• Sonuç bulunamadı

2.2 Empati ile İlgili Kuramsal Açıklamalar

2.2.3 Empatinin Bazı Kavramlarla İlişkisi

2.2.3.1 Empati ve Sempati

Bu kısımda empati ve sempati kavramlarının üzerinde durulmuştur. Bu kısımda durulma sebebi ise, genellikle iki terminoloji birbirleriyle karıştırıldığı gibi, kişiler arası ilişkiler ve iletişim esnasında da karşılaştırılmaktadır. Bu nedenle, empati ve sempati ile ilgili bilimsel yayınlarda bu iki kavramlar arasındaki farklılıkların vurgulandığı görülmektedir (Gruen ve Mendelsohn, 1986; Wispe, 1986; Bohart, 1991).

Eski Yunancadaki ''sympathei'' teriminden, İngilizceye ''sympathy'' olarak aktarılan terimin kelime anlamı, ''birisiyle birlikte acı çekmektir.'' İlk olarak 18. yüzyılın ortalarında David Hume ve Adam Smith tarafından incelenmeye alınan sempati, psikoloji ve sosyal psikoloji alanında ele alınmıştır. Bugün ise sempati kavramı, psikolojik danışma ve psikoterapi alanında, özellikle de empati

36

kavramının yanlış anlaşılmasını önlemek amacıyla inceleme yapılmaktadır (Dökmen, 2015).

Bir kişiye sempati duymak demek, o kişinin sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Örneğin, karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla birlikte ya acı çekeriz ya da mutlu olup seviniriz. Empati kurduğumuzda ise, karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlarız. Kendimizi sempati duyduğumuz kişinin yerine koymamız ve onu anlamamız şart değildir. Sempatide ''yandaş'' olmak esastır. Empati kurduğumuzda ise karşımızdaki kişi ile aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez, sadece onun duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışırız. Bir insanı ''anlamak'' başka şeydir, ona ''hak vermek'' başka şey. Empatide anlamak, sempatide ise anlamış olalım ya da olmayalım, karşımızdaki kişiye hak vermek söz konusudur (Dökmen, 2015).

Adler (2008)'e göre sempati, özdeşleşmenin ve toplumsal ilginin bir parçasıdır. Adler'e göre, birey sadece özdeşleştiği zaman bir başka kişiyi anlayabilir, bu nedenle de ona göre akıl, toplumsal bir yetenek olarak görülmektedir. Örneğin, bir resim ile özdeşleşmek bireyin ona bakması ile gerçekleşmektedir. Tiyatroda da her seyirci empati gösterir ve bir sürece katılmaktadırlar. Bu özdeşleşme olarak nitelendirilmektedir. Empati ise, bireyin rüyalarında ve grup düşüncelerinde önemli yer tutmaktadır.

Kasapoğlu (2006)'a göre sempati (birlikte duygulanım), birlikte yaşama, hissetme, bir başka kişinin duygularını paylaşma ve göz önünde bulundurma olarak açıklanmaktadır. Herhangi bir sonuca ve nedene bağlı kalmadan, bir kişinin bir başkasına ilgi göstermesi ve yaşam tecrübelerine katılmasıdır. Sempati göstermek başka bir kişinin sevincini, üzüntüsünü, acılarını paylaşma, karşılaştıkları güçlükleri hissederek onlara yardım etmeye çalışmaktır. Örneğin, sempati duyulan kişi acı

37

çekiyorsa karşısındaki kişi de acı çeker, mutlu ise o da mutlu olur ve sempati duyulan kişilerle özdeşleşilir. Ayrıca bireyleri birbirine bağlayan fedakarlık yapmak, ve bu durumdan haz duyulmasını sağlayan duyguların başında sempati gelmektedir.

Tuncay ve İl (2009)'e göre empatide kişinin duygusunu etkili bir şekilde dinleyip paylaşılırken, sempatide bunun ötesine geçilerek kişinin haklı olduğuna inanmak ve acıyı en az onun kadar yaşayabilmektir. Aynı zamanda etkileşim içerisindeki iki kişi arasında gelişen, ortak duygu özelliğini de taşımaktadır. Bu özellikle empatiye benzer gibi görünmektedir; fakat empatideki duyguların profesyonelliği, farklılık göstermektedir. Sempatide ise karşıdaki kişi ile güçlü düşünce ve duygu yoğunluğu yaşanmaktadır. Empatiyi sempatiden ayıran en önemli özellik, profesyonel bir şekilde duyguların kontrolünü sağlamasıdır. Ayrıca terapi sürecinde psikolojik danışmanın, danışan ile kurduğu empatik ilişkiyi sempatik ilişkiye dönüştürmemesi gerekir.

Bir kişiye sempati duymak, o kişinin sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmaktır. Sempatide, karşıdaki kişi ile birlikte acı çekilir veya mutlu olup sevinç duyulur. Fakat empati kurulduğu zaman, en önemli amaç, karşımızdaki kişinin duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmaktır. Empatide duygular anlaşılmaktadır, sempatide ise duygular paylaşılmaktadır. Karşımızdaki kişiyle empati yaparken, aynı duygular yaşansa da, önemli olan başkasının duygularını anlayıp ona yansıtabilmektir. Kişi sempati duyduğu zaman, karşısındaki kişinin yerine kendisini koymak zorunda değildir. Sempatide önemli ve gerekli olan ''yandaş'' olmaktır. Empati duyulan bir kişiyle aynı duygu düşünce ve görüşleri paylaşmak zorunda değil, onun duygu ve düşüncelerini anlamamız yeterlidir. Empatide karşımızdaki kişileri anlamak sempatide ise bireye hak vermek söz

38

konusudur. Sempatide bireyle özdeşim kurulur empatide ise buna gerek yoktur. Karşımızdaki kişiye empati yaparken, onun rolüne kısa bir süre geçilir ve ''sanki o kişiymiş gibi'' düşünülmeye çalışılır (Kasapoğlu, 2006).

Empati kavramının gelişmesinde, psikolojik danışma ve psikiyatri kuramlarının etkisi olmuştur. C. Rogers'ın danışma kuramı, empati kavramının temeline dayanmaktadır. Sempati kavramı ise, ahlak felsefesinin temellerine dayandırılarak, insani bir eğilim olarak ön plana çıkmıştır. Psikoterapi ve psikolojik danışmanlık esnasında empatik eğilim ve empatik beceri, psikolojik danışmanın sahip olması gereken en önemli ve gerekli özelliklerden biridir. Bir kişiye sempati duyulduğu zaman o kişinin duyduğu acılarla, yaşamış olduğu tecrübelere ve mutluluklara karşısındaki kişi ile birlikte özdeşleşir. Psikolojik danışman terapi esnasında, danışana yardımcı olması için güvenli bir ortam oluşturarak, danışanın anlattıklarının etkisi altında kalmayarak, sempati yerine empatik bir şekilde yaklaşarak, onun duygu ve düşüncelerini anlayıp danışana aktarması gerekmektedir (Kasapoğlu, 2006).

Yukarıda da bahsedildiği üzere sempati empatiye birlikte, birçok farklılık göstermektedir.