• Sonuç bulunamadı

Fâtihâ Sûresi 2. Âyet

16.YÜZYIL TÜRKÇE DİVANLARINDA ÂYET İKTİBASLARI

1.1 FÂTİHÂ SÛRESİ .1 Fâtihâ Sûresi 1. Âyet

1.1.2 Fâtihâ Sûresi 2. Âyet

Murâdî bir başka beytinde, kudret kaleminin bismillâh’tan evvel Lâ ilâhe illallâh yazdığını dile getirir. Dolayısıyla beyit tevhîd anlayışını dile getirmektedir. Şair, bu beyitle Allah’tan başka ilah olmadığına iman etmenin; yani Allah’a ortak koşmamanın önemine de işaret etmiş olmaktadır:

Kilk-i kudret çü yazdı bismillâh

Evvelâ lâ ilâhe illallâh Murâdî (Mes.16-1)

Nâtıkî birinci mısrasında sevgilinin örtüsünü gönül aynasının cilâsına benzettiği beytin ikinci mısrasında onun bismillah lafzının besi mi yoksa nunu mu olduğunu sorgulamaktadır. Dolayısıyla şair beyitte sevgilinin Allah’ın güzelliğinin bir tecellisi olduğu düşüncesinden etkilenmiş görünmektedir.

Saykal-ı mir’at-ı dildür hâcibüñ yâ mâh-ı nev

Bâ-yı bismillâh yâhud nûn-ı er-Rahmân mıdur Nâtıkî (G.101-2)

Âyet iktibasının divanlardaki sayıları aşağıdaki tabloda verilmiştir. Tablodan anlaşılacağı üzere âyet iktibasına Taşlıcalı Yahyâ ve Murâdî divanlarında daha fazla yer verilmiştir. Diğer taraftan âyetin ağırlıklı olarak gazellerde iktibas edildiği görülmektedir:

Tablo 1: Fatihâ Sûresi 1. Âyet

Divan Sayı Nazım Şekli

Amrî 1 gazel

Âşık Çelebi 1 gazel

Bâlî 1 dîbâce

Emrî 2 gazel

Fuzûlî 2 kıt’a(1), tercîbend(1)

Gelibolulu Âlî 1 gazel

Muhyî 2 gazel

Murâdî 4 gazel

Nâtıkî 1 gazel

Taşlıcalı Yahyâ 7 kasîde(3), tercîbend(1), ta‘şîr(1), gazel(2)

Usûlî 1 tahmîs

Toplam 23 gazel(14), dîbâce(1), kıt‘a(1), tercîbend(2), kasîde(3), ta‘şîr(1), tahmis(1)

1.1.2 Fâtihâ Sûresi 2. Âyet

َني ٖمَلاَعْلا ِّب َر ِ ٰ هِلِل ُدْمَحْلَا

[Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm,

hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) mâliki Allah'a mahsustur.] Âyetin tamamı iktibas edildiği gibi “el hamd, elham, elhamdülillah” şeklinde de beyitlerde yer aldığı görülmektedir. İncelenen divanlarda bazı yerlerde şükür ifadesi olarak, bazı yerlerde âyet olarak ya da Fatiha sûresi kastedilerek kullanılmıştır. Aşağıdaki beyitlerde şükür ifadesi olarak kullanılmıştır. Söz gelimi

15

Murâdî, divanında yer verdiği bir beyitte temiz kalbinin istiğnada olduğundan dolayı hamdini şöyle dile getirir:

‘Âyn-ı istiğnâdadur elhamdülillâh kalb-i pâk

Sen bu sırrı ‘âşık-ı sâdıkdan añlama ‘aceb Murâdî (G.127-3)

Nâtıkî divanında geçen bir beyitte sevgilinin yüzünü gören âşığın hamd ederek İhlâs okuduğu görülmektedir.

Yüzüñ gördüm didim elhamdülillâh

Boyuñ gördüm okudum kulhüvallâh Nâtıkî(G.341-1)

Kâdî ise divanında yer verdiği bir beyitte can levhasına“De ki Allah birdir.” âyetinin nakşolunduğunu dile getirerek vahdet makamına ulaştığını belirtir ve bundan dolayı hamdeder.

Hamdülillâh Kâdîyâ vahdetdeyem şol hadde kim

Levh-i cânda nakş olupdur kul-hüvâllâhü ehad Kâdî (G.32-5)

Yine Kâdî, divanında yer verdiği bir beyitte dünya gamını bertaraf ettiği için hamd eder ve artık yok yere ömrünü telef etmeyeceğini şöyle dile getirir:

Eyledüm dünyâ gamun elhamdülillâh ber-taraf

İtmezem şimden gerü yok yirlere ‘ömrüm telef Kâdî(G.153-1)

Aşağıdaki beyitlerde ise el hamd ibaresi sûre ismi olarak kullanılmıştır. Örneğin Murâdî, divanında yer verdiği bir beyitte kendisinin halini ve namını anlamak isteyenlerin bunu “el ham”ın miminden talep etmelerini salık vermektedir.

Murâduñ hasb-ı hâlini eger nâm u nişânını

Dilerseñ fehm ide ‘akluñ taleb kıl mîm-i el-hamdan Murâdî (G.1023-5)

Murâdî divanında yer alan bir başka beyitin ilk mısrasında elhamd kelimesinin harflerini verirken ikinci mısrada “Elhamd”ı okuyunca meleklerin âmîn dediğini şöyle dile getirir:

Lâm elifden geleli pâyile mîm ü dahı dâl

Çü ben “el-hamd” okuyam cümle melek dir âmîn Murâdî(G.1111-1)

Natıki divanında dîbâce-i terci-i bendbaşlığı altında dua ifadesi olarak Fâtihâ Sûresi 2. Âyet yer almaktadır. Devamında dua içeren başka âyetler de yer almıştır. Metin hamd ile başlamıştır:

Elhamdulillâhi rabbi’l-‘âlemîn ve’l-‘akıbetü li’l-muttakîn ve’s-salâtü ve’s-selâmü ‘alâ

hayrı halkıhi Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmâîn emmâ ba’d dânâyân-ı güzîn ü rûşen zamîrân-ı pâk-bîn gül-çinân-ı gülşen-i sühân gevher-i sencân-ı bâzâr-ı fitân ve hürde- girân-ı nüsha-i nizâm u şikâfendegân-ı meşâkil-i kelâm …Nâtıkî (dîbâce-i terci-i bend)55

55 Âyetin diğer iktibasları için bkz.: Âhî(G.56-5), Amrî(G.70-3, G.106-9, G.142-1), Behiştî(G.124-5, G.289-1, G.424-2, G.499-3), Hayâlî(G.26-1, G.209-6, G.323-5, G.454-2), Hayretî(G.163-2, G.211-5, G.300-4, G.407-1, G.407-5), Helâkî(G.60-1, Kıt.7-4), Hüdâyî(K.1-33, K.6-24, K.14-4,G.25-1, G.217-4), Kâdî(G.17-5, G.115-5, G.118-5, G.138-4, G.155-5, G.173-1, G.195-5, G.251-5, G.311-5), Muhibbî(G.2-2, G.46-2, G.52-4, G.89-1, G.288-1, G.292-1, G.368-4, G.376-1, G.1094-7, G.1169-1, G.1187-1, G.1218-1, G.1400-3, G.1041-4, G.1482-1, G.1479-5, G.1502-3, G.1547-4, G.1634-4, G.1661-1, G.1707-3, G.1732-5, G.1830-4, G.1842-5, G.1907-5, G.1967-6, G.1977-4, G.2092-5,

16

Âyetin iktibas edilen diğer bir kısmı da “Rabbü’l-âlemîn”, “Âlemlerin Rabbi” anlamına gelir.Bu ifade Kur’an-ı Kerim’de çok defa geçmektedir.

Âlem kelimesi Tasavvuf Terimleri sözlüğü’nde ; “Âlem, kâinat, bütün yaratılmış varlıklar, dünya, cihan. 2. Belli bir sınıfı meydana getiren varlıkların ya da canlıların oluşturduğu varlık toplulukları; örn. Yıldızlar âlemi, insanlar âlemi, cinler âlemi. Bu anlamda on sekiz bin âlem vardır. 3. Başka bir şeyin bilinmesi için araç olan şey, emare, alâmet, delil, belirti. Zira Allah sanatkar (sânî’) âlem ise onun eseridir(masnû’). 56

İktibas olarak pek çok divanda yer almaktadır. Gelibolulu Sun’î divanında dua başlangıcında kullanılmıştır. Bir mersiyede yer alan bentte mevtânın gömülmesi, kılıç ile tılsımlanmış ve gömülmüş bir hazineye benzetilmiştir. Şâir, Allah’tan kabirde onu koruması için duada bulunmaktadır:

Sanuram senin mezâr ile anuñ sîmîn-tenin Bir tılısm-ıla konulmuş tîg ile genc-i defîn

Mâr u mûr el sunmaya hıfz ide Rabbü’l-âlemîn

Olmadı hayfâ amânsuz çarh-ı zulmetden emîn Gelibolulu Sun’î (Mur.9-3)

Hayâlî divanında yer alan bir beyitte, şiir erbabına hürmet göstermek gerektiğini bunun sebebi olarak da Âlemlerin Rabbi’nin Sevgilisi Peygamber Efendimiz(SAV)’in şairleri sevdiğini belirtmiştir. Peygamberimizin hırkasını Kab Bin Züheyr’e hediye etmesine de telmih vardır:

Husrevâ erbâb-ı nazma ihtirâm et ihtirâm

Çün severdi bunları Mahbûb-ı Rabbü’l-âlemîn Hayâlî (K.23-31)

Kâdî divanında yer alan başka bir beyitte, dua başlangıcı olarak âyetin iktibası söz konusudur. Şair; korkuyla, cansız ve ağlayarak hüzünlü bir şekilde mezarına geldiğini belirtiyor ve Allah’ın vuslatıyla can verip mutlu olmayı niyaz ediyor:

Gelmişem havfumla bî-cân türbeme zâr u hazîn

Vuslatıyla cân virüp şâd ide rabbi’l-âlemîn Kâdî (G.240-1)

Muhibbî divanında yer alan bir beyitte, baharın gelmesiyle etrafın yeşermesi Allah’ın yaratmasını gösterdiğinin bir delili olarak ifade edilmiştir. Allah, yeniden dirilmeyi dünyada kullarına baharın gelmesiyle göstermektedir:

Mürde idi buldı yir ebr-i bahâr ile hayât

Kullarına sun’ın izhâr itdi Rabbü’l-âlemîn Muhibbî (G.2133-2)

Muhibbî, bir başka beyitte, Allah’a şükrünü “kün” emri ile sema ve zeminin oluştuğunu, bundan dolayı sonsuz hamd ve şükürle dolu olduğunu şöyle ifade ediyor:

G.2125-1, G.2131-3, G.2144-3, G.2159-1, G.2249-1, G.2625-3, Müf.77, Müf.172), Muhyî(G.34-2, G.525-3), Murâdî (G.264-4), Nâtıkî (G.87-8), Nev’î(Tar.59-12, G.323-3, G.530-3), Revânî(G.180-4, G.308-1), Sehâbî(K.8-12, G.214-3, G.282-1, G.299-4), Taşlıcalı Yahyâ(K.3-32, Mus.1-3), Usûlî(K.3-1, Mus.2-4, Mus.4-7, Mus.7-2, G.24-3, G.26-9, G.135-5, G.139-3), Ümidî(G.158-2), Yakînî(G.43-6, G.59-2, G.128-4, G.191-6, G.196-6), Za’îfî(G.107-3, Tar.23-2).

17

Zâhir oldı kün didün bir dem semâ ile zemîn

Hamd-i bî-hadd şükr-i bî-add sana Rabbü’l- âlemîn Muhibbî (G.2169-1)

Muhibbî, bir diğer beytinde, Peygamber Efendimiz’e seslenirken onun, Allah’ın sevgilisi olduğunu bundan dolayı da ondan şefaat umduğunu şöyle dile getirmiştir:

Habîb oldun çü Rabbü’l-‘âlemîne

Şefâat senden umar bu kemine Muhibbî (G.2383-1)

Murâdî divanında yer alan bir beyitte, Allah Sırat-ı müstakimi kurduğu için artık çok söz söylemenin gereksiz olduğunu şöyle dile getirir:

Çün “sırât-ı müstâkîm”i kurdı Rabbü’l-‘âlemîn

Gayrı terk it çoğ olur çün elsine efvâhda Murâdî(G.1266-4)

Murâdî divanında yer alan beyitte yakin ilmine vakıf olmak isteyen kişinin Kur’an’ı okuması gerektiğine işaret edilerek âyet kullanılmıştır:

Gel berü ey tâlib-i ilme’l-yakîn

Diñle kim ne didi Rabbü’l-‘âlemîn Murâdî (Mes.2-1)

Taşlıcalı Yahyâ divanında yer alan bir beyitte, nur ile var olmaktan zevk alırsalar Rabbü’l-Âlemîn’in aşkının baharının gözleri açmasını istiyor:

Gözünüz açsun bahâr-ı ‘ışk-ı Rabbü'l-'âlemîn

Zevkunuz var ise envâr ile hemvâr olmadan Taşlıcalı Yahyâ (G.356-3)

Yakînî divanında yer alan bir beyitte, sevgilinin bir acayip taze gül yaprağına benzeyen yanağında Allah’ın yaratması ile sümbüller bitirdiğini ifade etmiştir. Sevgilinin yanağının iki yanında yer alan saçları dağınık olması ve güzel kokması sebebiyle sümbüle benzetilmiş bunun da Allah’ın yaratmasının bir ifadesi olduğunu dile getirmiştir:

Bir ‘aceb berg-i gül-i sîr-âbdur kim ‘ârızuñ

Anda sünbüller bitürmiş sun‘-ı rabbü’l-‘âlemîn Yakînî(K.2-13)

Âyetin iktibası Allah’ı ifade için olmuştur. Allah’ın kudretine de işaret edilmektedir.57 Âyetin divanlardaki dağılımı ise şöyledir:

Tablo 2: Fatihâ Sûresi 2. Âyet

Divan Sayı Nazım Şekli

Âhî 1 gazel

Amrî 3 gazel

Âşık Çelebi 1 kaside

Bağdatlı Rûhî 5 kaside(1), gazel(4)

Bâkî 1 terci-i bent

Bâlî 1 dîbâce

Behiştî 4 gazel

Cinânî 14 kaside(1), terkib-i bent(1), tahmis(1), tesdis(3), müsemmen(1), tarih(5), gazel(2)

Emrî 7 gazel(6), kıta(1)

Fuzûlî 1 kıta

57 Âyetin diğer iktibasları için bkz.: Cinânî(K.28-1), Fuzûlî(Kıt.33-13), Hüdâyî(G.149-1), Muhyî(K.6-1, K.6-15), Usûlî(Mes./Miraciye)1-72, (Mes./Miraciye1-102).

Benzer Belgeler