• Sonuç bulunamadı

KAYIT DIŞI EKONOMİ

A. Ekonomik Politikalar

Yürütme erki, bir taraftan kayıt dışı ekonominin psikolojik ve sosyolojik nedenlerini uzun vadede ortadan kaldırmaya çalışırken, bir taraftan da kısa vadede, kayıt dışına yol açan ekonomik nedenlere odaklanmalıdır. Ekonomik yapıdaki düzelme, alınacak diğer önlemlerin yanı sıra, vergi gelirlerinin artmasına bağlıdır. Vergi gelirlerinin artması ise kayıt dışı ekonominin önlenmesine bağlıdır.

Üretici kayıt dışına kaydıkça, devlet kayıt içi kesime daha fazla yüklenmek zorunda kalır. Yani kayıt içi kesimde yer almanın maliyeti yükselir. Bu olgu daha çok üreticiyi kayıt dışına geçmeye teşvik eder. Ekonominin büyük bir bölümünün son derece düşük verimlilik düzeyinde kalmasının en önemli nedenidir. Hızlı büyüme yüksek verimlilik artışı gerektirir. Kayıt dışı ekonomiyi küçültmeden bunu sağlamak

114 Özer ÖZÇELİK, Ercan YAŞAR; Kayıt Dışı Ekonomi Olgusunu Azaltmaya Yönelik Öneriler, Mali

mümkün değildir. Bunun için ekonomistler, ekonomik teoriler ortaya koymakta ve çok sayıda öneride bulunmaktadırlar. Bu önerileri kısaca özetleyecek olursak115;

İstihdam yaklaşımı yolu ile kayıt dışı ekonominin ölçülmesinin, istihdama ilişkin verilerin sağlıksız bir yapıda olması sebebiyle, kayıt dışı ekonominin büyüklüğüne ilişkin alt sınır teşkil ettiği düşünülmektedir. • GSMH yaklaşımı ile kayıt dışı ekonominin büyüklüğünün ölçülmesinde,

önemli miktarda olduğu düşünülen yastık altı tasarrufların sonuçları büyük ölçüde saptırabileceği düşünülmektedir. Nitekim, GSMH yaklaşımı yolu ile kayıt dışı ekonominin ölçülmesinde negatif değerlerle karşılaşılması dahi söz konusu olmuştur.

• Vergi incelemeleri yolu ile yapılan ölçümde, incelenen vergi matrahı sayısının, sonuçların hassasiyetini önemli ölçüde etkilemekte olduğu; bu sebeple, vergi denetimlerinin daha etkin olarak yapılması yolundaki adımların kayıt dışı faaliyetlerde belirgin bir azalış yaratacağı düşünülmektedir.

• Parasalcı yaklaşım ile kayıt dışı ekonominin büyüklüğünün belirlenmesinde sabit oran yaklaşımı ve ekonometrik yaklaşım arasında özellikle 1999 yılı ve sonrasına ilişkin belirgin farklar bulunmaktadır. Sabit oran yaklaşımında baz yılı seçiminin paranın dolaşım hızının en düşük olduğu yıla dayanması ve söz konusu yılda tüm faaliyetlerin kayıt altına alındığı varsayımı, dolaşım hızının en düşük olduğu yılın 2001 yılı olması itibarı ile oldukça gerçek dışı gözükmektedir. Öte yandan, ekonometrik yaklaşıma göre, kriz yılları olan 1994 ve 2001 yıllarında kayıt dışı ekonomik faaliyetlerde düşüş gerçekleştiği görülmektedir. Bu sonuç ise tartışmalıdır.

• Elektrik üretimi yöntemleri ile kayıt dışı ekonominin büyüklüğünün incelenmesinde, yöntemin ekonomik faaliyetlerin elektrik üretimine dayalı olduğu varsayımının oldukça kısıtlayıcı olduğunu belirtmekte fayda vardır. Hane halkı üretimi ile kayıt dışı kalan faaliyetlerde, söz konusu faaliyet ile elektrik üretimi arasında bire bir ilişki gözlemlemek mümkün olmayabilir. Yıldan yıla üretim teknolojisinde gerçekleşen verimlilik artışları ve yeni enerji kaynakları kullanımı, elektrik üretimi-toplam ekonomik faaliyetler ilişkisinin kopmasına neden olmaktadır. Nitekim

değiştirilmiş elektrik üretimi yaklaşımı ile yapılan regresyon analizi, GSMH’ de gerçekleşen 1 birim artışın elektrik üretiminde 0.26 birim artışa sebep olduğunu göstermektedir. Bu çerçevede, toplam ekonomik faaliyetlerin oluşumunda elektrik dışında girdilerin kullanılmakta olduğu göz ardı edilmemesi gereken bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. B. Mali Politikalar

Mali sistemde, kamu harcamalarının karşılanması, iktisadi kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesi ve gelir dağılımının adil bir hale getirilmesi vergi politikasının temel hedefleri arasında sayılmaktadır. Genellikle gelir dağılımını düzeltmek amacıyla istisna ve muafiyetleri kullanan vergi sistemi, birtakım yanlış uygulamalar sonucunda bu amacına ulaşmada tam anlamıyla başarı sağlayamamış, tam tersine gelir dağılımının yüksek gelir grupları lehine bozulmasına neden olmuştur. Vergi sistemi, planlanan veya ulaşılmak istenen iktisadi ve sosyal yapı ile uyumlu olmak, bu amaca ulaşmaya hizmet eden bir araç olarak ele alınmak zorundadır. Verginin kamu harcamalarını karşılama gereği de bu amaç çerçevesinde değerlendirilmek durumundadır116.

Kayıt dışı ekonomi ile mücadelede izlenebilecek politikalar şu şekilde sıralanabilir:

- Vergi politikalarının yeniden ele alınması: Vergi politikaları belirlenirken üzerinde durulması gereken noktalar; vergi yükü olarak ifade edilen kamu kesimine aktarılacak milli gelir oranı, hedeflenen vergi yükünün topluma adaletli ve dengeli dağıtımı ve vergi gelirleri ile hangi tür harcamaların yapılması gerektiğidir.

- Vergi sisteminde reform: Temel amaç kamu harcamalarının finansmanını sağlamak olduğunda, kamu harcamalarının vergilerle karşılanma oranı yükseldikçe mali amaca da ulaşılmış olmaktadır. Bunun için sık sık gündeme gelen konulardan birisi de vergi reformudur. Çünkü vergi sistemindeki değişiklikler çoğu yönü ile bütün toplum kesimlerini ilgilendirmekte, zaman zaman toplumun ortak mutabakatı aranmaktadır. - Vergi yükünün adaletli dağılımı: Vergilemenin sosyal amacı, özellikle

piyasa mekanizmasının gerçekleştiremediği adil gelir ve servet

116 Yalın BİÇER; “Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonomiyi Önlemeye Yönelik Vergi Politikaları ve

Değerlendirilmesi”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta, 2006, s.114.

dağılımının sağlanması bakımından büyük önem taşımaktadır. Piyasa ekonomisi kurallarına göre gerçekleşen bir gelir ve servet dağılımı her zaman adil olmamaktadır. Bunun için devletin gelir ve servet dağılımındaki adaletsizlikleri giderme yönünde piyasaya müdahale etmesi gerekir.

- Vergi yükünün azaltılması: Vergi kayıp ve kaçağının en önemli nedeninin vergi oranlarının yüksekliği olması ve yüksek vergi oranlarının vergi kaçırmayı teşvik etmesi bir yerde mükelleflerin vergiye karşı gösterdiği tepkinin sonucudur. Bu durum vergi matrahını erozyona uğratmakta ve gelir kaybına neden olmaktadır. Buna karşılık, düşük vergi oranları vergi kaçırma ve vergiden kaçınma isteğini sona erdirerek, vergi tabanının genişlemesine katkıda bulunmaktadır117.

- Dolaylı ve dolaysız vergilerin rolü: Bir ülkede, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı incelenirken, dolaylı ve dolaysız vergilerin, toplanan vergiler içindeki payının karşılaştırılması çok sık kullanılan bir yöntemdir. Nedenine gelince, dolaysız vergiler (gelir vergisi, kurumlar vergisi, taşıt vergisi) vergi adaletini sağlamada daha etkilidir. Çünkü dolaysız vergilerde; en az geçim indirimi, artan oranlı vergi tarifeleri, indirim, istisna ve muafiyet gibi uygulamalarla, vergi ödeme gücü arasında ilişki kurulabilmektedir. Dolaylı vergilerde ise; KDV, ÖTV gibi bu vergilerin uygulandığı mal ve hizmetlerin, düşük gelirlilerin bütçesindeki payı, yüksek gelirlilere göre daha fazladır. Vergi yükü, asıl olarak düşük ve sabit gelirlilerin üzerinde kalmaktadır118. Bu konuda yaygın görüş, “Bir

ülkede, dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı, dolaysız vergilerden yüksekse, o ülkede vergi adaletinin varlığından söz edilemez” görüşüdür.

- İstihdam üzerindeki vergi baskısının azaltılması: İstihdam üzerindeki yüklerin azaltılması konusunda yapılabileceklere dönük iki temel yaklaşımdan bahsetmek mümkündür. Bunlardan birincisi, düşük gelirliler üzerindeki vergisel yükün azaltılmasına öncelik verilmesi ve bu kapsamda asgari ücret üzerindeki yükün azaltılmasına dönük adımlar atılmasıdır.İkinci yaklaşım ise, istihdam üzerindeki yüklerin bir çeşit “şok”

117 Ahmet ULUSOY, Birol KARAKURT; “Vergi İndiriminin Ekonomik Etkileri”, Vergi Dünyası, Sayı:254, 2002, s.109.

118 Hasan Yaşar ÖZFİDAN; “Ülkemizde Vergi Adaleti Nasıl Sağlanır”, http://www.haberx.com, (Erişim:28.12.2009), s.1.

indirim aracılığıyla, herkes için önemli ölçüde azaltılmasıdır. Kayıt dışılığa ilişkin kapsamlı önlemlerle birlikte gündeme gelmesi öngörülen bu yaklaşımın, kayıt dışılığın azaltılması ve istihdam artışı konularında yaratacağı “pozitif ivme” kabul edilebilir olsa da, gündeme gelebilecek “fiskal risklerin” en önemli boyutu zayıflıktır.

- Vergi denetimlerinin düzenlenmesi: Bir toplumda en iyi vergi yasaları yürürlükte olsa ve en iyi idari işleyiş sağlansa da, etkin denetimin olmayışı zaman içerisinde sistemin bozulmasına neden olabilmektedir. Denetimin, eğitim, vergi bilincinin yerleştirilmesi, vergide adalet ve eşitlik ilkelerine uyum sağlama gibi değişik amaçları bulunmaktadır. Ancak temel amacı, kişileri yasalara uygun çalışmaya ve hareket etmeye yöneltmektir.

- Vergi affı ve istisnaların kontrol altına alınması: Devletin bazı faaliyetlerde öncü olması önemlidir. Bu ülkelerde kalkınma hamlesinin gerçekleştirilmesi mali gücü yetersiz olan kesime vergisel teşviklerin sağlanması ile (vergi muafiyet ve istisna uygulamaları) mümkün olabilir. Ancak vergi dışı kalacak olan kesimin isabetli ve yerinde tercihlerle belirlenmesi de son derece önemli bir konudur. Bunu sağlayacak olan da etkili bir vergi idaresi olacaktır. Vergisel teşvikler doğru alanlarda doğru miktarlarda kullanıldığı sürece ekonomik büyüme ve kalkınmaya katkı sağlayabilir. Muafiyet, istisna ve indirim uygulamaları aşırı ve gereksiz boyutlara ulaştığında hem idare açısından hem de mükellefler açısından olumsuz sonuçlara yol açabilecektir.