• Sonuç bulunamadı

ERGENLERİN OKUL TÜRÜ DEĞİŞKENİNE GÖRE ÖZGÜVEN

2. YORUM VE TARTIŞMA

2.3. ERGENLERİN OKUL TÜRÜ DEĞİŞKENİNE GÖRE ÖZGÜVEN

Yapılan bu araştırmada elde edilen bulgulara göre Diğer Liseler’de öğrenim gören ergenlerin özgüven puan ortalamaları 29,56 iken İmam Hatip Lisesi’nde öğrenim gören ergenlerin özgüven puan ortalamaları 27,19 olarak hesaplanmıştır (bkz. Tablo 5). Yapılan istatistiksel işlemler sonucunda özgüven puan ortalamalarının okul türüne göre anlamlı düzeyde farklılık gösterdiği saptanmıştır. Bu durumda Diğer Liseler’ de okuyan öğrencilerin özgüven düzeyinin daha yüksek olduğu söylenebilir. Dolayısıyla “gençlerin özgüven düzeyleri okul türüne göre farklılaşacak” şeklinde hipotezin araştırma bulgularıyla doğrulandığı görülmektedir.

Türkiye’de Güvenç ve Şahin’in 16-18 yaşlarında din eğitiminin verildiği İmam-Hatip Lisesi ile laik eğitimin uygulandığı lise öğrencileri üzerinde yaptıkları araştırma sonucu, dini eğitimden geçen gençlerin, laik eğitimden geçen gençlere kıyasla aile etkileşimini hem duygusal açıdan daha yakın, hem de özerkliği daha teşvik edici olarak algıladıkları görülmüştür. Ayrıca din eğitimi gören gençlerin, laik eğitim gören gençlere kıyasla fiziki görünüm, sosyal kabul, akademik yeterlik ve bütünsel öz-değer boyutlarında kendilerini daha olumlu algıladıkları tespit edilmiştir. 19

Üniversitede okuyan öğrencilerle yapılan buna benzer bir araştırmada20, fakültelere göre en yüksek benlik saygısı ortalamasına İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin sahip olduğu ancak bu ortalamanın anlamlılık düzeyine ulaşmadığı görülmüştür.

Batı’da yapılan araştırmalarda Katolik okullarında okuyan öğrencilerdeki özgüven düzeyinin, normal okullarda okuyan öğrencilerinkine kıyasla daha yüksek olduğu, ancak

      

19 Deniz Şahin ve Gülden B. Güvenç, “Ergenlerde Aile Algısı ve Benlik Algısı”, Türk Psikoloji Dergisi, Cilt XI, Sayı: 38, Ankara, 1996, ss. 29-30.

20 Kimter, a.g.e., s. 224.

anlamlılık düzeyine ulaşmadığı görülmüştür.21Yine aynı araştırmaların bir kısmında da dindarlık düzeyi ve sosyo-demografik değişkenler kontrol altında tutulduğunda Katolik okul öğrencileri ile genel halk okullarında okuyan öğrencilerin öz saygı düzeyleri arasında belirgin farklılıkların olmadığı bulunmuştur. Dolayısıyla gençlerin öz saygı düzeylerine sadece öğrenim gördükleri okuldan değil daha pek çok sosyo-demografik değişkenin de etki ettiği gözlenmiştir.

Okullar, ergenlerde özgüven duygusunun oluşacağı ve gelişeceği yerler olarak büyük önem taşırlar. Bireyler, özgüven duygularının oluşmaya veya gelişmeye başladığı dönemlerde öğretmenleri ve arkadaşlarıyla sürekli temas içerisindeler. Böylelikle okul çevresinde özgüven duyguları çeşitli yollarla gelişme gösterir. Devamlı sosyal iletişim içerisinde bazen arkadaşlarını bazen de öğretmenlerini örnek alarak özgüven duygularını geliştirirler. Okul çatısı altında yapılan çeşitli kollektif projeler ve aktiviteler bireylere, kendi yetenekleri konusunda bir algı oluşturmalarına olanak tanır. Sonuç olarak okullar; öz benlik, öz güven, öz saygı gibi psikolojik gelişime etki eden değerler manzumesini bireylere doğrudan veya dolaylı olarak öğretme amacı güderler.

Her okul verdiği eğitim doğrultusunda farklı değerler üzerinde durur. Bu şekilde, dışarıda bireylerin karşılaştırma yapabilecekleri, kendilerini ve de kendi yeteneklerini farklı açıdan değerlendirebilecekleri çeşitli çevreler oluşur. Bu durum, özellikle dini okullarda kendini daha fazla gösterir. Örneğin Batı’da yapılan araştırmalarda elde edilen sonuçlara bakıldığında, Katolik okullarda okuyan öğrencilerde özgüven ve okul başarısı düzeyinin, aynı bölgede bulunan devlet okullarında okuyan öğrencilerinkine kıyasla daha yüksek çıktığı görülmüştür. 1982 yılında Coleman, Hoffer ve Kiogre tarafından yapılan araştırmada bu ve buna benzer sonuç ve yorumlar mevcuttur. Yaklaşık on sene sonra 1993’te Bryk, Lee ve Holland tarafından yapılan araştırmadan da aynı sonuçlar çıkmıştır. Son dönemlerde yapılan araştırmalar, özgüven duygusunun derecesini okulun kendisinin değil, dindarlığın ve okutulan müfredatın yükselttiğini göstermektedir.22

Görüldüğü üzere okul türü özgüven arasındaki ilişkiye dair araştırma sonuçları arasında farklılıklar bulunmaktadır. Araştırmalarda farklı sonuçların ortaya çıkmasında pek çok faktörün etkili olduğu düşünülebilir.

      

21 Bagley and Mallic, a.g.e., ss. 89-92.

22 Mather, a.g.e., ss. 69-97.

Bu araştırmanın yapıldığı Sancak bölgesınde imam-hatiplerdeki eğitimin otoriter olduğu mülahaza edilmiştir. Öğrencilerden, kendi tutum ve düşüncelerinden çok, otoriteye boyun eğme ve ona saygı göstermeleri istenmektedir. Hassas bir dönemden geçen gençlere verilecek her türlü destek onların özguven oluşturmalarında yardımcı olacak, hocalarından gördukleri hosgörüden uzak her türlü otoriter davranışın ise içine kapanmalarına neden olacaktır.

Örneğin bireyin kendini iyi ya da kötü, değerli ya da değersiz olarak yargılamak için kullandığı değerleri ve ahlak ilkelerini büyük ölçüde aldığı din eğitimi belirler. Bu açıdan dinî değerlerin yardımıyla oluşturulmuş bir aile ortamı oldukça önemlidir. Böyle bir ortamda yetişen çocuk daha dengeli bir özgüven geliştirecektir. Sonraki yıllarda ise okulda alınan din eğitiminin önemi ön plana çıkmaktadır. Yanlış ve baskıcı bir yaklaşım, özgüven üzerinde olumlu etki yaratmaz ancak kendilerine daha az güven duyan, kendinden memnun olmayan ergen bireylerin yetişmesine neden olabilir. Özgüven düşüklüğünde ise sahip olunan dini inançtan çok yanlış din eğitiminin etkisinden söz edilebilir.

2.4.ERGENLERİN YERLEŞİM BİRİMİNE GÖRE ÖZGÜVEN PUANLARINA İLİŞKİN BULGULARIN TARTIŞMA VE YORUMU

Araştırmada öğrencilerin yerleşim birimine göre özgüven düzeylerinde bir farklılaşma olup olmadığına bakıldığında (Tablo 6), yerleşim birimine göre öğrencilerin özgüven düzeylerinde anlamlılık seviyesinde bir farklılaşma olduğu görülmektedir. Buna göre köy-kasabada yaşayan ergenlerin puan ortalaması 26.68 iken il merkezinde yaşayanların 29.16’dır; yurt dışında yaşayanların ise 32.67’dir.Farklılığın kaynağını belirlemek üzere yapılan Tamhane testi sonucuna göre, köy-kasaba ve il merkezinde yaşayan ergenler arasında anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen bu sonuçlara göre il merkezinde yaşayan ergenlerin özgüven puan ortalamaları anlamlı olarak köy-kasabada yaşayan ergenlerden daha yüksektir. Dolayısıyla “gençlerin özgüven düzeyleri yerleşim birimine göre farklılaşacak” şeklinde hipotezin araştırma bulgularıyla doğrulandığı görülmektedir.

Bu ilişkinin kaynağı, yerleşim yerinin sağladığı sosyokültürel ve ekonomik olanaklar yanında, buralarda sunulan eğitim olanaklarının niteliği olabilir. Küçük yerlerde herkes birbirini tanımaktadır. Bu da ergenlerin üzerinde bir mahalle baskısı oluşturmakta ve ergenlerin özgüven düzeyini düşürmektedir. Kent hayatının kırsal hayata göre pek çok imkanı içinde barındırıyor olması bireye özgüven kazandırabilir. Nitelikli eğitim alabilme,

sosyo-kültürel aktivitelerin yoğunluğu, bireyin kendisini daha özgür ifade edebilme fırsatı, teknolojik araçlara daha rahat ulaşabilme gibi olanaklar bireyin özgüven düzeyini yükselten faktörler arasında sayılabilir.

Sonuç olarak düşük eğitim düzeyi ve ekonomik özellikler kırsal yerleşim birimi dezavantajı ile birleştiğinde öğrencilerin özgüven düzeylerinin olumsuz etkilenmesi beklenebilir.

2.5. ERGENLERİN ANNE-BABA EĞİTİM DÜZEYLERİ DEĞİŞKENİNE GÖRE