• Sonuç bulunamadı

2. GENEL BİLGİLER

2.3. Elektrik çarpmasında hasarı etkileyen faktörler

2.3.1. Elektrik Devresinin Tamamlanıp Tamamlanmadığı

Bir elektrik akımının vücutta zararlı bir etki meydana getirebilmesi için elektronların vücuttan geçmesi gerekir. Eğer akım vücuda bir bölgeden girip başka bir bölgeden çıkamıyorsa dokularda hiçbir yaralanma meydana gelmeyecektir. Bu durumu yüksek gerilim hatları üzerinde duran kuşlarda görmek mümkündür.

Binlerce voltluk gerilime rağmen herhangi bir çıkış noktası bulunmadığından bir yaralanma da olmamaktadır.

8 2.3.2. Akımın Cinsi

Doğru akımda elektronların aynı yönde akışı vardır ve akım sabittir. Böyle bir akım çeşitli pillerde, araba aküsünde, defibrilatör, pacemaker, elektrikli cerrahi bıçaklar gibi tıbbi cihazlarda kullanılmaktadır (22). DC, genellikle kişinin akım kaynağından uzaklaşmasına neden olan tek bir kas spazmına yol açma eğilimindedir.

Bu durum akıma kısa süreli maruz kalma ile sonuçlanır ancak künt travmatik yaralanma olasılığını da artırır (13).

Alternatif akımda elektronların bir iletken boyunca döngüsel şekilde ileri ve geri akışı vardır. AC yönünü periyodik olarak değiştirmektedir. Bu tür akım sıklıkla ev ve ofislerde kullanılmakta olup frekansı saniyede 60 Hz olarak standardize edilmiştir (22). AC sıklıkla kişinin kavradığı akım kaynağından kurtulmasına engel olan devamlı kas kasılmasına yol açar. AC kaynağı ile bağlantısı olan cisimle temas eden bölge sıklıkla ellerdir. Üst ekstremitede fleksör kas grubu ekstansörlere göre daha kuvvetli olduğundan temas, elin akım kaynağını kavramasına neden olarak temas süresini uzatabilir (13,21).

Elektriğin üretiminde ve dağıtımında AC daha etkili bir yol olmakla birlikte DC’a göre aynı voltaj değerine sahip AC’a maruz kalmak üç kat daha tehlikelidir.

Kas lifleri saniyede 40-110 defa uyarıldığında sürekli kas kontraksiyonu veya tetani oluşmaktadır. Ne yazık ki günümüzde kullanılan ev elektriği frekansı da bu etkiye neden olabilecek, bir ampülün sürekli yanıyor göründüğü en düşük frekans değeri olan 60 Hz’dir (13,21). 50-80 miliamper (mA)’lik AC saniyeler içerisinde ölümcül sonuçlara neden olabilirken, aynı süreli 250 mA DC sıklıkla hayatta kalmaya izin vermektedir (1).

Alternatif akım DC’a göre daha fazla aritmiye neden olmaktadır. 100 mA AC’ın vücuttan saniyenin 1/5’i kadar bir süre geçişi ventriküler fibrilasyona ve arreste neden olabilirken tıbbi defibrilasyonda olduğu gibi yüksek amperli (4A üzerinde) DC artimik bir kalbi sinus ritmine bile geri çevirebilmektedir. Ventriküler fibrilasyon açısından en tehlikeli AC frekansı 40-150 Hz’dir. Frekans 150 Hz üzerine çıktıkça fibrilasyon olasılığı azalmaktadır. Bu olasılık 1720 Hz’de 150 Hz’e göre 20 kat daha azdır (1). Az miktardaki alternatif akım hafif bir şok olarak hissedilebilirken biraz fazla alternatif akım göğüs kaslarının kasılarak solunum durmasına neden olabilir (15).

9 2.3.3. Akım Miktarı

Akım, bir nesne üzerinden geçen elektrik enerjisi miktarının ölçüsü olup akım miktarının göstergesi olarak “amper” ile ifade edilir. Bu miktar birim zamanda geçen elektron sayısı ile ifade edilir ve “coulomb” ile ölçülür. Ohm Kanunu’na göre akım, uygulanan gerilime, dokunun direncine, doku hasarı için akımın geçtiği süreye bağlıdır. Deri dışındaki vücut bileşenlerinin direnci hesaplanamadığından vücuttan geçen akım miktarı da belirlenememektedir. Ancak şüphesiz ki dokudaki hasarın derecesi dokudan geçen akımın miktarı ile orantılıdır (1,21).

Joule Kanunu’nda tanımlandığı gibi ısı oluşumu, kaynak gerilimine ve iletken direncine bağlı olarak değişen akım miktarının karesi ile orantılıdır. Voltaj sıklıkla bilinmesine rağmen, direnç dokulara göre değişkenlik göstermektedir. Doku bütünlüğünün geçen akımla bozulması ile direnç de önemli derecede değişmekte, hasarı oluşturan akım miktarının tahmin edilmesi zorlaşmaktadır (13).

Hissedilebilir akım miktarı ile kas tetanisi başlamadan kişinin kaynakla teması istemli kesebileceği akım miktarı arasında dar bir aralık bulunmaktadır. Ortalama bir çocuk için temasın istemli kesilebileceği akım 3-5 mA iken erişkinler için 6-9 mA arasındadır. Bu değerin üzerinde akıma maruz kalan kişiler müsküler tetani nedeniyle akım kaynağından kurtulamazlar. 20 mA üzerindeki akım göğüs üzerinden uzun bir süre geçmeye devam ederse respiratuvar paralizi oluşabilir. 60-120 mA arasında ventriküler fibrilasyon oluşması beklenmektedir. 100 mA’den 2A’e kadar olan elektrik akımı geçişi elektrik çarpmalarında en sık karşılaşılan ölüm sebebi olan ventriküler fibrilasyona neden olmaktadır (13,23).

Yazarlar arasında görüş farklılıkları bulunmakla birlikte genel kabul gören yaklaşım kalp üzerinden birkaç saniyeden fazla süre ile 50-80 mA geçmesi halinde ölümün olası olduğudur. Gönüllüler üzerinde ele yapılan uygulamalarda ağrılı kas kasılması ile sonuçlanması beklenilen 30 mA’in çoğunlukla tolere edildiği görülmüştür (1). 60 Hz Alternatif akımın etkileri tablo 1’de özetlenmiştir.

10

Tablo 1. 60 Hz Alternatif akımın etkileri

Akım Etki

1 mA Algı eşiği

5 mA Zararsız maksimum akım

10 mA Bırakma-tutma sınırı

16-20 mA İskelet kasında tetani

20-50 mA Solunum kaslarında paralizi (solunum durması)

100 mA Ventriküler fibrilasyon eşiği

2-5 A Asistoli

6 A Defibrilasyon

20 A Devre kesici açılır, sigorta atar.

2.3.4. Vücut Dokularının Direnci

Direnç, elektrik akımının akışını engelleme yeteneği olarak da tanımlanmaktadır. Nem içeriği, ısı ve diğer fiziksel faktörlere bağlı olarak her dokunun belirli bir direnci bulunmaktadır. Ohm Kanunu’na göre akım, voltaj ile doğru, direnç ile de ters orantılı olarak değişmektedir. Enerjinin ısı olarak doğrudan kaybı Joule Isınması olarak da bilinir. Bu durum dokudaki termal yanığının en önde gelen sebebidir. Joule Kanunu’ndan (E= IVT = I2RT) da anlaşılacağı üzere daha az iletken olan dokular akımın geçişi ile ısınma eğilimi gösterirler. Dolayısı ile sabit akım geçen ve akıma daha fazla direnç gösteren bir dokuda, elektrik enerjinin ısı enerjisine dönüşme olasılığı daha yüksektir (13,15,21,22).

Vücut dokularının elektrik akımına karşı gösterdikleri direnç oldukça değişkendir. Farklı dokuların elektrik akımına karşı göstermiş oldukları dirençler farklı olduğundan aynı voltaja maruz kalan farklı vücut bölgelerinden geçen akım miktarı da farklılık gösterecektir. Elektrolit ve su içeriğinin fazla olması nedeniyle sinir, kan damarları, kas, mükoz membranlar iyi birer iletken olup dirençleri düşüktür. Yumuşak dokular içerisinde en büyük hacmi oluşturan ve akımın büyük bölümünü taşıyan iskelet kasları, akımın termal etkisi yanında, yüksek termal kapasiteye sahip bitişik kemikler tarafından da ısıtılırlar. Tendon, yağ doku ve kemikler ise yoğun yapıları nedeni ile akıma yüksek direnç gösterirler, dolayısı ile akımı iletmekten ziyade ısı üretme eğilimindedirler (13,21,22,24).

11

Nemli mükoz membranların dirençleri göz ardı edilebilecek kadar küçük olduğundan akım, temas anında maksimuma çıkmaktadır. Bu durum kabloları ağızlarına alma eğiliminde olan bebek ve çocuklarda karşılaşılan ciddi orofasial yaralanmaları da rahatlıkla açıklayabilir (22,24).

Deri, elektrik akımı açısından önemli bir koruyucu rol oynar. Kalınlık, nem, doku bütünlüğü deri direncini etkileyen faktörlerdendir. Deri direnci, kalınlığına paralel olarak artarak erişkinlerde 40.000 - 100.000 Ω arasında değişmekte, oldukça nasırlı bir derinin direnci ise 20-70 kat daha fazla olabilmektedir. Kuru bir avuç içi derisi 1 milyon ohm dirence sahip olabilirken derinin ıslanması ile direnç 1200 Ω değerine düşebilmektedir. Akımın geçişi ve elektrolitik değişiklikler direncin 380 Ohm’a kadar düşmesine neden olabilir. Diğer dokuları da kapsayan vücut iç direnci 500-1000 Ω olarak tahmin edilmektedir (1,13,22,24).

Elektrik akımına maruz kalan derinin direnci yüksek ise hasar sıklıkla lokal yanıklarla sınırlı kalmaktadır. Derinin ıslanması ya da bütünlüğünün bozulması halinde ise hasarı ağırlıklı olarak iç organlarda izlemek mümkündür (25).

Ohm Kanunu kullanılarak kuru ve ıslak deri üzerinde yapılan hesaplamalar ile düşük voltajlı elektirk çarpmalarını ve ölümleri yorumlamak mümkündür. Kuru şartlarda I=V/R => 110V/100000Ω; akım 1 ya da 2 mA düzeyinde ancak hissedilebilecek bir değer taşırken ıslak koşullar altında akım 110V/1000 Ω => 110 mA olup ventriküler fibrilasyona dolayısı ile ölüme neden olabilecek bir değere ulaşmaktadır (23).

2.3.5. Voltaj

Elektrik yaralanması olgularında sıklıkla bilinen tek parametre olan voltaj, iki nokta arasındaki elektriksel potansiyel farkının bir ölçüsüdür. Genellikle 600 V ya da 1000 V sınırları kullanılarak yüksek ve düşük voltaj sınıflaması yapılmaktadır. Her iki voltaj türü de önemli morbidite ve mortalite nedeni olmakla birlikte yüksek gerilimler vücuttan daha fazla akım geçişi ile sonuçlanmaktadır. Doku hasarının artan voltaja paralel olarak artması olası olup yüksek voltajlı elektrik çarpmalarında elektriğin termal etkileri önemli bir hasar mekanizmasıdır (13,21).

Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada 120 V, Avustralya ve Büyük Britanya 240 V Avrupa’da ve ülkemizde 220 V ev elektriği kullanmaktadır. İşyeri araç ve makineleri için ise 220-440 V güç kaynakları gerekebilmektedir. Şehirlerarası yüksek gerilim hatlarından ise binlerce volt geçmektedir (21).

12

Elektriğe bağlı ölümlerin çoğu ev ve işyerinde kullanılan voltaj olması nedeniyle 110-380 volt ile ilişkilidir. 80 volt gibi daha düşük voltajlarda ölüm çok nadir olmakla birlikte, nem ve rutubet ile azalan direnç ya da uzayan temas süresi ile ölüm görülebilmektedir (1,24). Araç elektrik sistemlerinde 12-24 V, uzun mesafe iletişim hatlarında 24 V, telefon hatlarında 65 V gibi gerilimler kullanılmaktadır.

Yıldırım çarpması, bulut ile toprak ya da diğer nesneler arasındaki voltaj farkı 2 milyon V/m üzerinde olduğu zaman yeryüzüne yansıyan elektrik boşalması, deşarjıdır (26). Yıldırım, atmosfer elektriğinden meydana gelir ve 30.000°C’a kadar ısı ve 20.000 A’e kadar akım ve 100.000.000 V’a kadar potansiyel farkı oluşturabilir (24).

Yıldırım çarpmasındaki akım DC’dır ve akıma maruz kalma süresi oldukça kısadır. Oluşan muazzam ısı etkisi “termoakustik blast dalgasına” ya da gürlemeye neden olur. Yıldırım çeşitli yollarla hasara, yaralanmaya neden olabilir (24,26,27);

• Doğrudan çarpma: kişi bütün yükü alır, oldukça ölümcüldür.

• Temas çarpması: yıldırım, kurbanın dokunduğu araba, metal gibi bir nesneye isabet eder.

• Toprak akımı: yıldırım, kurbanın yakınındaki yere çakar, topraktaki akım bu noktada toprak üzerinden kurbana geçer.

• Yandan sıçrama: yıldırım isabet ettiği bir objeden diğerine sıçrar.

• Blast yaralanma: timpanik membran yırtılması gibi primer blast etkiler görülebileceği gibi kişini düşmesi ya da fırlatılması sonucu künt travmalar, elbise ve ayakkabılarda yırtıklar meydana gelebilir.

Yıldırım çarpmasına bağlı yaralanmalar, elektrik yanıklarından biraz farklılık gösterir (27);

• Elektrik yaralanmasında elektroporasyon temel bir fizyopatolojik mekanizma iken bu durum yıldırım çarpmasında açık değildir.

• Yıldırım çarpması myokard depolarizasyonuna bağlı asistoli ile ölüme yol açarken elektrik yaralanmalarının mortalitesinde temel faktör ventriküler fibrilasyondur.

• Elektrikle çarpmasında deride derin ve yaygın doku nekrozu görülürken yıldırım çarpmasında deri hasarı sıklıkla yüzeyseldir, tüylerin yanması, kırılması ve

“eğrelti otu” görünümünü içerir.

13 2.3.6. Temas Süresi

Elektrik akımı ile temas süresi vücutta ortaya çıkan hasarın önemli bir belirleyicisidir. İletken ile temas süresinin uzaması sıklıkla olayın ölümcül seyretme olasılığını artırmaktadır. Bu nedenledir ki 24 V kadar düşük voltaja saatlerce süren sürekli temas sonucu ölüm olguları bildirilmiştir. Bu durum yüksek voltajlı elektrik akımına maruz kalanların hayatta kalma paradoksunu da bir anlamda açıklamaktadır.

Kas spazmı kişinin iletkenken uzaklaşması ile sonuçladığında akıma maruz kalma süresi dramatik olarak azalmakta, kalpte hasar oluşması için gerekli temas süresi eşik değerin altına düşmektedir (1,24).

Doğru akım tek bir kas kasılmasına neden olarak kişiyi fırlatma eğiliminde olduğundan bu durum temas süresinin kısalmasına, AC ise kişinin tetaniye bağlı akım kaynağını kavramasına dolayısı ile akımla temas süresinin uzamasına neden olmaktadır. Bu nedenle düşük voltajlı elektrik çarpmalarında AC, DC’a oranla daha tehlikelidir. Yüksek voltajlı çarpmalarda her iki akımda da risk ve tehlikeler benzer şekilde yüksektir (22).

Temas süresinin uzaması ile yapısı bozulan, vezikül oluşan dolayısı ile direnci azalan deri de akımın vücuda geçişine kolaylık sağlar ve yoğun derin doku hasarı oluşabilir. Yüksek voltaj ile temas süresi uzadıkça elektrotermal ısı üretimi dolayısı ile doku hasarı artmaktadır. Hasarın karbonizasyon derecesine ulaşması halinde ise direnç artmakta, dokudan geçen akım azalmaktadır. Yıldırım çarpmasında ise çok kısa süreli ve olağan dışı yüksek voltaj ve akım, deri yapısının bozulması ile vücut içerisine akmakta ve hemen hemen tüm vücut çevresinde ark yaparak dolaşmaktadır (13).

2.3.7. Akımın Vücutta İzlediği Yol

Akımın giriş noktasından çıkış noktasına vücutta takip ettiği yol tehlikede olan ve etkilenen dokuları, oluşacak hasarı, ısıya dönüşecek elektrik enerjisinin derecesini, hasarın türünü ve şiddetini belirlemektedir. Bu nedenle akımın geçtiği yolu saptamak akut tedavide ve prognozda önem taşımaktadır (13,22).

Kafadan ya da göğüsten geçen akımların öldürücü yaralanma oluşturması daha olasıdır. Beyinden geçen 100 mA düzeyinde bir akım, solunum arresti, nöbetler ve paralizi ile sonuçlanabilmektedir. Yüksek voltajlı akım geçişi söz konusu ise ortaya çıkan önemli derecedeki ısı geri dönüşümsüz beyin hasarına neden olabilmektedir (13,15,21). Akımın gözlere yakın bir yol izlemesi katarakta neden olabilmektedir.

14

Kalpten ya da torakstan geçen akım aritmilere, myokard hasarına, ölümcül kalp hasarına, solunum arrestine neden olabilmektedir (13). Bir koldan diğerine ya da koldan bacağa geçen akımlar (Şekil 1) kalbi kat edebildiğinden alt ekstremiteler ile yer arasında seyreden akımdan daha tehlikelidir (15). 60 Hz temas akımın vücutta ve kalp çevresinde dağılımının araştırıldığı bir çalışmada, akımın sol elden her iki ayağa, sağ elden her iki ayağa, bir elden diğer ele, bir ayaktan diğer ayağa seyri incelenmiş, bir elden diğer el ya da ayağa seyirlerde toplam akımın % 33-40’nın kalpten geçtiği, bir elden ayağa doğru olan akımın her iki ayağa doğru yaklaşık eşit şekilde bölündüğü, kalpten en fazla akımın geçtiği yolun sol elden her iki ayağa doğru olan geçişler olduğu saptanmıştır (28,29).

Şekil 1. Elektrik akımının giriş ve çıkış noktaları arasında kat ettiği yol

15

Akım, genellikle temas noktasından en yakın topraklanmış noktaya geçer. Bu da sıklıkla elden ayağa ya da elden ele olmaktadır. Akım sıklıkla kaynağa ve toprağa temas noktalarında yoğunlaştığından bu noktalarda hasar daha fazladır (13,24).

Neredeyse bütün vital organları (merkezi sinir sistemi, kalp, solunum kasları ve hamilelerde uterus ve fetusu) kat etmeleri sebebi ile vücut eksenine dikey seyirli akımlar en tehlikeli olanlarıdır. Beyin korunmasına rağmen bir elden diğer ele geçen yatay seyirli bir akımın da kalbi, solunum kaslarını, spinal kordu kat etmesi halinde ölümcül sonuçlara neden olabileceği bilinmektedir. Sadece vücudun alt kısımlarını kat eden akımlarda ise şiddetli lokal hasarı ön planda gözlemek mümkündür (22,30).

2.4. Elektrik akımının vücuttaki etkileri 2.4.1. Sinir Sistemi

Vücuttaki bazı dokular normal işlevlerinde biyoelektrik sinyallerini kullandığından bu dokuların elektriğe daha duyarlı olduğu tahmin edilmektedir.

Santral ve periferik sinir sistem hücreleri, hızlı işlem yapabilmek, bilgiyi iletebilmek amacıyla biyoelektrik kullanmaktadır. Nöronlar, kalp hücrelerinin, solunumu sağlayan diyafram kası hücrelerinin, hareketi kontrol eden periferik kas hücrelerinin kasılmalarını düzenlemektedir (31). Elektrik yaralanmasında sinir sistemi hasarı sık görülen bir durum olsa da patognomik olan spesifik herhangi bir histolojik ya da klinik bulgu bulunmamaktadır. Çoğu olguda sinir sistemi hasarı, elektrik akımının doğrudan etkisine bağlı olmayıp dolaşım ve solunum gibi diğer sistem disfonksiyonları ve travma sonucu ortaya çıkmaktadır (22).

Elektrik akımının beyinden geçişi sırasında ortaya çıkan en önemli akut etki, solunum durmasına yol açan solunum kontrol merkezi hasarıdır. Akut kranial sinir defisitileri ve nöbetler ortaya çıkabilir. Bir elden diğer ele geçen akımlarda 4-8.

servikal vertebra (C4-C8) arasında transseksiyonla birlikte spinal kord hasarı oluşabileceği gibi geç dönemde spinal atrofi gelişebilir (22).

Elektrik akımı, baş bölgesinden geçtiğinde merkezi sinir sisteminde kardiyopulmoner arrestte bağlı hipoksik ensefalopati, intraserebral kanama, serebral infarkt, beyin ödemi, konvülsiyon, koma, görsel ve işitsel fonksiyon kayıpları, geçici hafıza kaybı, asendan paralizi, amyotrofik lateral skleroz, transvers miyelit gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Yüksek akımlarda özellikle akım yolu üzerindeki uzuvlarda geçici ya da kalıcı nöropati ortaya çıkabilir. Fizyopatoloji nöronal elektrik şoku, yanıklar ve şiddetli kas kasılmasına sekonder gelişebilmektedir (13,21,31,32).

16

Damar spazmı ve elektrik şokunun indüklediği kan basıncı artışı merkezi sinir sisteminde kanamalara neden olabilmektedir. Bazen 3. ve 4. ventrikül tabanı ile gri ve beyaz cevher sınırında beyin korteksinde masif düzeye ulaşabilen kanama ve venöz hiperemi görülebilir (33).

Yıldırım çarpmalarından sonra bazı olgularda sempatik sinir sistemi instabilitesine ve damar spazmına sekonder alt, bazen de üst ekstremitenin mavi, benekli, soğuk, nabızsız izlendiği geçici paralizi görülebilmektedir. Bu tür olgularda pupiller fiks ve dilate (reversible otonomik disfonksiyona bağlı) olabileceğinden salt bu gerekçe ile resüsitasyona son verilmemesi önerilmektedir (13,14). Yıldırım çarpmalarında künt travma sonucu kafatası kırıkları, servikal omurga hasarı görülebilir (13).

2.4.2. Solunum Sistemi

Ağır elektrik yaralanmalarındaki akut ölümlerin en sık nedenlerinden birisi solunum durması olmasına rağmen akciğerlerde ve solunum yollarında doğrudan elektrik akımına atfedilebilecek spesifik bir hasar bulunmamaktadır. Elektrik ölümlerinde akciğer hasarı seyrektir (22,34). Ancak toraks duvarında herhangi bir kontak hasarı bulgusu olmayan, elektrik akımının doğrudan akciğer parankiminde yanık hasarı oluşturduğu, akciğer parankimi elektrik termal yanığının histopatolojik olarak doğrulandığı bir olgu bildirilmiştir (35).

Özellikle kişiyi yere çarpan yüksek voltaj akıma maruz kalındığında künt göğüs travması ile birlikte akciğer kontüzyonu ve solunum disfonksiyonu oluşması mümkündür (22). Benzer şekilde yıldırım çarpmalarında akciğer kontüzyonu ve hemoraji bildirilmiştir (36,37).

Damar trombüsleri sonucu akciğer embolisi ve akciğer enfarktları ortaya çıkabilir. Trombositlerden salınan serotonin ve sürerenallerden salınan katekolaminler akciğer damarlarında vazokonstrüksiyona yol açabilir. Kor pulmonale gelişebilir (38).

2.4.3. Dolaşım Sistemi

Elektrik akımının kalp üzerinde iyi bilinen etkileri ritim bozuklukları, iletim anormallikleri ve myokard hasarıdır (14,39). Elektrik çarpmasında asistoli ya da ventriküler fibrilasyon nedeniyle kalp durması sık ortaya çıkan bir durumdur. Sinüs taşikardisi, geçici ST segment yükselmesi, prematür ventriküler kontraksiyonlar,

17

atrial fibrilasyon, dal blokları gibi EKG bulguları da ortaya çıkabilmektedir (13).

Sinüs bradikardisi, yüksek derecede atriyoventriküler (AV) blok bildirilmiştir.

Alternatif akımla oluşan elektrik yaralanmasının sinoatrial (SA) ve AV nodlara eğilimi bulunmaktadır (14). İskemiye götüren koroner spazm, hipotansiyona ve koroner hipoperfüzyona neden olan aritmiler tanımlanmış patolojilerdir (40,41).

Myokard hasarı elektriğin doğrudan etkisi ya da iskeminin uyarılması ile ortaya çıkabilmektedir (14). Hasar fokal ya da yaygın olabilir. Değişken hemorajilerle birlikte ileti sistemini, myokardı, koroner arterleri kapsayan kontraksiyon bantları, fokal ya da yaygın nekroz görülebilir (21,22). Yıldırım çarpmalarında kalpte kontüzyon izlenebilir (14).

Elektrik hasarı doğrudan ya da dolaylı etkilerle, yüksek su içeriği nedeniyle mükemmel bir iletken olan damar yatağını da etkilemektedir. Elektrik akımının farklı büyüklükteki damarlar üzerindeki etkisi farklıdır (22).

Yüksek ve düşük voltajlı elektrik akımı damarların intima ve mediasında hasar oluşturarak ani ya da gecikmiş tromboz ve bunu izleyen iskemiye neden olabilmektedir (21). Arteryel ve venöz tromboz, arteryel spazm ve rüptür nadir komplikasyonlardır (42,43).

Fazla miktarda ve hızlı kan akışı elektrik akımının oluşturduğu ısıyı dağıttığından büyük arterler akut olarak etkilenmezler. Ancak media nekrozu ile birlikte anevrizma oluşumu ve rüptürüne yatkındırlar. İskelet kaslarının kasılmasına ve elektrik akımının neden olduğu vazokonstrüksiyona bağlı kan basıncı yükselmesi de anevrizma rüptürünü tetikleyebilir. Daha küçük damarlar koagülasyon nekrozuna bağlı akut olarak etkilenebilir ve tıkanabilirler (21).

2.4.4. Deri

Elektrik akımının vücut yüzeyi ile temas noktasında elektrik yanığı, elektrik izleri, Joule yanığı olarak da adlandırılan deri lezyonları oluşabilir. Bunlar akımın vücuda giriş-çıkış yerleridir. Elektrik kaynağı ile temas noktası sıklıkla ellerdir.

Topraklanma ise sıklıkla ayaklardan olmaktadır (1,21). Elektrik akımının karakteristik deri lezyonlarını genellikle düşük voltajlı elektrik çarpmalarında, sıklıkla giriş çıkış noktalarında yanık alanları şeklinde görmek mümkündür. Elektrik yanıklarının gözlenme sıklığı % 57-83 arasında değişmektedir (24). Akım geçtiğinde görülebilir bir lezyon oluşup oluşmaması akımın şiddeti, iletkenlik, derinin nem oranı gibi şartlara bağlı olarak değişmektedir. Dolayısı ile ölümle sonuçlanan bir elektrik

18

çarpmasında deride herhangi bir lezyon oluşmaması da mümkündür. Özellikle ıslak ya da nemli geniş bir temas yüzeyi söz konusu olduğunda, deri direncinin düşmesi sebebi

çarpmasında deride herhangi bir lezyon oluşmaması da mümkündür. Özellikle ıslak ya da nemli geniş bir temas yüzeyi söz konusu olduğunda, deri direncinin düşmesi sebebi

Benzer Belgeler