• Sonuç bulunamadı

Etkinlik ilkesine göre, bir vergi günün ekonomik koşullarına ve gereksinimlerine

uygun bir biçimde düzenlenmelidir ki etkin olabilsin. Verginin etkinliğinin sağlanmasında, uygulanacak muafiyet, istisna ve indirim gibi vergi teşvik araçlarında da diğer adıyla vergi harcamalarında da bu etkinliğin önemi büyüktür. Etkin bir vergi yönetimi, en az harcamayla mümkün olan en yüksek geliri toplayabilen bir vergi yönetimidir (Edizdoğan, 2007:249). Vergilerin etkinlik kaybına yol açmaması için, belirli ve sınırlı işlevlerini aşmadan, başka bir deyişle piyasa sisteminin işleyişine müdahale etmeden düzenlenmesi gerekir. Kaynak dağılımında etkinlik, gelir dağılımında adalet, ekonomik istikrar, büyüme gibi temel ekonomik hedeflere ulaşmada rasyonel ve etkin bir vergi sistemine ihtiyaç duyulur.

Vergilemede ekonomik etkinlik ilkesine göre, reel ulusal gelirin artmasını en fazla teşvik eden veya en az engelleyen vergi yapısına sahip vergi sistemlerinin etkin olduğu kabul edilmektedir (Gökbunar, 1998:8). Vergi sisteminin günün ekonomik koşullarına ve gereksinimlerine uygun bir biçimde düzenlenmesi ekonomik etkinlik görüşünün ortaya koyduğu bir ilkedir. Bu ilkeye göre, vergi sistemleri, içinde bulunulan ekonomik duruma, gerekli etkiyi sağlayacak biçimde yapılandırılmalıdır. Vergi, kamu ekonomisinin finansmanında kullanılan en önemli bir araç niteliğinin ötesinde, konjonktür ve istihdam politikası amaçlarına olanak verdiği ölçüde etki edebilecek bir biçimde düzenlenmelidir ki etkin olabilsin (Gökbunar, 1998:8).

Vergilemede ekonomik etkinlik ilkesi ile bir vergi sisteminin, kişi başına üretimin azamileştirilmesi ve mümkün olan en yüksek kalkınma hızının sağlanmasını kolaylaştırmak için, bir taraftan aşırı vergi yükünü önleyecek, diğer taraftan reel gelir artışına yararlı ekonomik davranışları teşvik edecek bir niteliğe sahip olması hedeflenmektedir. Bu ilkeye göre, vergilerle iktisadi kalkınmaya elverişli faaliyetler teşvik edilip, verimli olmayan faaliyetler caydırılmalıdır (Gökbunar, 1998:8).

III. TÜRK VERGİ SİSTEMİ’NDEKİ VERGİ HARCAMALARININ KAMU HARCAMALARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Herhangi bir faaliyeti teşvik etmede devletin çeşitli seçenekleri vardır; doğrudan yardım olarak para verebilir, borç verebilir, faiz oranlarını sübvanse edebilir, varlıkları satın alabilir ya da özel vergi uygulamalarıyla mükellefin vergi yükünü azaltabilir (Balkaya Akça, 2000:17).

Devlet ekonomik hayatı teşvik etmek ve sosyal hayatı korumak için kamu harcaması yapabileceği gibi, teşvik edilmek istenen veya korunmak istenen kişilerin ve/veya faaliyetlerin üzerlerindeki vergi yüklerini azaltmak için vergi sisteminde düzenlemede yapabilir. Vergi sistemindeki bu düzenlemeler “Vergi Harcamaları” olarak adlandırılmaktadır. Harcama olarak nitelendirilmesinin nedeni, bu ayrıcalıklı uygulamaların devlet açısından bir gelir kaybı yaratabilmesidir. Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna ve indirimler dolayısıyla vazgeçilen vergi miktarı bunlardan yararlanan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılan dolaylı bir transfer harcaması olarak addedilebilir (Pedük, 2006a:77).

Dolaylı transfer harcamaları, kamu harcamalarının doğrudan bütçe sistemi yerine vergi sistemi aracılığıyla ekonomiye yönlendirilmesidir. Söz konusu harcamalar devlet bütçesi yerine, vergi sistemindeki mükelleflerin vergi yüklerini azaltan unsurlar aracılığıyla yapılır. Devletin, toplamaktan vazgeçtiği vergi gelirleri şeklinde ortaya çıkan bu harcama türü vergi harcaması olarak bilinir (Ferhatoğlu, 2005:2). Çünkü vergi harcaması, aslında vergiye tabi olması gerekirken devletin çeşitli ekonomik, mali ve sosyal sebeplerle vergi muafiyeti ve istisnaları gibi benzer uygulamalar yoluyla vazgeçtiği vergi gelirleridir (Karaarslan, 2002:13).

Vergi harcamaları, bütçe dışı harcamalar olarak ta tanımlanır. Bütçe dışı harcamalar, bütçe hesaplarında muhasebeleştirilmeyen kamu finansman kaynaklarıdır. Devlet bütçesinin sınıflandırılmasında dolaylı transfer harcamalarından sayılan vergi harcamaları, kamu kaynaklarının vergi mükellefine aktarılmasını sağlar. Böylece, vergi harcamaları yoluyla kamu kaynaklarının aktarımı, sadece vergi mükelleflerini kapsar.

Daha önce de değinildiği gibi vergi harcamaları, doğrudan kamu harcamalarının alternatifi olan bir dolaylı transfer harcaması şeklidir. Genellikle devlet, vergi sistemi vasıtasıyla yaptığı harcamalar hakkında çok az bilgiye sahiptir ve kendi faaliyetleriyle ilgili olarak sadece devlet bütçesi aracılığı ile yaptığı harcamalar üzerinde yoğunlaşır. Diğer taraftan eğer kamu harcamalarında bir azalma düşünülüyorsa bu, doğrudan harcamalar olarak adlandırılan bütçe harcamaları üzerinde gerçekleştirilecektir. Bu ise, fonların israfına ve kaynakların etkin olmayan tahsisine neden olacaktır. Devlet, vergi harcamaları ve bütçe aracılığı ile yaptığı diğer kamu harcamaları hakkında daha fazla bilgiye sahip olduğunda bunlara ilişkin yani, harcama programlarına ilişkin reformlar yapmak isteyecektir. Bu reform, vergi harcamalarının tamamıyla gözden geçirilmesine, hiçbir sosyal ya da ekonomik amaca hizmet etmeyen bazı vergi harcamalarının kaldırılmasına, bazılarının da daha etkin ve daha az maliyetli diğer mali araçlarla ikamesi anlamına gelir (Ferhatoğlu, 2001:33).

Vergi harcamaları ile kamu harcamaları arasında birçok ortak nokta olmasına rağmen, bu iki harcama şeklini birbirinden ayıran çok önemli farklılıklarda vardır. Bunlardan en önemli ve göze çarpan iki farklılıktan birincisi; devletin vergi harcamalarını kanunla çıkarmak zorunda olmasıdır. Bunun anlamı devletin muafiyet, indirim ve istisnalar gibi vereceği teşvikler için kanun çıkartması gerekir. Ama kamu harcamasında kanun çıkartmasına gerek yoktur. Sadece bir önceki yıl bütçe hazırlanırken hangi kamu harcamalarını yapacağına karar verip o kadar bütçe ayırması yeterlidir. Diğer önemli bir farklılık ise, kamu harcamaları bütçede yer alırken vergi harcamaları bütçede gösterilmemektedir. Ancak bu durum vergi harcamaları için bir belirsizlik oluşturur. Çünkü vergi harcamalarında devlet bir sonraki yıl ne kadar vergi harcaması yapacağını, yani ne kadar vergi alacağından vazgeçeceğini bilemez. Vergi harcamalarından kaç kişi yararlanacak bunlar mükelleflerin insiyatifine kalmıştır. Oysa kamu harcamaları başlangıçta bütçede yer alacağı için, ne kadar kamu harcaması yapılacağı bellidir. Bu yüzden vergi harcamalarının da kamu harcamaları gibi bütçede yer alması bu noktada önem arz etmektedir.