• Sonuç bulunamadı

EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİNDE SARAYBOSNA VE ÇEVRESİ Prof Dr Davut KILIÇ

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi dkilic40@gmail.com

Evliya Çelebinin kayıtlarına göre Saraybosna Kanuni Sultan Süleyman zamanında tah- riri yapılmış üç tuğlu vezir makamında büyük bir eyalettir. Paşa tahtı olan Saraybosna vilayeti, merkez sancağı dışında Kilis, Hersek, İzvornik, Pojega, Rahoviçse, Zaçne, Kırka ve Bana- luka/Banyaluka sancağı olmak üzere sekiz sancaktan meydana gelmiştir.

Evliya, Saraybosna ismini şöyle izah eder: Fatih Sultan Mehmet zamanında Hersekoğlu Ahmet Paşa mahiyetindeki askerleriyle Bosna Kalesini fethettiğinde, buraya yeteri kadar Müs- lüman asker ve mühimmat bırakarak aşağı şehre inmiş, Hünkar Cami olan yerde büyük bir saray inşa ettirmiştir. Yapılan saraydan dolayı şehrin ismine Saray denilmiştir. Bölgede akan nehre ve kaleye de Bosna denildiğinden, nehir ismi şehir ismine muzâf olup Bosnasaray yani Saraybosna olarak anılmaya başlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Seyahatname, Evliya Çelebi, Saraybosna

Evliya Çelebinin kayıtlarına göre Saraybosna Kanuni Sultan Süleyman zamanında tah- riri yapılmış üç tuğlu vezir makamında büyük bir eyalettir.1 Paşa tahtı olan Saraybosna vilayeti,

merkez sancağı dışında Kilis, Hersek, İzvornik, Pojega, Rahoviçse, Zaçne, Kırka ve Bana- luka/Banyaluka sancağı olmak üzere sekiz sancaktan meydana gelmiştir.2

Evliya, Saraybosna ismini şöyle izah eder: Fatih Sultan Mehmet zamanında Hersekoğlu Ahmet Paşa mahiyetindeki askerleriyle Bosna Kalesini fethettiğinde, buraya yeteri kadar Müs- lüman asker ve mühimmat bırakarak aşağı şehre inmiş, Hünkar Cami olan yerde büyük bir saray inşa ettirmiştir. Yapılan saraydan dolayı şehrin ismine Saray denilmiştir. Bölgede akan nehre ve kaleye de Bosna denildiğinden, nehir ismi şehir ismine muzâf olup Bosnasaray yani

1 Evliya Çelebi b. Derviş Mehemmed Zılli, Evliya Çelebi Seyahatnamesi V, (Haz. Yücel Dağlı, Seyit Ali Kah- raman, İbrahim Sezgin), Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı: Altan Matbaacılık Ltd. Şt., İstanbul 2001, s.217. 2 Evliya Çelebi b. Derviş Mehemmed Zılli, Evliya Çelebi Seyahatnamesi I, (Haz. Robert Dankoff, Seyit Ali

Kahraman, Yücel Dağlı), Yapı Kredi Yayınları, Baskı: Altan Matbaacılık Ltd. Şt. Basım yılı ve basım yeri yok, s.80.

66

Saraybosna olarak anılmaya başlanmıştır. Kalenin daha önceki ismi Mokraha’dır.3 Saray-

bosna’yı temiz bir şehir olarak anlatan seyyah, yetmiş adet nahiye ve köylerinin olduğunu söy- ler.4 Evliya Çelebi’ye göre Saraybosna, saray isimli diğer şehirler (Anadolu’da Aksaray, Acem ile Gürcistan ve Dağıstan’da Tabesaray, Moskova’da Şehr-i Saray ve Rum’da Vize Saray) içe- risinde, en şirin ve en mamur olanıdır.5

Seyyahın Bosna eyaletine yolculuğu, Varat kalesinin fethinden (1660-61) sonra Serdar Ali Paşa’nın yanındaki ağalara, fetihnameler6 yazıp değişik vilayetlere gönderirken, Bosna’ya

gidecek olan fetihnameyi de Evliya’ya vermesiyle başlar. Evliya Bosna’da görevli Melek Ah- met Paşa’ya7 fetihname ile birlikte fetihte elde edilen ganimetlerden oluşan bir takım hediyeler

götürecektir. Ali Paşa bu görevinden dolayı Evliya Çelebiye bir kese altın, üç at ve yedi de Macar köle vererek Bosna’ya yollamıştır.8

Evliya’nın gözlemlerine göre Saraybosna ve çevresinde dini ve sosyal hayat şöyle şe- killenmiştir:

Evliya Bosna’ya gelirken yolunun üzerindeki Sirebne’ye de uğramıştır. Şehrin dere ve tepelerin üzerine kurulduğunu sekiz yüz adet iki katlı kârgir (taş ve tuğladan yapılmış yapı) binalardan meydana geldiğini, bir minareli cami ve mescitlerin olduğunu, bir tekke ve üç sıbyan mektebin bulunduğunu, bunların dışında bir küçük han, yetmiş dükkân bir de kötü küçük bir hamamının olduğunu belirtir. Şehrin ortasında küçük bir suyun aktığını söyleyen Evliya, bu suyun Drin nehrine karıştığını temiz ve berrak bir su olmasına rağmen, gümüş madenlerinden çıktığı için bu sudan içen ahalinin boğazlarında yumru yumru kuşka tabir edilen bir hastalığın oluştuğunu anlatır. Şehir ahalisinin kimsesiz dostu olduğunu, etnik olarak ahalinin Boşnak Po- turları ve reayanın ise Sırp ve Bulgarlardan meydana geldiğini kayıt eder.9

Şehir Kethüda’sının defterine göre Saraybosna, yüz dört mahalledir. Bunun on mahal- lesi Sırp, Bulgar, Latin ve Eflâklılardır. İki mahalle de Yahudilerdir. Rum, Ermeni ve Frenkler ise şehre gelip gitmekle birlikte mukim oldukları mahalleleri yoktur. Bunların dışında kalan

3 E. Çelebi, a.g.e. V., s.217. 4 E. Çelebi, a.g.e. V., s.216. 5 E. Çelebi, a.g.e. V., s.223.

6 Elde edilen zafer neticesinde zapt olunan memleketler münasebetiyle komşu ülkelere, hanlara, prens, şehzade ve valilere gönderilen namelere verilen addır. Bkz. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih ve Deyimleri Söz- lüğü I, 3. Baskı M. E. Basımevi İstanbul 1983, s.614.

7 Melek Ahmet Paşanın sadareti için ayrıca bkz., İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi III, Türkiye Yayınevi İstanbul 1972, s.415 vd.

8 E. Çelebi a.g.e. V, s.214. 9 E. Çelebi, a.g.e. V., s.216

67

doksan iki mahalle Müslümanlardan müteşekkildir. Şehirde on yedi bin, kârgir bina vardır.10

Seyyah bölge ahalisinin uğraştığı işleri genel olarak şöyle tasnif eder. Bir kısmı serhat gazisi, bir kısmı hizmet ehli, esnaf ve tüccar, bir kısmının da paşalara ve harem ağlarına sekbân (sınır boylarında görev yapan bir sınıf asker) yazılıp, mirî mal/vergi tahsil işleriyle uğraştıklarını be- lirtir.11

Saraybosna’da yüz yetmiş ibadet edilecek cami ve mescit vardır. Bunlardan yetmiş ye- disi, Cuma kıldırılabilecek büyük camilerdir. Bazılarının isimleri şöyledir. Sultan Ebü’l-feth Cami, Farhad Paşa Cami, Hüsrev Paşa Cami, Gazi Ali Paşa Cami, Hünkâr Cami’dir.12

Şehirdeki medrese âlimlerinin hepsi müfessir/tefsircidir. Medreseler içerisinde en ma- mur olanı Gazi Hüsrev Paşa medresesidir. Sekiz yerde Kuran-ı Kerim öğretimi yapılır. Ancak Kuran-ı Kerim hafızı azdır. On yerde hadis ilmi tahsil edilir. Yüz seksen adet sıbyan mektebi vardır. Bunlar içerisinde tarihi olanı Hacı Sübhân mektebidir.13

Saraybosna’da bulunan kırk yedi tekkenin tümü Mevlevi14’dir. Bunların bir kısmı se-

mahane meydanlı ve yetmiş seksen odalıdır. Ayrıca Evliya şehirde Abdülkadir-i Geylani tek- kesi15 ve Halveti tekkesinin16 de misafir olarak bulunduğunu söyler.17

Saraybosna’daki ziyaret yerlerinin en önemlisi, Husrev Paşa ziyaretidir. Sultan Baye- zid-i Veli’nin paşalarından olup otuz üç yıl Bosna valiliği yapmıştır. Venedik topraklarından çok kale fethetmiştir. Hala Bosna ve çevresinde kırk bir camide hutbeleri ve üç yüzden fazla vakıfları vardır. Kendi ismiyle anılan camide metfundur. Bir diğer ziyaretgâh da Gazi Murâd Paşa’dır. Oğlan Mustafa Efendi ziyaretgâhı ise yine Husrev Paşa Cami havlusundadır. Gelen geçen Fatiha okur.18

Saraybosna’da yedi yerde genel aşevleri mevcuttur. Buralarda misafirler, ulema ve med- rese talebeleri yemek yer. Bu hayır kurumlarının başında Koca Ferhad Paşa, Hüsrev Paşa, Koca Mehmed Paşa gibi imarethaneler gelir.19

10 E. Çelebi, a.g.e. V., s.217 11 E. Çelebi, a.g.e. V., s.222. 12 E. Çelebi, a.g.e. V., s.218. 13 E. Çelebi, a.g.e. V., s.218 vd.

14 Mevlana Celaleddi-i Rumiye nispet olunan tarikatın adıdır. Bu konuda geniş bilgi için bkz., M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü II, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1983, s.498 vd. 15 Sofiyenin büyüklerinden Abdülkadir Geylani tarafından tesis olunan tarikatın (Kadiriyye) adıdır. Bu konuda

geniş bilgi için bkz., M. Z. Pakalın, a.g.e. II, s.130 vd.

16 Şeyh Abdullah Sıracüddin Ömer İbn-i Eşşeyh Ekmelüddin-ül Ehci tarafından tesis olunan tarikatın adıdır. Bu konuda geniş bilgi için bkz., M. Zeki Pakalın, a.g.e. I, s.714 vd.

17 E. Çelebi, a.g.e. V., s.219. 18 E. Çelebi, a.g.e. V., s.224. 19 E. Çelebi, a.g.e. V., s.222.

68

Çelebinin ifadesine göre Saraybosna ahalisinin büyük bir kısmı mümin ve muvahhit (tek Tanrıya inanan) insanlardır. Çarşı ve pazarda günlük işlerini yürüten insanların ezan okundu- ğunda ellerindeki işlerini ve paralarını meydanda bırakarak ve dükkânlarını kapamadan bölük bölük camiye giderek namazlarını eda ettiklerini, namaz bittikten sonra yine ticaret yapmaya devam ettiklerini anlatan Evliya, çalışmayan insanı sevmediklerini, çarşıda ve pazarda Boş- nakça, Türkçe, Sırpça, Latince, Hırvatça ve Bulgarca konuşulduğunu söyler.20

Evliya, Saraybosna’nın kadınları arasında Râbi’a-ül Adeviyye21 mertebesinde hatunlar

bulunduğunu, bunların güzelliklerinin örtüleri olduğunu, hatunların yüz güzellikleri orta dü- zeyde olup, dişlerinin inci gibi ve düzgün konuştuklarını, uzun saçlarını omuzlarından sarkıt- tıklarını, konuştuklarında görülmedik derecede fasih bir lisanla güzel sözler söylediklerini, ata- larının sözlerinden başka söz işitmeyen namuslu güzel kızların olduğunu belirtir. Ekseriyet ka- dınların ismi Saliha, Sabiha, Raziye, Marziye, Meryem, Hüma, Havva, Ümmühan ve Nadire gibi isimlerdir. Kadınların giysisi genelde ahdar ve ahmer çuka (elde işleme yünden ve yerli dokuma kumaştan yapılan, önü açık kısa bir çeşit ceket.) dan rengârenktir. Sarı pabuç, kısa çizme giyerler. Başlarına ise yassı yuvarlak ve diba/kadın fesi, üzerine de beyaz tülbent üstlük ile siyah peçe öterler ve dışarıya nadir çıkarlar.22

Saraybosna vilayetinde genellikle isimler kısaltılarak söylenir. Muhammed ismine Maho, Ahmed’e Ahmo, Şaban’a Şabo, İbrahim’e İbro, Zülfikar’a Zuko, Hasan’a Haso, Hüse- yin’e Hüso, Cafer’e Cafo, Süleyman’a Sülo, Ramazan’a Ramo, Ali’ye Alo derler. Lakaplar ise Lübzade, Filibzade, Koskızade, Lafizade ve Yunakzade gibi isimlerdir. Ekseriya kölelerin isim ise Hürrem, Behlüle, Yoro, Safo, Hoyrad, Fehrad, Kenan ve benzeridir. Ahalinin giyim ve ku- şamları ise ağırlıklı olarak çuka, ferace, kontoş,23 samur kürk gibi eşyalardır. Zira bu bölgede

çuka ve atlas kıymetli değildir. Orta halli olanlar İskerled çukalar ile kubadi pabuçlar giyer. Soğuk günlerde ise Dobra-Venedik’in siyah sevilen kuzu kürkü giyilir. Pek çoğu başına yeşil kalpak takar.24

Bezzazistan/bedesten (kumaş ve mücevher gibi değerli eşyaların alınıp satıldığı kapalı çarşı) ile birlikte bin seksen adet dükkân vardır. Halep ve Bursa şehir çarşıları gibi gayet düzgün

20 E. Çelebi, a.g.e. V., s.220.

21 Basra’nın meşhur kadın süfi ve evliyasıdır. Geniş bilgi için bkz., Margaret Smith, Râbia Adeviye Maddesi, İslam Ansiklopedisi IX, Milli Eğitim Basımevi İstanbul 1964, s.588 vd.

22 E. Çelebi, a.g.e. V., s.221.

23 Büyük devlet adamlarının giydiği üstlüğün adıdır. Kontoz da denilir. Geniş bilgi için bkz., Mehmet Zeki Pa- kalın, Osmanlı Tarih ve Deyimleri Sözlüğü II, 3. Baskı M.E.Basımevi İstanbul 1983, s.293.

69

ve muntazamdır. Bütün yollar temiz ve kaldırım döşelidir. Şehir temiz ve pak olduğu için sı- çan/fare denilen muzırda az bulunur. Bu yüzden Saraybosna’da kedi de azdır. Evliya’nın başka dikkatini çeken olay ise ahalinin kışın şehirde oluşan kar ve buzu samanın içine koyup mah- zenlerde sakladıklarını, Temmuz’un şiddetli sıcağında çıkararak vişne hoşaflarına koymaları ve serin serin içmeleridir.25

Seyyahın ifadesiyle şehirde üç yüz adet Kerbela şehitleri aşkına sebilhane vardır. Bunun yanında yedi yüz adet su kuyuları mevcuttur. Yüz yetmiş altı su değirmeni ve beş adet de ha- mam vardır.26 Gayet düzgün ve mazbut, sekiz tane bekâr odası şehirde hizmet verir, ancak kefil

olmadan bu odalara adam almazlar.27

Evliya bölgede meşhur olan yiyecekleri de şöyle sıralar. Evvela has ve beyaz Latin so- munu, kahvaltıda yenilen yağlı ruçka çöreğini insanlar yemekle doymaz. Bunun dışında tavuk böreği, kaymak baklavası, türlü türlü otlu çorbalar, meşe odunu isinde kurumuş koyun ve sığır- dan üretilen is pastırması, kapuska, lahana turşusu ve surutka peyniridir. Meyvelerden ise hoş- horca üzümü, Mevlevihane kirazı, vişne, yere basmaz armudu, elması ve eriği meşhurdur. İçe- ceklere gelince keçi sütünden yapılan surutka suyu, yani peynir suyu fıçı fıçı satılır. Sarı keçi sütünden yapılan surutka en iyisidir. Vücutta olan safra, sevdâ (balgamdan, kandan ve safradan başka vücuttan çıkan bir nevi ifrazat) ve balgamın cümlesini yok eder. Vişne suyu, hardaliye ve bal suyu, keyif veren içeceklerdendir. Bunların dışında ramazaniyye denilen ekşi üzümden yapılan kırmızı içecek de meşhurdur. Bölgede yetişen mahsul ise dağı ve taşı çok olmakla bir- likte buğday, yulaf, çavdar, darı, bakla mercimek ve nohut gibi ürünlerdir.28

Evliya Çelebi, şehri gezip gördükten sonra Melek Ahmet Paşa’nın temsilcisi Sarı İbra- him Ağa ve diğer ileri gelenlerle vedalaşıp, Saraybosna’dan Helvine kalesine Melek Ahmet Paşa’nın yanına giderken uğradığı yerleşim merkezlerinden bazıları şunlardır.

Saraybosna’dan çıkıp batı yönüne devam eden Evliya ve beraberindekilerinin ilk durak yeri bağlı bahçeli Müslim ve gayrimüslimlerin birlikte oturdukları üç yüz haneli Ekşisu Köyü- dür. Bu köyün yakınlarında birçok yerde sular kaynar. Her birinin ayrı ayrı özellikleri vardır. Bunlardan bir tanesi müshil ilacından daha keskindir. Bu sudan içen, eğer su aşağı doğru akar- ken içerse bağırsakları bozulup ishal olur. Eğer suyu yukarı doğru kaynarken alırsa içtiğinde istifrağlar ederek safra, ifrazat, balgam, solucan ne varsa temizlediğini kayıt eder. Yine bölgede

25 E. Çelebi, a.g.e. V., s.220. 26 E. Çelebi, a.g.e. V., s.219. 27 E. Çelebi, a.g.e. V., s.220. 28 E. Çelebi, a.g.e. V., s.222.

70

başka bir kaynaktan çıkan su ise içildiğinde insanı kabız eder. Bir insan bu suyu vücuduna sürse biraz yakmakla beraber cilt hastalıklarına iyi geleceğini, bu mezkûr sulardan Firenk âlimleri ve binlerce tüccarın şişelere doldurarak vilayet vilayet su götürdüklerini anlatır. Batıya doğru yo- luna devam eden Çelebi, yedi yüz adet kiremitli ve tahta örtülü bağ ve bahçeli evi, bir cami, bir hanı ve birkaç dükkânı olan Posovaç’a gelmiştir. Buradan da seyyah, voyvodalık olan Dub- rovnik ve Travnik kalesine geçmiştir. On bir mahallede iki bin kârgir ev vardır. Toplam on yedi cami ve mescit bunulur. Tekkeleri, sıbyan mektepleri ve çarşısı olmakla birlikte, bedesten, ima- ret ve medreseleri yoktur. Ama uleması ve oda sahipleri fazladır. Gelen misafirleri hanelerinde misafir ederler. Havası gayet güzeldir. Bağ ve bahçeleri çoktur, çeşit çeşit armutlar yetişir. Çe- lebi bu armutlardan Melek Ahmet Paşa’ya kırk tane armut götürdüklerini, armutlardan bazıla- rının üç yüz doksan dirhem geldiğini (bugünkü ölçü birimiyle 1250 gr.) birer bal tulumu olan bu armutlardan turşu yaptıklarını, bu turşu suyundan içenlere keyif verdiğini söyler. Ayrıca şehirde Gazi İsmail Baba ve Gazi İbrahim Baba ziyaretgâhı vardır.29

Evliya’nın diğer bir durak yeri ise dağlar içerisinde beş yüz haneli bağ ve bahçeli bir camisi olan Uburça köyüdür. Batıya doğru yoluna devam eden seyyah, Bosna sancağının en büyük kasabası ve paşa hassı olan Üskopya’ya gelmiştir. Kasabada otuz mescit ve cami vardır. Bunların içerisinde en güzeli Malkoçzade İbrahim Bey Camidir. Tekkeleri ve sıbyan mektep- leri, müteaddit hanları ve bir de hamamı vardır. Çok dükkânları yoktur. İki bin kârgir, kiremit ve tahta örtülü ev vardır. Her hane misafire açıktır. Ahalisi Müslüman gazilerden oluşur.30

Evliya ve beraberinde bulunduğu heyet batıya doğru yollarına devam ederek Kilis san- cağı sınırları içerisinde voyvodalık olan Akhisar kalesine gelmiştir. Kalenin varoşu sekiz ma- hallede, sekiz yüz bağlı ve bahçeli, kârgir evden müteşekkildir. Sekiz cami ve mescidi vardır. Bunların içerisinde Handan Kethüda cami tarihidir. Şeyh Kâfî Ziyareti, bu zat birçok ilme bir- den sahiptir. Akhisar’a geldikten sonra cami, mescit, medrese, tekke, han, hamam, sıbyan mek- tebi ve çeşme gibi hayır ve hasenatlar yaptırarak, talebelerine ve sevenlerine bu mahalde bir kasaba imar etmiştir. Kasabanın ismi ise Nev-âbâd’dır. Şeyh Kâfi bu mekânda birçok risale ve kitaplar kaleme almıştır. Öldüğünde de buraya defnedilmiştir. Kabri medrese ve tekkesinin içe- risinde yer alan ışıklarla dolu bir kubbenin zeminindedir. Evliya, şeyhi kabrine girerek ziyaret etmiştir. Söylendiği gibi teri soğumamış seccadesinin üstünde yatar halde bulmuştur. Bu du-

29 E. Çelebi, a.g.e. V., s.225. 30 E. Çelebi, a.g.e. V., s.226.

71

rumdan etkilenen Evliya, şeyhin sağlığında sohbetleriyle müşerref olan yaşlı ve ihtiyar kimse- lere onu sormuştur. Şeyhin hiçbir şey yiyip içmediğini ancak kimya ilmine vakıf olduğundan kimya altınından nohut tanesi kadar on tane altını yuttuğunu, bundan dolayı cesedinin çürüme- diğini ve mezarının güzel koktuğunu söylemişlerdir. Ayrıca Şeyh Kafi’nin darül-hadis imareti de vardır. Bunun dışında şehirde Celveti tarikatına31 mensup üç tekke, üç erkek çocuk mektebi

ve seksen dükkân bulunur. 32

Kafile ile birlikte batıya doğru yoluna devam eden Evliya, Köprez Köyü ve yaylağına gelmiştir. Fazlı Paşa buraya yeni bir cami, bir han, bir hamam ve birkaç dükkân ve yüz tane tahta ve çam kabuğu örtülü fakir evleri yaptırarak Müslümanları yerleştirmiştir. Zira bu yaylada küffar, her sene binlerce insanı esir alır. Bundan dolayı Bosna eyaletinde mutasarrıf olan vezir- ler, bu yaylada on bin askerle yaylamak durumunda kalırlardı. Evliya bu yaylayı üzerinde yeti- şenlerden dolayı o kadar çok methetmiştir ki, Rum’da Arap’da, Acem’de, Anadolu’da, Hind ve Sind padişahlarının askeri yaylalarında bu nebatatın bulunmadığını söylemektedir. Burada üç gün kalıp vergilerin toplandığını, kaymak, yoğurt ve teleme peynir ve semiz/şişman kuzular yediğini söyleyen seyyah, batıya doğru yollarına devam ettiklerini kayıt eder. Kilis sancağı sı- nırları içerisinde ahalisi gayet iri yapılı, bağlı bahçeli, üç yüz haneli, bir camili, bir hanlı ve bir hamamlı çarşı ve pazarı küçük bir kasaba olan Şuviçse’ye gelmiştir.33

Evliya Çelebi, Şuviçse’den de Melek Ahmet Paşa’nın yanına Hilevne’ye geçmiştir. Sey- yah Saraybosna’da çıkarken Melek Ahmet Paşa’nın her ne kadar Helvine Kalesinde oluğunu söylese de burada zikrettiği yer ismi Hilvene Kalesidir.34 Burası Kilis sancağına bağlı ve Kilis

beylerinin tahtıdır.35 Evliya, Melek Ahmet Paşa’nın ağaları tarafından karşılanarak, paşanın hu-

zuruna çıkarılmış, huzurda Ali Paşa’nın fetihnamesini ve mektuplarını paşaya sunmuştur. Di- vanda fetihnameler okunmuştur.36

Potura yolunda Alaybeyi İsmail ve yanındakileri pusuya düşüren kâfirlere karşı, Başbö- lükbaşı Arnavut Hüseyin bir grup asker ile yardıma giderken, Porolok dağının kayalık bölge- sinde Evliya ve beraberindekiler de bunlara katılarak kâfirlere karşı birlikte savaşmışlardır. Ne- ticede kâfirden bin altmış kelle, yedi yüz esir ve yetmiş adet haçlı bayrak, davullar, düdükler ve

31 Aziz Mahmut Hüdai’nin kurduğu tarikatın adıdır. Bu konuda geniş bilgi için bkz., M. Z. Pakalın, a.g.e. I, s.273 vd.

32 E. Çelebi, a.g.e. V., s.227. 33 E. Çelebi, a.g.e. V., s.228.

34 Yer ismi olduğundan yazarken bir yanlışlık yapması muhtemeldir. Bkz., E. Çelebi, a.g.e. V., s.225. 35 E. Çelebi, a.g.e. V., s.228.

72

harami başı esir alınmış, seyyahın belirtiğine göre yetmiş tane de Müslüman asker şehit olmuş- tur.37

Evliya Çelebi Hilevne sahrasından yani Bosna vilayetinden, Vendik’e geçmiştir. Dö- nüşte tekrar Hilevne’ye uğrayan seyyah, buradan Banyaluka şehrine giderken yol güzergâhında gördüklerinden bazılarını şöyle anlatır. İlk durak Kilis sancağı sınırları içerisinde kalan ve voy- vodalık olan Hersek krallarından kalma Atik Gılamuc kalesidir. Kalenin içerisinde kale bekçi- leri ve yetmiş adet neferle birlikte yedi tane büyük top, bir cami ve bir zahire ambarı, kırk elli hane fakir insanlardan başka kale içerisinde bir şey yoktur.38

Seyyah ikinci durağı yine Hersek krallarından kalma Virbaz nehri kenarında bulunan Vinçaz kalesini şöyle anlatır. Dağlar ortasında sivri kayalı alçak bir tepe üzerinde kurulu küçük bir kaledir. Kıble yönünde kapısı vardır. Kale içerisinde birkaç nefer evleriyle birlikte bir de Süleyman Han cami’i bulunmaktadır. Varoşunda ise mükellef haneleri, bir hanı ve köhne birkaç dükkânı mevcuttur. Ancak bağları çoktur. Evliya buradan bir yalçın kaya üzerinde kurulan ve yumurtaya benzediğinden dolayı Latince yumurta anlamına gelen Yayiçse kalesine geçmiştir. Kalede; askeri yönetici, yeniçeri serdarı, kale bekçisi ve üç yüz silahlı neferi, vergi toplayıcısı ve belediye işlerine bakan memur vardır. Saraybosna’ya uzak olduğundan şeyhülislamı ve na- kibüleşrafı yoktur. Kale’nin araka tarafı büyük kayalıklara yasladığından duvarı bulunmamak- tadır. İçerisinde bin adet kârgir bina mevcuttur. Ancak bağ ve bahçeleri yoktur. Toplam on altı mescit vardır. Kiliseden bozma Süleyman Cami, Melek Ahmet Paşa cami büyük camilerdir. Diğerleri mahalle mescitleridir. Melek Ahmet Paşa’nın yaptırdığı medrese ve imaret hane var- dır. Yine Melek Ahmet Paşanın yaptırmış olduğu bir mektep bir Halveti tekkesi, bir de Melek Ahmet Paşanın kapucular kethüdası Osman Ağa’nın yaptırmış olduğu hamam bulunur. Bunla- rın dışında bir han, seksen adet dükkân mevcuttur. Bosna serhaddinin en sarp kalesidir.39