sözleşme hükmü- nün tamamen ortadan kaldırılması yerine fahiş faizin oranının uygun bir orana çe- kilmesi düşünülebilir332.

329

Sözleşme ile, uygulanan faiz oranını arttırma konusunda taraflardan birine yetki tanınabileceği, bu yetkinin dürüstlük kuralı (TMK. 2) çerçevesinde kullanılması gerektiği yönünde bkz., Arkan, s. 77. Poroy / Yasaman, N. 119; 11. HD. T. 110.03.2003, E. 2003/9697, K. 2003/2068 (www.kazanci.com); 11. HD. T. 07.04.2003, E. 2003/10867, K. 2003/3372 (Poroy / Yasaman, N. 119, dn. 55).

330

Arkan, s. 77; Bahtiyar, Ticarî İşletme, s. 60; Tekil, s. 66; Berzek, s. 29; Kayıhan / Yasan, s. 72; Yalçınduran, Türker, Olağanüstü Durumda Verilmek Zorunda Kalındığı İddia Edilen Faizlerin Geri Alınıp Alınamayacağı Sorunu, s. 8; Demir, s. 223.

331

Arkan, s. 77. 332

Fahiş faiz oranının uygun bir orana çekilmesinin bilirkişi eliyle yapılabileceği yönünde bkz., Gözütok, 134.

98

Ticarî işlerde de kural olarak, adi işlerde olduğu gibi, anapara faizi talep edi- lebilmesi için, tarafların faiz ödeneceğine ilişkin anlaşmalarının varlığı gereklidir. Bu tür bir anlaşma yoksa ve taraflar arasındaki sözleşme bir ödünç sözleşmesi de değil- se, borçludan anapara faizi talep edilemez. Ancak taraflar arasında faize ilişkin bir anlaşma varsa ve faiz oranı da belirtilmişse, sözleşmede belirtilen oran üzerinden faiz talep edilebilir. Taraflar, faiz ödeneceğini kararlaştırmakla birlikte faiz oranına ilişkin herhangi bir oran belirtmemişlerse, kanuni faiz oranı olan yüzde dokuz (% 9) üzerin- den anapara faizi hesap edilir (TTK. m.9). Ticarî ödünç sözleşmelerinde, taraflar aralarında faiz ödeneceğini hiç kararlaştırmamış olsalar dahi, kanuni faiz oranı olan yüzde dokuz (% 9) üzerinde anapara faizi talep edilmesi mümkündür.

b. Temerrüt Faizi Açısından aa. Genel Olarak

Ticarî işlerde temerrüt faizi de taraflarca serbestçe kararlaştırılabilir. Adi iş- lerdeki temerrüt faizi oranı hakkındaki kısıtlamanın aksine, ticarî işlerde temerrüt faizi oranı hakkında herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır333. Taraflar sözleşmede temerrüt faizine ilişkin herhangi bir oran belirlememişlerse, bu durumda temerrüt faizine 3095 sayılı Faiz Kanunu’nda belirtilen yüzde dokuzluk (% 9) faiz oranı uygu- lanır. Ayrıca, hem adi hem de ticarî işlerde borçlunun borcunu ödemede gecikmesi sebebiyle ödenmesi gereken temerrüt faizi için, sözleşmede temerrüt faizi ödeneceği yönünde herhangi bir hüküm bulunmasına da gerek yoktur. Diğer bir ifadeyle, söz- leşmede temerrüt faizine ilişkin hiç bir düzenleme yer almasa dahi, yıllık yüzde do- kuzluk (% 9) oran üzerinden temerrüt faizi talep edilebilir.

333

Ticarî işlerde temerrüt faizinin sözleşme ile kararlaştırılması hâlinde, adi işlerden farklı olarak, herhangi bir faiz üst sınırı bulunmamaktadır. Adi işlerde ise, sözleşme ile kararlaştırılan temerrüt faizi, TBK. m.120/1'e göre belirlenen temerrüt faizi oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz (TBK. m.120/2). Temerrüt faizi miktarının sözleşmede kararlaştırılmamış olduğu hâllerde ise, akdi faiz miktarı, yüzde dokuzluk kanuni faiz oranının ya da avans faiz oranının üstünde ise, temerrüt faizi oranı, sözleşmede belirlenen akdi faiz oranı üzerinden hesaplanır (FaizK. m.2/3).

99

FaizK. m.2 ile temerrüt faizi konusunda da anapara faizine ilişkin oranının uygulanacağı belirtilmekle birlikte, aynı maddenin ikinci fıkrasında temerrüt faizi açısından özel bir kural öngörülmüştür. Bu kurala göre, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz ora- nı, FaizK. m.2’de kabul edilen yüzde dokuzluk orandan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile, ticarî işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise, yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur (FaizK. m.2/2).

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa va- deli avanslar için uyguladığı faiz oranı334 (avans faiz oranı) üzerinden temerrüt faizi hesaplanabilmesi için alacaklının açık bir şekilde avans faiz oranını talep etmesi ge- rekir335. Çünkü, FaizK. m.2/2'de bu oranın alacaklı tarafından talep edilmesi hâlinde uygulanacağını belirtilmiştir. Açıkça bir talep olmaması hâlinde uygulanacak olan temerrüt faiz oranı, yüzde dokuzluk (% 9) kanuni faiz oranıdır336.

Alacaklının avans faiz oranı üzerinden faiz talep edebilmesi için taraflar ara- sındaki işin ticarî iş niteliğinde olması gerekir337 (FaizK. m.2/2). Ancak bu ifadeden sadece her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili olan işler anlaşılmamalıdır. Çünkü,

334

21.6.2013'den itibaren kısa vadeli avanslar için uygulanacak faiz oranı % 11’dir (www.tcmb.gov.tr).

335

Alacaklının, "kanuni faiz" veya "ticarî faiz" ifadelerini kullanmasının, faiz oranının kısa vadeli avanslar için uygulanan faiz oranından hesaplanması için yeterli olmadığı yönünde bkz., Helvacı / Kaya, N. 270. “3095 Sayılı Yasada 15.12.1999 tarihinde 4489 Sayılı Yasa ile

yapılan değişiklik gereğince dava tarihinden 1.1.2000 tarihine kadar reeskont faizi oranında, bu tarihten sonra ise avans faizi oranında faize hükmedilmesi gerekir.” 19. HD. T. 7.2.2002,

E. 2001/4391, K. 2002/885 (www.kazanci.com). 336

Arkan, s. 78; Yasaman, Ticarî İşlerde Faiz, 63. 337

Ticarî işlerde kanuni temerrüt faizinin, adi işlerden farklı olarak daha yüksek oranda uygulanmasının, tacir ve tacir olmayanlar arasındaki farklılıklar sebebiyle, Anayasaya aykırılık teşkil etmeyeceği yönünde bkz., Anayasa Mahkemesi, T. 15.12.1998, E. 1997/34 K. 1998/79, RG. T. 26.11.1999, S. 23888 (Birsel / Sevi, s. 1042, dn.23).

100

ticarî faiz ile yükümlü olanlar kendisi açısından ticarî bir iş mevcut olan kişilerdir338. Diğer bir ifadeyle, borçlu bakımından ticarî bir işin varlığı339, onun ticarî faiz ödeme- si için yeterlidir340. Bununla birlikte taraflar arasındaki ilişki bir sözleşmeden kay- naklanıyorsa, TTK. m.19 gereğince sözleşmenin karşı tarafı içinde ticarî işin varlığı kabul edilir. Bu sebeple TTK. m.19 gereğince kendisi için ticarî işin varlığı kabul edilen tarafın da, borcunu ödemede temerrüde düşmesi hâlinde ve alacaklının açık talebi üzerine, avans faiz oranı üzerinden faiz ödemesi gerekir341.

338

Alman ve İsviçre Hukukunda da haksız fiil dahil her iki taraf için ticarî sayılan işlerden dolayı Reeskont faizi yürütüleceği benimsenmiştir ( ATK. 352 vd. İsviçre B.K.104/I II )HGK T. 3.4.2002, E. 2002/4-174, K. 2002/259 (www.kazanci.com).

339

“Eğer iş ticarî iş olan bir sözleşme niteliğini taşımıyorsa diğer taraf için ticarî iş sayılması mümkün olmayıp; adi İş sayılır.” HGK. T. 16.2.2000, E. 2000/19-90, K. 2000/96

(www.kazanci.com); “Alacaklının haksız eylem dahil her türlü nedenden kaynaklanan

alacakları için tacir olan borçludan avans faizi oranında temerrüt faizi isteme hakkının bulunduğunu, avans faizi istenebilmesi için borçlunun tacir olması ve borcun da ticarî işletmesi ile ilgili olmasının yeterli olduğunu, ayrıca alacaklının da tacir olması gibi bir zorunluluğun bulunmadığını kabul etmek gerekir.” 7. HD. T. 3.4.2007, E. 2007/951, K.

2007/1178 (www.kazanci.com); “Avans faizi işlenebilmesi için borçlunun tacir olması ve

borcun da ticarî işletme ile ilgili olması yeterlidir, alacaklının da tacir olmasına gerek yoktur.” 7. HD. T. 25.12.2006, E. 2006/4215, K. 2006/4399 (www.kazanci.com); “Haksız fiil tacir tarafından ticarî işletmesiyle ilgili olarak meydana getirilmiş ise bu eylemden zarar gören tacir olmasa bile, uyarınca tacirden Reeskont/Avans oranında temerrüt faizi isteyebilecektir.” HGK. T. 3.4.2002, E. 2002/4-174, K. 2002/259 (www.kazanci.com). 340

Karahan, s. 57; “Haksız fiil tacir tarafından ticarî işletmesiyle ilgili olarak meydana

getirilmiş ise bu eylemden zarar gören tacir olmasa bile tacirden reeskont faizi talep edilebilir.” 7. HD. T. 3.4.2007, E. 2007/951, K. 2007/1178 (www.kazanci.com), (Karahan,

s. 57, dn.1). Haksız fiilde mağdurun tacir olması ve işin onun açısından ticarî iş olması halinde, yine tek taraflı bir ticarî iş olmasına karşın, tacir olan davacının tacir olmayan ve onun açısından ticarî iş sayılmayan davalıdan ticarî işlere özgü faiz talep edemeyeceği yönünde bkz., Karahan, s. 57. “Ticarî borcun para niteliğinde olması ve geç ödenmesi

halinde Reeskont/avans Faizi istenebileceği açıktır. Tacirin borcunun ticarî olması için sözleşmeden doğması zorunluluğu getirilmediği gibi, karşı tarafın tacir olması şartı da yasada öngörülmüş değildir.” HGK T. 3.4.2002, E. 2002/4-174, K. 2002/259

(www.kazanci.com). Aynı yönde; 7. HD. T. 25.12.2006, E. 4215, K. 4399 (Arkan, s. 79, dn. 3). Aksi yönde; 7. HD. T. 9.2.2010, E. 2009/6855, K. 516 (Arkan, s. 79, dn. 3).

341

Helvacı / Kaya, N. 273; “Taraflar arasında, telefon abone sözleşmesi bulunduğu ve

davacının tacir olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. T.T.K.21/1 maddesi gereğince tüzel kişi tacirin her türlü iş ve işleminin ticarî olması asıldır. T.T.K.21/II maddesine göre taraflardan yalnız biri için ticarî iş mahiyetinde olan sözleşmeler kanunda aksine hüküm olmadıkça diğeri içinde ticarî iş sayılır. Davacının tacir olması sebebiyle 3095 Sayılı Kanuni faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanunun 2/II maddesi gereği davacının Merkez Bankası kısa

101

Taraflar arasındaki işin kaynağı sözleşmeden başka, haksız fiil veya sebepsiz zenginleşme de olabilir. Sözleşme dışındaki borç kaynakları açısından yayma kriteri kabul edilmemiştir. Bu nedenle sadece tazminat alacaklısı açısından ticarî iş niteli- ğindeki bir haksız fiilde, alacaklının borçludan avans faiz oranı üzerinden temerrüt faizi talep etmesi mümkün değildir. Örneğin, bir memura ait aracın, bir ticarî işlet- meye ait araca çarparak zarar vermesi hâlinde tazminat borçlusu memurdan, avans faiz oranı üzerinden temerrüt faizi talep edilemez. Borçlu açısından ticarî nitelikte olmayan bir iş, haksız fiilden ya da sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanıyorsa, öde- necek temerrüt faizinin FaizK. m.2/1'e göre (% 9) hesaplanması gerekir342.

bb. Kambiyo Senetlerinde

Bir poliçe veya bononun vadesinde ödenmemesi hâlinde senedin hamili, mü- racaat borçlularına başvurarak, poliçenin kabul edilmemiş veya ödenmemiş olan be- delini ve şart kılınmışsa işlemiş faizi, vadenin gelmesinden itibaren işleyecek faizi, protestonun ve hamil tarafından tebliğ olunan ihbarların giderleriyle diğer giderleri ve poliçe bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini talep edebilir (TTK. m.725, 778). Kambiyo senedi çek ise, hamil müracaat yoluyla, çekin öden- memiş olan bedelini, ibraz gününden itibaren faizini, protesto, ihbar masrafları ile komisyon ücretinin ödenmesini ister (TTK. m.810)343.

Poliçe, bono ve çeke ilişkin hükümlerde bahsi geçen faiz, türü itibariyle te- merrüt faizidir344. Kambiyo senetlerinde uygulanacak temerrüt faizi345 oranı da Faiz

vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı üzerinden faiz talep edebileceği gözetilmeden yasal faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” 13. HD. T. 18.7.2011 E. 2010/19122, K.

2011/11578 (www.kazanci.com). 342 Arkan, s. 79. 343 Arkan, s. 81. 344 Arkan, s. 81. 345

Burada belirtilmesi gereken bir hususta kendisine senet bedelinin ödenmesi amacıyla başvurulan müracaat borçlusunun senet bedelini ve işlemiş faizleri ödemesinden sonra, varsa

102

Kanunu’nda düzenlenen yüzde dokuzluk orandır. Ayrıca, kambiyo senetleri Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlendiği için bu senetlere ilişkin işlemler de mutlak ticarî iş olarak kabul edilmektedir (TTK. m.3). Bu nedenle, senet bedelinin yanı sıra istene- cek işlemiş faizlerin avans faiz oranı üzerinden talep edilmesi de mümkündür346.

cc. Yabancı Para Borçlarında

FaizK. m.4/a ile yabancı para borçlarına ilişkin özel bir düzenleme getirilmiş- tir. Bu hükme göre: "Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırıl-

madığı hâllerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı pa- ra ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygula- nır". İlgili düzenlemeye göre, taraflar, yabancı para borçlarında faiz oranını serbestçe

kararlaştırabilirler. Bununla birlikte, tarafların sözleşmede kararlaştırdıkları faiz oranı daha yüksek değilse, devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır347.

FaizK. m.4/a hükmünde adi iş, ticarî iş ayırımı yapılmamıştır. Diğer bir ifa- deyle, aradaki işin niteliği ticarî olsa dahi, uygulanacak faiz oranı, devlet bankaları- nın o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile sınırlandırılmıştır. Ticarî işlerde para borcunun Türk Lirası cinsinden olması

kendisinden önceki müracaat borçlusuna başvururken senet bedelini ödediği tarihten itibaren

tekrar temerrüt faizi hesap edebilmesidir. Bu nedenle, temerrüt faizine tekrar temerrüt faizi yürütülemeyeceği kuralı burada uygulanmaz.

346

Reisoğlu, Seza, Yargıtay Kararları açısından 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu VIII, Ankara 1991, s.20 (Faiz); Poroy / Yasaman, N. 119c; Arkan, s. 81; "...ticarî bir iş olduğu çekişmesiz olan

bono düzenlemesi nedeniyle uygulanması gereken temerrüt faizi oranının, ticarî temerrüt faizi olduğu ve istek halinde 3095 sayılı kanunun 2-3 maddesinde öngörülen reeskont oranında temerrüt faizine hükmedileceğinin kabulü icap etmektedir." HGK. T. 24.06.1995, E.

95/11-71 K. 95/413 (Tekil, s. 94). 347

“İİK. m.68/3 gereğince yabancı para alacağı takip tarihindeki TL' ye çevrilmiş olmakla alacaklı vade tarihinden takip tarihine kadar 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince yabancı para alacağı için Devlet banklarının yabancı para ile açılmış 1 yıllık vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faizi talep edebilir.” 12. HD. T. 24.3.2005, E. 2005/2246, K.

103

hâlinde, alacaklının avans faizi oranı üzerinden faiz talep etmesi gibi bir imkân bu- lunmaktayken, borcun yabancı para cinsinden olması hâlinde alacaklının avans faiz oranı üzerinden faiz talep edememesi hakkaniyete aykırıdır348. Ticarî işlerde, borcun yabancı para üzerinden belirlenmesi hâlinde, uygulanacak faiz oranına ilişkin kanuni bir düzenleme yapılması düşünülebilir.

Devlet bankalarının vadeli mevduat hesabı açmadığı yabancı paralar için ise boşluk söz konusudur349. Dolayısıyla, herhangi bir vadeli mevduat hesabı olmayan yabancı paralara uygulanacak faiz oranı konusu tartışmalara açıktır. Doktrindeki bir görüşe göre, devlet bankalarında vadeli mevduat hesabı bulunmayan türden para borçları için öncelikle o para biriminin ait olduğu ülkenin kanuni temerrüt faizi ora- nının uygulanması350, böyle bir oran bulunmaması hâlinde, uluslararası piyasada o para birimiyle yapılan sözleşmelerde kabul edilen ortalama temerrüt faizi oranı uygu- lanmalıdır351. Doktrindeki diğer bir görüşe göre ise, yabancı para borçları açısından getirilen FaizK. m.4/a Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu nedenle, yabancı para borçları açısından da, aynen Türk Lirası ile olan borçlarda olduğu gibi, adi işlerde FaizK. m.2/1, ticarî işlerde ise FaizK. m.2/2 uygulanması gerekir352. Bu görüş FaizK. m.4/a hükmünün tamamen kaldırılması gerektiği görüşünü savunmaktadır. Bu saye- de, devlet banklarında vadeli mevduat hesabı olmayan yabancı para birimlerine uy- gulanacak faiz oranları açısından da herhangi bir sorun kalmayacaktır353.

348 Birsel / Sevi, s. 1048. 349 Helvacı / Kaya, N. 275. 350 Barlas, s. 164; Arkan, s. 82. 351 Barlas, s. 164. 352

Devlet bankalarının vadeli mevduat hesabı açmadığı yabancı paralar için, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunundaki faiz oranlarının göz önünde tutulması gerektiği yönünde bkz., Reisoğlu, Seza, Faiz, s.24.

353

104

Yabancı para borçları açısından, FaizK. m.4/a ile farklı bir faiz oranının kabul edilmesi eşitlik ilkesine aykırı olmadığı savunulabilir. Aksine, kur farkı düşünüldü- ğünde, her para birimi için aynı oranda faiz uygulanması nisbi eşitlik ilkesine aykırı olur. Bu nedenle, FaizK. m.4/a hükmünün tamamen kaldırılması ve tüm para birimle- ri açısından eşit faiz oranının uygulanması görüşünü savunmak mümkün görünme- mektedir. Devlet bankalarının vadeli mevduat hesabı açmadığı yabancı paralar için uygulanacak faiz oranı açısından, o yabancı para birimi ile kur olarak aynı veya en yakın değere sahip ve devlet bankalarında vadeli mevduata sahip para birimine uygu- lanan faiz oranının uygulanması uygun bir çözüm olabilir. Çünkü, para birimleri için faiz oranı belirlenirken esas alınan kriter o para biriminin piyasadaki değeridir. Değer olarak birbiri ile aynı veya birbirine yakın para birimlerine aynı oranda faiz uygu- lanması eşitlik ilkesine de aykırı olmayacaktır.

Yabancı para üzerinden yapılan bir sözleşmede aynen ödeme kaydı yoksa, borçlu, ödemeyi vade günündeki kur üzerinden Türk Lirası ile yapabilir (TBK. m.99/2). Ancak, yabancı para borcu vadesinde ödenmemişse alacaklı, borcun, vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk Lirası ile ödenmesini talep edebilir (TBK. m.99/3). Yabancı para borcunun Türk Lirası ile ödenmesi, borcun yabancı para borcu niteliğini ortadan kaldırmaz354. Bu nedenle borçlunun, temerrüde düşmesi hâlinde, temerrüt faizi, yabancı para ile üstlenilen borç tutarı üzerinden (FaizK. m.4/a) hesaplanır.

6. Faizin İşlemeye Başlayacağı Tarih

Belgede Ticari iş ve sonuçları (sayfa 110-117)