• Sonuç bulunamadı

Uzun boylu, heybetli ve gür sakallı bir zat olarak tasvir olunan Molla Gürânî Osmanlı âlimleri arasında sultanlara ve idârecilere karĢı dik duruĢuyla dikkat çeken bir Ģahsiyettir. Biyografi yazarları onun sağlam karakterli bir zat olduğunu sık sık dile getirmiĢlerdir. Bunlardan en önemlisi de TaĢköprülü‟nün Ģu ifadeleridir: “Her zaman hakkı söyler. Sultan ve vezirlere isimleriyle hitap ederdi. Sultan ile karĢılaĢtığında ona selam verir ve önünde eğilmezdi; musâfaha yapar ve elini öpmezdi. Bayramlarda çağrılmadıkça sultana gitmezdi.”417 Hatta Fatih Sultan Mehmed‟e nasihatlerinde “yediğin haram, giydiğin haram, kendine dikkat et” Ģeklinde sert uyarılarda bulunduğu; bununla beraber Fatih‟in, hocası Molla

414

TaĢköprülü, ġekâik, s. 184; Hoca Sâdeddin, a.g.e., V, 230.

415 Yıldız, a.g.e., s. 80; krĢ. Gürânî, Gâyetü‟l-emânî, Murad Molla, no: 165, vrk. 1a.

416 Yıldız, a.g.y. ; krĢ. Gürânî, KeĢfu‟l-esrâr, Süleymaniye /Ġbrahim Efendi, no: 72-M, vrk. 84a. 417 TaĢköprülü, ġekâik, 53.

Gürânî‟nin elini öptüğü anlatılmaktadır.418

Molla Gürânî, Fatih‟e karĢı takındığı bu üslubu II. Bâyezid‟e karĢı sürdürmüĢ, hatta ölmeden önce Bâyezid‟e haber gönderip adalet ve memleketin korunması ile meĢgul olmasını nasihat etmiĢtir.419

Günümüzdeki araĢtırmacılardan AteĢ, TaĢköprülü‟nün ifadelerini zikrettikten sonra: “Molla Gürânî, Osmanlı ulemâsı arasında sağlam ahlaklı, hiçbir kuvvet karĢısında ilmî kanâatlerinden fedâkarlık etmeyen ve ilmi her Ģeyin üstünde tutan bir âlim timsâli olarak bir mevkî almıĢtır” diyerek, onun Osmanlı âlimleri arasındaki yüksek mevkiine iĢaret etmiĢtir.420

Fatih sultan Mehmed‟in yanında mütemeyyiz bir yeri bulunan Gürânî, müderrislerin idâre ile iliĢkilerinde de önemli bir görev üstlenmiĢtir. Sahn-ı Semân‟ın ilk müderrislerinden olan Hatipzâde‟nin Fatih ile arası açıldığında Gürânî‟nin arabuluculuk yapması ve tekrar görev almasında sultanla olan diyalogları dikkat çekmektedir. Yine Molla Fenârî‟nin torunlarından Molla Alâaddin Ali (903/1497) ilim tahsili için Herat, Semerkand ve Buhârâ‟ya gitmiĢ, Fatih Sultan Mehmed‟in hükümdarlığının ilk yıllarında Osmanlı‟ya dönmüĢtür. Bu sırada Fatih‟in yanında önemli bir mevkiye sahip olan Gürânî‟nin giriĢimleriyle Fenerizâde Ali, Manastır Medresesine müderris olarak atanmıĢtır.421

Ayrıca bazı bilim adamlarının Anadolu‟ya getirilmesi anlamında da Gürânî‟nin bir takım çalıĢmaları olmuĢtur. Nâsırî künyesiyle meĢhur Farsça Ģiirleri olan bir Ģairin Anadolu‟ya Molla Câmi ve Molla Gürânî‟nin tavsiyeleri üzerine geldiği rivayet edilmektedir.422

Ġlmî Ģahsiyeti hakkında baĢkalarını kıskanmadığı ve hased etmediği rivayet edilmektedir. Bu konuda anlatılan haberlerden birinde Molla Gürânî‟ye: “ġeyh Ebu‟l-Vefâ, Molla Hüsrev‟i ziyaret ediyor ama sizi ziyaret etmiyor” denilince, Ģöyle cevap vermiĢtir: “Ġsabet ediyor! Çünkü Molla Hüsrev ilmiyle âmil bir zattır, ziyaret

418

Koca, Molla Hüsrev, 78.

419

AteĢ, a.g.m., s. 408.

420 AteĢ, a.g.m., s. 408.

421 TaĢköprülü, ġekâik, s. 111; Hoca Sâdeddin, a.g.e., V, 152-153. Bkz. Döndüren, Hamdi, “Fenârî Ali”, DĠA, XII, 337. Molla Gürânî, Molla Fenârî‟nin torunlarının Osmanlı saltanatında istihdâmını

hatta divanda yer alması gerektiğini savunan bir kiĢidir. Bu bağlamda Fatih‟e “Molla Fenârî‟nin evlatlarından biri, senin yanında olursa o zaman senin saltanatın saltanat olur” diyen bir kiĢidir. Bkz. TaĢköprülü, a.g.y.

edilmesi gerekir. Bana gelince, âlim olsam da sultanlarla içli dıĢlıyım. Bundan dolayı beni ziyaret etmesi câiz olmaz.”423

Ayrıca akranlarının kendisinden daha yüksek makamlara getirilmesini de hased etmediği rivayet edilmektedir. Hatta bu durum kendisine hatırlatılınca, “KiĢi kendisinin ayıplarını görmez. Eğer benden üstün tarafları olmasaydı, Yüce Allah kendilerine bu makamı nasib etmezdi” Ģeklinde tevazu ifadeleri kullanmıĢtır.424

Molla Gürânî hakkında her ne kadar baĢkalarını hased etmediği ve kıskanmadığı rivayet edilse de, onun tenkidçi bir özelliği olduğu aĢikardır. Zira onun bu özelliği eserlerine yansıdığı gibi günlük hayattaki bazı olaylarda aynı karakteri sergilediğini görmek mümkündür. Ġstanbul‟un ilk kadısı Hızır Bey, Ucâlatu leyleteyn adıyla yazdığı bir kasideyi Fatih Sultan Mehmed‟e göndermiĢtir. Fatih kasideyi yanında bulunan Molla Gürânî‟ye arz edince, Molla Gürânî daha ilk beyti görünce itiraz etmiĢtir. Onun itirazı beyitte geçen zâde fiilinin müteaddi değil lâzımî olması Ģeklindeydi. Fatih, onun bu itirazını kasidenin yazılı olduğu kâğıdın arkasına yazdırıp Hızır bey‟e göndermiĢtir. Hızır Bey, Molla Gürânî‟nin itirazına مهدازف ضرم مهبىهق يف"

اضرم الله

" “Onların kalblerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırdı”425 ayeti ile cevap vermiĢtir. Ayet, Gürânî‟nin itirazına cevap olduğu gibi ayrıca ağır bir tenkidi içermektedir.426

Yine Molla Gürânî‟nin, Ali KuĢçu‟nun Semerkand‟dan getirilmesine iliĢkin kullandığı “Ve ol eyyâm ki Ali KuĢci Semerkand‟dan küfrü felsefe için getürdiler” Ģeklindeki ifadesi müellifin tenkidçi özelliğini göstermesi açıdan dikkat çekicidir.427

Ayrıca Gürânî‟nin Sultan II. Murat‟ın teklifi üzerine Hanefî mezhebine geçtiği söylenmektedir.428

859/1455 tarihinde Halep‟te Gürânî ile görüĢen Sehâvî de müellifin Hanefî mezhebine geçtiğine dair bilgi vermektedir.429 Fakat el-Kevseru‟l-

Cârî‟nin metodunun incelenmesinde de belirtildiği gibi, Gürânî Ģerhte ġâfiî

423 TaĢköprülü, ġekâik, s. 54. 424 TaĢköprülü, ġekâik, s. 54. 425 Bakara, 2/10. 426 TaĢköprülü, ġekâik, s. 58. 427

Yıldız, a.g.e., s. 97; Gürânî‟nin ġehir Kadısı‟na Gönderdiği Mektup, Topkapı Sarayı ArĢivi, E 5429.

428 Ahmed Refik Bey, Ġlmiyye Sâlnâmesi, s. 335; Yıldız, a.g.e., s. 52. 429 Bkz. Sehâvî, a.g.e., I, 201; ġevkânî, a.g.e., I, 41.

mezhebinin görüĢlerini tercih etmiĢ ve çoğu zaman Hanefî mezhebinin delillerini zayıf bulmuĢtur. Dolayısıyla muhacir olarak geldiği Anadolu‟da sultanın ricası üzerine Hanefî mezhebine geçtiği söylenilse de, 874 tarihinde Ģerhini bitirdiği zaman o, ġâfiî mezhebinin delillerini savunmakta özellikle Hanefî ve ġâfiî mezhebleri arasındaki itilaflı meselelerde ġâfiî mezhebinin görüĢlerini ve uygulamalarını tercih etmektedir. Ayrıca Cici, Gürânî‟nin mezhep değiĢtirmesini klasik kaynaklarda nakledilen bilgilerden farklı yorumlamıĢtır. Ona göre, II. Murad Gürânî‟ye mezheb değiĢtirmesi gibi bir teklifte bulunmamıĢ, bilakis üstlendiği görev icabı Hanefî mezhebine göre fetva vermesini istemiĢ olabilir.430

ġerhte ġafiî mezhebini tercihler ile Hanefî mezhebine yöneltilen tenkidleri dikkate alarak, Gürânî‟nin mezheb değiĢtirmediği yönündeki değerlendirmelerin daha isabetli olduğunu söyleyebiliriz.