• Sonuç bulunamadı

1982 Anayasası’nın 42. Maddesinde eğitim ve öğrenim hakkına yer verilmiştir. Kanunun içeriği şu şekildedir: (Anayasa, 1982).

Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.

Eğitim ve öğretim hürriyeti Anayasa’ya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz. İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. Özel, ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenlenir.

Devlet maddi imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.

Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez. Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası antlaşma hükümleri saklıdır.

Eğitimin genelliği ilkesi gereği eğitim hizmetlerinin hiçbir aile, sınıf, bölge, din ve mezhep ayrımı gözetilmeden herkese eğitim verilmesi gerekmektedir. Eşitlik ilkesi de eğitimde fırsat eşitliği anlamına gelmektedir (Bilgiseven, 1986, s.45).

Eğitimde fırsat eşitliği tüm demokratik ülkelerde olması gereken bir ilkedir. Bu sayede ekonomik durumu farklı olan bireylerin eğitimden aynı şekilde faydalanmaları amaçlanmıştır.

AKP 7 Haziran seçimlerinde yayınladığı bildiride eğitimde kalitenin öncelik verilen alanlar içerisinde yer alacağını belirtmiştir. Bu doğrultuda “Eğitim Kalite Endeksi” nin hazırlanacağı belirtilmiştir. Bu endeks aracılığıyla sınıf, okul türü, ilçe, il ve bölgeler düzeyinde Türkiye’nin eğitim kalitesi haritasının ortaya çıkarılacağı açıklanmıştır. Bu sayede okul türleri ve bölgeler arası başarı farklılıklarını azaltarak eğitimde fırsat eşitliğine bütün boyutları ile hayatiyet kazandırılmasının amaçlandığı belirtilmiştir (AKP, 2015, s.81).

HDP seçim beyannamesinde eğitimde fırsat eşitliği ilkesi gereği eğitimin tamamen parasız hâle getirileceğini belirtmiştir. Okul idaresinin hiçbir şekilde para talebinde bulunmayacağını ifade etmiştir. Bunun yanında ders kitaplarının tekçi, cinsiyetçi ve şoven içerikten arındırılacağını ifade etmiştir. Aynı zamanda ana dilde eğitim yapılacağını da vurgulamıştır (HDP, 2015, s.47).

AKP, CHP, MHP ve HDP eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması gerektiği hakkında açıklamalar yapmışlardır. Eğitimde fırsat eşitliği demokratik ülkelerin vazgeçilmezidir.

3.6. 8 Yıllık Eğitim Sistemi ve Uygulamaya Konulan Sınavlar

Ülkemizde kuruluşundan günümüze değin birçok eğitim politikası hayata geçirilmiştir. Bu politikalar iktidar partinin eğitim politikası ile doğru orantılı olarak değişiklik göstermiştir. Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılması ile ilgili çalışmalar ilk olarak 1973 yılında gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. 1973 yılında birtakım siyasal düzenlemeler yapılsa da siyasal engellemelerden dolayı uygulanamamıştır. Ancak 1997 yılında 4306 sayılı yasanın çıkarılması ile birlikte sekiz yıllık zorunlu eğitim gerçekleştirilmiştir (Toprakçı, 2002, s.86).

Türkiye’de 1970’li yıllardan itibaren seçme sınavlarının önemi artmıştır. Eğitim gelişmeyi ve yetiştirmeyi esas alması gerekirken, bireyleri sınavlara hazırlamaya yönelmiştir. Sınavlardan dolayı dershaneler ortaya çıkmaya başlamıştır. Dershanelere her öğrenci gidemediği için eğitimde fırsat eşitliği bozulmuştur. Diğer yandan sınav başarısının gerçekleşmesi için bireyler ezberciliğe yönelmiştir. Bundan dolayı da yorum yapamayan, araştırmayan, ezberleyen bireyler yetişmeye başlamıştır (Toprakçı, 2002, s.86-87).

Bir üst kuruma geçişlerde ve meslek hayatına başlamada sınav sisteminin uygulanması ile birlikte öğrenciler ezberciliğe yönelmiştir. Günümüzde öğrenci merkezli bir eğitim sistemi uygulanmaktadır. Ancak sınavların belirleyiciliğinin etkili olması kişileri ezberciliğe yöneltmektedir. Dolayısıyla eğitimde verim azalmaktadır.

Günümüzde 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulanmamaktadır. AKP iktidarı döneminde 2012 yılından itibaren yeni politika olan 4+4+4 eğitim politikası uygulamaya konulmuştur. AKP zorunlu eğitimi 3 kademeli olmak üzere 4+4+4 olmak üzere 12 yıla çıkarmıştır (AKP, 2015, s.76).

AKP döneminde yapılmış olan bu radikal değişiklik ile birlikte 8 yıllık kesintisiz eğitime son verilmiştir. Zorunlu eğitimde 12 yıla çıkarılmıştır.

AKP özgürlükçü bir eğitim felsefesi temelinde esnek, sivil ve demokratik bir eğitim sistemi oluşturmak için çalışmalar yapıldığını belirtmiştir. Bu sayede eğitim alanında her türlü vesayetçi anlayıştan, eşitlik ilkesine aykırı ve yasakçı uygulamalardan arındırılmasının sağlandığı açıklanmıştır (AKP, 2015, s.77).

Bu doğrultuda bütün öğrenciler için serbest kıyafet uygulamasına geçildiği belirtilmiştir. Aynı zamanda öğretim elemanları, öğretmenler ile yükseköğretim ve ortaöğretim öğrencileri için başörtüsü serbestliğinin getirildiği ifade edilmiştir. Diğer taraftan meslek ve imam hatip liselerine uygulanan katsayı adaletsizliğinin kaldırıldığı ifade edilmiştir (AKP, 2015, s.77).

Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması yönünden kılık kıyafette alınan kararlar yerinde olmuştur. Ancak serbest kıyafetin yapılması kararı alındığında da bir takım tartışmalar yaşanmıştır. Öyle ki maddi durumu iyi olmayan öğrenciler ile maddi durumu iyi olan öğrencilerin kılık kıyafetlerinin aynı olamayacağından bahsedilmiştir.

4+4+4 eğitim politikasından önce yürürlükte olan 8 yıllık kesintisiz eğitimde ortaokul zorunlu olmuştur. Bir sonraki aşama olan lise döneminde ise bireyler tercih ettikleri okullara yönelmişlerdir. Bu bağlamda liseye yerleşmek için yapılan liselere giriş sınavı ve ortaöğretime geçiş sınavları ile liselere yerleşme temel alınmıştır. Bu sınavlar öğrencileri uygulamadan çok pratikte ezberciliğe yönlendirmiştir. Eğitim sistemindeki en büyük sorun da böylece ortaya çıkmıştır.

8 yıllık kesintisiz eğitimin olduğu dönemlerde üniversite sınavları tek oturumda gerçekleştirilmiştir. Bu sistemde adaylar aynı anda içeriği birbirinden farklı olan derslerin sınavlarını aynı anda gerçekleştirmiştir. Bundan dolayı bireyler test tekniğine uyum sağlamış ve ezberlerini güçlendirmişlerdir.

CHP 7 Haziran 2015 tarihli seçimler için yayınlamış olduğu seçim bildirgesinde eğitim hakkındaki politikalarını açıkladığı bölüme eğitimde yeni bir anlayış başlığını kullanmıştır. İktidar olması hâlinde 1 yıl okul öncesi eğitim, 8 yıl ilköğretim olmak üzere 9 yıl temel eğitim uygulamasının hayata geçirileceğini belirtmiştir. Bunun yanında 9 yıl temel eğitimin ardından 4 yıl ortaöğretimden oluşan 1+8+4 eğitim politikasının hayata geçirileceğini belirtmiştir. 13 yıl süreli eğitim sisteminin tam gün, nitelikli, ücretsiz ve

Eğitim politikasında AKP ve CHP farklı politikalar düşünmektedir. Bu politikada zorunlu eğitimin süresi de farklılaşmaktadır.

MHP okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınacağını belirtmiştir. Bu doğrultuda zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılacağı açıklanmıştır. HDP ise 4+4+4 eğitim sistemine son verileceğini bildirmiştir. Fakat zorunlu eğitimin süresi ile ilgili olarak herhangi bir açıklama yapmamıştır.