• Sonuç bulunamadı

XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti her alanda olduğu gibi ekonomik alanda da yetersiz kalmıştı. Bu dönemde devlet, ekonomik yenileşme faaliyetleriyle iktisadî kaynak arama, merkezî bir iktidar kurma ve bu doğrultuda merkezî yönetimin ekonomi içindeki payını yükseltme gayretlerine girmişti87

. 1838 Balta Limanı Antlaşmasıyla Osmanlı tarım siyaseti değişmiş, Avrupa sanayisinin ihtiyaçlarına yönelik üretim yapmaya başlamış, bu da tahıl üretiminin artan nüfusa yetmemesine yol açmıştı88

. Kırım savaşına kadar Osmanlı Devleti, dışardan borç almak yerine bütçe açık verdikçe ülke içerisindeki Rum ve Ermeni bankerlerden borç alarak finans ihtiyacını karşılamaya çalıştı89

. Bu arada XVIII. yüzyıl başlarından itibaren kaybedilen toprakların geri alınması için birkaç savaş girişiminde bulunuldu. Ancak savaş masrafları devlete mali bir yük getirirken, savaşlarda tarımsal toprakların ve maden ocakları gibi çeşitli gelir getiren işletmelerin kaybedilmesi devletin gelir kaynaklarını azalttı90. Böylece gelir-gider dengeleri arasında büyük farklar oluştu. Giderek bozulan ekonomi, Kırım Savaşı’nın getirdiği mali yükler dolayısıyla daha kötü bir hal aldı. İç kaynaklardan gerekli parayı sağlayamayan devlet, dış kaynaklara yönelmek zorunda kaldı. 24 Ağustos 1854’te Londra’da Palmer ve ortakları, Paris’te Goldschmidt ve ortakları ile Osmanlı hükümeti arasında 5.500.000 Osmanlı lirası tutarındaki ilk borç anlaşması imzalandı91

. Anlaşmaya göre ilk planda paranın 3.300.000 liralık kısmı kullanılacaktı ve bu amaçla piyasaya sürülen tahvillerin yıllık faiz oranı % 6 olarak kabul edilirken borcun ödeme

87 Örneğin ilk başlarda İstanbul’un iktisadi ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan Zahire Nezareti’nin

faaliyetlerine başlamasıyla, zengin çiftlik sahiplerinin ve iltizam işleriyle uğraştığı için ellerinde yüksek miktarda zahire bulunduran mahalli güçlerin, ellerindeki hububatı daha yüksek fiyata satarak önemli kazançlar sağlamasının diğer bir deyişle hububat kaçakçılığının önüne geçildi. Bkz. Tevfik Güran, 19. Yüzyıl Osmanlı Tarımı, s.15

88 İsmail Yıldırım, “ Ondokuzuncu Yüzyıl Osmanlı Ekonomisi Üzerine Bir Değerlendirme (1838-1918)”,

s. 318

89 Nedim Dikmen, “Osmanlı Dış Borçlarının Ekonomik ve Siyasî Sonuçları”, s. 139; XVIII. Yüzyılda

kamu harcamalarındaki artış, normal devlet gelirleriyle finanse edilemediği için il kâğıt para “kaime”, piyasaya sürülerek yeni bir gelir kaynağı oluşturulmak istendi. Ayrıca acil kamu harcamaları, Galata bankerlerinden borç alınarak finanse edilmeye çalışıldı. Kırım harbiyle başlayan dış borçlanma sürecine Osmanlı Devleti, İslam ekonomisinin bir öz sermaye ekonomisi olmasından dolayı uzun bir süre direndi. Bu zihniyetin zayıflamasıyla Osmanlı maliyesi iflasın eşiğine geldi. Bkz. Ahmet Tabakoğlu, İktisat Tarihi- Toplu Makaleler 1, s. 213-214

90

XVIII. Yüzyılda Askeri birliklere ödenen “mevacip” ödemelerinin önemli askeri harcamalar arasında yerini koruması, asker sayısının artması, savaş esnasında gelir düzeyi düşen halkın, devletten iş talep etmesi ve devlet kadrolarının şişmesi, kaybedilen topraklardaki devlet çalışanlarının maaşlarının kesilememesi nedeniyle cari harcamaların artması, askerlerin vergiden muaf tutulmaları ve art arda gelen savaşlardan dolayı üretimin düşmesiyle vergi gelirlerinin azalması, Osmanlı Devleti’ni mali bir bunalıma soktu. Bkz. Binhan Elif Yılmaz, “Osmanlı İmparatorluğu’nu Dış Borçlanmaya İten Nedenler ve İlk Dış Borç”, s. 188

25

süresi 33 yıl olarak tespit edildi92

. Ancak faizler çok yüksek olduğu için 75 milyon frank tahvil satıldı ve bu borçlanmadan devletin eline geçen sadece 60 milyon Frank oldu93

. 1854-1865 yılları arasında 11 yıllık dönemde toplam 40.470.000 liralık borç alınmasına rağmen, 1865’e yılına kadar borçlar nominal düzeyde seyretti94

. 1865 yılından itibaren bütçe açıklarını kapatmak, eski borçların faiz ve taksitlerini ödemek amacıyla dış borç alımlarında artışlar başladı. 1865-1874 yılları arasında 204.460.000 lira borç alınarak borçlanma oranı geçmiş dönemlere kıyasla % 439 oranında arttı95

. 1875 yılına kadar 15 kez borçlanma yoluna giden Osmanlı Devleti, 238.773.272 Osmanlı lirası borç aldı, ancak borç senetlerinin çok düşük emisyon kurlarından dolayı borçların net toplamı, nominal değerin yaklaşık % 53’ü olan 127.000.000 Osmanlı lirası tuttu96. Zor durumda olan devlet, ödemelerini yapabilmek için, ithalat gümrüklerini malın değerinin % 20’sine çıkarmaya çalıştıysa da büyük devletleri ikna edemedi. Tarım ürünlerinden aldığı öşrü 1874 yılında % 12,5’a yükseltip, Hıristiyanlardan aldığı bedel-i askeri vergisini arttırdıysa97 da bu yeterli olmadı. Borç taksitlerini ödeyemeyen hükümet, 1875 yılında borç ödemelerini yarı yarıya indirerek iflası geciktirmeye çalıştıysa da yine başarılı olamadı ve 6 Ekim 1875 tarihinde yayınladığı bir kararname ile iflasını resmen ilân etti98

. 1876 yılında da tüm borç ve faizlerinin ödemesine son

92 Rifat Önsoy, Osmanlı Borçları, aynı yer

93 İsmail Yıldırım, “Ondokuzuncu Yüzyıl Osmanlı Ekonomisi Üzerine Bir Değerlendirme (1838-1918)”,

s.319; “Osmanlı Devleti 3,300,000 Osmanlı lirası tutarındaki borç karşılığında 2,574,000 lira elde etti. % 2’likbir komisyon ödenmiş ve faiz oranı da % 6 olarak tespit edildi. Borç taksiti için Mısır vergisinden 231,000 liranın doğrudan Fransa ve İngiltere bankalarına yatırılacağı kararlaştırıldı”. Bkz. Ali Yavuz, “Başlangıcından Bugüne Türkiye’nin Borçlanma Serüveni: Durum ve Beklentiler”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:20, (Aralık 2009), Isparta 2009, s. 206

94 Rifat Önsoy, Osmanlı Borçları, s. 100

95

Rifat Önsoy, Osmanlı Borçları, aynı yer

96 Ortalama faiz oranı % 6 olup, 1874 yılında borç taksitlerinin ve faizlerinin yıllık 13 milyon liralık

ödemeleri, 1874-1875 bütçe yılında devlet gelirlerinin yarısından fazlasını oluşturmaktaydı. Bkz. Fikret Adanır, Makedonya Sorunu, s. 80; “1875 yılına gelindiğinde dış borçların tutarı 2,000,000 sterline yaklaşmış, anapara ve faiz ödemeleri ise 11,000,000 sterlini bulmuştu. Tüm gelirlerin 18,000,000 sterlin dolaylarında olduğu düşünülür ise mali durumun vehameti daha da anlaşılabilecektir.” Bkz. Ali Yavuz, “Başlangıcından Bugüne Türkiye’nin Borçlanma Serüveni: Durum ve Beklentiler”,aynı yer

97

Fikret Adanır, Makedonya Sorunu, s. 80

98 Kararnâmeye göre:

1. Kararnâmenin yayınlandığı tarihten itibaren Osmanlı Devletinin iç ve dış borçlarının faiz ve anapara taksitleri beş yıl müddetler yarı yarıya indirilecek,

2. Kararnâmenin yayınlandığı tarihten itibaren borçların yarısı tamamen nakit, diğer yarısı yeni çıkarılacak tahvillerle ödenecekti. Tahviller % 5 faizli olup faizler ilk kısım içinde geçerli olan süreler sonunda nakit olarak ödenecek,

3. Taksitlerin nakit olarak ödenecek ilk kısmı ile tahvillerin % 5 faizine toplam gümrük gelirleri, tütün ve tuz gelirleri, Mısır vergisi ve bunların yeterli gelmediği zamanlarda ağnam vergisi karşılık olarak gösterilecek,

4. Beş yıl sonunda % 5 faizli tahvillerin bedelleri ödenmezse, bunların ödeme süreleri en yakın dış borcun tamamen ödenmesinden sonraki döneme kadar uzatılabilecek ve en yakın borcun

verdi99. Alacaklıların borçlarının ödenemeyeceğinin açıklanması, Avrupa kamuoyunda Osmanlı Devleti aleyhine bir hoşnutsuzluk oluşturdu. Hatta bu durum Osmanlı’nın, 1877 -1878 Osmanlı- Rus Muharebesinde yalnız kalmasına yol açtı.

XIX. yüzyılda uzun süren savaşlar, hasat veya orak zamanında çiftçinin askere alınması, nakliye araçlarının ordunun hizmetinde kullanılması, çift hayvanlarının yetersiz olması, çiftçinin yorgun düşmesi, yapılan göçler neticesinde salgın hastalıkların yayılması, eşkıyalık faaliyetlerinin artması, şiddetli yağışlar ve şiddetli kuraklıkların yaşanması, ekonomisi büyük oranda toprağa bağlı olan Osmanlı Devleti’nde üretimi düşürdü. 1869 yılından beri Anadolu’da etkisini sürdüren kuraklık, 1873-1874 yıllarında etkisini iyice artırmış, meydana gelen kıtlık, pahalılık ve açlık gibi olumsuz etkilerden dolayı insan ve hayvan kayıpları söz konusu olmuştu100. Diğer taraftan, devam eden isyanlar, Karadağ ve Sırbistan savaşları buralarda yaşayan Müslüman halkın göç etmesine neden oldu. Bu da ekonomisi zaten kötü durumda olan Osmanlı Devleti için başka bir maddi problem oluşturdu101

. Devlet, tam bir çıkmaza sürüklendi. Böyle bir zamanda Rusya, devletlerarası hukuka aykırı hareket ederek savaş ilân etmeden Kafkasya ve Balkanlardaki Osmanlı sınırlarını tecavüze başladı.

ödenmesinden sonra bu istikrazın serbest kalacak karşılığı tahvillerin faiz ve anaparalarının ödenmesi için ayrılacaktı. Bkz. Rifat Önsoy, Osmanlı Borçları, s. 107

99 Binhan Elif Yılmaz, “Osmanlı İmparatorluğu’nu Dış Borçlanmaya İten Nedenler ve İlk Dış Borç”, s.

195; Ali Yavuz, “Başlangıcından Bugüne Türkiye’nin Borçlanma Serüveni: Durum ve Beklentiler”, s. 206

100

1878-1874 kuraklığından dolayı Anadolu’da 25.000 kişi ölmüş, kuraklık bölgelerindeki büyükbaş hayvanların %82’si, küçükbaş hayvanların ise yaklaşık olarak %96-97’si telef oldu. Mehmet Yavuz Erler, Osmanlı Devleti’nde Kuraklık ve Kıtlık Olayları (1800-1880), Libra Kitap, İstanbul 2010, s. 131-133

İKİNCİ BÖLÜM

2.OSMANLI ORDUSUNUN İDARİ YAPILANMASI