• Sonuç bulunamadı

2.1. Çocuklarda Görülen Problem Davranışlar

2.1.1. Davranış Bozuklukları

2.1.1.4. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu

DEHB, çocuğun yaşına uygun olmayacak şekilde, bir amaca yönelik olmayan aşırı hareketlilik, dürtüsellik veya dikkatsizlik göstermesi, konsantrasyon güçlüğü çekmesi, aşırı unutkan olması, zihinsel çaba gerektiren işlerde isteksizlik göstermesi durumudur (Cook ve Cook, 2005, s. 557; Ercan, 2008, s. 19). DEHB, beynin kimyasal dengesinin düzensizliği sonucu oluşan fiziksel bir rahatsızlıktır. Fakat duygusal problemlere yol açma riski vardır. Öğrenme güçlüğü, karşı gelme bozukluğu, depresyon ve kaygı bozukluğu, takıntı, tik ve davranım bozukluğu ile birlikte görülme riski vardır. Klinik bir tablodur ve çocuk psikiyatri

36

uzmanları tarafından tanı konulur. Okul öncesinden başlayıp yetişkinlik dönemine kadar sürdüğü söylense de daha küçük yaşlarda da görülmektedir.

DEHB teşhisi koyabilmek için dikkat edilmesi gereken kriterler vardır. Öncelikle; sık olarak yerinde duramama, kıpırdanma, dikkatin dış uyaranlar tarafından sürekli dağılması, sıra beklemekte güçlük çekme, beklemeden ve düşünmeden cevap verme, sabırsızlık, talimatları izlemede güçlük çekme, sürekli etkinlik değiştirme ve etkinliğin sonuna gelememe, sessiz olamama, fazla konuşma, eşyalarını kaybetme ve olasılıkları hesaplayamayarak tehlikelere atılma davranışlarının en az 6 ay süre boyunca tekrarlanması gerekmektedir. Ayrıca 7 yaşından önce başlama ve gelişimsel gerilik tanısı almamış olmak tanı için gerekli kriterler arasındadır (Ercan ve Aydın, 1999, s. 275; Novak ve Paleaz, 2004, s. 505; Bee veBoyd, 2009, s. 822; Brown, 2009, s. 7-9; Hallowell ve Ratey, 2013, s. 308-309).

DEHB olan çocuklar bebekliklerinde huysuz, huzursuz, uykusuz güç bir bebeklik geçirmektedir. Yürümeye başladıktan sonra aşırı hareketlilik gözlenir. Bu çocuklar kişiler arası ilişkilerde problem yaşarlar. Kısa sürede arkadaş edinirler fakat rahatsız edici davranışlarda bulundukları için arkadaşlıkları uzun sürmez. Aşırı hareketliliklerinden dolayı “yaramaz çocuk” olarak nitelendirilebilirler. Bu nitelendirme onları sosyal yönden kendilerini geri çekmeye ya da sorunlar yaratarak dikkat çekmeye yöneltir. Yine bu çocukların düşüncesiz ve korkusuz hareketleri vardır. Tehlikeyi kavrayamazlar ve bu yüzden de kazalara çok sık uğrarlar. Parmak ve el ile ilgili becerilerde zayıflık gösterirler. Duyusal uyarılara karşı hassasiyet gösterirler. Özellikle tiz sesler, görsel uyarıcıların hep bir arada verilmesi, dokulara temas etmek onlar için rahatsız edici olabilir. Düğme ilikleme, yazı yazma, resim çizme vb. konularda yaşıtlarından daha geridirler. Görsel algılamalarında problemler vardır. Algıladıklarını örgütleyemez, sıraya koyamaz ve organize etmede güçlük çekerler (Cirhinlioğlu, 2010, s. 212; Karabekiroğlu, 2009, s. 250). Aynı zamanda birçok uyarana dikkat ettikleri için, çalışmalar sırasında herhangi bir ses, koku, duygu ve düşünce dikkatlerinin dağılmasına neden olur. Bu çocukların çoğunun zekâlarının normal ya da normalüstü olmasına rağmen yaşadıkları sorunlar nedeni ile öğrenme güçlüğü ve okul başarısızlığı gösterirler. Çoğu zaman kendilerini okul ödevlerine ve diğer çalışmalara veremezler ve dikkatsiz hatalar yaparlar. Aşırı dikkatsizlik ve hareketlilik hayatlarının her alanını etkiler (Sayar ve Bağlan, 2013, s. 273).

37

Bu bozukluğun belirtisini 3 boyutta ele almak mümkündür: dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik ana kriterleri oluşturmaktadır (Novak ve Paleaz, 2004, 504).

Dikkat eksikliği;

Bu çocuklar dikkatlerini bir işe, oyuna, ödeve vb. etkinliklere vermekte güçlük çekerek bir etkinlikten diğerine geçerler (Kail, 2004, s. 159). Kolayca dikkatleri dağıldığı için basit hatalar yaparlar. Yoğun çaba gerektiren zihinsel aktivitelerden kaçarlar ve görevleri unutma sorunu yaşarlar. Detaylara önem vermezler. Yönergeleri takip etmekte başarısızlardır ve kendileri ile konuşan kişiyi dinlemekte güçlük çekerler (Austin ve Scıarra, 2012, s. 91; Ercan, 2008, s. 22)

Hiperaktivite;

Bu çocuklar sürekli kıpırdanma, olağandışı enerjiklik hali, belli bir yerde oturamama, sağa sola koşturma, hoplayıp zıplama, işlerini yaparken çok konuşma davranışı gösterirler. Bu çocuklar beklenenden önce harekete geçerler, sürekli elleri ve ayakları ile oynar ve rahat duramazlar. Boş zaman etkinliklerine katılmakta güçlük yaşarlar (Klaus, 2009, s. 20).

Dürtüsellik;

Bu çocuklar düşünmeden hareket eder ve davranışlarını sınırlayamazlar. Sıra beklemede güçlük çekme, konuşanın sözünü kesme, oyunlarda araya girme, sorunun sonunu beklemeden cevabını verme davranışı gösterirler (Seven, 2011, s. 124-126; Austin ve Scıarra, 2012, s. 91; Ercan, 2008, s. 21; Kail, 2004, s. 159).

Bu bozukluğun ortaya çıkmasında genetik, nörolojik etkenlerin çevresel etkenlerden daha çok rol oynadığı görülmektedir (Bee ve Boyd, 2009, s. 824).Ancak çocukların ailelerinin düşük sosyo ekonomik düzeyde olması, aile içi çatışmaların olması, ailede psikolojik sorunların olması, stres, beyin yapı ve işleyişlerindeki farklılıklar, annenin hamilelik ve doğumda yaşadığı zorlukların etkilerinin azda olsa sebepler arasında olduğu görülmektedir (Cirhinlioğlu, 2012, s. 213; Semerci ve Turgay, 2007, s. 69-79).

DEHB sendromu ile yönetim işlevlerinde bozulma görülebilir. Bu kişiler her ne kadar dürtüsel davranıyor olsalar da yapmaları gereken işleri en son zaman ve acili yet kazanıncaya kadar erteler ve harekete geçmekte güçlük yaşarlar. Motivasyon ve odaklanma sorunu yaşarlar. Çalışmalarına odaklansalar bile bunu kısa süre koruyabilirler. Ayrıca bu kişiler pasif oldukları durumlarda olaya canlılıklarını kaybeder ve uyku durumuna geçerler. Sıklıkla içerisinde

38

bulundukları durumlarda kararsızlık, can sıkıntısı hali, asabiyet duygusu yaşarlar. Günlük hayatın streslerinden kolayca bunalabilirler. Bu çocuklar genellikle hiperaktif ve atılganlıkla ilgili sorunlar yaşayarak eylemlerini kontrol etmede güçlük yaşarlar (Brown, 2009, s. 22-50).

Öncelikle durumu ciddiye alıp bir uzmana danışmak ve yardım almak gerekir. DEHB tedavisinde ilaç kullanılabilir. İlaç tedavisinde uzman tarafından düzenli kontroller yapılmalı, çocuk takip altına alınmalıdır. Ayrıca tedavinin daha iyi sonuçlar vermesi için bilişsel strateji eğitimleri(kendini kontrol etme, denetleme eğitimleri), davranışçı yöntemler, okul ve aile ile işbirliği, aile terapisi, destekleyici etkinlikler gibi alternatif yöntemler kullanılmaktadır (Kail, 2004, s. 16; Novak ve Pelaez, 2004, s. 507-508; Cook ve Cook, 2005, s. 559; Cirhinlioğlu, 2010, s. 214; Karabekiroğlu, 2009, s. 254). Aileler çocukların özelliklerini kabul etmeli ve baskı yapmamalıdır. Çocuğun olumsuz eleştirilerle öz saygısı zedelenmemelidir. Çocuğun enerjisini boşaltacağı, doyum sağlayacağı etkinliklerle uğraşması sağlanmalıdır (Cirhinlioğlu, 2010, s. 214; Karabekiroğlu, 2009, s. 254). Çocuğun hayatı düzene sokulmalı günlük yaşamını kolaylaştırmak ve fiziksel zarar görmesini engellemek amacıyla ortam uygun şekilde düzenlenmelidir (Weiss ve Weiss, 2004, s. 27). Çocuğun dikkatini yoğunlaştırma amacıyla ışık, ses düzeni, duvarların rengi düzenlenmeli, özellikle dikkat dağıtan oyuncaklar göz önünden kaldırılmalıdır. Yemek, uyku, oyun saatleri, ev içi etkinlikler çocuk için düzenlenmeli böylece çocuğun daha rahat etmesi sağlanacaktır. Gün içinde düzenli etkinlikler hazırlanmalı çocuğun yoğunluğunu ve dikkat süresini arttırıcı etkinlikler oyunlar hazırlanmalı fakat akşam saatlerinde fazla uyarılmana yol açacak etkinliklerden kaçınılmalıdır. Aile tutarlı davranışlar sergilemeli, çocuğun yaşına uygun kurallar koymalı, sorumluluklar istemeli ve uygulanmasında kesinlikle ödün vermemelidir (Cirhinlioğlu, 2010, s. 214; Karabekiroğlu, 2009, s. 254).

Benzer Belgeler