• Sonuç bulunamadı

2.2. Anne Baba Tutumları

2.2.1. Ebeveynlik Stilleri

Diana Baumrind (1971) anne babanın çocuk yetiştirme tutumlarının ne aşırı kontrol içeren ne de gevşek bir tutum olmaması gerektiğini bunun yerine kuralların açık, net olduğu ve çocukların kuralları benimseyerek uygulamaları gerektiğini belirtmiştir. Anne baba tutumlarını, aşırı otoriter, aşırı hoşgörülü, ihmalkar ve demokratik tutum olarak sınıflandırılmaktadır (Santrock, 2014, s. 253).

Aşırı Koruyucu Tutum: Anne babanın çocuğu gereğinden fazla korumasıdır. Anne babaların çocuklarına karşı, ona bir şey olacak düşüncesi ile aşırı koruyucu davranışları çocukların bağımsız bir kişilik geliştirmelerini engeller. Bu tür anne babalar kendilerine gösterilmeyen

62

ilgi ve sevgiyi çocuklarına aşırı bir şekilde göstererek doyum sağlarlar. Anne çocuğun öncelikle destekçisi olmalı, onun yerine bütün işleri yapmamalıdır. Çocuk yapabileceği işleri deneyerek yaşayarak öğrenmelidir. Aşırı sevgi ve koruyucu tutumla büyütülen çocuk kendi kararlarını verememekte sürekli yardıma ihtiyaç duymakta ve çekingen bir kişilik geliştirmektedir (Dirim, 2003, s. 23).

Anne baba çocuğu gereğinden fazla korumaya özen göstermektedir. Hiçbir sorumluluk verilmeyen ve her ihtiyacı anne baba tarafından karşılandığı durumlarda çocuğun aileye aşırı bağımlı olması sağlanmakta ve böylece çocuk çevre ile ilişki kuramamaktadır. Arkadaşları tarafından dışlanan, özgüvensiz çocuklar olmaktadırlar (Yavuzer, 2004, s. 27).

Anne babanın çocuğa bir şey olacak düşüncesi ile çocuğun bütün davranışlarını kısıtlaması, kontrol etmesi, yeni şeyler denemesine izin vermemesi, sürekli yanında olarak kararlarını kendisinin vermesi sonucu çocuğun aşırı bir şekilde aileye bağımlı kalmasına neden olur. Çocuk kendine güvensiz, kararlarını tek başına alamayan, sürekli başkalarına ihtiyaç duyan, onaylanma olmadan hareket edemeyen bir birey haline gelir. Bütün ihtiyaçları başkası tarafından karşılanan çocuk bebeksi davranışlarından kurtulamaz, sürekli ilgi görmek ve sevilmek ister. Aileler koruyucu davranışları ile kendilerini rahatlatırlar. Oysaki kendi kararlarını verebilen, bağımsız, girişken bireyler yetiştirmek çocuklara yapılacak en büyük yarardır (Sargın, 2012, s. 32-33).

Aşırı Otoriter Tutum: çocuklara karşı çok düşük derecede sıcaklık ve yüksek derecede kontrol içeren tutumdur (Bee ve Boyn, 2004, s. 362; Kail, 2004, s. 432). Anne ve babalar sürekli kontrol sağlamak için çocuğun duygu ve düşüncelerini önemsemeden bir dizi kurallar koyup, bunların kesinlikle uygulanmasını beklerler (Caulfield, 2001, s. 267; Kordi ve Baharudin, 2010, s. 217; Coplan, Hasting, Lagacé-Séguin ve Moulton, 2002, s. 2). Böyle durumlar da çocuklar istediklerini ifade edemezler ve anne babalarının kendilerine uygun gördükleri davranışları gerçekleştirirler. Uygun olmayan davranış gösterirlerse cezalandırılırlar. Bu tutum yüzünden çocuklar ailelerine karşı öfke duyarlar. Kendilerine güvenleri yoktur ve sürekli yanlış yapmaktan korkarlar ve kızdıklarında fiziksel şiddete başvurabilirler (Dirim, 2003, s. 29; Kocayörük, 2012, s. 28; Hong, 2012, s. 38).

Bu tutumda anne baba mutlak kurallar koyarak çocukların bunlara uymasını sağlarlar (Kail, 2004, s. 432). Bunu sağlarken cezayı disiplin aracı olarak kullanırlar (Caulfield, 2001, s. 267;

63

Bukatko ve Daehler, 2006, s. 501). Çocukların istedikleri dikkate alınmadan en iyiyi anne ve babanın bildiği düşünülerek onların kurallarının sorgulanmaksızın uygulanması beklenir. Baskı altındaki çocuk kuralları geçici olarak korkudan dolayı uygular ama bu kurallar içselleştirilmez. Bu tutumlara maruz kalan çocuklar sosyalleşme sıkıntıları yaşarlar (Yavuzer, 2004, s. 26; Cook ve Cook, 2005, s. 465).

Bu ortamlar ailenin çocukların davranışlarını anlamadan, tartışmadan, reddederek kendi istedikleri yönde şekillendirdiği ortamlardır. Bu ortamda yetişen çocuklar kendilerine güvesiz, sessiz, silik, uslu ya da isyankâr, her türlü otoriteye karşı saldırgan bireyler olurlar. Bu tür çocuklar dış etkenler tarafından yönetilen çocuklardır. Denetleyen biri olmadığı zaman ne yapacaklarını şaşırırlar. Sürekli baskı altında tutuldukları için istek ve duygularını ifade etmekte zorlanırlar (Sargın, 2012, s. 37-38). İletişim becerileri yönünden yetersiz, pasif, çekingen antisosyal davranışlar sergilerler (Coplan, Hasting, Lagacé-Séguin ve Moulton, 2002, s. 3).

Dengesiz Kararsız Tutum: Anne ve babaların kural koyduktan sonra bu kuralları uygularken tutarsız davranışlar sergileyerek çocuğun kuralların her zaman uyulması gereken şeyler olmadığını düşünmesine neden olan bir tutumdur. Davranışın olumlu ya da olumsuz olması anne babanın ruh haline göre değişir. Çocuk hangi davranışların kendisinden beklendiğini anlayamaz. Anne ve baba arasındaki ilişkinin tutarsız olması kuralları uygularken esnek davranmaları çocukların baş kaldırmasına ve sorunlar yaşamalarına neden olur. Aile içindeki dengesizlik çocuğun kafasını karışmasına neden olmakta ve sürekli tutum değişikliği ile karşılaştığı için daha fazla korku ve kaygı yaşamaktadır. (Dirim, 2003, s. 30; Özbey, 2004, s. 73-74 ).

Reddedici Tutum: Anne babanın çocuğu istememesi ve onu görmezden gelerek yok saymasıdır (Cook ve Cook, 2005: 465). Anne baba çocuğun fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamayı reddederek düşmanca davranışlar sergiler (Dirim, 2003, s. 24). Annenin depresyonda olması, hayatındaki sorunları çözümleyememesi, çocuğu ile derin bir bağ kuramamasına neden olabilir (Bee ve Boyn, 2004, s. 363). Ailenin çocuğun olumlu özelliklerini görmeyerek ve sürekli olumsuz özellikleri üzerinde durarak çocuğu eleştirmesi ve olumsuz davranışlar sergilemesidir. Aile bilinçli ya da bilinç dışı nedenlerle çocuğu reddetmekte ve sevilmediğini ona hissettirmektedir. Böyle bir ortamda hiç pekiştirilmeyen

64

çocuk hangi davranışın doğru ya da yanlış olduğunu anlayamamakta ve gerekli denetimi sağlayamamaktadır. Ailenin bütün olumsuz duygularını kendine çeken çocuk zamanla bunu kabul etmekte ve benliğini bu yönde oluşturmaktadır. Ailenin ona biçtiği bütün olumsuz davranışları sergilemekte ve sevgi beklememektedir. Böyle bir ortamda büyüyen çocuk, yardım duygusundan uzak, sinirli, duygusal sorunları olan, korkak, diğer çocuklara göre daha fazla düşmanca duygulara sahip bir birey olabilir (Rathus, 2006, s. 331; Sargın, 2012, s. 35- 36). Ayrıca bu ortamlarda büyüyen çocukların ileriki dönemlerde suçlu çocuklar olmaları muhtemeldir (Bee ve Boyn, 2004, s. 363).

Aşırı Hoşgörülü Gevşek Tutum: Çocuklar üzerinde kontrolün olmadığı, otoriter tutumun aksine cezayı nadiren kullanan, çocukların sürekli olarak kendi kararlarını aldıkları, ebeveynlerin çocuklardan düşük beklentiler içinde olduğu tutumdur (Bukatko ve Daehler, 2004, s. 501; Kail, 2004, s. 433; Kordi ve Baharudin, 2010, s. 217; Hong, 2012, s. 39). Anne babanın çocuğa gerektiğinden daha fazla hak tanıyarak, çocuğun karar merkezi olmasına izin vermeleridir (Cook ve Cook, 2005, s. 465; Kocayörük, 2012, s. 32). Çocuğa gösterilen her davranış ölçülü ve kararlı olmalıdır. Çocuğun her davranışını görmezden gelmek, onun hangi davranışın doğru hangi davranışın yanlış olduğunu öğrenememesine neden olmakta ve bu yüzden çocuk çevresine uyum sağlamakta zorlanmaktadır (Dirim, 2003, s. 24). Evde her istediğini yaptıran çocuk, ev dışında kurallarla karşılaştığında sorunlar yaşar. Kendi duygu ve düşüncelerinden başka diğer insanların istekleri olduğunu kabul etmediği için onaylanmayan davranışlar sergiler (Dirim, 2003, s. 29).

Aşırı hoşgörülü tutumda aile çocuk merkezlidir. Çocuklara aşırı özgürlük tanıyan, onları şımartan ve bütün isteklerini yerine getiren aileler çocuklarından hiçbir talepte bulunmaz ve sorumluluk vermezler. Bu ortamlarda yetişen çocuklar kendi davranışlarını kontrol edemez ve her istediklerini yaptırmak istemeleri yüzünden sosyal uyumları gecikir. Okulda, uyumsuz, bencil, başkalarının duygularını önemsemeyen, saygı duymayan çocuklar olarak görülürler (Caulfield, 2001, s. 268; Yavuzer, 2004, s. 27).

Demokratik Tutum : Bu tutumda, ebeveyn ve çocuk arasında sağlıklı bir iletişim vardır. İstekler açık ve net bir şekilde dile getirilir (Bukatko ve Daehler, 2004, s. 501; Kail, 2004, s. 433). Herkese eşit haklar tanınır. Ebeveynler çocuğun yaşına uygun bir şekilde davranış sınırlarını koyarlar. Bu sırada çocuklarını desteklemeyi unutmazlar. Sağlıklı bir aile ortamında

65

yetişen çocuk kuralların ve yapması gerekenlerin farkındadır. Çocuk aldığı kararların ve yaptığı davranışların sorumluluğunu üstlenir ve böylece kendine güvenli, görüşlerini ifade edebilen, sosyal olarak olgunlaşmış, üstün akademik başarı sağlayan bireyler haline gelmelerine yardımcı olunur (Caulfield, 2001, s. 261; Yavuzer, 2004, s. 26; Cook ve Cook, 2005, s. 464).

Bu tür aileler çocuklarının bağımsız bir birey olarak kendi kararlarını alabilmelerini ve sorumluluklarını alabilmeleri gerektiğini düşündükleri için duygu düşüncelerini açıklamalarında, fikirlerini tartışabilmeleri konusunda, çocuklarını cesaretlendirirler (Bukatko ve Daehler, 2004, s. 501). Sorunları ertelemeden çözümlemeye çalışırlar ve sonuçları her zaman çocuğa açıklarlar. Anne babalar çocuklarına kendi davranışları ile örnek olurlar (Kocayörük, 2012, s. 37-39). Ayrıca bu ebeveynler çocuklarına vakit ayırdıkları için istek ve ihtiyaçları hemen fark ederler. Çocuklarını soru sormaları, meraklı olmaları konusunda desteklerler. Çocuklarının başarıları ile gurur duyarlar ve çocukların yanlış davranışlarına müdahale ettiklerinde nedenleri ile birlikte açıklayarak uygun davranışın nasıl olması gerektiği konusunda bilgilendirirler (Sayar ve Bağlan, 2013, s. 130).

67

BÖLÜM 3

YÖNTEM

Bu bölümde, araştırmanın modeli, araştırmayı temsil ettiği düşünülen evren ve örneklem, veri toplama araçları, uygulama süreci ve araştırmada elde edilen verilerin analizinde kullanılan istatistiksel yöntem ve teknikler açıklanmıştır.

Benzer Belgeler