• Sonuç bulunamadı

3.2. Ampirik Literatür

3.2.1. Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme

Teorik literatürde belirtildiği üzere, enerji ve ekonomik büyüme ilişkisi, enerji ekonomisi literatüründe hem mühendislik hem de iktisat bakış açısıyla, üretim ve ekonomik büyüme teorileri bakımından ele alınmaktadır. Enerji ve ekonomi ilişkisinin kurulmasından sonra, enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasında nedensellik ilişkisini inceleyen ampirik literatür oluşmaya başlamış ve enerji türleri ile modele dahil edilen değişkenler değişmekle birlikte, farklı ekonometrik yöntemlerle oldukça fazla çalışılmıştır. Enerji tüketimi ve ekonomik büyüme ilişkisini ilk ele çalışmalardan bazıları Kraft ve Kraft (1978), Akarca ve Long (1980), Yu ve Hwang (1984), Yu ve Choi (1985), Erol ve Yu (1987), Stern (1993)’dür. Bu çalışmalarda ortaya çıkan birbirinden farklı nedensellik ilişkileri literatürde, nedenselliği açıklayan farklı hipotezlerin oluşmasını beraberinde getirmektedir.

Enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasındaki nedensellik ilişkisi, uygulanacak enerji politika önerilerinin de sonuca göre değişeceği dört şekilde sınıflandırılabilmekteddir. Bunlar; hiçbir nedenselliğin olmadığı, enerji tüketiminden ekonomik büyümeye veya ekonomik büyümeden enerji tüketimine doğru tek taraflı

nedenselliğin olduğu ve enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında karşılıklı nedenselliğin olduğu durumlara göre sınıflandırılmaktadır (Payne, 2010, Ozturk, 2010, Tiba ve Omri, 2017).

3.2.1.1 Büyüme (Growth) Hipotezi

Büyüme hipotezi, enerji tüketiminin doğrudan ve dolaylı üretim sürecinde emek ve sermayenin tamamlayıcısı olarak ekonomik büyümede önemli rol oynadığını göstermektedir. Enerji tüketiminden ekonomik büyümeye doğru tek taraflı bir nedensellik ilişkisi var olmakla beraber, enerji tüketiminin ekonomik performansı doğrudan etkileyen önemli bir role sahip olduğunu ifade etmektedir (Tiba ve Omri, 2017: 1133-34). Bu noktada, enerji tüketimini etkileyebilecek tasarruf politikları veya vergi vb. şoklar ile enerji arz şokları ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkide bulunabilmektedir.

Büyüme hipotezinde, enerji ile sermaye arasında tamamlayıcılık ilişkisinin olduğu varsayıldığında, uzun dönemde teknolojik gelişmenin enerji verimliliği üzerindeki etkisi oldukça fazla olabilmektedir. Bu durum, sermaye kullanım artışının genişlediği üretim sürecinde enerji bağımlılığında azalmaya neden olmaktadır (Yıldırım vd., 2014: 15).

Bu hipotezin desteklenmesi, ekonominin enerjiye bağımlı olduğu, enerjinin ekonomik büyüme için bir ivme olduğu ve enerji tüketiminin enerji verimliliği olmadan azalmasını beraberinde getirecek enerji tasarrufu politikalarının, ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini ifade etmektedir. Bu sebeple, enerji tüketimini ve/veya beğımlılığını azaltmak için en iyi çözümlerden birisi enerji israfını önleyen, enerji verimliliği politikalarına ağırlık vermek olabilir (Behmiri ve Manso, 2013: 82). Bu hipotezin geçerli olduğu durumda, devlet uzun vadeli ve istikrarlı enerji kaynaklarının temini ile enerji arz güvenliğini sağlamalıdır. Enerji fiyatlarının sübvanse edilmesinde de ilave kaynaklar kullanmalıdır. Enerji tüketiminden ekonomik büyümeye tek yönlü nedenselliğin olduğu durumda, yurtiçi enerji fiyatlarını, piyasa fiyatları ile uyumlu hale getirmek enerji tüketimini azaltmak için uygulanırsa, gelir ve istihdamda daha ciddi sorunlarla karşılaşılabilir (Zikovic ve Vlahinic-Dizdarevic, 2011: 21). Bununla birlikte, eğer enerji tüketiminin artışı ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etkiye sahipse bunun bazı sebepleri olabilmektedir. İlk olarak, büyüyen bir ekonominin enerji yoğun üretimden daha az enerji yoğun olan hizmetler sektörüne yönelmesi enerji tüketiminin azalmasını da beraberinde getirmelidir veya verimsiz sektörlerde aşırı enerji tüketiminin

olması, kapasite kısıtlamaları, verimsiz enerji arzı gibi sebeplerle enerji tüketimi artışı reel gelir üzerinde olumsuz etkiye sahip olabilmektedir (Payne, 2010: 54).

Enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında büyüme hipotezinin geçerli olduğu sonucuna ulaşan bazı çalışmalar şunlardır: Yu ve Choi (1985), Stern (1993, 2000), Soytas vd. (2001), Wolde-Rufael (2004), Yoo ve Jung (2005), Narayan ve Smyth (2008), Wolde- Rufael (2010b), Apergis ve Payne (2010e), Payne (2011b), Heo vd. (2011), Chu (2012), Bloch vd. (2012), Apergis ve Tang (2013), Shahbaz vd. (2013), Apergis ve Danuletiu (2014), Omri vd. (2015), Ziramba (2015), Lin vd. (2015), Bhattacharya vd. (2016), Tugcu ve Tiwari (2016).

3.2.1.2. Saklama (Conservation) Hipotezi

Saklama hipotezinde, ekonomik büyümeden enerji tüketimine doğru tek taraflı nedensellik mevcuttur. Enerji tüketimi, ekonomik gelişme sürecini emek ve sermayeyle beraber, doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen önemli bir faktördür. Bu sebeple, enerji ekonomik büyümeye göre daha hassas bir unsur olmakla beraber, enerji arzında meydana gelebilecek şoklar veya enerji tasarruf politikalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisi çok az olabilir veya hiçbir olumsuz etkisi olmayabilir. Reel GSYH meydana gelen artışın enerji tüketimi artışına neden olması bu hipotezi desteklemektedir (Ozturk, 2010: 340, Tiba ve Omri, 2017: 1134). Enerjiye bağımlılığın daha az olduğu bu gibi bir durumda, talep yönetim politikaları, verimlilik iyileştirme tedbirleri gibi enerji tasarrufu politikaları (Payne, 2010: 54) ile fosil yakıt kaynaklı CO2 emisyonlarının azaltılarak sürüdürülebilir kalkınmaya yönelik politikaların uygulanması daha mümkün bir hal almaktadır (Oh ve Lee, 2004: 979). Mehrera (2007) çalışmasında, petrol ihraç eden ülkelerin çoğunda hükümet politikalarının ulusal enerji fiyatlarını, serbest piyasa fiyat düzeyinin altında tuttuğu ve bunun yüksek miktarda enerji tüketimine sebep olduğu ortaya konulmaktadır. Saklama hipotezinin geçerli olduğu petrol ihraç eden ülkelerde, enerji fiyat politikalarının değiştirilmesi aracılığıyla tüketimin azaltılması gibi enerji tasarrufu politikalarının ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etkide bulunmayacağı bulgusu da bir diğer sonuçtur (Mehrera, 2007: 2939). Politika yapıcıları, bu bulguları vergi yükünü azaltmak, yatırımları çekmek veya artan kamu harcamalarında kullanabilmektedir (Zikovic ve Vlahinic-Dizdarevic, 2011: 21).

Maksimum enerji verimliliği sağlayan enerji talebinin üzerinde, uzun süreli bir enerji arz artışının olması, enerji fiyatlarının düşmesine sebep olabilmektedir. Enerji

fiyatlarının dişmesi ile enerji tüketiminde meydana gelecek artış, bu hipotezin ortaya çıkabileceği durumlardan bir tanesidir. Benzer bir durumda, aşırı enerji tüketimi olduğu için, enerji tasarrufu politikalarının ekonomik büyüme üzerinde etkisi olmayacaktır (Yıldırım vd., 2014: 15). Bununla birlikte, büyümekte olan bir ekonomi, kaynaklarının politik, yapısal veya kötü yönetimi ile sınırlanırsa, bu durum ekonomide etkinliğin ve enerji tüketimini de kapsayan mal ve hizmetlere olan talebin azalmasına neden olabilmektedir. Böyle bir durumda reel gelir artışı enerji tüketimi üzerinde olumsuz etkiye sahip olabilecektir (Payne, 2010: 54).

Enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında saklama hipotezinin geçerli olduğu sonucuna ulaşan bazı çalışmalar şunlardır: Kraft ve Kraft (1978), Cheng (1998), Yang (2000a), Gosh ve Basu (2006), Lise ve Monfort (2007), Ang (2007), Sadorsky (2009a), Güvenek ve Alptekin (2010), Menyah ve Wolde-Rufael (2010), Lee ve Chiu (2011b), Nasiru (2012), Chu ve Chang (2012), Das vd. (2013), Ocal ve Aslan (2013), Lim (2014a), Mbarek vd. (2015), Bildirici ve Ersin (2015), Lach (2015), Chang vd. (2016), Apergis vd. (2016).

3.2.1.3. Geri Besleme (Feedback) Hipotezi

Geri besleme hipotezi, enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasında karşılıklı bir nedensellik ilişkisinin varlığını göstermektedir. Enerji tüketiminde meydana gelebilecek bir artış (azalma) ekonomik büyüme üzerinde bir artışa (azalmaya) veya ekonomik büyümede meydana gelebilecek bir artış (azalma), enerji tüketiminde bir artışa (azalmaya) sebep olabilmektedir. Bu durumda, enerji tüketimini azaltmayı hedefleyen enerji tasarrufu politikaları, ekonomik büyüme performansı üzerinde olumsuz etkide bulunabileceği gibi ekonomik büyümedeki değişiklikler de enerji tüketimine yansıyabilmektedir (Tiba ve Omri, 2017: 1134). Enerji girdisi, üretim fonksiyonunda önemsiz bir paya sahipse, enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasındaki nedensellik ilişkisi ortadan kalkabilmektedir (Yıldırım vd., 2014: 15).

Enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında geri besleme, hipotezinin geçerli olduğu sonucuna ulaşan bazı çalışmalar şunlardır: Ghali ve El-Sakka (2004), Yoo (2006b), Zou ve Chau (2006), Lee ve Chang (2007), Mahadevan ve Asafu-Adjaye (2007), Erdal vd. (2008), Lee vd. (2008), Sadorsky (2009b), Apergis ve Payne (2010b, c, d, f, g), Belke vd. (2010), Constantini ve Martini (2010), Apergis vd. (2010), Al-mulali (2011), Fuinhas ve Marques (2012), Tugcu vd. (2012), Heidari vd. (2013), Al-mulali (2014),

Bhattacharya vd. (2014), Bloch vd. (2015), Shahbaz vd. (2015b), Omri vd. (2015), Destek (2016), Solarin ve Ozturk (2016), Mbarek vd. (2017), Saidi vd. (2017).

3.2.1.4. Yansızlık (Neutrality) Hipotezi

Yansızlık hipotezi, enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasında herhangi bir nedensellik ilişkisinin olmadığı durumu ifade etmektedir. Bu hipotezin geçerliliği durumunda, enerji tüketiminin ekonomik büyümeye nispeten küçük bir katkıda bulunduğu ve dolayısıyla enerji tasarrufu ve talep yönetim politikalarının büyüme üzerinde olumsuz bir etkisi olmayacağı söylenebilmektedir (Payne, 2011a: 63). Enerji tüketiminde uygulanacak tasarruf politikaları veya tüketim artışı politikalarının, enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasında bir ilişki olmadığı için ekonomik büyüme üzerinde etkili olması beklenmemektedir (Ozturk, 2010: 341, Tiba ve Omri, 2017: 1134). Enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında yansızlık hipotezinin geçerli olduğu sonucuna ulaşan bazı çalışmalar şunlardır: Akarca ve Long (1980), Yu ve Hwang (1984), Altinay ve Karagol (2004), Sari ve Soytas (2004), Jobert ve Karanfil (2007), Payne (2009), Aytaç (2010), Balcilar vd. (2010), Payne ve Taylor (2010), Gurgul ve Lach (2011), Payne (2011a), Wolde-Rufael (2012), Behmiri ve Manso (2014), Chang vd. (2016), Chang vd. (2017).