• Sonuç bulunamadı

III. BÖLÜM: ETİK ve ETİKSEL KARAR VERME

3.7. Etiksel Karar Verme Yaklaşımları

Etik kuramları çok çeşitlidir. Etiksel yargılamayı yönlendiren ve yalnızca işletme yazınında yaygın olarak kullanılan normatif etik kuramları üç gruba ayrılmaktadır(Ural,2000:12):

1. Bir eylemin sonuçlarıyla ilgilenen kuramlar (Teleolojik kuramlar)

2. Tek kural kuramları; bu tür kuramlar eylemin sonuçlarıyla ilgilenmezler (Deontolojik kuramlar)

3. Birçok kuramı içeren kuramlar; bir eylemin sonuçlarıyla ilgilenmezler (Teleolojik ve deontolojik kuramların karması olarak nitelendirilmektedirler.)

Cavanagh’ın yaptığı diğer bir sınıflandırmaya göre etik kuramları şu şekilde ayrılmaktadır(Ural,2000:12-13):

1. Faydacılık kuramları; bir eylemi veya davranışı sonuçları bazında değerlendirir.

2. Kişisel haklarla ilgili kuramlar; bireylerin haklarını vurgular. Bu haklar, özgürce rıza gösterme hakkı, özel yaşam hakkı, serbestçe konuşma hakkı ve muameleden doğan haklardır.

3. Hakkaniyet (adalet) kuramları; bir eylemin etkilerinin dağılımına odaklaşan kuramlardır.

Hemen hemen tüm etiksel ikilemlerde bireyin ve tüm organizasyonun ihtiyaçları arasında çatışmalar vardır. Örneğin çalışanlara uyuşturucu ve alkol testinin yapılması gibi. Böyle bir uygulama organizasyon için iyi bir uygulama olmakla beraber bireyin özgürlük alanını kısıtlamaktadır. Bu tür zorlu etiksel ikilemlerle karşılaşan yöneticiler, normatif yaklaşımı kullanarak fayda sağlayabilmektedir. Bu yaklaşım normlara ve değerlere dayalıdır ve yöneticilerin kararlarını yönlendirir. Normatif etik, etiksel karar vermeyi yönlendiren

değerlerin açıklanması için bazı yaklaşımları kullanmaktadır. Bu yaklaşımlardan yöneticilerle ilgili olan dört tanesi; yararcı yaklaşım, bireyci yaklaşım, ahlaki doğrular yaklaşımı ve adalet yaklaşımıdır(Daft,2003:141).

Yararcı yaklaşım 19. yy filozoflarından Jeremy Ben Ham ve John Stuart MILL tarafından desteklenmiş, ahlaki davranışın en büyük çoğunluk için en büyük iyiyi getirdiğini vurgulamaktadır. Bu yaklaşımda, tam karar alternatiflerini kararla ilgili olan herkes için değerlendirmeli ve sayıca en fazla bireyi tatmin eden alternatifi seçmelidir. Çünkü gerçek hesaplamaları yapmak çok karışık olabilmektedir ve bu sebeple basitleştirmek uygundur. Aynı zamanda bir karar verirken o karardan endirekt olarak etkilenebilecek bireyler yerine direkt etkilenecek bireyler üzerine yoğunlaşılmalıdır. Tüm işyerini etkileyen, bireyin mesai saatleri içerisinde alkol ve sigara kullanması gibi konular yararcı etiğin konuları arasına girmektedir. Birçok firma, şirketin etik yapısını muhafaza etmek ve verimliliği yakalamak için çalışanlarının internette neler yaptığının izlenmesi gerektiğini savunmaktadır(Daft,2003:141).

Amerika’nın Oregon eyaletinde yararcı etik çerçevesinde, sağlık yardımı daha önce ulaştırılamayan 400.000 kişiye ulaştırılmıştır. Bu bütçenin yaratılmasının ardındaki karar karaciğer ve kemik iliği nakilleri gibi yüksek maliyetli ve yüksek riskli ücretlerinin ödenmeyeceğidir. Bu nakilleri yaptıramadığı için bazı hastalar yaşamlarını yitirmişlerdir. Öte yandan yaratılan bütçeyle birçok kişi sağlık yardımı almıştır(Daft,2003:141).

Bireyci yaklaşıma göre davranışlar veya kararlar bireyin uzun vadeli ilgisi için en iyi sonucu beraberinde getiriyorsa bu davranış veya kararlar ahlakidir. Bireyin kendi yönlendirmesi başlıca unsurdur. Bireyin kendi yönlendirmesini engelleyen dış kuvvetler kesinlikle sınırlandırılmalıdır. Kararın iyiliğinin ölçümü olarak birey, kendisine en uzun vadeli avantajı hesaplamalıdır. Tam alternatifler arasından bireye en büyük iyi / kötü oranını üreten karar veya davranışın uygulanması yapılması doğru olan bir harekettir. Teoride herkes kendi yönlendirmesini istemektedir. Bireyci yaklaşımın uzun vadede dürüstlüğe ve bütünlüğe ulaştırdığına inanılmaktadır. Kısa vadede yalan söylemek ve

kandırmak iş ortaklarının da aynı şekilde davranmalarına sebep olmaktadır. Bu yaklaşımı anlamak için geçerli olan bir değer, kısa vadede bazı değişiklerin ve ertelenmelerin olabileceğidir. Çünkü bireysellik kısa vadeli bireysel kazanım için kolayca yanlış değerlendirilebildiği için organize ve grup tabanlı topluluklarda çok popüler değildir. Bireysellik Şekil 4.5 ’de gösterildiği gibi özgür karar alanına yakındır(Daft,2003:142).

Ahlaki haklar yaklaşımının ileri sürdüğü, insanların başka bir birey tarafından ortadan kaldırılamayan temel hak ve özgürlüklere sahip olduğudur. Ayrıca etiksel olarak doğru olan bir karar o karardan etkilenen insanların haklarına en iyi sahip çıkan karardır. Karar verirken altı adet ahlaki haklar göz önünde bulundurulmalıdır(Daft,2003:142).

1. Özgür müsaade hakkı : Bireylere sadece bilinçli ve özgür olarak kendilerine davranılmasını istediği şekilde davranılmalıdır.

2. Özel hayat hakkı : Bireyler mesai saatleri dışında nasıl davranarak mutlu olmak istiyorlarsa o şekilde davranmayı tercih edebilirler. Ayrıca kendi özel hayatlarıyla ilgili bilgilerin kontrolünün kendilerinde olması gerekmektedir.

3. Özgür bilinç hakkı : Bireyler, ahlaki ve dini normları ile çakışan her türlü isteği ve yaptırımı geri çevirebilirler.

4. Özgür konuşma hakkı : Bireyler, diğerlerinin hareketlerinin yasallığını ve etiği doğru olarak eleştirebilmektedirler.

5. Zamanı geldiğinde işlem yapma hakkı : Bireylerin adil davranmaya ve tam duymamaya hakları vardır.

6. Yaşam ve güvenlik hakkı : Bireylerin, sağlıklarının ve güvenliklerinin çiğnenmeden yaşama hakları vardır.

Yöneticiler, etiksel kararlar verebilmek için diğerlerinin temel haklarıyla kesişmekten kaçınmalıdırlar. Örneğin bir bireyi gizlice dinlemek özel hayat

hakkına aykırıdır. Cinsel taciz özgür bilinç hakkıyla çatıştığından etik değildir(Daft,2003:142).

Adalet yaklaşımına göre ahlaki değerler, eşitlik, adil olma ve tarafsızlık gibi standartlara dayanmalıdır. yöneticilerin ilgilendikleri üç tür adalet vardır : Dağıtıcı adalet kavramı, bireylere uygulanan farklı davranışların keyfi karakteristik özelliklere dayandırılmamasının beklemektedir. Aynı kararla ilgili olan bireylere aynı şekilde davranılmalıdır. Aynı işi yapan kadın da erkek de aynı ücreti almalıdır. Öte yandan önemli ölçüde birbirinden farklı olanlara farklı davranılabilmektedir(Daft,2003:143).

İşlemsel adalet, kuralların adil olarak uygulanmasını gerektirir. Kurallar açık ve net olarak belirtilmeli, tutarlı ve eksiksiz olarak uygulanmalıdır. Telafi edici adalete göre; bireyin zararlarından sorumlu olan taraf bireyin zararlarını telafi etmelidir. Öte yandan bireyler kontrolleri dışındaki olaylardan sorumlu tutulmamalıdırlar. Adalet yaklaşımı Şekil 4.5’deki kanun alanına düşüncesel olarak en yakındır. Çünkü adaletin kurallar ve düzenleyiciler vasıtası ile uygulandığını sanmaktadır. Bu teorinin, yararcı yaklaşımda olduğu gibi kompleks hesaplamalara ihtiyacı yoktur. Azınlık işçilerinin eskiden uğradıkları fark gözetme olaylarının nasıl telafi edileceği oldukça zordur(Daft,2003:143).

Bunun gibi birtakım yaklaşımlar, etiksel karar verirken yöneticilerin hatırlayacağı kuralları içerir. Öte yandan yöneticiler için yaklaşımları anlamak sadece ilk adımdır. Yöneticiler bu yaklaşımları nasıl uygulayacaklarını düşünmelidirler(Daft,2003:143).