• Sonuç bulunamadı

el-Kevseru‟l-Cârî ilâ Riyâdı Ehâdîsi‟l-Buhârî

D. Eserleri

2. el-Kevseru‟l-Cârî ilâ Riyâdı Ehâdîsi‟l-Buhârî

Gürânî‟nin el-Kevseru‟l-Cârî isimli Buhârî Ģerhi tez konumuzdur. Eserin Türkiye kütüphanelerinde yedi yazma nüshası vardır. Bu yazmalardan biri Molla Gürânî tarafından kaleme alınmıĢ, biri de müellif tarafından tashîh edilmiĢtir.

1) Süleymaniye Kütüphanesi / Ayasofya, no: 686.

493 varak olan nüshanın özellikleri; 36 satır, 376x224, 252x158 ebadında olup nesih yazı türünde istinsâh edilmiĢtir. Müellifin el-Kevseru‟l-Cârî‟yi hicrî 14 Cumâde‟l-ûlâ, 874/1469 tarihinde Edirne‟de bitirdiği belirtildikten sonra ketebe kaydında Ģu ifadelere yer verilmiĢtir: “Bu nüsha, güç nisbetinde mukâbelesi yapılarak çıkartılan (çoğaltılan) ilk nüshadır. Onu müellifi yazdı. Allah onu affetsin”463

Bu kayıttan Ģerhi müellifin yazdığı anlaĢılmakta ve müellif nüshası olarak tanımlamak mümkün olmaktadır.464

460 Kâtib Çelebi, KeĢf, II, 1486; Bkz. KeĢfu‟l-Esrâr, Süleymaniye/ Ġbrahim Efendi, no: 72-M, vrk., 1a,

84a.

461 Altıkulaç, Tayyar, “Ġbnü‟l-Cezerî”, DĠA, XX,555.

462 Nüshalar; 1) Süleymaniye, no: 47/2‟deki nüsha, Ferâidü‟d-Dürer adlı eserden sonra

bulunmaktadır. Nüshanın özellikleri; 98-209 vrk., 19 str., 242x162, 159x94 ebadında, nesih yazı, 890 senesinin Rabîul-evvel ayının sonralarında istinsah edilmiĢtir.

2) Süleymaniye/ Giresun, no: 51. Nüshanın özellikleri, 93 varak, 17 satır, 207x142, 142x95mm. ebadında, 1090/1679 tarihinde Berberzâde Muhammed Ġbn Ahmed tarafından istinsah edilmiĢtir. 3) Süleymaniye/ Ġbrahim Efendi, no: 72-M. Nüshanın özellikleri, 83 vrk., 23 str., 199x145, 150x79 nesih yazı, 1092 tarihinde istinsah edilmiĢtir.

4) Süleymaniye/ Nuruosmaniye, no: 84‟deki nüsha 123 varak olup özellikleri; 21 str., 185x124, 133x78, yazı türü nesihtir.

463

Gürânî, el-Kevseru‟l-cârî, Ayasofya, no: 686, vrk. 493b.

464 Demirci, “Köprülü kütüphanesindeki nüshanın ferâ kaydındaki bilgilerle bu nüshadaki bilgiler aynıdır. Her ikisinin sonunda “Onu müellifi Ahmed Gürânî yazdı” ifadesi mevcuttur. Dolayısıyla sadece bu ifadelerden, Ayasofya nüshasının da Fâzıl Ahmed PaĢa nüshasının da Gürânî tarafından gözden geçirildiği sonucuna ulaĢmak mümkündür” ifadeleri ile Ayasofya nüshasının müellif nüshası

olmadığı yönünde bir ihtimali dile getirmektedir. Demirci, a.g.e., s. 52-53. Demirci‟nin iki nüsha arasındaki bir takım benzerliklerden hareketle, Ayasofya nüshasının müellif nüshası olmadığı yönünde ileri sürdüğü kanaat, ihtimale dayanmaktadır. Ayrıca Ayasofya nüshasından farklı olarak,

Kütüphâne kayıtlarında nüshanın eksikliğinden bahsedilmemektedir. Ancak çalıĢmamız sırasında 354. varakta, Megâzî kitabının 85. babından Nikah bölümünün 37. babının sonuna geçildiği tesbit edilmiĢtir. Bu geçiĢten dolayı Megâzî kitabının son altı babı, Tefsir ve Fedâilü‟l-Kur‟ân bölümlerinin tamamı ve Nikah kitabının baĢından 37 bab eksiktir. Yine 415. varakta Edeb bölümünün 108. babından Daavât bölümünün 59. babına geçildiği tesbit edilmiĢtir. Burada da Edeb bölümünden 20 bab, Ġsti‟zân‟ın tamamı ve Daavât bölümünden 58 bab eksik kalmıĢtır.

2) Köprülü Kütüphânesi / Fazıl Ahmed PaĢa, no: 328.

507 varak olan nüshanın özellikleri; 35 satır, 357 x 244, 265 x 157. Nesih hatla 885/1480 tarihinde istinsâh edilen nüshada müstensih zikredilmemiĢtir. Sonunda Gürânî‟nin eseri tashih ettiğine dair ketebe kaydı bulunmaktadır.465

3) Murad Molla Kütüphanesi, no: 514.

602 varak olan nüshanın özellikleri; 35 satır, 310x215, 195x130. Nesih yazı türüyle 944/1537 tarihinde Ebû‟l-Bekâ tarafından istinsâh edilmiĢtir.

4) Süleymaniyen / Fatih, no: 946 - 947.

Fatih, no: 946‟daki yazma nüsha 394 varak olup özellikleri; 29 satır, 330x210, 240xbb mm. Yazı türü nesih olan nüshanın müstensihi ve istinsah tarihi bilinmiyor. Vakıf Hüseyin Efendi‟nin hattıyladır. ġerhin ilk yarısından ibarettir.

Fatih, no: 947‟de bir nüsha daha bulunmaktadır. Bu, Fatih 946‟daki nüshanın ikinci yarısıdır. 421 varak olan nüshanın özellikleri; 29 satır, 329x224, 240xbb. Nesih kırması yazı türündeki nüsha 953/1546 tarihinde istinsâh edilmiĢtir. Müstensihi bilinmemektedir.

5) Süleymaniye Kütüphanesi / Hamidiye, no: 300.

580 varak olan nüshanın özellikleri; 39 satır, 295x185, 220x120. Nesih yazı türüyle istinsah edilmiĢtir. Müstensihi ve istinsâh tarihi bilinmemektedir.

Fâzıl Ahmed PaĢa nüshasındaki “Onu müellifi gücü nisbetinde tashîh etti...” ifadesi de, bu ihtimalin çok kuvvetli olmadığını göstermektedir.

6) Atıf Efendi Kütüphanesi, no: 523.

638 varak olan nüshanın özellikleri; 35 satır, 310x215, 235x143. Yazı türü Arabî hattı olarak tanıtılan nüshanın müstensihi ve istinsâh tarihi belirtilmemiĢtir.

7) Ragıb PaĢa Kütüphanesi, no: 297.

743 varak olan nüshanın özellikleri; 37 satır, 276x178, 207x105. Nesih yazı ile Solakzâde tarafından 1171 tarihinde istinsâh edilmiĢtir.

Sakıp Yıldız, el-Kevseru‟l-Cârî‟nin Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi‟nde üç ciltlik bir nüshanın özelliklerini zikretmiĢtir.466 Fakat fera ve zahriyye kayıtlarında bu nüshanın Kirmânî Ģerhi olduğuna dair bilgiler bulunduğunu söyleyen Demirci, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesindeki Ģerhin el-Kevseru‟l-Cârî olmadığını bilakis Fatih Sultan Mehmed‟in kütüphanesi için Molla Gürânî tarafından istinsâh edilen Kirmânî Ģerhi olduğunu dile getirmiĢtir.467

Tarafımızdan yapılan tetkiklerde de Demirci‟nin tesbitlerinin doğru olduğu ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi‟ndeki yazma nüshanın Kirmânî Ģerhi olduğu tesbit edilmiĢtir.

Molla Gürânî‟nin el-Kevseru‟l-Cârî isimli eseri Ahmed Ġzzu Ġnâye tarafından tahkik edilerek Beyrut‟ta 2008 yılında on bir cilt olarak basılmıĢtır.

Muhakkik, bu çalıĢmasında Süleymaniye/ Fatih, no: 946 ve 947‟deki nüshayı esas almıĢtır. Matbû neĢir sadece bir nüsha esas alınarak hazırlanmıĢtır. Hâlbuki eserin yedi yazma nüshası bulunmaktadır. Bunlardan biri müellif nüshası olup diğerinde müellifin tashihleri bulunmaktadır. Matbû neĢir bu iki önemli nüshanın dıĢında Gürânî‟nin vefatından altmıĢ üç yıl sonra hicrî 953 tarihinde istinsâh edilen bir nüshadan hazırlanmıĢtır. Dolayısıyla müellif nüshası ve mukâbele yapılmıĢ nüsha mevcut iken bunların herhangi biri esas alınmadan el-Kevseru‟l-Cârî‟nin basılmıĢ olması talihsizliktir. Zira çalıĢmamız sırasında matbû neĢrin Ayasofya nüshası ile karĢılaĢtırılması sırasında bir takım eksikliklere rastlandığı gibi, matbû nüshada

466

Yıldız‟ın zikrettiği nüshanın özellikleri Ģöyledir; Dil Tarih - Coğrafya Fakültesi, Mustafa Çon Koleksiyonu, no: B 53.

I. cilt kayıptır.

II. cilt; 435 vrk. 34 satır, 325x240, 250x155. yazı türü, neshî. Kâsım Ġbn Abdillah tarafından 873 tarihinde istinsâh edilmiĢtir.

III. cilt; 396 vrk. 33 satır, 327x248, 240x160, yazı türü, neshî. Kâsım Ġbn Abdillah tarafından 874‟de istinsâh edilmiĢtir. Yıldız, a.g.e., s. 119.

yanlıĢ anlamaya sebebiyet verecek bir takım hatalar da tesbit edilmiĢtir. Bunlar eserin tek nüsha esas alınarak neĢredilmesinden mütevellid yanlıĢlıklardır.468

Diğer taraftan çalıĢmamız sırasında matbû nüshada bazı bozuk cümle yapılarıyla karĢılaĢılmıĢ, hatta bazı yerlerde birtakım kelime ve cümlelerin nakıs olduğu ve bazı kelimelerin de yanlıĢ yazıldığı tespit edilmiĢtir.469

Bütün bu eksiklikler tahkik çalıĢmasının tek nüshadan hareketle hazırlanmasından kaynaklanmaktadır. Halbuki mevcut müellif nüshası ve diğer nüshalar karĢılaĢtırılarak tenkidli bir çalıĢma yapılmıĢ olsa, matbu nüshadaki birçok yanlıĢlıklar önlenebilir ve ilmî çevrelerin hizmetine daha güvenilir bir neĢir sunulabilirdi.

ÇalıĢmamızda vaktin sınırlı olması ve konunun tahkik çalıĢması olmaması sebebiyle matbû neĢrin müellif nüshasıyla karĢılaĢtırması yapılamamıĢtır. Ancak çalıĢma sırasında karĢılaĢılan eksikler ve hatalar tespit edilip bunlar zaman zaman dipnotlarda zikredilmiĢtir.

468 Gürânî, el-Kevser, III, 125; el-Kevseru‟l-cârî, Ayasofya, no: 686, vrk. 134a. 469 Gürânî, el-Kevser, VII, 234; el-Kevseru‟l-cârî, Ayasofya, no: 686, vrk. 339a.

İKİNCİ BÖLÜM

I. GÜRÂNÎ’NİN el-CÂMİU’S-SAHÎH’A GENEL BAKIŞI

el-Câmiu‟s-Sahîh, Kur’an-ı Kerîm’den sonraki en sağlam ve en güvenilir

kaynak olarak kabul edilmektedir. Sahîh’e atfedilen önem sayesinde Buhârî’nin kitabı hadis musannefâtında pek rastlamadığımız türde incelemeler ve araĢtırmalara konu olmuĢtur. Özellikle Buhârî nüshaları arasındaki farklılıkların tesbiti, Buhârî ricâlinin tevsîki, bab baĢlıklarındaki muallak haberlerin sıhhati ve bunların mevsûl rivayetleri ile ilgili müstakil çalıĢmalar yapıldığı gibi, Ģerhlerde de bu konular geniĢ bir Ģekilde incelenmiĢtir.1

Sahîh hadis mecmuâsı olmasının yanı sıra bab – hadis münâsebetiyle de haklı bir Ģöhrete kavuĢan el-Câmiu‟s-Sahîh’in rivayet ve dirayet ilimleri açısından nev’i Ģahsına mahsus özellikleri, Buhârî Ģerhlerinin boyutunu mücerred bir Ģerh çalıĢmasından öteye geçirerek bir nev’i ilimler mecmuası haline dönüĢtürmüĢ ve neredeyse müstakil bir ilim dalı hüviyetini kazandırmıĢtır. Bu da Buhârî üzerine yapılan her türlü çalıĢmanın önemini artırarak bunların Ģerh edebiyatı içerisinde mütemeyyiz bir mevkî elde etmesine vesile olmuĢtur.

Buhârî’nin nev’i Ģahsına mahsus özellikleri, bir taraftan Sahîh’in Ģerhlerine teveccühü artırırken; bunun mukabilinde Ģârihler de bu konuların izahına ve tartıĢmalı meseleleri vuzûha kavuĢturmak için özel bir gayret sarf etmiĢlerdir. Ancak mükerrer rivayetlerle beraber Buhârî ricâli ve isnadların rivayet ilimleri, tercemelerdeki fıkhî istinbatların dirayet ilimleri açısından taĢıdığı farklı özelliklerin tesbiti ve yeknesâk bir üslûb ile izah edilmesindeki zorluklar, Buhârî Ģerhlerinde muhtevâ açısından farklı metodların uygulanmasına yol açmıĢtır. Bazı Ģerhlerde el-

Câmiu‟s-Sahîh’in çerçevesi daraltılarak ele alınırken bazınlarında da Buhârî’nin

özellikleri dikkate alınarak muhtevâ çok geniĢ tutulmuĢtur. Farklı metodlarla telif edilen çalıĢmaların her birinin Buhârî’nin anlaĢılması açısından katkıları inkar edilemese de bu çalıĢmaların yeterli olup olmadığı veya ihtiyaca karĢılık verip veremedeği meselesi tartıĢmalıdır. Zira Buhârî’ye ait özelliklerin izahının zorluğuna dikkat çeken ve kendi zamanına kadar kapsamlı bir çalıĢmanın telif edilemediğinden

1 el-Câmiu‟s-Sahîh, câmi’, sünen ve müsned türündeki hadis musannefâtı arasında en fazla araĢtırma

konusu olan eserdir. Buhârî’nin kitabı ile ilgili yaklaĢık beĢ yüz civarında çalıĢma yapılmıĢtır. Bunların yarısı Ģerh türünde diğer yarısı da isnad ve metin ile ilgili özel çalıĢmalardır. Özel nitelikli çalıĢmaların beĢi Sahîh’deki muallak haberlerin mevsûl isnadları, otuz beĢi Buhârî ricâli, onu da

Sahîh’deki rivayetlerlerle ilgilidir. Buhârî üzerine yapılan çalıĢmalar için bkz. Sandıkçı, Kemal, Sahîh-i Buhârî Üzerine Yapılan ÇalıĢmalar, s. 159-161.

Ģikâyet eden Ġbn Haldun (808/1406); el-Muhelleb Ġbn Ebî Sufra (435/1044), Ġbn Battal (449/1057) ve Ġbnu’t-Tîn (611/1214)’in Ģerhlerinin yetersiz olduğunu dile getirmiĢtir.2

Ġbn Haldun’un tenkidleri kendi dönemine kadar kapsamlı bir Ģerhin kaleme alınmamasıyla ilgilidir. Ancak kendisinden hemen sonra Ġbn Hacer (852/1448) ve Aynî (855/1451)’nin Ģerhleri ile bu alandaki yetersizlik propleminin ortadan kalktığı düĢünülmektedir.3

Buhârî Ģerhlerinin her birinin Sahîh’in bütün özelliklerini muhtevî olması; bir diğer ifade ile tekrarlarla beraber Buhârî’nin fıkhî görüĢlerinin tesbiti ve bunların diğer mezheblerin görüĢleri ve delilleri ile karĢılaĢtırılması, rivayet ilimleri ile ilgili hususların tamamının ele alınması, bazı konuların ihmaline veya daha baĢka problemlere sebeb olabilmektedir. Bu manada el-Câmiu‟s-Sahîh’in en önemli Ģârihlerinden biri olan Kirmânî (786/1384), Buhârî rivayetleri arasındaki nüsha farklılıkları ile muallak haberlerin mevsûl rivayetleri üzerinde fazla durmamakla, aslında kendisinden sonra gelen Ġbn Hacer’in Buhârî kütüphânesi olarak nitelendirilen Fethu‟l-Bârî isimli çalıĢmasından önce Buhârî Ģerhçiliğinin metodu üzerine önemli bir yöntem geliĢtirmiĢtir. Zira 25.480 isnad zincirinin bulunduğu ayrıca muallak ve mütâbilerle beraber 9082 hadisin yer aldığı4

Sahîh’in rivayet ilimleri açısından izahı, bir taraftan Ģerhin değerini artırırken diğer taraftan hadislerin izahının ihmaliyle veya bazı hatalarla sonuçlanabilmektedir. Dolayısıyla Buhârî’ye ait bazı özelliklere değinmemekle eksik olduğu akla gelse bile Kirmânî’nin Ģerhi, Buhârî hadislerinin izahı açısından önemli bir yer elde etmiĢtir.5

ÇalıĢmamızın konusunu oluĢturan el-Kevseru‟l-Cârî’de Molla Gürânî, yukarıda sayılan hususların neredeyse tamamına yakınında açıklama yapmaya çalıĢmıĢtır. Burada nüsha farklılıklarından baĢlamak üzere el-Câmiu‟s-Sahîh’e ait özelliklerde Gürânî’nin açıklamaları değerlendirilecektir.

2 Ġbn Haldûn, Mukaddime, 9. bs., Beyrut, 1427/2006, s. 351-352. 3

Bkz. Kâtib Çelebi, KeĢf, I, 640.

4 Kandemir, M. YaĢar, “el-Câmiu‟s-Sahîh”, DĠA, VII, 115.

5 Bkz. Sezgin, a.g.e., s. 158; Saranç, Ali, Kirmânî‟nin el-Kevâkibu‟d-Derârî‟deki ġerh Metodu,