16.YÜZYIL TÜRKÇE DİVANLARINDA ÂYET İKTİBASLARI
1.24 NÛR SÛRESİ
1.24.2 Nûr Sûresi 35. Âyet
ٌحاَب ْصِم اَهيٖف ٍةو ٰكْشِمَك ٖه ِروُن ُلَثَم ِض ْرَ ْلَا َو ِتا َو ٰمَّسلا ُروُن ُ ٰٰ َاللّ
ى ٖف ُحاَب ْصِمْلَا
ٍة َر َجَش ْنِم ُدَقوُي ٌّىِّرُد ٌبَك ْوَك اَهَّنَاَك ُة َجا َجُّزلَا ٍة َجا َجُز
156
ُتْي َز ٍةَك َراَبُم
َكَي ٍةَّيِب ْرَغ َلَ َو ٍةَّيِق ْرَش َلَ ٍةَنو
ْمَل ْوَل َو ُءی ٖضُي اَهُتْي َز ُدا
ٌراَن ُه ْسَسْمَت
روُن ىهلَع ٌروُن
ُ ٰٰاللّ ُب ِرْضَي َو ُءاَشَي ْنَم ٖه ِروُنِل ُ ٰٰاللّ ىِدْهَي
ٌميٖلَع ٍء ْیَش ِّلُكِب ُ ٰٰاللّ َو ِساَّنلِل َلاَثْمَ ْلَا
[Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir
yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için
misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.]
Âyette iktibas edilen kısım “Nûrun alâ nûr”, “Nur üstüne nur” anlamına gelir. Müfessirler nurun ne olduğu konusunda çok farklı fikirler öne sürmüşlerdir. Allah, Hz. Muhammed(SAV), Kur’an-ı Kerim, ilahi hidâyet..vs. Bu âyet divanlarda Nur âyeti ya da âyet-i Nûr olarak da geçmektedir. Nûr âyeti ile ilgili Kur’an Yolu mealinde Nûr’un neyi ifade ettiği hakkında şunlar yer almaktadır:
1.Allah’ın hidâyetidir, bundan da maksat, kâinattaki deliller ve Kur’an’daki apaçık âyetlerdir. Hidâyetin güneşe değil de kandillikteki kandile benzetilmesinin sebebi de, karanlık içinde aydınlığın daha göze çarpar oluşudur. Güneş doğunca her şey, her taraf aydınlanır, aydınlığı karanlıktan ayıracak zıtlık kalmaz. Halbuki karanlık bir odaya lamba gelince, ışığının ulaştığı sınıra kadar karanlığı yok eder ve sınırın ötesiyle berisi arasındaki fark açıkça algılanır. İnsanların zihinlerini örten şüpheler karanlıklara benzer, ilâhî hidâyet ise bunları aydınlatan, yok eden ışık gibidir. 2. Apaçık âyetlerden, şüpheleri gideren, insanı aydınlatan açıklamalardan oluşan Kur’an’dır. 3. Peygamber’dir. Bu ikisini, hidâyetle bir saymak da mümkündür; çünkü Kur’an ve Peygamber, ilâhî hidâyetin araçlarıdır. 4. Müminin kafa ve kalbindeki Allah ve din bilgisidir.145
İktibas olarak daha çok parlak, ışık saçan, nurlu anlamlarındadır. Emrî divanında sevgilinin alnıyla yanağının ünü “nûrun alâ nûr” âyetiyle anılmaktadır. Çünkü sevgilinin yüzü ve alnı huri gibi beyazdır, aydınlıktır:
Cebînüñle ruhuñ şânında ey hûr
Gelüpdür âyet-i nûrun ‘alâ nûr Emrî (Kıt.178-1)
Emrî divanında yine sevgilinin yanağı için Nûrâyetini verdiğini ve karanlıkta berrak mumun elden düşürülmediği gibi âşık da sevgilinin yanağını andırdığı için bu âyeti dilinden düşürmediğini şöyle ifade etmiştir:
Mücerreb virdi olmagın ruhuñçün âyet-i nûrı
Düşürmez subha dek her şeb dilinden şem‘-i kâfûrî Emrî (Kıt.471-1)
Taşlıcalı Yahyâ divanında Edirne için yazılmış şehrengizde donan Tunca Nehri üzerinde oynayan mutlu ve mesut dildarlar “nûrun alâ nûr” olarak ifade edilmiştir:
Olurlar gül gibi handan u mesrur
157
Görenler dir ana nûrun ‘alâ-nûr Taşlıcalı Yahyâ (Mes.-119)
Celîlî divanında iktibasın yer aldığı beyitten bir önceki beyitte âşığın meylinin sevgiliyi öpme ve kucaklaması olduğunu belirtmiş, iktibas beytinde ise eğer bu gerçekleşseydi “nûrun alâ nûr” olacağını ifade etmiştir. Fakat âşık çok talihsiz olduğu için bunun gerçekleşemeyeceğini söylemektedir:
Ol dahı olsa “nûrun alâ nûr” idi velî
Bî-çâre n’eylesün ki kâtı bî-sitâredür Celîlî (G.130-5)
Nâtıkî divanında yer alan iktibasta sevgilinin yüzü, cümle âyetlerin mazharı ve Mushaf; dudağı rahmet âyeti; yanağı ise parlak ve aydınlık olduğundan Nûr âyetidir:
Tudağuñ âyet-i rahmet yanaguñ âyet-i Nûr
Sûretüñ mushâfıdur mazhâr-ı cem’u’l-âyât Nâtıkî (G.55-6)
Bâkî divanında, âşık, sevgilinin güzellik aynası olan yüzüne misk kokulu ayva tüyleri ile Nûr âyetinin yazılmasının, onun güzelliğini perdelemeyeceğini ifade eder:
Mir’ât-ı hüsne sanma keder irişe dilâ
Nûr âyeti yazılsa hat-ı müşg-bâr ile Bâkî (Tah.6-6)
Emrî divanında sevgilinin yanağı nurlu ve parlak olması itibariyle âşığın gözüne Nûr âyeti gibi göründüğünü ve âşığın göz bebeği ona nokta, kirpikleri i’râb’tır:
Varak-ı çeşmüme nûr âyetini yazdı ruhuñ
Merdümüm nokta vü kirpüklerüm i‘râb aña Emrî (G.19-3)
Yine Emrî divanında, sevgilinin alnı, Nûr âyeti ile ilişkilendirilmiştir:
Bînüñ elif-durur dehenüñ mîm ü hâ ruhuñ
Nûr âyeti hakıyçün o ruhsâr mâhdur Emrî (G.83-3)
Gelibolulu Âli divanında, âşık sevgilinin yüzüne bakınca Nûr âyetini ezberlediğini ifade etmiş ve sevgilinin parlak ve güzel yüzü Nûr âyeti ile ilişkilendirilmiştir:
Eylesem safha-i ruhsâre-i cânâna nazar
Okısam su gibi Nûr Âyetin anda ezber Gelibolulu Âlî (Mus. 19-9)
Yine Gelibolulu Âlî divanında, sevgilinin yüzünü örten şeyin saçı mı ayva tüyleri mi olduğunu sormakta, sevgilinin yüzünü âşığın görmesini engelleyen unsurun kâfir olduğunu ifade etmektedir. Sevgilinin yüzünde kara olan ayva tüyleri ve saçı kâfir olarak nitelendirilmiştir. Kâfir Kur’an’a inanmayıp onu reddettiği için sevgilinin Nûr âyeti gibi olan yüzünün görülmesini engelleyen hat ve saç da kâfir kelimesiyle nitelenmiştir:
Ruhuñ nûr âyetin mestûr iden hattuñ mı yâ zülfüñ
158
Hayâlî divanında da, geceler boyu sevgilinin yüzünü düşünen âşığın Nûr âyetini ezberlemesi olarak bu durum ifade edilir:
Hayâlî tâb-ı ruhsârun görüben
Eder Nûr âyetin her gece ezber Hayâlî (G.187-5)
Muhibbî divanında yer alan beyitte, sevgilinin yüzünde Nûr âyetinin ışığını yansıttığını şöyle ifade eder:
Şûle virdi metn-i hüsnünde senün nur âyeti
Geldi hattun yazdı tefsir eyledi anı dürüst Muhibbî (G.190-4)
Yine Muhibbî divanında sevgilinin yanağını zikretmek Nûr âyetini söylemektir:
Nur âyetidür dilde zikr eyle ruhın bir dem
Kim dir ki Muhibb itmez bu vird-i zebândan hazz Muhibbî (G.1326a-5)
Muhibbî, sevgilinin yanağına ayva tüyleriyle Nûr âyetinin yazıldığını ve hiçbir süslü hattın bu kadar güzel olmadığını şöyle dile getirir:
Katib-i kudret yazub ruhsâruna nur âyetin
Olmaya hatun gibi hiçbir hâtt-ı zîbâ latîf Muhibbî (G.1380-3)
Nev’î divanında Sultan Mehmed’e yazılan kasidede, ay ve güneşin, kapısında ışık saçan ve sabah vakti Nûr ile Duhan sûresini okumasınıister:
Mihr-ile meh meş’al-efrûz-ı der-i dîvân olup
Âyet-i Nûr u Duhan itse kırâ’et subh-dem Nev’î (K.36-3)
Nev’î divanında, sevgilinin yanağı için Kur’an’dan fal çektiğini ve Nûr ile Duhân sûresinin çıktığını söyler:
Hat u ruhsâruñ içün fal idicek Mushaf’dan
Âyet-i Nur ile bir safhada cem’ oldı Duhân Nev’î (K.40-22)
Usûlî divanında, sevgilinin boyunun Ahsen-i takvim’e, suretinin ise Nûr âyetine delil olduğunu söyler:
Kametinde ahsen-i takvime bürhân-ı sahîh
Sûretin Allâh nûr âyetine rûşen delîl Usûlî (G.74-3)
Genel olarak pek çok divanda yer alan âyetin kasidelerde memduh ile gazel ve diğer nazım şekillerinde sevgili ile ilişkilendirilmiş, özellikle sevgilinin aydınlık yanağı ile ilişki kurulmuştur.146 İlgili tablo şöyledir:
Tablo 164 :Nur Sûresi 35. Âyet.
Divan Sayı Nazım Şekli
Bâkî 2 tahmis, gazel
Behiştî 1 gazel
146 Âyetin diğer iktibasları için bkz.: Bâkî (G.547-2), Behiştî(G.24-4), Celîlî(G.117-2), Cinânî (G.119-2), Emrî (G.57-2), Gelibolulu Âlî (G.483-3), Hayâlî (G.317-3), Hüdâyî(Mur.21-3), Kâdî (G.82-2), Muhibbî(G.2274-2), Muhyî(G.239-3), Revânî (Dib.), Sehâbî(G.59-4).
159
Celîlî 2 gazel
Cinânî 1 gazel
Emrî 5 gazel(3), kıta(2)
Gelibolulu Âlî 3 musammat(1), gazel(2)
Hayâlî 2 gazel Hüdâyî 1 murabba Kâdî 1 gazel Muhibbî 4 gazel Muhyî 1 gazel Nâtıkî 1 gazel Nev’î 2 kaside Revânî 1 dîbâce Sehâbî 1 gazel
Taşlıcalı Yahyâ 1 mesnevi
Usûlî 1 gazel
Toplam 30 gazel(21), kaside(2), kıta(2), tahmis(1), mesnevi(1), musammat(1), murabba(1), dîbâce(1)