• Sonuç bulunamadı

Yeni kurulan ordunun her anlamda birçok eksiklikleri vardı. Bunların başında da ordunun sevk ve idaresini yapacak, batılı tarzda eğitim almış, teknik bilgilere sahip subayların azlığı geliyordu. Devlet açığı kapatmak için görevde başarılı olan askerleri teşviş ve tezyidinde kalmasından vekayesine ve kontratolarla mübayaatın hakkıyla ve ( boş ) nisâbında ve nizâm ve usûlü dairesinde hüsn-i devrân ve cereyânına kemaliyle ihtimâm olunmak mefrûzada bulunduğundan bu babda dahi ol vechle ifâ-yı vezâife bezl-i mesâi ve muharreret olunması ve kışla ve hastâne ve karagolhâne ve saire emâkin-i askeriyenin dâima hâl-i tahâret ve nizâfetde bulundurulması hakkında kâffe-i ümerâ ve zâbitân ve efrâd-ı askeriyeye ( boş ) ve vesayâ-yı ekide ve müessere icrası ve bir de ümerâ ve zâbitân ve efrâdın nizamın ta’yin eylediği zî ve kıyâfet ve nezâfet üzere gezüb öyle usûl ve nizam haricinde heyet-i muhtelife ve na-matbuâda ise kimâmları şer‘-i şerif ve kanûn-ı münifin nehyi vaz‘ eylediği mevaki ve mahal-i makduha ve mezmumede gezmekden ve nâ-meşrû evzâ‘dan be-gâyet tevki idüb mukaddesi olan meslek-i askerinin kıymet ve şânına adâbına nakise-i iras idecek hal ve etvâr-ı zımmiyeden ictinab eylemeleri maddelerinin dahi tebliğ ve tefhimi ve bir de her nev’i mesalih-i askeriyenin vakt-ı zamanıyla rü’yet ve tesviyesi ve muhaberât-ı tahriyeye ve ma‘lûmât-ı kaydiye ve maliyenin dahi sürat-i hüsn-i cereyânıyla vechen mine’l-vücuh sürüncemede bırakılmaması ve ashab-ı mesalihin sızıltı ve şikayetlerine meydan virilmemesi esbabının istihsali vezaif-i esasiye ve mertebe cümlesinden bulunduğundan bu vazife-i mühimmenin dahi hemişe cümle tarafından virilmesi nazar-ı ihtimâm olunarak gerek merkez ve gerek mevaki‘-i mecâlis ve aklâm-ı askeriyesinde ve sair cihetlerde umûr-ı cariye-i cünudiyenin sûret-i tesviye ve temşiyetine itina ve dikkatle zinhar ve zinhar ukde-i tehire düşürülmemesi ve birtakım ashâb-ı mesalihin süründürülmemesi sûretinin te’mini ve husûsât-ı mahbusenin yalnız tebligatıyla iktifa idilerek bu maddelerin kuvvede kalmayub fiiliyât-ı hüsnesinin vâsıl-ı hayz-ı şühud olması zımmında iktiza iden gayret ve himmetin dahi arkası bırakılmaksızın vesaya-yı meşruha dairesinde ale’d-devam hüsn-i ifa-yı vazifeye muvazebet olunmasına her-bâr-ı ikdam-ı tam kılınması lâzımeden olmağla muktezasının ifasına Y.PRK.ASK 2/10

170Deveboynu ve Kars muharebelerinde korkaklık ve firar etmelerinden dolayı, 4. Ordu 6. Redif Alayı

Miralay Hacı Ahmet, Topçu Miralayı Arif Bey, Topçu Binbaşı Abdi Efendi, Hassa Ordusu 3. Nizâmiye Alayı Miralayı Hasan Bey Divan-ı Harb’de yargılanarak askerlikten tard edilmelerine karar verildi. 16 Zilhicce 295/ 18 Teşrin-i Sani 294/ 11 Aralık 1878 Bkz. BOA, Y.PRK.ASK, 2/38; Şadi Sükan, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, Osmanlı Devri, 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Harbi, Kafkas Cephesi Harekatı, s. 223

41

subay kadrosuna atamaya başlayınca ordu içinde mektepli-alaylı çatışmaları yaşandı. Buna bir de kıdem farkına bakılmaksızın yapılan terfiler, uygunsuz atamalar, gereksiz yer değiştirmeler eklenince harp sırasındaki durum, içinden çıkılamaz bir hal aldı172

. Çok kritik bir dönemde askeri kadrolarda ortaya çıkan bu buhran, kıskançlıklara173

, emir-komuta zincirinde aksamalara ve dolayısıyla orduların bilimsel usulde sevk ve idare edilememesine neden olmdu. Subayların kendi başlarına hareket etmeye başlaması ise savaş zamanında koordine eksikliğine yol açıyordu. 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi sırasında bu tür aksaklıklara oldukça sık rastlanıldı. Örneğin düşmanın harekâtı hakkında doğru bilgi almak için keşif kollarına ihtiyaç duyulduğu sıralarda subayların başıbozukluğu dolayısıyla keşif kollarının çıkarılması mümkün olamadı174

. Haksız atamalar nedeniyle savaş meydanlarına işin uzmanı olmayan zabitlerin gönderilmesi, muharebe sırasında birliklerin daha savaşmadan bozulmasına ve askerlerin firar etmelerine neden oldu175. Bazı subayların ise emir almadan iş görememeleri, hayati bir durum karşısında o anda gerekli olanın yapılmasına mani olmaktaydı176

. Sırf ordunun imtiyazlarından faydalanmak üzere askerlik mesleğini seçen bazı subayların kendilerini, iş yapıyor veya orada olmamalarına rağmen savaş meydandaymış gibi göstermeleri, haksız terfiler alınmasına yol açmaktaydı177

. Bazı üst rütbeli subayların, geri çekilme sırasında düşmanın takip etmemesine rağmen gerekli tedbirleri almamaları, birliklerin dağılmasını kolaylaştırmıştı178

. Kumandanların, emri altındaki askerleri tanımamaları ise verilen görevlerin gereği gibi ifa edilememesine neden olmuştu. Üst rütbeli subayların kıskançlıkları, birbirlerine karşı entrika çevirmeleri ve kendilerini tehlikeye

172 Osman Paşa ve Ahmed Muhtar Paşa’ya verilen Gazilik unvanları, ordudaki kıskançlığı iyice su yüzüne

çıkarmış, kendilerinden daha genç olanlara böyle unvanların verilmesi daha kıdemli subayları gücendirdi. Mehmet Ali Paşa’dan sonra Tuna Umum kumandanı olan Süleyman Paşa, emrine verilen ve kendinden daha yaşlı olan Mehmet Ali Paşa ve Rauf Paşalara, Plevne yolunu açmayı emrettiyse de bu emre itaat edilmedi. Turhan Şahin, Öncesiyle ve Sonrasıyla 93 Harbi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1. Baskı, Ankara 1988, s. 103-104

173 Üst makama getirilen bir kumandan, kendinden daha kıdemli olan bir subaya emir veremiyordu.

Mehmed Ali Paşa, Tuna umum kumandanı yapılırken, kıdem farkı gözetilmeden Süleyman paşa, Ahmed Eyüp Paşa ve Osman Paşalar, kendinin emri altına verildi. Ayrıca paşalara, bu atamadan dolayı haber verilmediği gibi haberleşme konusunda bağımsız oldukları, yani İstanbul’la direkt olarak iletişime geçebilecekleri bildirildi. Bkz. Erol Özbilgen, Osmanlıların Balkanlardan Çekilişi, İz Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul 2006, s.121-122

174

Hüseyin Raci Efendi, Zağra Müftüsünün Hatıraları, (Çev: M. Ertuğrul Düzdağ), İz Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul 2010, s. 92

175 İşin ehli olmayan zabitlerden bazıları kendilerine doğru gelen Osmanlı askerini, Rus askeri zannederek

geriye doğru firar ettiler. Hüseyin Raci Efendi, Zağra Müftüsünün Hatıraları, s. 196 176

Mehmed Arif Bey, Başımıza Gelenler, s. 62

177 Mehmed Arif Bey, Başımıza Gelenler, s. 54

178 Mehmed Ali Paşa kuvvetleri 42 tabur, düşman kuvvetleri 1 kolordu olmasına rağmen geri çekildi.

atmak istememeleri muharebenin en kritik zamanlarında önemli kayıpların yaşanmasına neden oldu179. Özellikle II. Plevne kuşatmasından sonra savaşta büyük kahramanlıklar gösteren kumandanlar dahi Rusların zafiyetinden faydalanmak üzere müttefik hareket edeceklerine, birbirinden ayrı ve ehemmiyetsiz hücümlarda bulunarak vakit kaybettiler180.

Askerî kumanda konusunda sıkıntı yaşanmaktaydı. Sevk ve idarenin, Seraskerlik makamı ve Harbiye Kumandanlığının insiyatifine bırakılması gerekirken, Yıldız Sarayı’ndan ordu-kumanda işlerine karışılmaktaydı181

. Bu durum cephelerdeki kumandanlara gönderilen telgraflarda da göze çarpmaktaydı. Telgrafların çoğu başkâtip Said Paşa’dan veya meclis azası Damat Mahmud Paşa’dan gelmekteydi182. Süleyman,

Mehmed Ali, Osman ve Gazi Ahmed Muhtar Paşalar, bir olayı sadece Harbiye Nezareti’ne değil aynı zamanda saraya da bildirmek durumundaydılar183

. Bu da mesuliyeti ortadan kaldırdığı için kumandanlar kendi başlarına buyruk davranmakta, başkumandanın verdiği emirler işlerine gelmezse, saraya telgraflar çekerek kendi istedikleri şekle büründürmekteydiler184

.

Yardımcı askerleri zaten talimsizdi. Buna bir de ağır kış şartları eklenince savaş meydanları, askerlik eğitiminden uzak, itaat etmeyi bilemeyen başıbozuk insan kalabalığıyla doldu. Bu askerlerin başına ehliyetsiz bir subay getirilmesi ise savaş meydanlarında bozgunları ve firarları kaçınılmaz kıldı. Orduya, askerliği bir angarya sayan Gayr-i Müslim tebaadan da asker alınması, harp meydanındaki birliklerin bozguna uğramasında etkili bir nedendi185

. Bunların, muharebe yapmak istemedikleri

179 II. Plevne muharebesinden sonra Ruslar arasında panik baş gösterdi. Türk kumandanlar, buradaki

Rusları Tuna’nın diğer tarafına atmaya muktedir iken, birbirlerine karşı entrika çevirmekle meşgul olduklarından ve kendilerini tehlikeye atmak istemediklerinden dolayı Osmanlı kuvvetleri, cephe hattında savaş durumunu iki hafta kadar muhafaza etti. Bkz. A.B., Şirokard, Osmanlı-Rus Savaşları, Selenge Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2009, s. 423; Bu konuyla ilgili olarak Musurus Paşa’nın beyan ettiği savaş planı çok önemlidir. Kostaki Musurus Paşa’nın beyan etmiş olduğu fikre göre Mehmed Ali Paşa ve Osman Paşa birlikte ve serian hareket ederlerse Rusların Balkanlar’dan atılabileceği öngörülmekteydi. Ancak Mehmed Ali Paşa Şıpka’yı geri alamadığı için Osman Paşa ve birlikleri, imkânları doğrultusunda mücadele ettiler. Musurus Paşa’nın aldığı habere göre Moskoflar üzüntülü ve usanmış durumdadır. Musurus Paşa’nın savaş planına göre Mehmed Ali Paşa ve Osman Paşa birlikte ve serian hareket ederlerse Grandük geri çekilmeye ve Tuna’yı geçmeye mecbur kalacaktır. Rusların Balkan ordusunun da teslim olmaktan başka çaresi kalmayacaktır. Gerçekten de Ruslar, Türklerin elindedir. Rusları perişan etmek için çok iyi bir fırsat yakalandı. Ancak Ruslara sürekli yardım geldiği için bir hafta veya bir gün bile kaybetmeye gelmez. Bkz. BOA. Y..PRK.HR.. 1/52

180

Ahmed Saib, Son Osmanlı Rus Muharebesi, s. 202-203 181

Basiretçi Ali Efendi, Yıldızın Hatası, İkbal-i Millet Matbaası, Dersaadet 1324, s. 34

182 Ahmed Saib, Son Osmanlı Rus Muharebesi, s. 247

183

Ahmed Saib, Son Osmanlı Rus Muharebesi, s. 247-248 184

Ahmed Saib, Son Osmanlı Rus Muharebesi, s. 248

43

için savaş meydanından kaçması, Müslüman askerlerin cesaretini kırmaktaydı. Çerkezlerden oluşan gönüllü birliklerin kendi beylerinden başka kimseden emir almayı kabul etmemeleri ise kendi başlarına buyruk hareket etmelerine yol açmaktaydı186.

Rus askerlerinin moral durumu, savaşın başlarında Türk askerlerininkine göre kötüydü. Rus askerler çoğunlukla cephede yiyecek ve çadır sıkıntısı çektiklerinden, komutanların işe yaramaz insanlar olduklarından, köpekler gibi çamurlar içinde kaldıklarından, Muhtar Paşa askerlerinin iyi bir savunma yaptıklarından, gıda malzemelerinin pahalılığından şikâyetçiydiler187. Bazı askerler yenilgiyi çoktan kabul etmişken bazıları da umutlarını korumaya devam etmekteydi. Ancak zamanla Osmanlı kuvvetleri karşısında kazandıkları galibiyet, Rusların morallerini daha da artırdı.

Askerler arasında birliğin sağlanması, askerin moralinin yüksek tutulması ve savaş meydanındaki bozgunlar ile firarların önlenmesi için askerlerin bir takım ihtiyaçlarının karşılanmasına gayret edildi. Örneğin muharebenin durduğu zamanlarda güreş, tavla, domino, satranç oyunları oynanıp ufak tefek tiyatro temsilleri yapıldı188

. Ayrıca askerin ibadet edebilmesi için bazen civar yerlerdeki bulunan camilere gitmelerine izin verildi. Bunun uygun olmadığı zamanlarda da karargâhlarda iki uzun direk arasına konulan merdiven üzerinde ezan okunduktan sonra karargâh meydanında namaz kılındı189. Ancak muharebe şartlarından dolayı askerin moral durumu sürekli

değişiklik göstermekteydi. Hücuma geçildiği zaman cesareti artan askerler, savunmada kalındığı zaman firar ederek bozgun yapacak derecede korkuya kapıldı. Askerlerin çoğu uzun süren savaşlar ve uzun askerlik döneminden dolayı çok zamandır evinden, tarlasından, ailesinden uzaktaydı. Kışın karda, yağmurda, çamurda, yazın kavurucu sıcağı altında aç ve susuz hareketine devam etmek zorunda kaldı. Bu da muharebenin kaybedilmesinde önemli bir rol oynamıştı.

186 Mehmed Arif Bey, Başımıza Gelenler, s. 232, 358-359, 364

187

Rus askerler ailelerine yazdıkları mektuplarda, ekmeğin kıyyesinin 12 kuruş, şekerin kıyyesinin 60 kuruş olduğundan şikâyet etmişlerdir. Bkz. BOA, Y.PRK.ASK. 1/34, Lef 2-3

188

Yüzbaşı Von Herbert, Plevne Meydan Muharebesi, s. 149 189

2.4. Osmanlı Ordusunun Muharebe Düzeni